Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Zikret ki Zikredilesin.. (1 Kullanıcı)

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
Ey Nefis!

Bu gün yine boş sandıklarla çıktın rabbinin huzuruna. Sen kılmış olduğunu ve içerisinde rabbine neleri söylediğini kendin dahi hatırlamadığın namazlarını kıyamette rabbinin hatırlamasını nasıl umarsın!

Sen görmüyorsun ki namazlarını onun görmesini isteyesin. Yıllar geçse de lezzetini kalbinde tattığın namazlar nerede?

Onları hatırlıyor olman onun tarafından anılıyor olmanın bir alameti değil mi?

O sana o namazları sık sık hatırlatarak adeta ‘ben boş sandıkları değil küçük ama zinetli, zümrüt misal namazları isterim’ demiyor mu?

“Bana ne getirdiğine önce kendin bir bak! Sandığın içinde ne olduğunu kendin dahi bilmezken benim hatırlamamı nasıl beklersin. Sen beni zikretmedin ki ben seni zikredeyim. Sen hiç unutamadığın zinetleri getir bana. Sunacaksan onları sun bana, kulağını kalbine yanaştırdığında seni zikrettiğimi duyacak, huzur bulacaksın o zaman” demeyecek mi?

Ey nefis!

Sahi sen onunla ne konuştuğunu anımsıyor musun? O halde hala nasıl onun seni zikretmesini bekliyorsun?

Ey kölesini yedirip içiren, sonra uykuya emanet eden gafil!

Nefs kölesini Allah’a sat ki cenneti bulasın. Nefsin yakasını bırakma ki o seni yaka-paça gazabın koynuna atmasın.

Gerçekten sevdiğin ve değer verdiğin birinden veya birilerinden bir hediye aldığında memnun olur, minnettarlığını ilan edersin. O hediyeyi her gördüğünde onu hatırlar zikredersin. Onu başkasına gösterdiğinde sana hediyeyi vereni yâd eder ve bana bunu falanca verdi diye ilan edersin. Peki, sana her gün ve her anda hadsiz hediyeler sunan rabbini neden hatırlamaz ve minnetle yâd etmezsin. Yoksa onun sendeki kıymeti daha mı az ki onu pek az zikredersin. Ya da onun hediyesinin çokluğu onu kıymetten mi düşürüyor ki zikretmeye değer bulmazsın.

Sonra bir de rabbim beni unuttu diye insanlara dert yanarsın. O nasıl seni unutur. Her an seni var edip yanında gözetleyen rakibin iken…

Her an nefes alıyor, görüyor, işitiyor ve hissediyorsun. Bütün bunlar çok mu kıymetsiz. Sorarım sana gözlerinin bedeli nedir, kalbini kaça satarsın, işitmenin bedeli ne?

Anadan doğma kör olsan sevdiğin birini bir dakikacık görme uğrunda bütün servetini vermez miydin? Gözünün nuru çocuğunun sesini bir kez işitmenin bedeli nedir? Sekeratta kalbin durmuşken bir dakikacık daha atması için bütün varlığını vermez miydin?

Oysa sen her an görür haldesin. Gözünün ve gördüklerinin bedeli olarak ne veriyorsun? Sevdiklerinin sesi kulaklarını okşuyor. Hangi bedeli ödüyorsun? Kalbin canın için ve cananların için durmadan atıp duruyor.

Sahi kalbinin sahibine ödemen gereken bir bedel yok mu sence?

Sen sevdiklerine seni hatırlamaları ve anmaları için hediyeler verirsin. Onların teşekkürü unutması durumunda nankör diye dert yanarsın.

Öyleyse ey nefis senin nankörlüklerine ne demeli… O seni hadsiz nimetleriyle zikrediyor sen de onu hadsiz bir niyet ve itikad ile zikret ki onun seni her an zikrettiğini göresin. Sana verdiklerini ve veriyor olduklarını fark ederek şükret ki nimet ziyade olsun. Aksi takdirde sen unuttuğun için unutulursun ve nimeti inkâr edenlerden olursun.

Ey rabbini arayan nefis!

Allah’ı yanında bulmak ve her an nimet içinde olmak istersen namazla ve sabırla ona yönel. Onu çokça zikret ki seni zikrettiğini göresin.


..:: Abdurreşid Şahin // Karakalem ::..
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
Ebu Zerr Hazretleri şöyle demiştir:

“Çok sevdiğim Allah Resûlü bana şu huyları tavsiye etti:

1. Benden üstün olana değil, benden aşağı olana bakmamı, böylece hâlime şükretmemi,

2. Yoksulları sevmemi ve onlara yaklaşmamı (dertleriyle meşgul olmamı),

3. Bana gelmeseler dahi, yine akrabamı ziyaret etmemi,

4. Allah’a ibâdet ve dine hizmet hususunda birinin beni kınamasından korkmamamı,

5. Acı da olsa daima hakkı söylememi,

6. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh dememi... Çünkü bu söz, Cennetin hazinelerinden biridir.”

(Taberani, İbn-i Hibban)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt