Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!! (1 Kullanıcı)

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
Dur dostum, dur ve bak etrafına...
Ne görüyorsun?
Orada, karlar üzerinde yırtık pabuçlarıyla okula giden çocuklar var.
Önlüksüz, deftersiz, kitapsız...
Orada dağ yollarında doğuran anneler var...
Orada annesinin memesinden süt yerine kan emen bebeler var...
Orada, gözleri hep bir iş umudunda sönen, evine her akşam ekmeksiz dönen,
yüreği utanç mengenesine sıkışmış babalar var...
Orada çocuklarını avutmak için tenceresinde aş yerine taş kaynatan anneler
var.
Orada kapısını soğuk rüzgarlardan başka kimsenin çalmadığı, açmadığı
garipler var...
Yaşlılar, dullar, yetimler, yatalak hastalar var.
Doktorsuz, ilaçsız, mezar sessizliğindeki evlerinde kuşatılmış bir nice
insan var orada...
Çöplüklerde ekmek arayanlar var...
Dur ve bak etrafına...
Isınamayanlar, aylarca et görmeyenler, bir lokma ekmek için çamurlara
bulananlar var orada...
Gör onları...
Önce gör!
Görmezsen mes'ulsün çünkü...
Bir beldede açlıktan ölse bir kişi, tüm şehrin insanları sorumlu tutulur
onun ölümünden... diyor Allah'ın Rasulü...
Gör, çünkü "komşusu açken tok sabahlayan bizden değildir" diyor.
Gör ve ağla, Ömer bin Abdülaziz gibi:
"Ümmet içindeki açların, fakirlerin, hasta olup ilaç bulamayanların,
sırtına giyecek elbisesi olmayanların derdine düşen, Ömer bin Abdülaziz.
Boynu bükük yetimlerin, yalnızlığa terkedilmiş dul kadınların, hakkını
arayamayan mazlumların, küfür ve gurbet diyarlarındki Müslüman esirlerin
acısını yüreğinde duyan,
Kendisini, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmaya takati olmayan
muhtaç yaşlılardan, aile efradı kalabalık olan fakir aile reislerinden
sorumlu hisseden...
Ömer bin Abdülaziz gibi ağla ve sor:
"Ya yarın hesap gününde Rabbim bunlar için beni sorguya çekerse,
Rasululllah bunlar için bana serzenişte bulunursa ben nasıl cevap
vereceğim."
Çünkü sorulacaksın!
Gör ve ulaş Fatih gibi kuytu sokaklarına şehrin...
Yıkılmış hanümanları bul, mahcub gönüllere var, vakıf vakıf tutuştur sönmüş
ocakları...
Bezmi Alem, Gülnuş Sultan ol, kanat ger, fukara hastacıklara, sebil ol,
susuzluktan dudağı çatlamışlara...
Gör onları, çünkü "Beni kalbi kırıkların yanında ara" diyor Rabbin!
Rabbine bir yakınlık bulmak için gör!
Gör ve paylaş!
Paylaşacak neyin varsa...
Mal, mülk toplayıp, üstüne oturanları kınıyor Yaratan...
"Yazıklar olsun" diyor toplayıp toplayıp sayanlara...
Karunlaşanlara yazıklar olsun!
Malını mülkünü putlaştıranlara!
Karunlaşanlar yerin dibine geçiyor Kur'anımıza göre...
Elini sıkıp yalayanlara yazıklar olsun!
Yetimi itip kakanlara...
Muhtaçlara hor bakanlara...
Yazıklar olsun!
Unutma:
Bir melek iner her gün göklerden
Dua eder paylaşanlar için... "İhsan et Rabbim, yenisini ihsan et" diye...
Ve bir melek yönelir Rezzak-ı Aleme, "telef et nesi varsa cimrilik edenin,
telef et!" diye seslenir.
Kefenin cebi yok unutma...
Paylaş!
Hiç olmazsa tebessümünü paylaş!
Bir tebessüm bırak geride. Yüreklerde...
Cömertliğinden iz kalsın!
Sevinç taşı insanların yüreğine, ümid taşı!
Ekmeğini paylaş...
Sofranı paylaş!
Rızkı veren pay ayırmış sofrandan.
Mahrum için, yetim için, esir için, yolda kalanlar için, borçlu olanlar
için, can pazarına çıkanlar için...
"Hepiniz fakirsiniz" diyor Yaratan...
Her şey bir varmış, bir yokmuş O'nun nazarında...
Yunus gibi bakarsan şayet
Mal da yalan mülk de yalan
Gel biraz da sen oyalan...
Sadece fakirler değil...
Herkes fakir... Sen, ben, o
Yaratan'ı unutmazsan!
Yaratan'a bak, kendine bak!
Bir kader tablosundan başka nedir yaşadığın?
Hayat imtihanında iki insan;
Ya sen muhtaç olsaydın, ve muhtaç sen olsaydı!
Paylaş ki yüreğin büyüsün.
Fakirliğe düşeceğim diye korkmadan paylaş.
Paylaş ki Rabbin "sevilenler" kervanına katılasın!
Ver!
Ver çünkü,
"Ver" diye sesleniyor Yaratan...
"Ver" diye sesleniyor Kur'an...
Ver çünkü, "Ver" dedi sana her şeyi veren... Nefes alıp vermeyi, görmeyi,
tutmayı, tebessüm etmeyi... Canını, malını... şu nur yüzle bebeleri... şu
bağ bahçeleri... şu saray yavrusu evleri, apartmanları, gökleri, yeri...
Kapat gözlerini, ne kadar fakirsin, gör!
Bir göz alabilir misin zenginliğinle, ya bir kalb, ya bir akıl, ya bir
hafıza...
Nasıl bulursun eşinin ismini, nasıl tanırsın çocuğunun yüzünü, hafızan
silinirse?
Ver çünkü "Allah bu dünyaya zayıfların duası sebebi ile yardım eder"diyor
Rahmet Peygamberi...
Ver ve güzel ver!
Çünkü
"Sadakaları Allah alır" diyor Kelam-ı Kadim!
Sadakaları Allah alıyor, sakın unutma!
Yaratan'a vermek nasıl olursa öyle ver...
Edeble ver. Şükranla ver. Gözlerinin içi gülerek ver. Yüreklere sevinç
taşıyarak ver.
Hakk'ın rahmet nazarına ma'kes olarak ver.
Sağ elin verdiğini sol elin duymayacak kadar...
Sadaka taşlarının o eşsiz nezaketi içinde...
Yağmur gibi ver, güneş gibi ver, toprak gibi ver...
Kibirsiz ol verirken..
Başa kakmadan ver!
Mihnet yüklemeden!
Aşağılamadan, hor görmeden ver!
Kendini onun yerine koyarak ver... Duygularını paylaşarak ver!
Allah'ın lütfunu paylaşan iki kul gibi ver.
Malının içinde saklanmış hakkı iade eder gibi...
Arınma duygusuyla ver!
Paran arınsın, buğdayın arınsın, malın mülkün arınsın, yüreğin arınsın!
Bir Müslümanın yufka yüreği ile kuşatırcasına ver!
Şefkatle, sevgiyle, çağlayanlar gibi ver!
Bir mü'minin edebi içinde ver!
Rabbin buyruğuna bütün kalbinle katılırcasına ver.
Yarım hurma ile olsun ateşten korunurcasına ver.
Sevdiklerinden ver.
Severek ver!
İyiliklerle, güzelliklerle, Rabbin rahmeti ile buluşma niyetiyle, yüz
aydınlığı için ver, gönlünde sevinç pırıltıları ile buluşmak için ver...
Kazalara belalara zırh olsun diye ver.
Kurtlanmış fasulyeyi verme, çürümüş domatesi, kokmuş eti, atılacak elbiseyi
verme...
Seni iğrendirecek olanı verme...
Yarın senin sofrana konulacak olanı, üzerine giyeceğin şeyleri ver...
Verdiklerin ahiret azığın olsun...
Cennet sofrana konsun.
Erteleme ver!
"Erteleyenler helak oldu" diyor Kutlu Önder'in...
Yarın verecek zamanın olmayabilir...
Bak nasıl da göçüp gidiyor ansızın kafileler...
Dağlar gibi malı mülkü bırakarak...
"Kısa bir süre ver Rabbim" diyeceğin anlar gelecek, "sadaka verecek kadar,
iyiler defterine geçecek kadar bir süre ver..."
Oysa ecelde pazarlık yok.
Dar zamana bırakma hesabı, kitabı...
Derle, toparla, denkleştir ve gönder göndereceklerini...
Bak etrafına bir...
Gör...
Görmemekten sorumlusun.
Ver
Vermemekten sorumlusun...


Altına ve gümüşe kul olanlar helak oldu...
Unutma!

Hep O'nunla kalin...!
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!!

aliye_aliye yazdı:
Emeğine sağlık kardeşim, çok güzeldi. Allah razı olsun, selametle inş.B)


ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM....SAĞOLASIN ...SELAMETLE...
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!!

Unutma:
Bir melek iner her gün göklerden
Dua eder paylaşanlar için... "İhsan et Rabbim, yenisini ihsan et" diye...
Ve bir melek yönelir Rezzak-ı Aleme, "telef et nesi varsa cimrilik edenin,
telef et!" diye seslenir.
Kefenin cebi yok unutma...


çok güzel emeğinize sağlık ALLAH-Ü TEALA razı olsun inşallah.
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!!

sevvalmina yazdı:
Unutma:
Bir melek iner her gün göklerden
Dua eder paylaşanlar için... "İhsan et Rabbim, yenisini ihsan et" diye...
Ve bir melek yönelir Rezzak-ı Aleme, "telef et nesi varsa cimrilik edenin,
telef et!" diye seslenir.
Kefenin cebi yok unutma...


çok güzel emeğinize sağlık ALLAH-Ü TEALA razı olsun inşallah.

TEŞEKKÜR EDERİM..BEĞENDİĞİNİZE SEVİNDİM..RABBİM SİZDENDE RAZI OLSUN İNŞ..SELAM İLE..
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!!

Allah razı olsun kardeşim B)
 

desertrose

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
3,480
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
RE: YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!!

S.A. EMEĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM ALLAH RAZI OLSUN B)
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!!

desertrose yazdı:
S.A. EMEĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM ALLAH RAZI OLSUN B)

a.s. cümlemizden rabbim razı olsun kardeşim...selametle...
 

seher vakit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Kas 2006
Mesajlar
1,103
Tepki puanı
0
Puanları
0
Konum
berlin
RE: YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!!

m_muaz yazdı:
Dur dostum, dur ve bak etrafına...
Ne görüyorsun?
Orada, karlar üzerinde yırtık pabuçlarıyla okula giden çocuklar var.
Önlüksüz, deftersiz, kitapsız...
Orada dağ yollarında doğuran anneler var...
Orada annesinin memesinden süt yerine kan emen bebeler var...
Orada, gözleri hep bir iş umudunda sönen, evine her akşam ekmeksiz dönen,
yüreği utanç mengenesine sıkışmış babalar var...
Orada çocuklarını avutmak için tenceresinde aş yerine taş kaynatan anneler
var.
Orada kapısını soğuk rüzgarlardan başka kimsenin çalmadığı, açmadığı
garipler var...
Yaşlılar, dullar, yetimler, yatalak hastalar var.
Doktorsuz, ilaçsız, mezar sessizliğindeki evlerinde kuşatılmış bir nice
insan var orada...
Çöplüklerde ekmek arayanlar var...
Dur ve bak etrafına...
Isınamayanlar, aylarca et görmeyenler, bir lokma ekmek için çamurlara
bulananlar var orada...
Gör onları...
Önce gör!
Görmezsen mes'ulsün çünkü...
Bir beldede açlıktan ölse bir kişi, tüm şehrin insanları sorumlu tutulur
onun ölümünden... diyor Allah'ın Rasulü...
Gör, çünkü "komşusu açken tok sabahlayan bizden değildir" diyor.
Gör ve ağla, Ömer bin Abdülaziz gibi:
"Ümmet içindeki açların, fakirlerin, hasta olup ilaç bulamayanların,
sırtına giyecek elbisesi olmayanların derdine düşen, Ömer bin Abdülaziz.
Boynu bükük yetimlerin, yalnızlığa terkedilmiş dul kadınların, hakkını
arayamayan mazlumların, küfür ve gurbet diyarlarındki Müslüman esirlerin
acısını yüreğinde duyan,
Kendisini, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışmaya takati olmayan
muhtaç yaşlılardan, aile efradı kalabalık olan fakir aile reislerinden
sorumlu hisseden...
Ömer bin Abdülaziz gibi ağla ve sor:
"Ya yarın hesap gününde Rabbim bunlar için beni sorguya çekerse,
Rasululllah bunlar için bana serzenişte bulunursa ben nasıl cevap
vereceğim."
Çünkü sorulacaksın!
Gör ve ulaş Fatih gibi kuytu sokaklarına şehrin...
Yıkılmış hanümanları bul, mahcub gönüllere var, vakıf vakıf tutuştur sönmüş
ocakları...
Bezmi Alem, Gülnuş Sultan ol, kanat ger, fukara hastacıklara, sebil ol,
susuzluktan dudağı çatlamışlara...
Gör onları, çünkü "Beni kalbi kırıkların yanında ara" diyor Rabbin!
Rabbine bir yakınlık bulmak için gör!
Gör ve paylaş!
Paylaşacak neyin varsa...
Mal, mülk toplayıp, üstüne oturanları kınıyor Yaratan...
"Yazıklar olsun" diyor toplayıp toplayıp sayanlara...
Karunlaşanlara yazıklar olsun!
Malını mülkünü putlaştıranlara!
Karunlaşanlar yerin dibine geçiyor Kur'anımıza göre...
Elini sıkıp yalayanlara yazıklar olsun!
Yetimi itip kakanlara...
Muhtaçlara hor bakanlara...
Yazıklar olsun!
Unutma:
Bir melek iner her gün göklerden
Dua eder paylaşanlar için... "İhsan et Rabbim, yenisini ihsan et" diye...
Ve bir melek yönelir Rezzak-ı Aleme, "telef et nesi varsa cimrilik edenin,
telef et!" diye seslenir.
Kefenin cebi yok unutma...
Paylaş!
Hiç olmazsa tebessümünü paylaş!
Bir tebessüm bırak geride. Yüreklerde...
Cömertliğinden iz kalsın!
Sevinç taşı insanların yüreğine, ümid taşı!
Ekmeğini paylaş...
Sofranı paylaş!
Rızkı veren pay ayırmış sofrandan.
Mahrum için, yetim için, esir için, yolda kalanlar için, borçlu olanlar
için, can pazarına çıkanlar için...
"Hepiniz fakirsiniz" diyor Yaratan...
Her şey bir varmış, bir yokmuş O'nun nazarında...
Yunus gibi bakarsan şayet
Mal da yalan mülk de yalan
Gel biraz da sen oyalan...
Sadece fakirler değil...
Herkes fakir... Sen, ben, o
Yaratan'ı unutmazsan!
Yaratan'a bak, kendine bak!
Bir kader tablosundan başka nedir yaşadığın?
Hayat imtihanında iki insan;
Ya sen muhtaç olsaydın, ve muhtaç sen olsaydı!
Paylaş ki yüreğin büyüsün.
Fakirliğe düşeceğim diye korkmadan paylaş.
Paylaş ki Rabbin "sevilenler" kervanına katılasın!
Ver!
Ver çünkü,
"Ver" diye sesleniyor Yaratan...
"Ver" diye sesleniyor Kur'an...
Ver çünkü, "Ver" dedi sana her şeyi veren... Nefes alıp vermeyi, görmeyi,
tutmayı, tebessüm etmeyi... Canını, malını... şu nur yüzle bebeleri... şu
bağ bahçeleri... şu saray yavrusu evleri, apartmanları, gökleri, yeri...
Kapat gözlerini, ne kadar fakirsin, gör!
Bir göz alabilir misin zenginliğinle, ya bir kalb, ya bir akıl, ya bir
hafıza...
Nasıl bulursun eşinin ismini, nasıl tanırsın çocuğunun yüzünü, hafızan
silinirse?
Ver çünkü "Allah bu dünyaya zayıfların duası sebebi ile yardım eder"diyor
Rahmet Peygamberi...
Ver ve güzel ver!
Çünkü
"Sadakaları Allah alır" diyor Kelam-ı Kadim!
Sadakaları Allah alıyor, sakın unutma!
Yaratan'a vermek nasıl olursa öyle ver...
Edeble ver. Şükranla ver. Gözlerinin içi gülerek ver. Yüreklere sevinç
taşıyarak ver.
Hakk'ın rahmet nazarına ma'kes olarak ver.
Sağ elin verdiğini sol elin duymayacak kadar...
Sadaka taşlarının o eşsiz nezaketi içinde...
Yağmur gibi ver, güneş gibi ver, toprak gibi ver...
Kibirsiz ol verirken..
Başa kakmadan ver!
Mihnet yüklemeden!
Aşağılamadan, hor görmeden ver!
Kendini onun yerine koyarak ver... Duygularını paylaşarak ver!
Allah'ın lütfunu paylaşan iki kul gibi ver.
Malının içinde saklanmış hakkı iade eder gibi...
Arınma duygusuyla ver!
Paran arınsın, buğdayın arınsın, malın mülkün arınsın, yüreğin arınsın!
Bir Müslümanın yufka yüreği ile kuşatırcasına ver!
Şefkatle, sevgiyle, çağlayanlar gibi ver!
Bir mü'minin edebi içinde ver!
Rabbin buyruğuna bütün kalbinle katılırcasına ver.
Yarım hurma ile olsun ateşten korunurcasına ver.
Sevdiklerinden ver.
Severek ver!
İyiliklerle, güzelliklerle, Rabbin rahmeti ile buluşma niyetiyle, yüz
aydınlığı için ver, gönlünde sevinç pırıltıları ile buluşmak için ver...
Kazalara belalara zırh olsun diye ver.
Kurtlanmış fasulyeyi verme, çürümüş domatesi, kokmuş eti, atılacak elbiseyi
verme...
Seni iğrendirecek olanı verme...
Yarın senin sofrana konulacak olanı, üzerine giyeceğin şeyleri ver...
Verdiklerin ahiret azığın olsun...
Cennet sofrana konsun.
Erteleme ver!
"Erteleyenler helak oldu" diyor Kutlu Önder'in...
Yarın verecek zamanın olmayabilir...
Bak nasıl da göçüp gidiyor ansızın kafileler...
Dağlar gibi malı mülkü bırakarak...
"Kısa bir süre ver Rabbim" diyeceğin anlar gelecek, "sadaka verecek kadar,
iyiler defterine geçecek kadar bir süre ver..."
Oysa ecelde pazarlık yok.
Dar zamana bırakma hesabı, kitabı...
Derle, toparla, denkleştir ve gönder göndereceklerini...
Bak etrafına bir...
Gör...
Görmemekten sorumlusun.
Ver
Vermemekten sorumlusun...


Altına ve gümüşe kul olanlar helak oldu...
Unutma!

Hep O'nunla kalin...!

ALLAH RAZI OLSUN EMEGINIZE SAGLIK KARDESIM
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!!

allah sizden razı olsun kardeşim....
 

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!!

Sağ elimizin verdiğini sol elimize duyurmamak duası ile ALLAH razı olsun çok güzel bir paylaşımdıB)B)B)

selamünaleyküm
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: YÜREĞİNİ YOKLA EY DOST!!!

evindar yazdı:
Sağ elimizin verdiğini sol elimize duyurmamak duası ile ALLAH razı olsun çok güzel bir paylaşımdıB)B)B)

selamünaleyküm


a.s. allah razı olsun....amin ecmain..inş...sağolun selametle...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt