Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yüce Yaratıcıyı anlamak (1 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Aziz Celil olan Yüce Yaratıcıyı bilip anlamak ayetlerle delillerle olacaktır.
Yüce Yaratıcı bilinir ki Zatı birdir.tektir,hiç bir şeye ihtiyacı yoktur.Ne doğmuştur ne doğurulmuştur.
Onun bir dengi yoktur.Eşsiz tektir.
''Onun benzeri bir şey yoktur.Gerçek manası ile gören ve işiten Odur.(42/11)
Onun bir benzeri aynısı yoktur.
Onun bir yardımcısı olmadığı gibi bir ortağı de yoktur.
Onun ne mahiyeti vardır.ne de bir sınırı
O öyle Allahtır ki semayi yükseltmiş yeri de düşürmüştür.
O tabiat cinsi şeylerden biri değildir.
Üstün herşeyin üstesinden gelen hakim ve güçlüdür.
İzzet sahibidir.
Şefkatli bir Yaratıcı meydana getiricidir.
Evveldir.Ahiridir. Zahirdir.Batındır.Tek mabudtur.
O diridir ölmez, Ezeldir, yok olmaz.
Mülkü ebedi sanatı sonsuzdur.
Durur uyumaz ,güçlüdür yorulmaz
Büyük isimler Onundur.kerem yollu hibeleri edendir.
Cümle yaratılmışlara yok olmaları hükmünü vermiştir.Şöyle buyurdu:
''Yeryüzündekilerin tümü yok olacaktır.Ancak Celal ve İkram sahibi Rabbın Zatı baki kalacaktır.(55/26-27)

O yükseklik ciheti ile arşı doldurmuştur.sarma ciheti ile mülkü sarmıştır.İlmi tüm eşyayı kapsama almıştır.
''Güzel kelimeler Ona yükselir .Yaralı işler Ona gider.''(35/10)
''Yerden semaya kadar işi yöneten Odur.Sonra iş sizin saydığınıza göre bin sene olan bir günde Ona yükselir'' (32/5)
Onların rızıklarını da ecellerini de takdir etmiştir.
Onun sona bıraktığını kimse öne alamaz.Öne aldığını da kimse sona bırakamaz.
Gizli olanı de saklı olanı de bilir.
''Yaratan hiç bilmez mi? O latiftir,her şeyden haberdar olandır'' (67/14)
harekete geçiren ve durduran Odur.
Onun varlığına vehimler bir suret çizemez, zihinler Onun için bir mikdar veremez.
O Yüce Zat insanlarla kıya edilemez. Yaratıklarına benzetilmekten yana Yücedir. Yrattığı hiçten meydana getirdiği bir şeye de bağlanamaz.
Nefeslei sayar.Her nefsin yaptığının hesabını tutmaktadır.
''Yemin olsun o tek tek ve toplu olarak saydı .Onların her biri kıyamet günü tek başına onun huzuruna çıkacaktır'' (19/94-95)
''Her kim neye çalışıyorsa onun karşılığını görecektir'' (20/15)
''yerdekilerin ve göktekilerin hepsi Onundur. böylece kötüleri yaptıklarının bir sonucu olarak cezalandıracaktır'' (53/31)
O Yüce Allah kullarına muhtaç değildir.
yaratıklarının rızkını verir ama kimseden rızıklanmaz.
Kendi hükmünü yürütür ama Ona hiç kimse hüküm yürütemez.
Kendisine bir menfaat gelmesi veya bir zararı def etmek için kullarını yaratmamıştır.bir kimsenin dua etmesi için de onu yaratmadı. Zira bu gibi yaratıp etme işleri Onun mücerred iradesi ile meydana geldi. O Yüce zat söz edenlerin en doğrusudur: ''Arşı Mecidin Sahibi. Dilediğini yapandır'' (85/15-16)
Gözle görülen tüm mahlukatı hiçten var eden Odur.Bu sıfatında tektir.
Zararları ve belaları açar halleri dileğine göre değiştirir. ‘’her gün her an başka tecelli gösterir’’(55/29)
Herşey takdir ettiği yöne ve dilediği vakte kadar yürütür.
O Yüce Zat hayatla Hayydir (diridir)
İlm ile bilendir
Kudret ile güçlüdür
İrade ile diler
Sem’ (duyma) ile Semi’dir (duyandır)
Basar (görme) ile Basırdır (görendir)
İdrak (kavrama) ile Mudriktir (kavrayan)
Kelam ile Mutekellemdir (kelam edendir)
Emr ile Amirdir (emredendir)
Nehiy ile yasak edendir.
Ve O Yüce Zat hükmünde ve verdiği kazada Adildir.verdiği nimet ve karşılıksız iyilikte ihsan sahibidir.
O Yüce Zat yaratır ,meydana getirir ,öldürür ,diriltir. Yeniden meydana getirir ,icad eder, sevab verir ceza keser.
Cömerttir cimrilik etmez
Hlmi vardır acele etmez
Hafizdir (hatırlayan) unutmaz. Ayıktır yanılmaz. Uykuya dalıp gafil olmaz
Açar kapatır, güldürür ferahlatır
Sevdirir tiksindirir
Kızar razı olur. Öfkelenir ,gadaba gelir.Merhamet eder ,bağışlar. Verir ,vermez.



Günye (arabça aslı) Şeyh Seyyid Abdülkadir Geylani (k.s)
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Ne zaman anarsam Seni
Kararım kalmaz Allah'ım
Senden gayrı gözüm yaşın
Kimseler silmez Allah'ım

Sensin ismi Baki olan
Sensin dillerde okunan
Senin aşkına dokunan
Kendini bilmez Allah'ım

Aşık Yunus Seni ister
Lutfeyle cemalin göster
Cemalin gören aşıklar
Ebedi ölmez Allah'ım.
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
İstiva nedir?

İstiva nedir?

Allahü teala semaları bir biri üstüne 7tabaka olarak yaratmıştır.Birbiri altında 7 yer yaratmıştır.
Yer tabakasının en yükseğinden dünya semasına kadar olan mesafe 500 senelik yoldur.
Su 7ci semanın üzerindedir.
Rahmanın Arşı dahi suyun üzerindedir.
Allahü Teala arştan ötededir.ama arada nurdan ve zulmetten 70 bin perde vardır.Bunların nasıl olduğunu de amcak kendi Zatı bilir.
Arşı taşıyanlar vardır ki onu taşırlar. Onun durumunu ancak Allah bilir. Aziz Celil olan Allah şöyle buyurdu. :’’Arşı taşıyan ve onun çevresinde bulunan melekler’’(40/7)
‘’Melekler görürsün : Arşı kuşatmışlardır.Rablarına hamdle tesbih ederler.’’(39/75)
Arşı kırmızı yakuttandır. Onun genşliği ise yerle semaların genişliği kadardır.
Kürsi arşın yanındadır. Arşa nisbetle kürsi boş sahraya atılan bir halka gibidir.
Aziz Celil Allah 7 kat semada ve bunlar arasında olnaları bilir.aralarında bulunanı ve altlarında olanı da bilir.
Keza yerdekileri de bilir.Yerin gizliğinde kalanı da bilir.
Yerin gizliğinde kalanı da bilir.
Denizlerde saklı duranları da bilir.
Biten her tüyü,dikilen her ağacı, çıkan her bitkiyi bilir.Her yaprağın düştüğü yeri de bilir.Hasılı bunların sayısını da bilir.
Yüce Allah herşeyi bilir Ona gizli kalan bir şey yoktur.
Yüce Allah için ‘’her yerdedir’’ demek caiz değildir. Bu manada ‘’Rahman arşa istiva etti’’(20/5), ‘’İşi yönetmek üzere arşı kuşatmıştır’’
Bir hadisi şerif :’’Allahü Teala halkı yarttığı zaman kendi Zatına dair bir tezkere yazdı ki bu Arşın üstünde kendi katındadır. O tezkerde şunlar yazılı idi ‘’Rahmetim gadabımı’’ geçti.’’ Bu hadisi Ebu Hureyre (ra) rivayet etmiştir.

Ayette geçen ‘’İstiva’’ (20/5) tabiri üzerine bir yoruma gidilmeye ...her hangi bir şekil üzerinde yorum yapılmaya . Tabirinden murad arş üzerinde oturması ,ona yaslanması değildir.
Nitekim Mücessime gürühü üstte anlatılan manaya kaildir. Keza Küramiye ve Eş’ariyenin bir yükseklik ve üstünlük manasında da değildir.
Mutezilenin iddia ettiği gibi bir istila ve galebe de değildir. Zira şeriatta yani Resulullahın emrinde böyle bir şey gelmedi.
Ümmül müminin Peygamberimizin (sav) mübarek hanımı Ümmü Selemenin şöyle dediğini anlatılmıştır: ‘’Rahman arşa istiva etti’’ (20/5) mealinde gelen ayeti kerimedeki istivanın şekli akılla bilinecek gibi değildir. Ancak bunu ikrar vacib, inkar küfürdür. Hz.Ümmü Selemeden naklen bu manayı hadisi şerif olarak Müslüm b. Haccac ve Enes b.Malik anlatmıştır (r.anhum)
Bazıların rivayetlerinde ise Ahmed b.Hanbelin şöyle dediği anlatılmıştır:
Ben kelamcı değilim. Yüce Allahın sıfatları hakkında gelen haberler geldiği gibidir.
Bir görüş belirtip yorum yapmak istemem . Ancak Allahın Kitabında ,Resulullahın hadisinde ,ashabın haberinde ,tabiinin rivayetinde durum ne ise odur. Anlatılanın dışında kalanlara gelince ..bu yolda kelam sevilecek bir şey değildir.
Yüce Hakkın sıfatları için dahi: Nasıldır? Niçin böyledir? Gibi sözler de edilmez .Zira bu sözleri Allah hakkında şüphesi olanlar söylerler.
Başka bir rivayette Ahmed b.Hanbel rivayet olarak şöyle anlatıldı: Biz Yüce Allahı arşı üzerinde biliriz ama nasıl dilerse nasıl isterse öyle..ne şekilde olacağı da Ona bağlıdır.
Allahü Teala arş üzerinde olduğu gönderilen her mürsel peygambere kitabta anlatılmıştır.ama bunun için bir keyfiyet çizilmemiştir.
Allahü teala yücelikle kudretle vasıflandırılmıştır. Arş olsun, başka şey olsun, hepsine üstün gelip istila etmiştir.ancak istiva bu manaya yorumlamaz. Zira istiva zat sıfatları arasında sayılır. Bunu için gelen 7 ayet de vardır, hadisi şerifler de.
Hülasa İstiva Yüce Hakkın ayrılmaz bir sıfatıdır. Hem de Zatına layık bir şekilde.Yüce Allahın İstiva sıfatı el ,yüz, duyma,görme, hayat sıfatları gibidir.
Yüce Yaratıcı yaratan, rızık veren öldüren ve diriltendir. Bunlar dahi Onun ayrılmaz sıfatları arasındadır.
Biz Kuran ve hadisin dışına çıkamayız .Ayetleri ve hadisleri okuruz onlara iman ederiz. Bunlarda anlatılan Yüce Hakkın sıfatları şeklini de Aziz Celil Allahın ilmine bırakırız.
Sufyan b. Uvayne dedi ki : Allahü teala kitabında zatını nasıl anlatmış ise ..onun tesiri orda anlatılandır.Orada anlatılanlardan başka bir açıklaması yoktur. Zira onun dışında kalanı idrak akla zordur.

Allahü Tealadan aff ve afiyet dileriz . Yüce Allahın Zatında ve sıfatında söz etmekten de Ona sığınırız. Bilhassa bize Kendisinin veya Resulunun haber vermediği bir şey ise..
 

yasminq1

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Kas 2007
Mesajlar
149
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Web Sitesi
www.teknikoto.forumup.com
yine çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Ellerinize ve yüreğinize sağlık. Allah yanınıza yoldaş olsun! Selam ve dua ile....:H
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Allah’ı Zikir

Allah’ı Zikir

Müminin Rabbini zikretmesi Allah’ın kesin olan bir emridir, farzdır.
Eskimez tabirle elli dört farz’ın birinci olan emri; kişinin Rabbini zikretmesidir.
Bu sebeple zikri ve zikrin manasını mutlaka gereği gibi anlamalı ve Allah’ın bu kesin emrini noksansız olarak yerine getirmeliyiz…
Mümin, kelime–i şahadeti, kelime–i tevhidi dil ile söyleyip kalp ile tasdik ile başladığı zikir hayatını, beş vakit namaz, oruç, hac, ve zekat ile temellendirir.
Helâl ve haram çizgisini gözeterek zikri hayatına yayar. Bütün işlerinde Rabbinin emir ve yasaklarına uyarak, her şeyden üstün olan ‘’Rabbinin rızasını gözeterek’’, zikir haliyle yaşamını sürdürür.
Bütün bunlardan başka nasıl ki namaz için hususi bir durum var ise zikir içinde hususi bir ibadet tarzı vardır…
Zikrin hususiliği ve özelliği konusunda bakınız Kur’an–ı Kerimde Cenab–ı Hak şöyle buyuruyor:
‘’Rabbinin ismini çok zikret’’(3/41)
‘’Allah’ı çok zikredin’’ (18/24)
‘’Allah’ı çok zikredin, ta ki kurtuluşa eresiniz’’ (8/45)
‘’Ne ticaretin ne de alış–verişin Allah’ı zikirden, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymadığı insanlar, yüreklerin ve gözlerin(dehşetten) ters döneceği( kıyamet) gününden korkarlar’’(24/37)
‘’Allah’ı zikre karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun. Onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.’’(39/22)
‘’(Tanrıları değil de) Allah tek başına anıldığı zaman ahirete inanmayanların kalpleri daralır.(kendilerini sıkıntı basar) Ama Allah’tan başkaları( putları) zikredildiği zaman hemen sevinirler’’ (39/45)
‘’ Kalbini bizi zikretmekten alıkoyan, nefsin arzusuna uyan ve işi hep aşırılık olan kimseye itaat etme’’ (18/28)
Zikri bir bütün olarak ele aldığımızda bütün ibadetlerimizin yanında hususen gerek ‘’la ilahe illâllah’’, gerek, ‘’Allah Allah’’ diyerek, gerek onun isimlerini zikrederek, gerek Onun sevgili Habibine salat ve selâm ederek bütün hayatımıza zikri hakim kılmamızı sağlayacak bu kelimelerle dilimizi ve gölümüzü devamlı zikre alıştırmamız gerekir.
Dualarımız, Kur’an okumamız, sadaka, her türlü Allah için adımlarımız yanında ‘’zikrullah’ı’’ Allah’ı zikir’i hususen üzerimize vacip kılmamız gereken bir ibadet olarak yaşamalıyız.
Sevgili Peygamberimizin bu konudaki sözlerini hatırlayalım:
‘’Zikreden ve zikretmeyenin misali, ölü ve diri kimse gibidir.’’(Buhari)
‘’Kıyamet gününde Allah katında derece bakımından en faziletli olanlar hangileridir? Diye sorulduğunda Allah Resulü: ‘’Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlardır’’ cevabını verdi.’’(Tirmizi. Deavat)
‘’Muaz bin Cebel İmanın en faziletlisinin ne olduğunu sorması üzerine Peygamberimiz (s.a.v),’’Allah için sevmen, Allah ,için kızman ve dilinle Allah’ı çok zikretmendir…’’cevabını vermiştir.’’
Bir kutsi hadiste:
‘’Beni zikrettiği ve beni anmak için dudakları hareket ettiği zaman ben kulumla beraberim.’’(Buhari–Tevhid)
Kur’an–ı Kerim’de, Peygamberimizin (s.a.v) hadis–i şeriflerinde açıkça ifade edildiği gibi mümin Allah’ı zikretmekten sorumludur. Bu sorumluluk sayesinde kalbi mutmain olacak, gafil olmaktan kurtulacak, feraseti artacak, tefekkürü güzelleşecek, kalbi Allah’ın zikrini duyduğunda ona karşı sevgisi, ona huşu içindeki kulluk titizliği daha da güzelleşecek, hayatını kaplayan zikir sayesinde Allah’ın rızasını kazanamaya çalışan bir salih kul olacak ve Rabbinin kendisini zikrettiği kamil bir Müslüman olacak.
Bütün bunlar dikkate alındığında ibadetlerimizin yanında zikir ibadetine hususen hayatımızda yer ayırmamz gerekir. Günde 10 dakikamızı ayırarak zikre devam edebiliriz.
Dikkat edilirse bütün ibadetler bir zikir. Zikir kendi başına da hususi bir zikirdir.
Tarihin şeref levhalarında isimlerini okuduğumuz ecdadımızın insan terbiyesinde , olgunlaşmasında zikir metodunun ne kadar önemli yer tuttuğunu görürüz.
Allah’a yakın olan kullara merhamet eder.
Allah’a yakın olan dinine hizmet eder.
Allah’a yakın olan cesur, çalışkan olur
Allah’a yakın olan’ın himmeti, gayreti âla olur.

Allah adın zikredelim evvele
Vacip oldur cümle işte her kula

Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi âsan eder Allah ana
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Allah...​


O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi 255. Ayettir)​

Ayetel Kürsi
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt