Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ZEYTİN EFSANESİ ... (2 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Zeytin Efsanesi UZUN AMA OKUYUN

:( BİR MÜDDET ZEYTİN YİYECEĞİZ, SONRA...:(

Kendisini karşılayan sekretere ; Nazif Bey'le görüşmek istediğini söyledi.
Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: "Nazif Bey mi?" dedi.
"Evet, Nazif Bey!" diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla
"Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu." dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı yüreğine.
"Ya, öyle mi.?" diyebildi sadece. Hicranlı bir suskunlukla bir müddet öylece kalakaldı. Gözlerine hücum eden yaşlar yanaklarından süzülüp göğsüne damladı. Kendisini toparlayıp "Onun adına görüşebileceğim bir yakını var mı acaba?" diye sordu.
"Evet var, oğlu Selim Bey....".
Titrek bir sesle "Öyleyse Selim Bey'le görüşebilir miyim?" dedi. Görevli hanım, insanda saygı uyandıran bu kibar beyefendiye,
"Selim Bey oldukça meşgul bir insan, randevusuz görüşmek pek mümkün
olmuyor; ama ben yine de kendisine bir haber vereyim." dedi ve telefona yöneldi..
Sonra "Kim diyelim efendim?" diye sordu.
"Kendimi ona ben tanıtmak istiyorum kızım." cevabı üzerine sekreter dahili telefonu çevirdi.
Daha sonra mütebessim bir çehreyle, "Selim Bey sizinle görüşmeyi kabul etti, lütfen beni takip edin." dedi. Beraber merdivenden çıktılar. İnce bir zevkle döşenmiş geniş bir salondan geçip büyük bir kapının önünde durdular, sekreter kapıyı açarak, 'Buyurun!' dedi. O da içeri girdi. Kendisini ayakta bekleyen vakur ve mütebessim gence doğru hızlı adımlarla yürüdü,elini uzatarak,
"Merhaba, ben Prof. Dr. Mehmet Baydemir." dedi.
"Bendeniz de Selim Cebeci. Lütfen buyurun, oturun." dedi, genç iş adamı.
Mehmet Bey, kendisine gösterilen yere oturur oturmaz:
"Yirmi üç yıl, tam yirmi üç yıl. Vaktiyle bana burs verip okumama vesile olan insanın elini öpmek için bu ânı bekledim." dedi ve dudakları titredi, gözleri doldu. "Ama o büyük insanın elini öpmek nasip değilmiş, bunun için ne kadar üzgünüm anlatamam." Yaşarmış gözlerini kuruladıktan sonra Selim Beye döndü: "Fakat en azından o büyük insanın mahdumunun elini sıkmaktan da bahtiyarım."
Misafirin bu sözleri üzerine Selim Bey yerinden fırladı, kulaklarına
inanamıyordu. Kelimelerinin her biri birer hayret nidâsı gibi dizildi cümlelerine:
"Mehmet Baydemir demiştiniz değil mi, Tosyalı Mehmet Baydemir mi?"
Profesör, delikanlının bu heyecanlı haline bir anlam veremeyerek
başıyla "Evet" dedi.
Bunun üzerine Selim Beyin gözleri sevinçle parladı.
"Babamla sizi uzun yıllar aradık; ama bulamadık." dedi.
Profesörün yanına gelerek iki eliyle elini tuttu, candan bir dost gibi sıktı ve "Sizi karşıma Allah çıkardı." dedi. Bu sözler profesörü çok şaşırtmıştı.
"Uzun yıllar beni mi aradınız? Peki ama neden?" dedi.
Selim Bey gülen gözlerle profesöre bakarak "Bizdeki emanetinizi vermek için..." deyince,profesörün şaşkınlığı iyiden iyiye arttı.
"Emanet mi?" dedi.
Selim Bey cevap vermeden yerine geçip telefonu çevirdi. Karşısındakine "Gelebilir misiniz?" deyip telefonu kapattı.
Mehmet Bey, şaşkın gözlerle Selim Bey'e bakarken kapı çalındı, odaya iyi giyimli bir bey girdi.
Selim Bey ona yanına gelmesini işaret etti, sonra kulağına bir şeyler fısıldadı. Gelen kişi bir şey söylemeden geldiği kapıya yöneldi. O çıkarken Selim Bey, misafiriyle tatlı bir sohbete başladı. Sohbetleri koyulaştıkça,çehrelerindeki şaşkınlık, yerini birbirlerine hasret kırk yıllık ahbapların yeniden buluşmalarındaki sevinç, samimiyet ve güvene bırakmıştı. Mehmet Bey yurt dışındaki tahsilinden, araştırmalarından ve yirmi üç yıl boyunca her yıl büyüyen memleket hasretinden bahsetti. Sonra Nazif Beyin duvardaki
portresini göstererek,
"Bu günlerimi şu büyük insana borçluyum." dedi."Bana yalnızca maddî destek vermedi, mânen de beni hiç yalnız bırakmadı. Yurt dışında tahsil görürken yanlışa her yeltendiğimde hayalen yanımda hazır
oldu. 'Sana bunun için burs vermedim.' diyerek bana istikamet verdi. Ona her namazımda dua ediyorum." dedi ve gözlerini Nazif Beyin duvardaki fotografına mıhladı. Sonra gözleri portrenin altındaki ilk anda mânâ veremediği diğer tabloya kaydı.Son derece şık bir çerçevenin içinde, bazı yerleri yamalı ve tamir görmüş oldukça eski bir çift çorap duruyordu. Biraz daha dikkatli baktığında
çerçevede bazı cümlelerin de sıralandığını fark etti:
"Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra..."
Selim Bey, kendisine bir soru sorduğu için başını ona çevirdi; fakat aklı tabloda kalmıştı. Selim Beye cevap verirken tabloya bir daha baktı. İkinci cümle de birinci cümle gibi üç nokta ile bitiyordu:
"Bir müddet sabredeceğiz, sonra..."
İyice meraklanmıştı. Bu ilk görüşmeleri olmasaydı, yanına gidip tabloyu iyice inceleyecekti; fakat bu uygun düşmez, düşüncesiyle yalnızca sohbet arasında göz ucuyla merakını gidermeye çalışıyordu. Ancak her seferinde biraz daha artan bir merakın içinde kalıyordu. Üçüncü cümlede:
"Bir müddet yürüyeceğiz, sonra..." diye yazıyor ve altta böyle birkaç cümle daha sıralanıyordu. Artık aklı hep tablodaydı. Sonunda dayanamayıp,
"Selim Bey merakımı mazur görün. Şu tabloya bir mânâ veremedim."
Selim Bey kendisine has bir gülüş ile misafirine baktı, derin bir nefes alarak:
"Malumunuz, babam varlıklı bir insandı. Oldukça iyi bir hayatımız vardı. Sonra ne olduysa her şeyimizi kaybettik. O zenginlikten geriye hiçbir şey kalmadı. Köşkümüzdeki hizmetçiler de gitti. Yemekleri artık annem yapıyordu. Hatırlıyorum da bir sabah, kahvaltıya sadece zeytin koyabilmişti. O zengin kahvaltılarımıza bedel, yalnızca zeytin... Şaşkınlık içinde, 'Başka bir şey
yok mu?' diye sormuştum. Bu soru karşısında annemin hüngür hüngür ağlayışı gözümün önünden hiç gitmiyor. Annemin ağlayışına mukabil babam: 'Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra...' dedi ve durdu, güçlü bakışlarını üzerimizde gezdirdi, 'Alışacağız.' dedi. Ve iştahla bir zeytin alıp ağzına attı. Birkaç gün sonra haciz memurları gelip köşkümüzü de elimizden aldılar. Kenar bir mahallede küçük, eski bir eve taşındık. Doğru dürüst bir eşyamız da kalmamıştı. Annem bezgin bir sesle: 'Bu evde hiçbir şey yok! Burada nasıl yaşayacağız.' diye haykırdı. Bunun üzerine babam: 'Bir müddet sabredeceğiz,
sonra alışacağız.' dedi . Gittiğim özel okuldan ayrılmış, bir devlet
okuluna yazılmıştım. Sabahleyin okula servisle gitmeyi umarken, babam elimden tuttu, 'Bu ilk günün, okula beraber gideceğiz.' dedi. Yürümeye başladık. Okul oldukça uzak gelmişti bana, yorulup geride kaldığımı hatırlıyorum. Babam kim bilir hangi düşüncelere dalmıştı. Geride kaldığımı fark etmemişti. Biraz sonra fark edince bana döndü. İsyan dolu bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Bir an bana ızdırapla baktıktan sonra, yanıma geldi. Bir şey söylemesine fırsat vermeden, kızgın aynı zamanda nazlı bir tavırla, 'Yoruldum.' dedim. Babam
oldukça sakin bir şekilde: 'Bir müddet yürüyeceğiz, sonra alışacağız.' dedi.

Babam her sabah erkenden çıkıyor, geç saatlerde ancak dönüyordu. Döndüğünde ise küçük odaya çekiliyor, bazen saatlerce orada kalıyordu. Çoğu zaman buradan gözyaşları içerisinde çıktığını görüyordum. Bir gün, merakıma yenilip babamın küçük odasına girdim. Yerde bir seccade, seccadenin üzerinde de bir tespih vardı. Duvarda ise Arapça bir ibarenin altında şu yazı vardı:
'Allah borcunu ödeme niyetinde olanın kefilidir.' Babamın dediği gibi oldu, zor da olsa zamanla alıştık. Bu hal birkaç yıl sürdü. Bir gün babam eve çok farklı bir yüz ifadesiyle geldi. Ağlamaklı bir yüz ifadesi vardı. Her birimize bir paket getirmişti. Köşkten ayrıldığımız günden beri ilk defa paketlerle eve geliyordu. Bizi bir araya topladı.
'Bugün, benim için ne mânâya geliyor biliyor musunuz?' dedi, kelimeleri boğazına düğümlendi,gözlerine yaşlar hücum etti. Sözlerini kesmek zorunda kaldı. Her birimize hediyelerimizi teker teker verdi ve bizi ayrı ayrı kucaklayıp yanaklarımızdan öptü, kendisi de bir koltuğa o turdu. Cebinden gazeteye sarılı bir şey çıkardı. O sırada da ağlıyordu. Hepimiz şaşkınlık içinde babama bakıyorduk. Gazeteyi açtı, içinden bir çift yeni çorap çıkardı. Bu
gözyaşlarıyla, bir çift çorabın alâkasını kurmaya çalışırken babam,
beklemediğimiz bir şey yaptı. Çorabı burnuna götürdü, kokladı, kokladı.
Arkasından hıçkırarak ağlamaya başladı.
Hepimiz şok olmuştuk, tek kelime bile söylemeden bekledik. Babam nihayet kendisini topladı ve 'Bir zaman önce, büyük bir borcun altına girmiştim. Borcumu ödeme niyetiyle yeniden çalışmaya başladığım zaman kendi kendime 'bütün kazancım, borçlarımı ödeyinceye kadar alacaklılarımın hakkıdır. Onların hakkını vermeden ayağıma bir çorap almak bile bana haram olsun.' demiştim. Bugün ise, Allah'ın yardımıyla, borcumu bitirdim. Artık kimseye tek kuruş borcum kalmadı." dedi. Sonra gözyaşları içinde ayağındaki
çorapları çıkarıp yeni çoraplarını giydi.
Ben de o eski çorapları hem aziz bir baba yadigârı, hem de bir ibret nişanesi olarak sakladım. Bu çoraplar her gün bana:
Paralarını ödeyinceye kadar bütün kazancım alacaklılarının
hakkıdır.' diyor".
Selim Beyin bakışları bilinmez âlemlere dalarken o, nemlenen gözlerini kuruladı, sonra dönüp duvardaki siyah-beyaz fotografa hayran hayran baktı.
"Babanız sandığımdan da büyükmüş Selim Bey. Ben olsaydım öyle müreffeh bir hayattan sonra anlattığınız gibi bir darlıkta, herhalde çıldırırdım."
Selim Beye döndü ve "Siz ne yapardınız?" diye sordu. Selim Bey kendisine has tebessümü ile: "Bir müddet zeytin yerdim, sonra..." dedi ve gülümsedi. O sırada kapı çalındı, biraz önceki beyefendi elinde bir kutuyla içeriye girdi. Kutuyu Selim Beyin masasına bırakıp çıktı. Selim Bey yerinden kalkıp kutuyu alarak Mehmet Beye uzattı. 'Buyurun, yıllarca size vermek istediğimiz emanetiniz.' dedi. Mehmet Bey bilinmez duygular içerisinde kutuyu açtı.
İçinden kadife bir kese çıktı.Keseyi açıp içini kutuya boşalttığında
merakı iyiden iyiye arttı. Keseden birkaç tane cumhuriyet altını ile bir not çıkmıştı. Mehmet Bey hassasiyetle katlanmış kâğıdı açıp okumaya başladı.

Sevgili Mehmet Bey oğlum,
Bazen istediğimizi yaparız, çoğu zaman da mecbur olduğumuzu... Tahsil hayatınız boyunca size burs vermeyi taahhüt etmiştim. Ancak eğitiminizin son altı ayında size burs verme imkânını bulamadım. Bir müddet sonra imkânlarıma yeniden kavuştum; lâkin bu sefer de size ulaşamadım. Dolayısıyla size borçlandım ve borçlu kaldım. Eğer böyle bir borcu gözyaşı ve ızdırapla ödemek mümkün olsaydı, ben bu borcu fazlasıyla ödemiş olurdum. Zira sevgili oğlum, bu altı aylık zaman diliminde bursunu verememenin ızdırabıyla kaç gece ağladım onu Rabb'im bilir. Her neyse, bursunuzu tarihlerindeki değeriyle altına çevirdim. Bu altınlar sizindir. Bunlar elinize ulaştığında,
borçlarımın tamamını ödemiş olacağım.Sevgilerimle, Nazif Cebeci.

Mehmet Bey neye uğradığını şaşırmıştı. Bu büyük insanın yüceliği karşısında bir çocuk gibi yalnızca ağlıyor, ağlıyordu. Selim Bey de bir hayli duygulanmıştı. Onun da yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Bir ara yaşlı gözlerle babasının siyah-beyaz portresine baktı. Kendisine yıllarca hüzünle bakan gözleri, bu sefer sevinçle bakıyor gibiydi...B)B)B)
 

efsude

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Ağu 2006
Mesajlar
671
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

selamunaleykum!
hafıze ablacıgım yıne benı aglatacak duygularımı oksayacak bır yazı yazmıssınız:(
ALLAH razı olsun.guzel ellerınızden operım
selam ve dua ıle...B)B)B)
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

allah razı olsun anne....
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

efsude yazdı:
selamunaleykum!
hafıze ablacıgım yıne benı aglatacak duygularımı oksayacak bır yazı yazmıssınız:(
ALLAH razı olsun.guzel ellerınızden operım
selam ve dua ıle...B)B)B)


Aleykümselam efsude demek böyle insanlarda olabiliyormuş Allah cc onun ve onun gibilerden razı olsun nur içinde yatırsın selam ve dua ile :(
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

m_muaz yazdı:
allah razı olsun anne....


B) selamünaleyküm B)
B) Peygamberimiz buyuruyor ki:

Cömertlik kökü Cennette, dalları da bu dünyada boy salmış (meyvalı) bir ağaçtır. Onun bir dalına tutunan kimseyi o doğru Cennete sokar. Cimrilik ise kökü Cehennemde dalları bu dünyada boy salmış (kısır) bir ağaçtır. Onun bir dalına tutunan kimse de kendini Cehennemde bulur .Rabbimde senden razı olsun muaz selam ve dua ile
 

Birnur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
1,099
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
İsTaNBuL
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...


Selamun Aleyküm Hafize Anne
Okurken Yine duygulanmamak ve Ağlamamak ne mümkün :( Emeğinize Sağlık. Allah razı olsun annem B)B)B)
 

Birnur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
1,099
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
İsTaNBuL
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...


Selamun Aleyküm Hafize Anne
Okurken Yine duygulanmamak ve Ağlamamak ne mümkün :( Emeğinize Sağlık. Allah razı olsun annem B)B)B)
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

ALLAH RAZI OLSUN...

ELİNİZE SAĞLIK,DAHA ÖNCE OKUMUŞTUM AMA YİNE DUYGULANMAMAK ELDE DEĞİL...

ALLAHA EMANET OLUNUZ...
 

M DENIZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2006
Mesajlar
1,228
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
ankara
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

S.A ALLAH RARI OLSUN ÇOK GÜZEL İBRETLİK VE ÇOK DUYGU YÜKLÜ Bİ HİKAYEYMİŞ.
A.E.O
 

tuba07

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eyl 2006
Mesajlar
545
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
ANTALYA
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

S.A HAFİZE ANNE EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK...ZATİ GÖZ YAŞIM AKTI AKACAK...YÜREK BAMTELİNE VURAN Bİ YASI...METANETE SABIRA HAYRAN VERİLEN SÖZE RİAYET ETMEYE HAYRAN KAMMAMK İÇTEN BİLE DEĞİL...
 

ararat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2007
Mesajlar
292
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

selamun aleykum ..sitedeki herkes size anne diyor müsade ederseniz bende anne demek isterim zira yazdıklarınızdan öğrendiklerimi şimdiye kadar hiç kimseden öğrenmedim ve duymadım .Rabbim kat kat razı olsun sizden hakkınız geçiyor lütfen hakkınızı helal edin..yazılarınızın tamamını okumaya çalışıyorum ..eyer bu kızınızada dua ederseniz sevinirim ..Rabbim yardım ederde inşallah doğru yolunda ayırmayı bir daha nasip etmez ..ALLAHA EMANET OLUN B)B)B)B)B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

SELAMÜN ALEYKÜM HAFİZE ANNECİĞİM.. ÇOK DOKUNAKLI VE ÇOK GÜZEL BİR HİKAYEYDİ. ALLAH RAZI OLSUN PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN. BU ZAMANDA BÖYLE İNSANLAR, BÖYLESİNE VİCDANİ DUYARLILIĞA SAHİP İNSANLAR PEK KALMADI.. EMEĞİNİZE SAĞLIK. SELAM VE DUA İLE .. ALLAH'A EMANET OLUN.B)
 

seher vakit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Kas 2006
Mesajlar
1,103
Tepki puanı
0
Puanları
0
Konum
berlin
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

ALLAH RAZI OLSUN HAFIZE ABLAM
EMEGINE SAGLIK COK GÜZEL COK DUYGULANDIMB)B)B)
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

Birnur yazdı:

Selamun Aleyküm Hafize Anne
Okurken Yine duygulanmamak ve Ağlamamak ne mümkün :( Emeğinize Sağlık. Allah razı olsun annem B)B)B)

Aleykümselam birnur ben hem okudum hem ağladım zaten bu dünya iyi insanların yüzü suyu hürmetine duruyor allah cümlemizden razı olsun selamlar :(
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

erdal yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN...

ELİNİZE SAĞLIK,DAHA ÖNCE OKUMUŞTUM AMA YİNE DUYGULANMAMAK ELDE DEĞİL...

ALLAHA EMANET OLUNUZ...

amin rabbim cümlenizden razı olsun paylaşımlarınız için selamlar :(
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

dynaxon yazdı:
S.A ALLAH RARI OLSUN ÇOK GÜZEL İBRETLİK VE ÇOK DUYGU YÜKLÜ Bİ HİKAYEYMİŞ.
A.E.O

aleykümselam gerçekten ibretlik :(
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

tuba07 yazdı:
S.A HAFİZE ANNE EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK...ZATİ GÖZ YAŞIM AKTI AKACAK...YÜREK BAMTELİNE VURAN Bİ YASI...METANETE SABIRA HAYRAN VERİLEN SÖZE RİAYET ETMEYE HAYRAN KAMMAMK İÇTEN BİLE DEĞİL...

aleykümselam tuba zaten akacak yaş gözde durmaz benimde hep akar bir şeye üzülürüm ağlarım sevinirim ağlarım bugünde torunuma ağladım geçende afyona maça gittiler BAT,MİN,TON maç esnasında nefesi kesilmiş üç kere tekrarlamış bu olay gelince hocası anlattı bu günde annasi doktora götürdü sabahtan beri onlar gelene kadar hep ağladım neyseki korkulcak birşey yokmuş tahliller ,kalp elektrolü iyi çıkmış maçı alamayacak diye heyecanmı yaptı bilmiyoruz çokta azimli rabbim yardımcıları olsun allah anasına babasına ve tabi babannesinede bağışlasın amin selamlar :(
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

ararat yazdı:
selamun aleykum ..sitedeki herkes size anne diyor müsade ederseniz bende anne demek isterim zira yazdıklarınızdan öğrendiklerimi şimdiye kadar hiç kimseden öğrenmedim ve duymadım .Rabbim kat kat razı olsun sizden hakkınız geçiyor lütfen hakkınızı helal edin..yazılarınızın tamamını okumaya çalışıyorum ..eyer bu kızınızada dua ederseniz sevinirim ..Rabbim yardım ederde inşallah doğru yolunda ayırmayı bir daha nasip etmez ..ALLAHA EMANET OLUN B)B)B)B)B)

aleykümselam kızım iniki herkezin annesi olmaktan memnunum demende hiç sakınca yok benim gönlüm o kadar engin ki gerçekten ama gerçekten hepinizi çok seviyorum rabbim inş bizleri hepimizi orada karşılaştırır hak geçmek ne demek hepimiz bir şeyler öğreniyoruz Allah c.c doğru yoldan sevdiklerimizin yolundan ayırmasın selamlar :(
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: ZEYTİN EFSANESİ ...

aliye_aliye yazdı:
SELAMÜN ALEYKÜM HAFİZE ANNECİĞİM.. ÇOK DOKUNAKLI VE ÇOK GÜZEL BİR HİKAYEYDİ. ALLAH RAZI OLSUN PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN. BU ZAMANDA BÖYLE İNSANLAR, BÖYLESİNE VİCDANİ DUYARLILIĞA SAHİP İNSANLAR PEK KALMADI.. EMEĞİNİZE SAĞLIK. SELAM VE DUA İLE .. ALLAH'A EMANET OLUN.B)

Aleykümselam aliyecim demek böyle insanlarda varmış Cenabı Allahım onların mekanlarını cennet yapsın inş :(
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt