Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Zuhr-i ahir (1 Kullanıcı)

tevhit06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Haz 2008
Mesajlar
31
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
Zuhr-i ahîr namazı, son öğle namazı demektir. Cuma namazı, öğle namazının vaktinde kılınıp, onun yerini tuttuğuna göre, ayrıca bir "son öğle namazı" kılmanın anlamı nedir?
Esasen Hz. Peygamber'den ve ilk dönemlerden gelen rivayetler arasında zuhr-i ahîr diye bir namaz yoktur. Bu namaz, cumanın sıhhat şartlarının, özellikle cuma namazının bir bölgede bir tek camide kılınması şartının şehirlerin nüfusunun artması sebebiyle gerçekleşmemesi, dolayısıyla bir şehirde birkaç yerde namaz kılma mecburiyetinin ortaya çıkmasıyla birlikte gündeme gelmiş bir namazdır.
Bunun anlamı şudur: Cumanın her yerleşim biriminde tek bir camide kılınması namazın sahih olması için şart görüldüğü takdirde, bir şehirde sadece bir camide cuma namazı kılmanın da artık imkânsız hale geldiği göz önünde bulundurulursa, bir şehirde birkaç camide kılınan namazlardan sadece birinin sahih, ötekilerin bâtıl olması kaçınılmaz olur. Cuma namazı bâtıl olan kişilerin de öğle namazını kılmaları gerekir. Hangisinin sahih, hangilerinin bâtıl olduğu bilinmediğine göre, hepsinin ihtiyaten yeniden öğle namazı kılması en uygun çözümdür. İşte bu son öğle namazı, böyle bir ihtiyatın hatta kaygının ürünü olup o günün öğle namazını kurtarma düşüncesiyle kılınmaktadır.
Fakat, bu tedbirin kaynağı olan kaygı ve var sayıma mahal yoktur. Çünkü cuma namazının bir camide kılınması, cumanın anlamına uygun olmakla birlikte, nüfusu milyonlara ulaşan büyük şehirlerin ortaya çıktığı günümüzde bu şartın yerine getirilmesi mümkün değildir. Fakihlerin böyle bir şart ileri sürmüş olmasını kendi dönemlerindeki şartlarla irtibatlandırmak gerekir. Dolayısıyla İmam Muhammed'in görüşüne uyularak, izdiham olsun olmasın bir şehirde birden fazla camide cuma namazı kılınabileceğinin tercih edilmesi kaçınılmazdır. Nitekim sonraki Hanefî fıkıhçılar da bu ictihadı fetvaya esas almışlardır. Böyle olunca, her bir camide kılınan cuma namazının ayrı ayrı sahih olması, bu yönden aralarında bir fark gözetilmemesi esas olup cuma namazıkılanların ayrıca son öğle namazı (zuhr-i ahîr) kılmaları gerekmez.
Son öğle namazının niyetinde ve gerekçesinde "cumanın sahih olmadığı" kaygısı vardır. Halbuki yukarıda sayılan şartlar yerine getirilerek kılınan cuma namazı sahih bir namaz sayılacağından, bunu telâfi maksadıyla ikinci bir namazın kılınması gereksiz olduğu gibi böyle bir telâfi niyeti de doğru değildir.
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Zuhr-i ahîr namazı, son öğle namazı demektir. Cuma namazı, öğle namazının vaktinde kılınıp, onun yerini tuttuğuna göre, ayrıca bir "son öğle namazı" kılmanın anlamı nedir?
Esasen Hz. Peygamber'den ve ilk dönemlerden gelen rivayetler arasında zuhr-i ahîr diye bir namaz yoktur. Bu namaz, cumanın sıhhat şartlarının, özellikle cuma namazının bir bölgede bir tek camide kılınması şartının şehirlerin nüfusunun artması sebebiyle gerçekleşmemesi, dolayısıyla bir şehirde birkaç yerde namaz kılma mecburiyetinin ortaya çıkmasıyla birlikte gündeme gelmiş bir namazdır.
Bunun anlamı şudur: Cumanın her yerleşim biriminde tek bir camide kılınması namazın sahih olması için şart görüldüğü takdirde, bir şehirde sadece bir camide cuma namazı kılmanın da artık imkânsız hale geldiği göz önünde bulundurulursa, bir şehirde birkaç camide kılınan namazlardan sadece birinin sahih, ötekilerin bâtıl olması kaçınılmaz olur. Cuma namazı bâtıl olan kişilerin de öğle namazını kılmaları gerekir. Hangisinin sahih, hangilerinin bâtıl olduğu bilinmediğine göre, hepsinin ihtiyaten yeniden öğle namazı kılması en uygun çözümdür. İşte bu son öğle namazı, böyle bir ihtiyatın hatta kaygının ürünü olup o günün öğle namazını kurtarma düşüncesiyle kılınmaktadır.
Fakat, bu tedbirin kaynağı olan kaygı ve var sayıma mahal yoktur. Çünkü cuma namazının bir camide kılınması, cumanın anlamına uygun olmakla birlikte, nüfusu milyonlara ulaşan büyük şehirlerin ortaya çıktığı günümüzde bu şartın yerine getirilmesi mümkün değildir. Fakihlerin böyle bir şart ileri sürmüş olmasını kendi dönemlerindeki şartlarla irtibatlandırmak gerekir. Dolayısıyla İmam Muhammed'in görüşüne uyularak, izdiham olsun olmasın bir şehirde birden fazla camide cuma namazı kılınabileceğinin tercih edilmesi kaçınılmazdır. Nitekim sonraki Hanefî fıkıhçılar da bu ictihadı fetvaya esas almışlardır. Böyle olunca, her bir camide kılınan cuma namazının ayrı ayrı sahih olması, bu yönden aralarında bir fark gözetilmemesi esas olup cuma namazıkılanların ayrıca son öğle namazı (zuhr-i ahîr) kılmaları gerekmez.
Son öğle namazının niyetinde ve gerekçesinde "cumanın sahih olmadığı" kaygısı vardır. Halbuki yukarıda sayılan şartlar yerine getirilerek kılınan cuma namazı sahih bir namaz sayılacağından, bunu telâfi maksadıyla ikinci bir namazın kılınması gereksiz olduğu gibi böyle bir telâfi niyeti de doğru değildir.

Cuma günü öğle namazı (Zuhr-i ahir)
Sual: Acele işimiz olunca, Cuma namazının farzını kılıp hemen çıkabilir miyiz?
CEVAP
Cuma namazının birçok eda ve vücub şartları var. Bunlardan bir veya birkaçı tahakkuk etmeyebilir. Bu durumda da Cuma namazı sahih olmaz. Bunun için (Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazına) diye niyet ederek Zuhr-i ahir adıyla dört rekat namaz kılınması gerekir. (İbni Hümam ve İbni Âbidin)

Bu şekilde kılınınca, Cuma kabul olmuş ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer. Cuma namazı kabul olmamışsa öğlenin farzı yerine geçer. Zuhr-i ahir namazını terk etmemeli, mutlaka kılmalıdır. Acele bir işimiz olduğu zaman, Cumanın farzını kılıp camiden çıkmak ve zuhr-i ahir namazını öğle namazı vakti çıkmadan önce başka yerde kılmak da caizdir.

Sual: Cuma günü zuhr-i ahir namazı kılmak bid’at midir?
CEVAP
Hayır değildir. Cuma namazının eda şartlarından birisi bulanmayan yerlerde bu namazı kılmak farz olur. Çünkü Cuma kılmak farz olmayınca, öğle namazını kılmak farz olur.

Şafii (Tenvir-ül kulub) kitabında diyor ki:
(Muhakkikler güneşi Remli hazretlerinden, “Şafiiler, Allah ve Resulüne muhalefet edip, beş vakit namaza altıncı bir farz ilave ettiler” diye iftira edene, ne ceza gerekir, diye soruldu. O da, bunu söyleyenin, en az benzerleri gibi, tazir cezasıyla cezalandırılması gerektiğine fetva verdi. Farz olan beş vakti, altıya çıkarmak, dinden çıkmayı gerektirir. Dine ilave yapılamaz. Şafiiler dine ilave yapmıyor.

Cuma namazının birden fazla camide kılındığı yerlerde, o günkü öğleyi de kılıyorlar.

Müdiriyye kadısı, Şafiilerin, Cuma namazından sonra öğle namazı kılmalarını yasaklamıştı. Fakat adı geçen fetva, kadıya okununca, kadı, insaf ehli olduğu için, “Ey Şafiiler, ben hatalıyım. Yine Cumadan sonra öğle namazını mescitte kılmaya devam edin” demiştir. Bu konu hakkında Şafii âlimlerinden Yusuf Nebhani hazretleri de bir eser yazmıştır. Bu eserde, birden fazla yerde Cuma kılınan şehirlerde, Cuma namazından sonra, öğle namazını kılmanın sadece Şafiilere mahsus olmadığını, dört mezhep âlimlerinin de aynı hükmü bildirdiklerini söylemiştir.

Muhammed Şirvani de bu hususta bir eser yazmıştır. Cuma namazından sonra öğle namazının kılınması gerektiğini bildirmiştir. Aynı zat, Hanefi âlimlerinin Cumanın birden fazla yerde kılınması veya namaz kılınan yerin şehir sayılıp sayılmayacağı hususunda şüphe edilmesi halinde öğle namazının kılınması gerektiğini bildiren cevaplarını (Davuş-Şema fi salât-iz zuhri badel cumua) eserine almıştır. Bu değerli âlim, bu hususta ele alınan bütün itirazları teker teker çürütmüştür.

Resulullah efendimizin zamanında Cuma tek mescitte kılınıyordu. Cumaya geç kalanların ikinci, üçüncü cemaat yapmalarına izin verilmiyordu. Hulefa-i raşidin de bu yolu tuttu. Hazret-i Ömer döneminde fetihler yapılıp şehirler çoğalmasına rağmen, birden fazla camide Cuma kılınmasına müsaade edilmedi. Valilere yazılan mektuplarda, Cumanın tek mescitte kılınması emredildi.

Emeviler döneminde ve Abbasilerin ilk yıllarında bu durum aynen devam etti. Cumanın birden fazla camide kılınmasının, imam-ı Şafii hazretlerinin vefatından 76 yıl sonra olduğunu Hatib Bağdadi ve İbni Hacer hazretleri bildirmektedir.

Fakihlerin cumhuruna göre, Cumanın tek camide kılınması vacibdir. Birden fazla camide namaz kılmak sünnetten ayrılmaktır. İmam-ı Şafii hazretleri, ihtiyaç olsun olmasın bir şehirde birden fazla camide Cuma kılınmasının caiz olmadığını bildirmiştir. Zamanının İkinci Şafiisi olarak kabul edilen İbni Sübki hazretleri de aynen imam-ı Şafii hazretleri gibi fetva vermiştir. Sözü hüccet mezhep âlimleri, birkaç camide Cuma kılındığı takdirde, öğle namazının da kılınması gerektiğini bildirmişlerdi. Çünkü ihtiyatlı davranmak gerekir. Hadis-i şerifte, “Şüphelerden sakınan dinini korumuştur” buyuruldu.)

Birden fazla yerde Cuma namazı kılınan mescitlerde Şafiiler öğle namazını kılmaları gerekir. Hanefilerin ise, Cuma namazından sonra, Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazına diye niyet ederek Zuhr-i ahir adıyla bir namaz kılmalarının gerektiğini İbni Hümam ve İbni Âbidin hazretleri gibi Hanefi âlimleri bildirmektedir. Bu şekilde kılınınca, Cuma kabul olmuş ise, bu namaz, kaza namazı yerine geçer. Cuma namazı kabul olmamışsa öğlenin farzı yerine geçer. (Redd-ül-muhtar)

Sual: Kazası olmayan, Cuma günü ahir zuhuru kılarken her dört rekatında da zammı sure okumalı mıdır?
CEVAP
Evet okumalıdır. Çünkü Cuma kabul olmuş ise, o namaz nafile olur. Nafilelerin ise üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okumak vaciptir.

Kazası olanın ise, okuması gerekmez, okusa da olur, okumasa da. Yani Farzın her rekatında zammı sure okumanın mahzuru olmaz.

Zuhri ahir namazı, Cuma namazı kabul olmazsa, öğlenin farzı yerine geçer. Kabul olmuş ise, kaza yerine geçer. Kazası da yoksa nafile olur.

Sual: Kazası olmayan kimse, zuhri ahiri kılarken, üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okumalı dediniz. O zaman kazası olmayan, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, üçüncü ve dördüncü rekatlarda zammı sure okuması gerekmez mi?
CEVAP
Gerekmez. Zuhri ahir namazı bunlarla kıyas edilmez. Zuhri ahir namazı sırf o günkü Cuma namazının sahih olup olmaması ile ilgilidir. Kazası olmayan kimse, sünnetleri kılarken kazaya da niyet edince, sünneti terk etmiş olmuyor, farz namaz yanında bir namaz kılınınca sünnet de kılınmış oluyor. Onun için, kazaya da niyet edilen dört rekatlı sünnetlerin üçüncü ve dördüncü rekatlarında zammı sure okunması gerekmez. Yani farzların üçüncü ve dördüncü rekatında zammı sure okumanın mahzuru olmaz. Okunursa secde-i sehv gerekmez.

Sual: Misafir, Cuma günü zuhr-i ahir namazını kaç rekat olarak kılar?
CEVAP
İki rekat olarak kılar.

Sual: Zuhr-i ahiri kılarken ikamet okumak mekruh mu?
CEVAP
Hayır.

Sual: Zuhr-i ahir namazı nasıl kılınır, farz namazı gibi mi?
CEVAP
Cumanın farzından sonra kılınır, farz gibi kılınır.

Cuma günü öğle namazı (Zuhr-i ahir) .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt