Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ZiKRiN FAZiLETi (1 Kullanıcı)

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
Euzu Billahimineş Şeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim Elhamdülillahi Rabbilalemin Es Salatü Vesselmu Ala Rasulina Muhammedin ve Ala Ali Muhammed)


ZİKRİN FAZİLETİ



Allah (c.c) buyuruyor ki;
Beni anınız ki , ben de sizi anayım.(Bakara suresi/152)


Bütün ibadetlerin özü ve aslı Allahu tealayı hatırlamaktır.İslam ın direği namazdır ve namazdan da maksat Allah-u tea-layı zikir ve anmaktır.


Allah (c.c) buyuruyorlar;
Namazı dosdoğru kıl .Allah ı zikretmek en büyük ibadettir.(Ankebut suresi/45)


Kuranı kerim okumanın ibadetlerin en faziletlisi olmasının sebebi , Allahü Tealanın kelamı, sözü olması, Allahü tealayı hatırlatıcı olamsı ve içeriğindekilerin hepsinin Allahü tealayı anmayı, hatırlamayı tazelemesi , yenilemesidir.
Bütün ibadetlerin başı ve aslı zikirdir.Zaten Müslüman olmak için "LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDUN RASULULLAH "kelimesini söylemek lazımdır.Bu ise zikrin, Allah'ü Tea-layı anmanın ta kendisidir.Diğer bütün ibadetler, bu zikri kuvvetlendirmek içindir.Kurtulmak buna bağlıdır.

Allah (c.c) buyuruyorlar;
Kurtulmak istiyorsanız, Allah-ü Tealayı çok zikrediniz.(Enfal suresi/45)



Rabbini sabah , akşam , içinden yalvararak ve korkarak , ancak duyabileceğin kadar hafif bir sesle an, sakın gafillerden olma.(A'raf suresi/ 205)

Ey müminler! Allahı çok, çok anın .Sabah -akşam tesbih ve tenzih edin.Sizi karanlıktan , aydınlığa çıkarmak için , üzerinize rahmet ve bereketini gönderen O'dur.(Azhab suresi/41)


Peygamber efendimiz'e (s.a.v) ;
İşlerden hangisi faziletlidir? Diye sordular.Buyurdu ki; Öldüğü zaman dilinin, Allahu tealanın zikri ile yaş olmasıdır.(Beyhaki)


Peygamber efendimiz (s.a.v) buyurdu;
İşlerinizin en iyisinden, Allahu teala indinde en makbul ünden, derecelerinizin en yükseğinden altın ve gümüş sadaka vermekten, daha üstün olandan ve sizin boyunlarınızın vurulduğu ve boyunlarını vurduğunuz düşmanlarla Allah yolunda cihat etmekten daha iyi olan amelinizi size haber vereyimmi?
Ya Rasullullah nedir? Dediler.
Zikrullahtır buyurdu(Tirmizi)

Yani Allahu Tealayı hatırlamaktır anmaktır buyurdu.

Peygamber efendimiz'e (s.a.v) buyurdu;
Gafillerin arasında Allahü Tealayı anan , ölüler arasında canlı gibi ,kuru ağaçlar arasında yeşil ağaç gibi , harpten kaçanlar arsında herbeden asker gibidir.(Ebu Nuaym)



Allah (c.c) buyuruyorlar ki;
Münafıklar Allah'ı çok az zikrederler.(Nisa suresi/ 142)

Demek ki Mümin Allah'ı çokça anmak zorundadır.Her an Allahı hatırda tutarak , hayatını O'nun kulu olduğunu teyid eden davranışlarda bulunarak geçirmek durumundadır.Allah dan gafil olarak geçirilenvakitler , müminler için zara demektir .Onlar Allahı çokça anarlar.

Ebu Hureyre'den (r.a) Rasulullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
İki kelime vardır ki , dilde hafif , mizanda ise ağır gelir.Onlar; Subhanallahi ve bihamdihi , subhanallahil Azim dir.(Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

Zikir sadece Allah demek veya onu hatırlatan kelime veya cümleleri tekrar değildir.Allah'ın güzel isimlerini hatırlamak, anmak ona hamd etmektir.O nu tesbih etmek, Kitabullah ı okumak , dua etmek, zikrin sadece lisana ait olan bölümüdür.
Allah'ın varlığına delalet eden , delilleri, O'nun sıfat ve ismlerini düşünmek, Allah'ın ahkamını , emir ve yasaklarını , tekliflerini, vadini O'na olan kulluk vazifelarimizi, bunların delillerini düşünmek ve bütün yaratılmış varlıları , bunların yaratılışlarını düşünmek, varlığın her zerresindeki ilahi hikmetleri görmektir.Bu da kalbi ve fikri zikirdir.
Bedenin memur bulunduğu görevlerle meşgul olup yasak durması ise fiili ve bedeni zikirdir.Müminler her hallerinde Allah'ı düşünür ve O'nu zikrederler;
Onlar ,ayakta iken, otururken ,yatarken Allah'ı zikrederler.Göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler ve şöyle derler:Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın.Seni tesbih ve tenzih ederiz bizi cehennem ateşinden koru(Ali imran suresi/191)

Müslümanın ayakta durmasıda , oturmasıda , yatmasıda zikir olmalıdır.Her an Allah ile olduğunu düşünen bir müslüman bu mertebeye ulaşabilir.O Allahı andığı müddetçe Allah 'da onu anacaktır.Unutmayalım bütün ibadetlerin özü ve aslı Allahu Tealayı anmaktır.Elimiz ve dilimiz boş kalmasın zikri bolca ederek onu kalbimize yerleştirelim.


Hakkınızı helal edin .
Sizlerde bildiğiniz zikirleri formumuza ekleyin.

Selam ve dua ile..
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ZiKRiN FAZiLETi

[b]ZİKİR KELİMESİNİN ANLAMI


Kuran-i Kerîm ayetlerinde ve Hadis-i şeriflerde;Zikir; kelimesi birkaç manaya gelecek şekilde genel anlamda kullanılmıştır.

Bazen Kuran-i Kerimin bizzat kendisi kasdedilmiştir.

;Zikri (Kuran-i Kerimi ) kesinlikle biz indirdik;

Elbette onu yine biz koruyacağız; (Hicir Süresi 9)

Bazen namaz kılmak kasdedilmiştir:

;Muhakkak ki ben kendim Allahım.

Benden başka ilâh yoktur. Öyle ise bana kullluk et: beni zikir için namaz kıl;(Taha Süresi:14)


Bazen Cuma namazı kasdedilmiştir.

;Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allahı zikretmeye koşun ve alış verişi bırakın, Eğer siz gerçeği anlayan kimseler iseniz elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.;(Cuma Süresi:9)

Bazen de ilim kasdedilmiştir.

;Biz, senden önce de, ancak kendilerine vahiy verdiğimiz erkekleri elçi olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız Zikir (bilgi) ehline sorunuz. (Enbiya Süresi:7)


Bu Ayeti Kerimelerden anlıyoruz ki, Kur;an okumak zikirdir, beş vakit namaz kılmak zikirdir, Cuma namazını kılmak zikirdir ve faydalı ilim öğrenmek de zikirdir.

Ancak kaynakların çoğunda, zikir kelimesinden murad edilen tesbih getirmektir,tehlil etmektir,(Lailâhe illellah demektir.)

Tekbir getirmektir. Peygamber (s.a.v)';e salât ve selam getirmek ve benzeri şeyleri yapmaktır.
[/b]
 

gecem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,631
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ZiKRiN FAZiLETi

KALBİN ZİKİRLE NURLANMASI



Ancak zikirdir ki, manevi (nefsimize ait) kalbimizde Allah'a açılan kapının üzerindeki Hatem'in (mührün, perdenin) o kapıdan ayrılmasını ve şeytana açılan kapıyı kapatmasını sağlayabilir. Zikirden önce şeytanın kapısı açık, Allahû Tealâ Hz.nin kapısı kapalı olduğu için kalbimize sadece zulmet girerken ve kalbimizi daha karanlık yaparken zikirle birlikte Allah'ın kapısı (Takva kapısı) açılmakta, şeytanın kapısı (Füccur kapısı) kapanmaktadır.


Takva kapısı açık kaldıkça oradan sadece Allah'ın rahmet adını verdiği Nur'u, kalbimize girecek ve onu dolduracaktır. Kalbimize, zikir yaptığımız sürece devamlı rahmet (nur) ulaşır. Asağıdaki âyet-i kerîme bu gerçeği açıklamaktadır. Huşû müessesesi zikirle artar ve aynı oranda artar.
Bilindiği gibi zikirden vazgeçmek, şeytana ait kapıyı açacağından O'nun bize musallat olmasını mümkün kılar.



43/ ZUHRUF-36:
Ve men yağşü an zikrirrahmâni nükayyıd lehü şeytânen fehüve lehü kariyn.
Kim Rahman'ın zikrinden yüz çevirirse Biz ona şeytanı musallat ederiz. Ve onun için şeytan arkadaştır.


Ve böylece şeytanın nüfuz sahası içinde oluruz. Şeytanın niyeti ise hiçbir zaman insanların hayrına değildir.

MAİDE-91: İnnema yüridüşşeytânü en yûki'a beynekümül-adâvete velbağdâe filhamri velmeysiri ve yesuddeküm an zikrillâhi ve anissalâh.
Şeytan süphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı zikretmekten ve namazdan alıkoymak ister.


Bu âyet-i kerîme çok açık bir şekilde Allah'ı zikretmekle (Allah'ın ismini tekrar etmekle) namaz'ın ayrı ayrı şeyler olduğunu ifade etmektedir.
Zikrin namazdan ve zekâttan ayrı bir ibadet olduğunu Nur Sûresi'nin 37. âyet-i kerîmesi de açıklıyor:

NUR-37: Ricalün lâ tülhîhim ticâratün ve lâ bey-un an zikrillâhi ve ikâ missalâti ve itâizzekâti yehâfûne yevmen tetekallebü fihilkulûbü vel-ebsâr.
Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah'ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyar. Bunlar kalplerinin ve gönül gözlerinin şeytana döneceğinden korkarlar.

Bu âyet-i kerîmede işaret edilen husus, zikrin, gönül gözünün açılmasına vesile olduğu ve zikir sırasında kalpte mevcut olan bir mührün (perdenin) şeytana dönük kapıyı kapatmak suretiyle, devamlı Allah'a dönük kapının açık olmasını sağladığı hususudur. Çünkü âyet-i kerîmenin devamında, zikrin yapılmaması halinde, şeytana açık olan kapıdan şeytanın zulmâni karanlığı girerek kalp aynasının üzerini perdeleyeceği anlatılmaktadır.
Kişi zikrettikçe İndi İlahi'den ikişer ikişer o kişinin kalbine gelir. Eğer o kişinin göğsü teslime açılmış ise;

6/ EN'AM-125: Femen yüridillâhü en yehdiyehü yeşrah sadrehü lil'islâm, ve men yürid en yudıllehü yec'al sadrehü dayyikan haracâ, ke'ennemâ yassa''adü fiyssemâ', kezâlike yec'alûllâhürricse alelleziyne lâ yü'minûn.
Allah kimi hidayete erdirmeyi (ruhunu Allah'a ulaştırmayı) dilerse onun göğsünü teslime (İslâm'a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse onun göğsünü göğe çıkıyormuş gibi sıkıntılı kılar. Allah mü'min olmayanların üstüne işte böyle azap bırakır.


39/ ZÜMER-22 : Efemen şerehallahü sadrehü lil'islâmi fehüve alâ nûrin min rabbihî, feveylün lilkaâsiyeti kulûbühüm min zikrillâh, ülâike fiy dalâlin mübiyn.
Allah'ın göğsünü İslâm'a açtığı ve Rabbinden (kalbine gelen ) bir nur üzere olan kişi kalbi kasiyet bağlamış (kararmış ve sertleşmiş) gibi midir. Vay onlara ki kalpleri kasiyet bağlamıştır, zikir sebebiyle, (zikir yapmadıkları için) onlar açık bir dalâlet içindedirler.

Yukarıdaki âyetler; Allah'ın nurlarının kalbe ulaşması için göğsümüzün şerh edilmesi gerektiğini, göğsümüzden kalbimize nur yolunun açılması gerektiğini izah etmektedir.

Eğer bir kişi âmenu olmuşsa (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dilemişse); Allah onun kalbindeki vakrayı, ekinneti ve hicab-ı mestureyi kaldırıp ihbat koyacak, o kişinin kalbini kendisine döndürecek, göğsünden kalbine ulaşan nur yolu açacak, kalbin içine ulaşan rahmetiyle huşu oluşturacak. Bu huşuyla o kişi mürşidinin önünde tövbe alacaktır. Bu tövbe ile Allah o kişinin kalbindeki mührü açacak, kalbin içindeki "küfür" yazısını alarak "imân" yazacaktır. Artık bu kişi için zikir yaptığı zaman kalbin nurlanmasını engelleyen hiçbir engel kalmamıştır. Zikir yaptıkları halde kalpleri kararanlardan değildir. Yedi kalp şartının sahibi olması sebebiyle ;

1. Allah kalpteki ekinneti alır,

2. Allah kalbin içine ihbatı koyar,

3. Allah kalbi kendisine döndürür,

4. Allah göğüsten kalbe bir nur yolu açar,

5. Allah kalpte bulunan mührü açar,

6. Allah kalbin içinde bulunan küfrü alır,

7. Allah kalbin içine imânı yazar.

Mürşidin önünde tövbe almış bu kişi zikir sebebiyle amilüssalihata başlamıştır.

25/ FURKAN-70:
İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan feülâike yübeddilullahü seyyiâtihim hasenât, ve kânallahü gafûren rahıymâ.
Ama (mürşidin önünde) tövbe eden ve (mürşidin önünde tövbe etmek suretiyle kalbine îmân yazıldığı için) mü'min olan ve (aynı sebeple) nefsi ıslâh edici ameller işleyen kişinin Allah günahlarını sevaba çevirir. Ve Allah günahları sevaba çeviren ve rahmet gönderendir.



Bu zikir insanın kalbine nurların ikişer ikişer girmesini sağlar. Bütün insanların kalbi başlangışta kapkaranlıktır. Kasiyet bağlıdır. Ondokuz afetle kaplıdır. Ama zikrederek Allah'ın nurlarını davet eden kişinin kalbinde bakınız neler olmaya başlar;

39/ ZÜMER-23 :
Allahü nezzele ahsenelhadîys, kitâben müteşâbihen mesâniy, takşa'ırru minhü cülûdülleziyne yahşevne rabbehüm, sümme teliynü cülûdühüm ve kulûbühüm ilâ zikrillâh, zâlike hüdallahi yehdiy bihi men yeşâ , ve men yudlilillâhü femâ lehü min hâd.


Allah ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını ikişer ikişer (rahmet-fazl ve rahmet-salâvât) kitaba müteşabih (benzer) olarak indirir. Bu (nurlar)dan insanların derileri (tüyleri) ürperir ve Rablerine karşı huşu sahibi olurlar, sonra Allah'ın zikri ile (bu nurlar) kişinin derilerini (vücudunu) ve (nefsinin) kalbini yumuşatır (titretir, aydınlatır, tezkiye eder ve böylece kişinin ruhunu Allah'a ulaştırır ve onu hidayete erdirir). İşte bu Allah'ın hidayetidir ki, Allah dilediği kişiyi (nefsini Allah'ın nurlarıyla tezkiye ederek ve böylece Zat'ına ulaştırarak) hidayete erdirir. Kimi de dalâlette bırakırsa onun için bir hidayetçi yoktur.


Bu sebeple nurlar Kur'an'ın ayetleri muhafaza etmesi gibi kitaba müteşabih olarak ikişer ikişer gelir. Ve kalbi huşuya ulaştırır, aydınlatır , titretir.

Taşıyıcı nur olan rahmet, fazl ve salâvatı kalbe ulaştırır. Fazllar ruhtaki hasletleri temsil etmektedir. İmân kelimesinin etrafına yerleşir. Çünkü imân kelimesinin bir çekim alanı mevcuttur, fazlların orada kalıcı olabilmeleri için. Zikir arttıkça nurlanma, aydınlık kalıcı olarak artar. Afetler azalır. Kişinin nefsini ıslah etmesi olayı budur.

Daimi zikre ulaşmış olan kişi kalbinde hiç karanlık kalmamış, bütün afetlerinden kurtulmuş olan kişidir.


3/ ÂL-İ İMRAN-191: Ellezine yezkürûnallahe kıyâmen ve ku'ûden ve alâ cünûbihim, ve yetefekkerûne fi halkıssemâvâti vel'ardı, rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ, sübhâneke fekınâ azâbennâr.

O (ulûl'elbab) ki (lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri) onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah'ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki); " Ey Rabbimiz! Sen bunları batıl olarak (boşuna) yaratmadın. Seni tespih (tenzih) ederiz. Bizi ateş azabından koru."


Zikir Müzemmil suresinin 8. ayeti ile üzerimize farz kılınıyor. Ahzab suresi 41. ayetinde daha çok zikir emri ile karşılaşıyoruz. Ve Ali İmran 191 ve Nisa 103'de görüldüğü gibi zikrin aralıksız yapılması üzerimize farz kılınmıştır.


33/ AHZAB-41:
Yâ eyyühelleziyne âmenûzkürullahe zikren kesiyrâ.
Ey îmân edenler , Allah'ı çok zikredin.

3/ ÂL-İ İMRAN-191: Ellezine yezkürûnallahe kıyâmen ve ku'ûden ve alâ cünûbihim, ve yetefekkerûne fi halkıssemâvâti vel'ardı, rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ, sübhâneke fekınâ azâbennâr.

O (ulûl'elbab) ki (lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri) onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah'ı zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki); " Ey Rabbimiz! Sen bunları batıl olarak (boşuna) yaratmadın. Seni tespih (tenzih) ederiz. Bizi ateş azabından koru."


73/ MÜZEMMİL-8: Vezkürisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtiylâ
Rabbinin (Allah'ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş, vasıl ol)
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: ZiKRiN FAZiLETi

Allah razı olsun kardeşim
Çok güzel bi hazırlık yapmışsın
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt