kardelen_misali_
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 10 Ağu 2006
- Mesajlar
- 90
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
ZOR ZAMANLAR
Efendiler Efendisi (sas) arkadaslarina gelecekten bahsediyormus. Sohbetin bir
yerinde, "DegisIk ummetlerin birbirlerini sofraya davet eder gibi, uzerinize
yigilacaklari bir zaman gelecek" buyurmuslar.
Varligini, Efendiler Efendisi'nin yoluna adamis o guzide insanlar refleks
verir gibi "Biz o zaman sayica az mi olacagiz Ya Resulallah?" demis.
Efendiler Efendisi "Aksine...Cok ama... selin surukledigi cer cop gibi
olacaksiniz." buyurmus.
Hem Musluman, hem sayi olarak cok ve hem de selin uzerindeki cer-cop
mesabesinde olmak!...
"Nasil olabilir ki!.."
"Ilk Muslumanlar" bir turlu anlayamamis.
Efendiler Efendisi (sas) dugumu cozmus ve 'Musluman'i taninmaz hale getiren
marazi aciklamis: "Allah, dusmanlarinizin kalbinden size karsi duyduklari
korkuyu kaldiracak. Ve sizin icinize 'vehen' atacak."
Ardindan da "vehen" kelimesini aciklamis: "Dunyayi seveceksiniz. Olume karsi
isteksiz davranacaksiniz."
***
Efendiler Efendisi'nin (sas) bu sozunu bir hadis âlimi ile gorusup, enine
boyuna yazmak isterdim. Fakat baska bir konuya zihnimi hazirlarken arkadaslardan
birisinin telaffuz ettigi sozler oncelik sirami degistirdi. Hadisi en azindan
hatirimda tutarak bazi meselelere temas edeyim dedim.
***
Birbirinden aci gerceklerle karsi karsiyayiz.
Dunyanin en gozde yerlerinde Muslumanlar yasiyor. Bu topraklarin altinda
petrol ve diger yeralti kaynaklarindan bol miktarda mevcut. Sayi olarak da epey
Musluman var elhamdulillah...
Ama bu durum, Islam dunyasinin terorle malul halden kurtulup, savas meydani
olmaktan cikmasina yetmiyor. Hatta fakirlikten kurtulmasina bile yetmiyor.
Savas aci bir sey. Ve bu aci, kara propagandalarin malzemesi haline gelince
cozum uretecek akillari da dusunemez hale getiriyor.
Hele bir de bebeklerin parcalanmis cesetlerinden, tecavuze ugramis kadinlarin
cigliklarindan "dunyalik" cikarma pesinde kosanlar varsa...
Iste o zaman gercek muminlerin isi cok zorlasiyor. Yureginde acinin bin bir
turlusunu yasarken, diger taraftan bol miktarda gurultu cikartip, sonra da bu
gurultu icinde asil amacini saklayanlarin "saptirici" soylemlerinden kurtulma
mucadelesi vermek zorunda kaliyor.
Insan, daha dunyadayken "sirat koprusunde" yurudugunu hissediyor o zaman.
Tamtamlarin, goygoylarin arasindan tanidik sesler yukseliyor bazen: "Hey
diyalogcular!.. Gordunuz mu? Sizin el sIkistiklariniz ne yapiyor?"
Ne diyeceksin simdi buna?
"Kiyamet kopuyor bile olsa elindeki fidani dik" diyen bir Peygamber'e iman
etmis insanlarin samimi gayretlerini, dunyayi sekillendirmek isteyen devletlerin
cikardigi savaslarla vurmaya kalkacak kadar temyiz gucu yuksek dostlarimiz var,
demekten baska!..
Elmayla armudun toplanmayacagini bilmeyen insanlar kose yazmaya kalkarsa boyle
olur iste, demekten baska...
***
Insanoglu konusuyor. Asil olan Yaratan'in ne dedigidir.
Mesela, "Hucrelerin arkasindan sana seslenenlere gelince, onlarin cogu akil
edemezler!" ayetinde oldugu gibi. (Hucurât; 4)
Akil edemeyen cogunlugun medyadaki kismini goruyoruz. Pergelinin ignesi
havada, duzgun daire cizebilmek icin ugrasip duran cocuklara benziyorlar.
Ya akil edebilen 'az'lar!...
Bir taraftan "akil edemeyenlere" bagirmalari icin malzeme uretirken, diger
taraftan onlarin akillarinin ermeyecegi yerlerde neler yapiyorlar acaba?
Ne yaptiklarini bilmesek de, bize duseni iyi biliyoruz. Cunku yukaridaki ayet
mealinin hemen arkasindan su ilahi beyan geliyor: "Ey iman edenler! Size bir
fasIk haber getirirse onu iyice arastirin. Yoksa bilmeden bir kavme kotuluk
yapar ve sonra cok pisman olursunuz."
***
Bilmeden yapmak...
Akil edememek...
Yani ne yaptigini bilmedigi halde bir de dunyanin biricik akildânesi gibi
gurleyip durmak...
Ne denir?
Cenab-i Mevla ile kalplerin irtibati zaafa ugrayinca, kotuluk yol bulup
icimize akti galiba!
Belalar hem disardan hem de icerden ususmeye basladi.
Ne olacak simdi? Kiyamet mi kopacak?
Bence onemli olan, akil edebilen, kalbi rabbisine merbut ve olaylarin
boyutlari nereye ulasirsa ulassin akil selametini kaybetmeden care arayabilen
muminlerin varligidir.
Digerleri ne yaparsa yapsin.
Ve Allah kalplere bakiyor, cikartilan gurultulere degil.
***
Ahmet Selim Bey, Zaman gazetesinde 'Tepkisel ifrat oyunlari'ni
yazdi.(06.08.2006) Bence o yazida "hucrelerin arkasindan bagiranlara" fevkalade
bir ders vardi.
Anlarlar mi bilmiyorum.
Onlar anlamasa da Efendiler Efendisini ornek alabilenler var ya, o yeter.
Onlar, ici dusmanlik duygulariyla dolu olanlarin kalbini titretecek formulu
Âlemin Iftihar Tablosu'nun hayatinda ararlar.
Cunku, Allah, dusmanlarinizin kalbinden size karsi duyduklari korkuyu
kaldiracak haberini alinca, ayni haberden kendilerine bir vazife dustugunu
anlar. "Icinizden 'vehen'i sokup atin. Yerin altini ve ustunu paylasmak uzere
savaslar cikaranlar, karsilarinda Allah icin calisanlari gorsun. Boylece
agirliginiz artmaya baslar." mesajini alirlar.
Bu mesaj onlara bir baska Nebevî beyani hatirlatir. Efendimiz (sas)
buyurmuslar ki:
"Benden onceki peygamberlere verilmeyen bes sey bana verildi. Bunlardan birisi
de sudur: Dusmanlarim bir aylik mesafeden adimi duyunca kalpleri korkuyla
carpmaya baslar."
Madem onemli olan Yaratanimizin ne dedigidir dedik, oyleyse su ayete de kulak
verelim: Allah'i ve ahiret gununu umanlar icin Hz. Muhammed Mustafa (sas)'de
guzel bir ornek vardir.
Hamdi Yilmazer, Aksiyon, 14.08.2006
www.turkokullari.net ten alınmıştır.
Efendiler Efendisi (sas) arkadaslarina gelecekten bahsediyormus. Sohbetin bir
yerinde, "DegisIk ummetlerin birbirlerini sofraya davet eder gibi, uzerinize
yigilacaklari bir zaman gelecek" buyurmuslar.
Varligini, Efendiler Efendisi'nin yoluna adamis o guzide insanlar refleks
verir gibi "Biz o zaman sayica az mi olacagiz Ya Resulallah?" demis.
Efendiler Efendisi "Aksine...Cok ama... selin surukledigi cer cop gibi
olacaksiniz." buyurmus.
Hem Musluman, hem sayi olarak cok ve hem de selin uzerindeki cer-cop
mesabesinde olmak!...
"Nasil olabilir ki!.."
"Ilk Muslumanlar" bir turlu anlayamamis.
Efendiler Efendisi (sas) dugumu cozmus ve 'Musluman'i taninmaz hale getiren
marazi aciklamis: "Allah, dusmanlarinizin kalbinden size karsi duyduklari
korkuyu kaldiracak. Ve sizin icinize 'vehen' atacak."
Ardindan da "vehen" kelimesini aciklamis: "Dunyayi seveceksiniz. Olume karsi
isteksiz davranacaksiniz."
***
Efendiler Efendisi'nin (sas) bu sozunu bir hadis âlimi ile gorusup, enine
boyuna yazmak isterdim. Fakat baska bir konuya zihnimi hazirlarken arkadaslardan
birisinin telaffuz ettigi sozler oncelik sirami degistirdi. Hadisi en azindan
hatirimda tutarak bazi meselelere temas edeyim dedim.
***
Birbirinden aci gerceklerle karsi karsiyayiz.
Dunyanin en gozde yerlerinde Muslumanlar yasiyor. Bu topraklarin altinda
petrol ve diger yeralti kaynaklarindan bol miktarda mevcut. Sayi olarak da epey
Musluman var elhamdulillah...
Ama bu durum, Islam dunyasinin terorle malul halden kurtulup, savas meydani
olmaktan cikmasina yetmiyor. Hatta fakirlikten kurtulmasina bile yetmiyor.
Savas aci bir sey. Ve bu aci, kara propagandalarin malzemesi haline gelince
cozum uretecek akillari da dusunemez hale getiriyor.
Hele bir de bebeklerin parcalanmis cesetlerinden, tecavuze ugramis kadinlarin
cigliklarindan "dunyalik" cikarma pesinde kosanlar varsa...
Iste o zaman gercek muminlerin isi cok zorlasiyor. Yureginde acinin bin bir
turlusunu yasarken, diger taraftan bol miktarda gurultu cikartip, sonra da bu
gurultu icinde asil amacini saklayanlarin "saptirici" soylemlerinden kurtulma
mucadelesi vermek zorunda kaliyor.
Insan, daha dunyadayken "sirat koprusunde" yurudugunu hissediyor o zaman.
Tamtamlarin, goygoylarin arasindan tanidik sesler yukseliyor bazen: "Hey
diyalogcular!.. Gordunuz mu? Sizin el sIkistiklariniz ne yapiyor?"
Ne diyeceksin simdi buna?
"Kiyamet kopuyor bile olsa elindeki fidani dik" diyen bir Peygamber'e iman
etmis insanlarin samimi gayretlerini, dunyayi sekillendirmek isteyen devletlerin
cikardigi savaslarla vurmaya kalkacak kadar temyiz gucu yuksek dostlarimiz var,
demekten baska!..
Elmayla armudun toplanmayacagini bilmeyen insanlar kose yazmaya kalkarsa boyle
olur iste, demekten baska...
***
Insanoglu konusuyor. Asil olan Yaratan'in ne dedigidir.
Mesela, "Hucrelerin arkasindan sana seslenenlere gelince, onlarin cogu akil
edemezler!" ayetinde oldugu gibi. (Hucurât; 4)
Akil edemeyen cogunlugun medyadaki kismini goruyoruz. Pergelinin ignesi
havada, duzgun daire cizebilmek icin ugrasip duran cocuklara benziyorlar.
Ya akil edebilen 'az'lar!...
Bir taraftan "akil edemeyenlere" bagirmalari icin malzeme uretirken, diger
taraftan onlarin akillarinin ermeyecegi yerlerde neler yapiyorlar acaba?
Ne yaptiklarini bilmesek de, bize duseni iyi biliyoruz. Cunku yukaridaki ayet
mealinin hemen arkasindan su ilahi beyan geliyor: "Ey iman edenler! Size bir
fasIk haber getirirse onu iyice arastirin. Yoksa bilmeden bir kavme kotuluk
yapar ve sonra cok pisman olursunuz."
***
Bilmeden yapmak...
Akil edememek...
Yani ne yaptigini bilmedigi halde bir de dunyanin biricik akildânesi gibi
gurleyip durmak...
Ne denir?
Cenab-i Mevla ile kalplerin irtibati zaafa ugrayinca, kotuluk yol bulup
icimize akti galiba!
Belalar hem disardan hem de icerden ususmeye basladi.
Ne olacak simdi? Kiyamet mi kopacak?
Bence onemli olan, akil edebilen, kalbi rabbisine merbut ve olaylarin
boyutlari nereye ulasirsa ulassin akil selametini kaybetmeden care arayabilen
muminlerin varligidir.
Digerleri ne yaparsa yapsin.
Ve Allah kalplere bakiyor, cikartilan gurultulere degil.
***
Ahmet Selim Bey, Zaman gazetesinde 'Tepkisel ifrat oyunlari'ni
yazdi.(06.08.2006) Bence o yazida "hucrelerin arkasindan bagiranlara" fevkalade
bir ders vardi.
Anlarlar mi bilmiyorum.
Onlar anlamasa da Efendiler Efendisini ornek alabilenler var ya, o yeter.
Onlar, ici dusmanlik duygulariyla dolu olanlarin kalbini titretecek formulu
Âlemin Iftihar Tablosu'nun hayatinda ararlar.
Cunku, Allah, dusmanlarinizin kalbinden size karsi duyduklari korkuyu
kaldiracak haberini alinca, ayni haberden kendilerine bir vazife dustugunu
anlar. "Icinizden 'vehen'i sokup atin. Yerin altini ve ustunu paylasmak uzere
savaslar cikaranlar, karsilarinda Allah icin calisanlari gorsun. Boylece
agirliginiz artmaya baslar." mesajini alirlar.
Bu mesaj onlara bir baska Nebevî beyani hatirlatir. Efendimiz (sas)
buyurmuslar ki:
"Benden onceki peygamberlere verilmeyen bes sey bana verildi. Bunlardan birisi
de sudur: Dusmanlarim bir aylik mesafeden adimi duyunca kalpleri korkuyla
carpmaya baslar."
Madem onemli olan Yaratanimizin ne dedigidir dedik, oyleyse su ayete de kulak
verelim: Allah'i ve ahiret gununu umanlar icin Hz. Muhammed Mustafa (sas)'de
guzel bir ornek vardir.
Hamdi Yilmazer, Aksiyon, 14.08.2006
www.turkokullari.net ten alınmıştır.