Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yusuf'un hikayesi (1 Kullanıcı)

soner.ulgur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Eyl 2008
Mesajlar
52
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
YUSUF'UN HİKAYESİ
"Rüya-yı sadıktı, hiss-i kablelvukuun fazla inki¬şafıdır. Hiss-i kablelvuku ise, herkeste cûz'i-külli vardır. Hatta hayvanlarda dahi vardır. Ehl-i da¬lalet ve ebl-i felsefe, o gayr-ı meşhur hislere; -hata ederek- ahmakçasına 'sevk-i tabiî' diyorlar. Haşa, sevk-i tabiî değil, belki bir nevi ilham-ı fıtrî olarak insan ile hayvanı kader-i ilahî sevkediyör." (Bediüzzaman)
Kanallarında kuğuların, martıların ve ördeklerin ge¬zindiği, güvercinlerin bu gezintiye kıyılardan eşlik ettiği, yemyeşil meralarında mübarek hayvanların teşbih ederek dolaştıkları bir köy kadar şirin küçük bir ülke olan Hollanda'da Müslüman olmuş bir Hollandalı ile tanıştık.
Yeşil gözleri, beyaz teni ve kumral saçlarıyla tipik bir Hollandalıyı, pırıl pırıl bir çehreyle görmek pek alışılmış bir şey değildir. Bir arkadaşın evindeki sohbette karşılaştığımız bu "milyonda bir" talihliyle konuşmaya başladık;
- isminiz?
- Yusuf.
- Maşaallah... Peki, niçin bu ismi tercih ettiniz?
- Yusuf Aleyhisselâm'ı kuyuya atmışlar. Annem babam da beni 15 yaşımda sokağa attı.
Bir anne ve babanın hayatlarım daha iyi yaşamak için evlatlarına tekmeyi yapıştırmalarını biz istesek de anlaya¬mayız. Ama o böyle şeylerle çok karşılaştığını ima ederce¬sine, dudağında acı bir tebessüm, bir tekme işareti yaparak anlatıyordu nasıl evden atıldığını.
- Peki ya sonra?
- Sonra ben çok kötü işlere girdim, hapishaneye düştüm, Allah'a dua ediyordum, "Allah'ım ne olur kurtar beni, hangi din güzelse onu seçtir bana" diye. Havasının soğuk, bina¬larının soğuk, insanlarının soğuk olduğu bu ülkede böyle bir manzarayla karşılaşmak, sarp yamaçlarda tek tuk biten çiçek¬lerle karşılaşmak kadar hayret vericiydi. Hapisten çıktıktan sonra dinleri araştırmaya başladım.
Bir gün Müslümanların daveti üzerine gittiğim bir soh¬bette masanın üzerinde Kur'ân'ı gördüm. Kur'an adetâ konuşuyor, "Oku, oku beni" diyor, bir mıknatıs gibi beni kendisine çekiyordu. Daha sonra aldığım Kur'an mealini okudukça gözüm gönlüm açıldı ve hidayet bana nasip oldu.
Yusuf Müslüman olduktan sonra islâm'ı yaşamak için çok gayret sarf etmiş; fakat maalesef etrafındaki eski kötü arkadaşları onun peşini bırakmamışlar. Yalnız kalan Yusuf eski günahlara meyleder gibi olmuş, içine tekrar düştüğü zul¬metlerden nasıl bir ikazla çıkarıldığını Yusuf şöyle anlattı:
- Tekrar günah işlemeye başladığım zaman kendimi ateşin içine düşmüş gibi hissettim. Sanki vücudum yanıyordu. Garip şeyler duymaya başlamıştım: "tnneke fi zulümât" (Sen karanlıklardasın) sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Ne zaman gözüm harama kayşa "Innallahe semîan hasıra" (Allah herşeyi işiten ve görendir,) sesini duyuyordum.
Bundan sonra Yusuf bu çevreyi terk etmesi gerektiğine karar verir.
Bu arada bir gün, terasa bıraktığı motosikletinin üzerine komşusunun çocuğu çıkar, çocuk düşer ve ayağını incitir, Yusuf ise evde her şeyden habersiz, yeni sünnet olmuş, yalnız başına kalmaktadır:
- Birden yine bir ses işittim: "Yusuf, kalk Allah'a dua et, seni öldürmeye geliyorlar/1 Ben de dua ettim: "Allah'ım, şu şu arkadaşları benim evime gönder" dedim.
Psikolojik rahatsızlıkları olan komşusu, birkaç kişiyi yanma alıp elinde bir zincirle kapıya dayanmış. Tam o sırada isim isim saydığı o arkadaşları gelmiş, kendisini kurtarmışlar.
Yusuf, hayatının düzene girmesi için Müslüman birisiyle evlenmesi gerektiğini düşünmüş. O sıralarda evliİiğiyle alâkalı üç rüya görmüş. Birincisinde bir arkadaşıyla birlikte uçakla Türkiye'ye gidiyorlar, ikincisinde hanımının evini, kendisini
ve isminin Fatma veya Fadime olduğunu, üçüncüsünde ise hanımıyla babası arasında bir tartışmayı görüyor.
Aradan bir müddet geçtikten sonra bir Türk arkadaşı, evlilik hususunda kendisine yardımcı olmak istediğini söylü¬yor ve birlikte uçakla Türkiye'ye gidiyorlar, Konya'da birkaç kişiyle görüşüyor, fakat Yusuf rüyasındaki evi ve hanımını bulamıyor. Daha sonra bir köyden bir ailenin kızıyla görüş¬türmeye karar veriyorlar. Yusuf arabayla köye geliyor ve da¬ha arabadan inmeden kızın ismini soruyor. Fatma olduğunu, bazen de Fadime diye hitap ettiklerini öğrenince sevincinden "Allahu Ekber!" deyip sıçrıyor.
Evde, müstakbel gelinin ikram ettiği kahveyi içerken çok utandığını, buram buram terlediğini söyledi. Eski hayatını düşününce, onu değiştiren dinamiklerin ne kadar sağlam olduğunu bir kez daha tasdik ettik.
Evlilikten sonra gördüğü rüyalardan hanımına da bahset¬miş. Hatta babasıyla aralarında geçen tartışmayı bile cümle cürnle nakletmiş. Hanımı da: "Sen nereden biliyorsun bunları" diye şaşkınlığını ifade etmiş. Kaderin garip bir cilvesi olarak kendisi de hep Avrupalı bir Müslüman'la evlenmek için dua edermiş.
Yusuf başından geçen bir hâdiseyi daha anlattı: - Bir gün Almanya'daki bir arkadaşımı çok özledim, Fakat bende adresi yoktu. Yine de Almanya'ya gittim. Bir tak¬siye bindim ve taksiciye beni herhangi bir camiye götürmesi¬ni söyledim. Caminin önünde inip kaldırımda yürürken arkamdan bir ses işittim: "Yusuf, ne arıyorsun burada?" Arka¬daşım bana sesleniyordu. Bu tür garip hâdiselerden ve daha önceleri duyduğu seslerden oldukça etkilenmiş olmalı ki, bir ara doktoruna bunların sebebini sormuş. Doktor, halüsınasyon deyip geçiş¬tirmiş. Bize de sebebini sordu: "Samimiyet ve ihlas" dedik.
Samimiyetle çevresine de oldukça tesir etmiş. Bir gün bir Türk arkadaşına: "Sen cuma Müsİümanısın" demiş. Arkadaşı böyle bir şeyi, sonradan Müslüman olmuş birinden işitince vurulmuşa dönmüş. Aradan çok geçmeden o da beş vakit namaz kılmaya başlamış.
Bir gece rüyasında şeytanı görmüş, şöyle anlattı rüyasını:
- Elinde süslü süslü yüzükler vardı, insanlar sıraya girmiş elini öpüyordu. Ama ben öpmedim, Yusuf, dünyanın sûrî ve fânî güzelliklerinin insanı tatmin edemeyeceğini idrak etmiş. Şimdi dünyaya değil, Allah'a tes¬lim olmuş kardeşlerini hararetle kucaklıyor.
Hayatın geçmiş ve gelecek aynaları arasındaki yansımaları kaderi cilveler halinde ruhunda tezahür etmiş, ilkokula giderken Arapça harfleriyle "Allah", "Allah" yazdığını şimdilerde fark ettiğini söyledi.
 

relvin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
182
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Allah(c.c.) razi olsun cok guzel bir hikaye
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt