HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
YUSUF (A.S.) VE KÜFÜR SİSTEMİNE KARŞI TUTUMU
Efendimiz Yusuf (a.s.)’a nisbet ettikleri konuda şöyle bir iddia ileri sürmektedirler: “Yusuf (a.s.)’ın yaşadığı toplum cahili bir toplumdu ve şirk akidesi egemendi. Toplumda ahlâkî bozukluk yaygınlaşmış ve efendimiz Yusuf (a.s.) bile iğva ve zulüm ile karşı karşıya gelmişti. Öyle ki onlar efendimizin suçsuzluğunu gördükten sonra ona hapsi reva görmüşlerdi. Suçsuz olduğu halde hapse giren Yusuf (a.s.), temizliği açığa çıktıktan ve Kral tarafından rüyaları yorumlamadaki güzelliği farkedildikten sonra ancak hapisten çıkarılmıştır. Ardından Yusuf (a.s.)’ı kendisi için seçmiş ve kendisine yakın kimselerden saymıştır. Bunun üzerine Yusuf (a.s.) ondan toprak mahsulleri ile ilgili işte görevlendirmesini istemiş, Kral da onun isteğini kabul etmiştir. Böylece Yusuf (a.s.), İsrail oğullarının şeriatına muhalif olan cahili bir yönetimde bakanlık görevini üstlenmiştir. Yönetim açısından Yusuf (a.s.) (Kral’ın dinine) yani emir sultasına göre uygulama yapmıştır. Hatta Yusuf (a.s.) kardeşini yanına alabilmek için Yakub’un şeriatına göre hükmetme hilesine bile başvurmuştur. Bu nedenle kardeşinin hırsızlık yaptığı intibaını uyandırmak için bir tuzak bile hazırlamıştır. Zira Yakub (a.s.)’ın şeriatına göre hırsızlık yapan kimse köleleştiriliyordu.
Diğer taraftan bu durumun yalnızca efendimiz Yusuf (a.s.) ile sınırlı olduğu da söylenemez. Zira böyle bir tahsisin yapılabilmesi için delile ihtiyaç vardır. Çünkü kendilerinden bahsedilen peygamberler hakkında asıl olan, onların izledikleri yola ve hidayete uymaktır.
Yine bu durum bizden öncekilerin şeriatından olduğu için bizi kapsam dışında bıraktığı da söylenemez. Çünkü yönetim konusu, şeriatların üzerinde ihtilaf ettiği konulardan olmayıp üzerinde ittifak edilen asıl(akide)lardandır. Yusuf (a.s.) da; “Hüküm ancak Allah’ındır” diyerek bu hususu teyid etmektedir. Buna rağmen Yusuf (a.s.) Kral’ın yönetiminde görev almıştır.”
Yusuf (a.s.)’ı delil olarak kullananların ileri sürdükleri iddialar bunlardır. Yusuf suresindeki konu ile ilgili ayetler incelendiği zaman bunun bir görüş olduğu ve küfür sisteminde yönetici olmanın caiz olduğunu ortaya koyduğunu görür. Bu görüş aynı suredeki şu ayetlere dayandırılmaktadır.“Kralın dinine göre onu (kardeşini) alıkoyamazdı.” “Beni toprak hazinelerinin üzerinde görevlendir.” İddia sahipleri; İslâm’ın üzerine kurulu olduğu usulu kurallarının tamamını unutarak, bu türden bir anlayışla taban tabana zıt olan ayetleri görmemezlikten gelerek ve peygamberlerin ismeti meselesini kulak aradı ederek her iki ayeti kendi düşüncelerine uygun bir şekilde yorumlamaktadırlar. Her iki ayatle ilgili anlayışları hevalarının ürünü olmaya devam ettikçe, Yusuf (a.s.) ile ilgili ortaya koyacakları her şey de hevalarına göre olacaktır.
Nebiler Allah’ın yarattıkları içerisinde en temiz ve seçkin olanlarıdır. Allah’ın dinini yaymak için seçilmiş kimselerdir. Her yönüyle kavimlerine örnektirler. Onlar, Allah’a kullakta, emirlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirme hususunda sadık ayetler (delliler)dir. Bu nedenle yüce Allah onları günahlardan ve fitnelerden korumuş, hak üzere onları sabitleştirmiş ve onlara yardım etmiştir. Efendimiz Yusuf (a.s.) da bu seçkin gruba giren kimselerdendir. Yüce Allah onu, bir başka ayette överek şöyle demiştir: “İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve senin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır.” “(Yusuf) erginlik çağına erince ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik. İşte muhsinleri biz böyle mükafatlandırırız.” “İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik) Şüphesiz ki o, ihlaslı kullarımızdandı.” “Ve böylece Yusuf'a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Ve muhsinlerin mükâfatını zayi etmeyiz.”
Yusuf (a.s.), en üstün bir tarzda Allah’a çağıran birisiydi. Kur’an-ı Kerim, hapishane arkadaşlarının gördükleri rüyanını yorumunu sordukları zaman Yusuf’un onlara şu şekilde cevap verdiğini bize bildirmektedir: “Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulmaz bir tek Allah mı? Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi, yalnızca O’na ibadet etmenizi emreder. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
Allah’a iffet bağı ile bağlanan Yusuf (a.s.), haramdan kaçındı, Allah da kadınların ve azizin karısının tuzağını ondan uzaklaştırdı. Bu olay Kur’an’da şöyle anlatılmaktadır: “Ben onun nefsinden murat almak istedim. Fakat o, (bundan) şiddetle sakındı. Andolsun, eğer o kendisine emredeceğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve elbette sürünenlerden olacaktır! (Yusuf Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum! dedi. Rabbi onun duasını kabul etti ve onların hilesini ondan uzaklaştırdı. Çünkü O çok iyi işiten, pek iyi bilendir.”
Böylece insanlar onun iffetli, doğru sözlü ve ihsan sahibi birisi olduğuna şehadet ettiler. Bu nedenle hapishane arkadaşları ona şöyle dediler: “Bunun yorumunu bize haber ver. Çünkü biz seni güzel davrananlardan görüyoruz”Kralın gördüğü rüya nedeniyle hapishane arkadaşlarından Yusuf’a şöyle diyordu: “(Yusuf'un yanına gelerek dedi ki Ey Yusuf, ey doğru sözlü kişi (Rüyada görüleni) bize yorum yap.” Suçsuzluğunu açığa çıkarmadan önce hapishaneden çıkmayı reddeden Yusuf’un suçsuz olduğu kesinleştikten sonra ise kadınlar şöyle dediler: “Haşa! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik, dediler. Azizin karısı da dedi ki: Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsinden murat almak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir." Yusuftan hoşlanan kral ise şöyle dedi: “Onu bana getirin, onu kendime (özel danışman) edineyim.” Kardeşini yanında alıkoymaya karar verdikten sonra ise kardeşleri ona şöyle dediler: “Onun yerine bizim birimizi alıkoy. Zira biz seni, iyilik edenlerden görüyoruz.” İşte böylece efendimiz Yusuf (a.s.)”ın günah işlemekten uzak durmasının, itaatının, sabrının ve takvasının sabitleşmesinin göstergesi olarak ayette şöyle denilmektedir: “…(Evet) ben Yusuf'um, bu da kardeşim. (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi.”
Islm'a Davet - YUSUF (A.S.) VE KFR SSTEMNE KARI TUTUMU
Efendimiz Yusuf (a.s.)’a nisbet ettikleri konuda şöyle bir iddia ileri sürmektedirler: “Yusuf (a.s.)’ın yaşadığı toplum cahili bir toplumdu ve şirk akidesi egemendi. Toplumda ahlâkî bozukluk yaygınlaşmış ve efendimiz Yusuf (a.s.) bile iğva ve zulüm ile karşı karşıya gelmişti. Öyle ki onlar efendimizin suçsuzluğunu gördükten sonra ona hapsi reva görmüşlerdi. Suçsuz olduğu halde hapse giren Yusuf (a.s.), temizliği açığa çıktıktan ve Kral tarafından rüyaları yorumlamadaki güzelliği farkedildikten sonra ancak hapisten çıkarılmıştır. Ardından Yusuf (a.s.)’ı kendisi için seçmiş ve kendisine yakın kimselerden saymıştır. Bunun üzerine Yusuf (a.s.) ondan toprak mahsulleri ile ilgili işte görevlendirmesini istemiş, Kral da onun isteğini kabul etmiştir. Böylece Yusuf (a.s.), İsrail oğullarının şeriatına muhalif olan cahili bir yönetimde bakanlık görevini üstlenmiştir. Yönetim açısından Yusuf (a.s.) (Kral’ın dinine) yani emir sultasına göre uygulama yapmıştır. Hatta Yusuf (a.s.) kardeşini yanına alabilmek için Yakub’un şeriatına göre hükmetme hilesine bile başvurmuştur. Bu nedenle kardeşinin hırsızlık yaptığı intibaını uyandırmak için bir tuzak bile hazırlamıştır. Zira Yakub (a.s.)’ın şeriatına göre hırsızlık yapan kimse köleleştiriliyordu.
Diğer taraftan bu durumun yalnızca efendimiz Yusuf (a.s.) ile sınırlı olduğu da söylenemez. Zira böyle bir tahsisin yapılabilmesi için delile ihtiyaç vardır. Çünkü kendilerinden bahsedilen peygamberler hakkında asıl olan, onların izledikleri yola ve hidayete uymaktır.
Yine bu durum bizden öncekilerin şeriatından olduğu için bizi kapsam dışında bıraktığı da söylenemez. Çünkü yönetim konusu, şeriatların üzerinde ihtilaf ettiği konulardan olmayıp üzerinde ittifak edilen asıl(akide)lardandır. Yusuf (a.s.) da; “Hüküm ancak Allah’ındır” diyerek bu hususu teyid etmektedir. Buna rağmen Yusuf (a.s.) Kral’ın yönetiminde görev almıştır.”
Yusuf (a.s.)’ı delil olarak kullananların ileri sürdükleri iddialar bunlardır. Yusuf suresindeki konu ile ilgili ayetler incelendiği zaman bunun bir görüş olduğu ve küfür sisteminde yönetici olmanın caiz olduğunu ortaya koyduğunu görür. Bu görüş aynı suredeki şu ayetlere dayandırılmaktadır.“Kralın dinine göre onu (kardeşini) alıkoyamazdı.” “Beni toprak hazinelerinin üzerinde görevlendir.” İddia sahipleri; İslâm’ın üzerine kurulu olduğu usulu kurallarının tamamını unutarak, bu türden bir anlayışla taban tabana zıt olan ayetleri görmemezlikten gelerek ve peygamberlerin ismeti meselesini kulak aradı ederek her iki ayeti kendi düşüncelerine uygun bir şekilde yorumlamaktadırlar. Her iki ayatle ilgili anlayışları hevalarının ürünü olmaya devam ettikçe, Yusuf (a.s.) ile ilgili ortaya koyacakları her şey de hevalarına göre olacaktır.
Nebiler Allah’ın yarattıkları içerisinde en temiz ve seçkin olanlarıdır. Allah’ın dinini yaymak için seçilmiş kimselerdir. Her yönüyle kavimlerine örnektirler. Onlar, Allah’a kullakta, emirlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirme hususunda sadık ayetler (delliler)dir. Bu nedenle yüce Allah onları günahlardan ve fitnelerden korumuş, hak üzere onları sabitleştirmiş ve onlara yardım etmiştir. Efendimiz Yusuf (a.s.) da bu seçkin gruba giren kimselerdendir. Yüce Allah onu, bir başka ayette överek şöyle demiştir: “İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve senin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır.” “(Yusuf) erginlik çağına erince ona (isabetle) hükmetme (yeteneği) ve ilim verdik. İşte muhsinleri biz böyle mükafatlandırırız.” “İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik) Şüphesiz ki o, ihlaslı kullarımızdandı.” “Ve böylece Yusuf'a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Ve muhsinlerin mükâfatını zayi etmeyiz.”
Yusuf (a.s.), en üstün bir tarzda Allah’a çağıran birisiydi. Kur’an-ı Kerim, hapishane arkadaşlarının gördükleri rüyanını yorumunu sordukları zaman Yusuf’un onlara şu şekilde cevap verdiğini bize bildirmektedir: “Çeşitli tanrılar mı daha iyi, yoksa gücüne karşı durulmaz bir tek Allah mı? Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi, yalnızca O’na ibadet etmenizi emreder. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
Allah’a iffet bağı ile bağlanan Yusuf (a.s.), haramdan kaçındı, Allah da kadınların ve azizin karısının tuzağını ondan uzaklaştırdı. Bu olay Kur’an’da şöyle anlatılmaktadır: “Ben onun nefsinden murat almak istedim. Fakat o, (bundan) şiddetle sakındı. Andolsun, eğer o kendisine emredeceğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve elbette sürünenlerden olacaktır! (Yusuf Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum! dedi. Rabbi onun duasını kabul etti ve onların hilesini ondan uzaklaştırdı. Çünkü O çok iyi işiten, pek iyi bilendir.”
Böylece insanlar onun iffetli, doğru sözlü ve ihsan sahibi birisi olduğuna şehadet ettiler. Bu nedenle hapishane arkadaşları ona şöyle dediler: “Bunun yorumunu bize haber ver. Çünkü biz seni güzel davrananlardan görüyoruz”Kralın gördüğü rüya nedeniyle hapishane arkadaşlarından Yusuf’a şöyle diyordu: “(Yusuf'un yanına gelerek dedi ki Ey Yusuf, ey doğru sözlü kişi (Rüyada görüleni) bize yorum yap.” Suçsuzluğunu açığa çıkarmadan önce hapishaneden çıkmayı reddeden Yusuf’un suçsuz olduğu kesinleştikten sonra ise kadınlar şöyle dediler: “Haşa! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik, dediler. Azizin karısı da dedi ki: Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsinden murat almak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir." Yusuftan hoşlanan kral ise şöyle dedi: “Onu bana getirin, onu kendime (özel danışman) edineyim.” Kardeşini yanında alıkoymaya karar verdikten sonra ise kardeşleri ona şöyle dediler: “Onun yerine bizim birimizi alıkoy. Zira biz seni, iyilik edenlerden görüyoruz.” İşte böylece efendimiz Yusuf (a.s.)”ın günah işlemekten uzak durmasının, itaatının, sabrının ve takvasının sabitleşmesinin göstergesi olarak ayette şöyle denilmektedir: “…(Evet) ben Yusuf'um, bu da kardeşim. (Birbirimize kavuşmayı) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, şüphesiz Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez, dedi.”
Islm'a Davet - YUSUF (A.S.) VE KFR SSTEMNE KARI TUTUMU