Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Zalimin zulmü varsa mazlumun allah'ı var (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
ZALİMİN ZULMÜ VARSA MAZLUMUN ALLAH'I VAR
“Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı vardır.” Hem mazlumun duası ile Allah arasında hiçbir perde olmadığını Allah Rasulü (S.A.V.) beyan buyurmuştur:
“Mazlumun yakarışından korununuz. Çünkü onun yakarışının Allah’a ulaşmasına engel olacak hiçbir perde yoktur.” (Muhtar-ül Ehadis: 5).
Mazlum’un Allah’ı var…
Mahlukat yaratılınca Allah’a sordu:
-Ey Rabbimiz!
Kiminle berabersin?
Allah Teala buyurdu:
-“Hakkı ödeninceye kadar mazlumla beraberim.”
Bunun için zulme uğrayan biçarelerin duaları çok makbuldür. Mazlumun duası ile Allah arasında perdeler kaldırılmıştır.
Ne güzel söylenmiş;
“Fukaranın ahı
Tahttan indirir şahıs.”
Dünya bir ah ile yıkılır. Şairin dediği gibi:
“Kâşanei gerdun yıkılır âha dayanmaz
Canlar yakanın sanma ki bir gün canı yanmaz”

Vaktiyle bir derviş, nefisle mücahede makamının sonuna gelir. Meşrebin usulünce bundan sonraki makam Kalanderlik makamıdır. Yani her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir. Saç, sakal, bıyık kaş, ne varsa hepsinden. Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır.
-Vur usturayı berber efendi, der. Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar.
Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmamış kısmına okkalı bir tokat atarak:
-Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer. Dervişlik bu… Sövene dilsiz, vurana eslik gerek. Kaideyi bozmaz derviş, ses çıkarmaz. Usula kalkar yerinden. Berber mahçup fakat korkmuştur. Ses çıkaramaz. Kabadayı koltuğa oturur, berber tıraşa başlar.
Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır. Derken, iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir. Kabadayı oraya yığılıp kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar. Berber ise şaşkın…
Bu manzaraya karşın, ihtiyar bir adam dervişe sorar;
-Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
Derviş mahzun, düşünceli cevap verir:
-Vallahi gücenmedim; ama! Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın bir sahibi var. O’nun gayretine dokunmuş olmalı!
Allah, dostlarını korur. Onlar haklarını aramasalar bile yüce Mevla onların intikamını alır. Kimsenin yaptığını yanına bırakmayan Allah, kullarının zulme uğramasından hiç hoşlanmaz.
Allah, bizim Rabbimiz…
_____________________________________________________________
“Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.”
Hazret-i Musa, Allah ile konuşmaya giderken bir adam yalvarır:
-Ya Musa! Ne olur Allah’tan sual et!
Benim çok zararlı bir komşum var. Ondan bıktım artık. Acaba onun ömrü daha ne kadardır? Bunun zararı daha ne kadar devam edecek?
Hazret-i Musa dönüşünde o adama der ki:
-Allah’tan sual eyledim. Senin o zalim komşunun daha yüz yıl ömrü varmış.
Adam bunun üzerine:
-Allah bana yeter. O ne güzel vekildir. Der.
Sabahleyin o adam, zalim komşusunun evinde bir telaş görür. Öğrenir ki o zararlı komşusu ölmüş.
Doğru Musa Aleyhisselama koşar. Yüzyıl ömrü kaldığını bildirdiği komşusunun öldüğünü haber verir. Bu sırada Allah, Musa Peygamber’e vahyeder:
-Ya Musa! O adamın yüz yıl ömrü kalmıştı. Fakat onun komşusu Allah’ın emrine itiraz etmedi. Ve Allah’ı vekil tuttu. Ben de o kötü komşunun ömrünü kısalttım. Vefat etti.
Allah nelere kadir değil ki?
Zalimlerin niyetlerini Allah beyan ediyor.
“Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler.
Size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten inkar etmenizi istemektedirler.” (Mümtehine Sûresi: 2)
Zalimlerin her zaman davaları aynı.
“Zulüm aynı zulüm, zalimler değişse de
Mazlum yine mü’min, devran değişse de.”
Her asırda hep aynı zulümler devam etmiştir.
Her zaman zulme uğrayanlar mü’minler olmuştur.
Kadı Beyzavi diyor ki:
“İlmi delil hazırlamaktan aciz olan zorbaların adeti, Firavun gibi tehditler savurmaktır.” (Mecmâüt Tefâsir: 4/469).
Her dönemde zulüm devam etmiştir.
Fikirden aciz kalanlar zulme yönelmişlerdir. Yeryüzünde siyasi ve ekonomik savaşlarda hep bu amaç gözetilmiştir.
Mü’minlerin karşısında fikirden aciz kalanlar, tehdit ve baskıya başvurmuşlardır.
Allah’ın kanunun karşısında, emirlerindeki hikmetin karşısında tutanamayanlar mü’minleri yıldırmak için hep baskı uygulamışlardır.
Amma her zulmün bir sonu, her zalimin bir akıbeti vardır.
Zulüm devam ede ede, zalimin ömür sayfaları tamamlanır. Sonra da cezası verilir.
Zulmedenlerin karşısına mutlaka ilahi azap ve gazap çıkar.
Günahı belirli bir seviyeye çıktığı ana kadar zalime mühlet verilir.
Zulüm ilerleyince, son noktaya gelince de Allah zalimi öyle yakalayıverir ki neye uğradığını anlayamaz.
Onun davranışı, ilahi azabı ve gazabı celbetmiştir.

_______________________________________________________________________
Zulmün çeşitlerini Peygamberimiz (S.A.V.) bildiriyor:
“Zulüm üç türlüdür:
1.Bir zulüm var ki: Allah onu affetmez.
2.Bir zulüm var ki: Allah onu dilerse affeder.
3.Bir zulüm var ki: Allah onun mutlaka hesabını sorar.
Allah’ın affetmediği zulüm: Şirktir. Çünkü Allahımız
Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür” buyurmuştur. (Lokman Sûresi: 13).
Allah’ın affedeceği zulüm: Kulların kendi nefislerine karşı işledikleri zulümdür. Allah ile kul arasındaki işlerde, emir ve yasaklarda yaptıkları hatalardır.
Allah’ın hiç bırakmayıp mutlaka hesabını soracağı zulüm ise, kulların birbirlerine karşı haksızlıklarıdır. Allah bunların hesabını sorar ve zalimleri cezalandırır” (Tefsir-i İbni Kesir: 1/508).
Zalim, Allah’ın sevmediği insandır.
Zalim, lanetlenmiş insandır.
“Biliniz ki, Allah’ın laneti, zalimlerin üzerinedir.” (Hûd Sûresi: 18).
Allah’ın lanetine uğramış insanlara yardımcı olmak şöyle dursun kalun meyletmek, desteklemek bile yasaklanmıştır.
Zulüm ve haksızlıklara ses çıkarmayıp, dalkavukluk etmek, cehennem ateşine düşmeye vesiledir.
İnsan daima Hak’kın ve haklının yanında yer almalıdır.
Allah Rasulü (S.A.V.) beyan buyurdu:
“Kim uygun olmayan bir grubun içinde yer alırsa onlardan sayılır.” (Ramuz-ul Ehâdis: 441)
Namık Kemal Şöyle söyler:
“Muin-i zalimin dünyada erbab-ı denaettir
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi insafa hizmetten.”
Zalimlere yardım edenler dünyada alçaklardır. Zalim avcıya, insafsıza avcıya hizmet etmekten zevk alan ise ancak köpektir.
Zulme rıza zulümdür.
Zalime yardımcı olmak da aynı zulme ortak olmak sayılır.
______________________________________________________________________
Sadi Şirazi anlatır:
Bir zalimi hikaye ederler ki, fakirlerin odunlarını zulüm ile alır ve zenginlere cebren verirmiş.
Ariflerden bir zat ve zalime tesadüf edip şöyle demiş:
(Sen bir yılansın ki kimi görsen sokarsın, yahut baykuşsun ki nerede otursan viran edersin.
Senin gücün bize yeterse gaybi bilen Cenabı Hakka yetmez. Yer ehline cebretme ta ki göğe beddua akmasın)
Zalim bu sözden incinmiş, suratını asmış. Ona iltifat etmemiş, böbürlenmiş.
Arası çok geçmeden, bir gece o zalimin odun anbarı yanmış. Yalnız odunları değil, konağı, nesi var nesi yok hepsi de yanmış. Zalim yumuşak döşekten kızgın külün üzerine düşmüş.
Tesadüfi olarak evvelce ona nasihat eden zat oradan geçerken ona rastlamış. Bakmış ki ahbaplarını, hempalarını toplamış, onlarla hasbihal ederek: “Bilmiyorum bu ateş benim sarayıma nereden sıçradı” diyormuş.
O zat: “Fakirlerin gönüllerinde yanan ateşin dumanından” demiş.
(Yaralı gönüllerin tütününden sakın: Çünkü gönül yarası nihayet tesir eder, elinden geldiği kadar bir gönlü perişan etmemeye çalış. Çünkü bir ah cihanı alt üst eder.) (Bostan-Gülistan: 358).
Zalimin hasmı Allah’tır
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt