S.A. KARDEŞ,
Biz ayetleri tefsir edecek bilgi birikimine haiz değiliz, en azından kendi adıma ben öyle değilim.
Ancak sana Müfessir MUHAMMED ESED 'din aşağıdaki tafsiri ile yardımcı olabilirim. Açıklamdan benim anladığım cinsel birleşme kastedildiğidir.
İnşaallah kafanızdaki soruya cevap olur.
NUR SURESİ 3. AYET [Onların her ikisi de eşit derecede suçludur:] zina yapan erkek ancak zina yapan bir kadınla -yani, [kendi cinsel arzularını] tanrılaştıran bir kadınla- (4) birleşir; zina yapan kadın da ancak zina yapan bir erkekle -yani, [kendi cinsel arzularını] tanrılaştıran erkekle- birleşir: bu (birleşme) müminlere yasak edilmiştir. (5)
4 - Genel olarak şu ya da bu düzmece tapınma nesnesini, şu ya da bu hayalî varlığı ya da gücü zihnen Allah'la bir tutan yahut Allah'tan başka varlıklarda tanrısal nitelikler ve güçler bulunduğunu vehmeden kişi anlamına gelen müşrik terimi (müennesi/dişili müşrike) burada, öyle anlaşılıyor ki, bedenî arzularına karşı ancak Allah'a gösterilmesi gereken tutsakça bir teslimiyet ve küçülme eğilimi gösteren ve böylece O'nun tarafından vaz‘edilen ahlakî ve manevî ilkeleri, sınırları çiğneyen kişiye işaret etmek üzere, terimin en geniş mecazî anlamıyla kullanılmıştır. Müşrike sözcüğünü kendisinden önceki zâniye (zina eden kadın) sözcüğüne bağlayan ev ("yahut") takısı, bu anlam örgüsü içinde -ayrıca, bu iki terimin müzekker/eril biçimleriyle geçtiği sonraki cümlede-, tıpkı bu takının 23:6'daki kullanımında olduğu gibi, "yani" yahut "bir başka deyişle" ifadeleriyle aktarılabilecek açıklayıcı bir anlam taşımaktadır. Yukarıdaki pasaj hk. daha ayrıntılı bir açıklama için bkz. bundan sonraki not.
5 - Müfessirlerden bazıları bu pasajı bir buyruk olarak ele almakta ve şöyle anlamlandırmaktadırlar: "Zina yapan erkek zina yapan bir kadından ya da müşrik bir kadından başkasıyla evlenmesin; zina yapan kadın da zina yapan bir erkekten ya da bir müşrik'ten başkasıyla evlenmesin/evlenmeyecektir". Ne var ki, bu yoruma birkaç bakımdan itiraz edilebilir: Birincisi: Kur'an, en ağır günahı da işlemiş olsa, bir müminin, terimin en küçültücü ve Allah'a baş kaldırmayı temsil eden anlamıyla, inanmayan biriyle evlenmesine hiçbir zaman iyi gözle bakmamaktadır; ikincisi, İslam Hukuku'nun temel ilkelerinden birine göre, işlenen suçun faili suça uyan şer‘î cezayı (zina için yüz değnek) bir kere çektikten sonra toplum açısından artık yapılması gereken yapılmış ve hukukî müdahalenin konusu kalmamış demektir. Son olarak da, yukarıdaki ifadenin kuruluşu, bu ifadeyle bir vak‘anın dile getirilmek istendiğini gösterir yöndedir (Râzî) ve dolayısıyla dile getirilen husus bir emir olarak anlaşılamaz. Öte yandan, zina gayrimeşru bir cinsi birleşme olduğuna göre, yukarıdaki pasajda iki kere geçen yenkihu fiili spesifik anlamıyla "evlenir" anlamında değil, fakat hem meşru, hem de gayrimeşru cinsî birleşmeyi içine almak üzere genel anlamıyla, yani "(biriyle) birleşir" anlamıyla anlaşılmalıdır. Râzî'nin kaydettiğine göre büyük müfessir Ebû Müslim de, bu günahı bile isteye işledikleri sürece zina olayına karışan her iki cinsin de eşit derecede suçlu olduklarını belirten, suçlulardan hiç birinin sırf bir "ayartmanın" kurbanı olduğunu ileri sürerek kendisini temize çıkaramayacağını îma eden bu ayeti aynı yönde tefsir etmektedir.