Zordur içten gelerek ağlamak
Gözyaşı dökmek değil bahsettiğim elbette.
Ama damlalarınızı dışarı değil de içeri akıtmak da denilebilir.
Gülerken bile ağladığınız anlar oldu mu hiç??
Dengesizce davranıp mutlu olduğunuz için bile göz yaşı döktüğünüz oldu mu?
Sıkılıverirsiniz bir şeye zaman ve mekan ayırımı göz etmeden
Hiçbir şey istemezsiniz o anda, kendiniz dışında ne bir ses, ne bir yüz, ne de bir dokunuş.
Duymak istediğiniz sessizlik, görmek istediğiniz ise sadece boşluk
En ufak bir ışık dahi rahatsız eder sizi.
Çünkü aslında gördüğünüz ışık karanlığın maskesidir!
Yakarırsınız içinizi acıtırcasına ağlamak istediğinizi.
Ama ağlayamazsınız.
Göz yaşlarınızla verdiğin bu mücadele de hiç bu kadar aciz kalabileceğinize olanak veremezsiniz.
Ama eğilirsiniz hiç olmadık zamanda, yalvarırsınız çığlıklarınızla,Sana ihtiyacım var ne olur gelll! diye.
Kızarsınız
Ağlamak bu kadar zor olabilir mi?
İnsan ağlamayı bu denli arzu edebilir mi?
Yolu gözlenen bir sevgili misali paralar yüreğinizi,gelmediği her an için.
zorlar sınırlarınızı.
Hani geleceğini veya gelmeyeceğini bilsenizde amaçsızca bekleyiş veya terk ediş.
İşte bu en kötüsü.
Bilmez gözyaşı bedende kaldığınız müddetçe sahibine zarar verdiğini.
Bazen akmak istemediğini, sizi bırakmak istemediğini o kadar belli eder ki bize,yanağınızı okşarcasına süzülüverir yavaşça.
O da üzülür aslında kimi zaman.
Gitmek..
Bir an önce akmak istediğini gösterir size, bir nehir misali akar elinizde olmadan..
Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştır.
Çünkü,damlalarından başka.
Duygularımızın iniş ve çıkışıyla beslendiği;gözlerde buğuya,rahatlatıcı bir sele ya da hıçkırıklara dönüşür
Yüreğinize gömdüğünüz yıldızları,yürek yordamıyla gözlere sunmak
Göz ile yürek ekseninde yaşanan savaşta,ellerine çiçek tutuşturan,damlalarını yangınlarına veren çaresizliğin dökülmesidir.
Gözlerden.
Alıntı