Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yitik SEVDAMIN ÖRTÜLÜ ÇİÇEKLERİ (BAŞÖRTÜSÜ) YAŞ ÖRTÜSÜ (1 Kullanıcı)

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
[YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=BtduTt-m50s [/YOUTUBE]Yitik Sevdamın Örtülü Çiçekleri (başörtüsü)yaş örtüsü









Öfkemin asırlardır kapanmayan yarasına Kurşun sıkıyorlar yine şüheda!
Ülkemde örtülerim çekiliyor başımdan, Başörtülülerle boğuluyorum her gece İlmik ilmik boğazıma düğümleniyor hıçkırığım, Haykırmak istesem de sesim çıkmıyor ,Hafakanlar ortasında kaldım, Biçareyim şüheda!..
Bugün yine zulüm yağıyor, Akan gözyaşlarım üstüne, Birileri başörtümü istiyor, Birileri ölüm istiyor şüheda!..
Yitik sevdamı yok etmek için, Darağaçlarında... Bak bir Zeyneb çıkmış şüheda!.. ONURUMDUR ÇİĞNETMEM! diyor... Birilerinin dili dışarıda,hayvanca saldırıyor... Bir Sümeyye çıkıyor Her fırsatta karşılarına... Ve direnişin sancağı, Başörtümüz oluyor!... Dalgalandıranlara selam olsun!... Öfkemin yarasına intikamlar yağıyor şüheda!..
Beyazıt Meydanında yakılan, İsyan ateşi bile içimi ısıtmıyor!... Buz kesildim utancımdan şüheda!...
Kan-ter içinde kaldım, titriyorum; Öfkelerin ayazında... Bak bir Aişe çıkıyor
;ŞEREFİMDİR ÇİĞNETMEM! diyor!.. Birileri hayasızca, Peruk teklif ediyor... Bir Zehra direnişi çıkıyor, iğrenç teklifin karşısına!.. Ve direnişin sancağı, Başörtümüz oluyor!.. Koruyanlara selam olsun!.. Beynimin dehlizlerine, Bakışların düştü yine şüheda!.. Gelmek istesem tel örgüler bırakmıyor, Uykularım bölünüyor bin berzah ötesinde... Keşke diyorum, keşke... Ama yok, yok işte... Arasatta kalmış gibiyim, Biçareyim şüheda!.. İntizarın düşüyor gönlümün vuslatlarına, Kelepçeli ellerimi semaya kaldırarak, Yitik sevdamın örtülü çiçeklerine Adıyorum dualarımı!..

İslam için öleceksem ey kılıçlar alın canımı..!


"Kızımın örtüsü batmakta reziLin gözüne Acırım tükrüğe biLLahi tükürsem yüzüne...!"
(Mehmet Akif Ersoy)


Mümin kadınlara da söyle:
Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar;
namus ve iffetlerini esirgesinler.
Görünen kısımları müstesna olmak üzere,
zinetlerini teshir etmesinler.
Baş örtülerini,
yakalarınızın üzerine (kadar) örtsünler.

[ Nur Suresi -31 ]
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
Ağlama Meleğim

Ağlama Meleğim

AĞLAMA MELEĞİM

NURAHASRET

[YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=ESlXfnYWjB8 [/YOUTUBE]






**Ağlama meleğim, kendini mahvetme!... Başını eğip de "Başlarını açamasak
bile
baş eğdirdik" dedirtme... Unutma, "Şeref ve üstünlük Allah'ındır, bir de
Resûlünün ve müminlerin"... Sana "başını ört!" diyen Allah böyle buyuruyor.
Sen başını yiğitçe örterek gerçek kişiliğini ortaya koydun... başörtünü
inancınla bütünleştirdin... Onu kimliğinin bir parçası haline getirdin ve
böylece dünya aleme "Ben müslümanım" diye haykırdın... Başını örtmeni
emreden Allah'a yemin ederim, sen bu yiğit duruşunla her zaman şanlı ve
galipsin... Seni mağlup edecek adam daha anasından doğmadı...
Senin başın dumanlı dağlardan daha yüce... Başörtün bulutlardan daha
güzel... Cennette Allah, ayın on dördü gibi ayan beyan görüldüğü zaman,
eminim o gün sen, Kâinatın Rabbini, daha yakından göreceksin o yücelerdeki
başınla...
Seni ezmek isteyene ezilme!.. Allah'ın sana doğduğun gün verdiği hakkı söke
söke almaya çalış!... Bu gün vermezlerse yarın verecekler.
Yorulduğuna, yıprandığına üzülme... Dünya didinme ahiret dinlenme yeri...
Rabbine kavuşuncaya kadar mü'mine rahat yok... Rahat cennette, o ebedi
yurdumuzda... Dünya denen şu ağacın altında biraz nefeslenip yeniden yola
koyulacağımızı aklından çıkarma...
Ayağımıza batan dikenler bizi yıldırmasın... Belli ki cennet yakınımızda...
Çünkü cennet dikenlerle çevrilidir... yorgunluk, sürekli hastalık, tasa,
keder, sıkıntı ve gam, hatta ayağa batan dikene varıncaya kadar başa gelen
her şey müslümanın hatalarının bağışlanmasına vesiledir... Allah hayrını
dilediği kişiye sıkıntı verir... Biraz korku, biraz açlıkla imtihan bizim
kaderimizde var...
Çetin bir imtihandasın, dayan... Seni zor yıldırmasın... Elbette her
güçlükle birlikte bir kolaylık vardır... Şüphesiz her güçlükle birlikte bir
kolaylık... Ve Allah sabredenlerle beraberdir...
Kainatın Efendisi şu dünyada rahat yüzü görmedi... Öz yurdunda, müslüman
kimliğiyle yaşayamadı... Zalimler bastırdıkça o dayandı... Her şeye Allah
için katlandı... Ama davasından taviz vermedi... İyice tıkandığı zaman,
yurdunu terk edip hicret etti... Boynu bükük, gönlü kırık, boğazında
hıçkırık gurbet ele gitti... Çünkü Allah'ın arz-ı genişti... Gittiği yere
İslam'ın ışığın götürdü... İnsanlar bilmediklerini öğretti... Gerçek
varlığı, gerçek hayatı, gerçek mü'mini... Ve bir gün yurduna zaferle
girdi... Onu öldürmek isteyenler ondan aman dilediler... Zulmün süngüsü
düştü, cihanın tarihi değişti... Gerekirse sen de git... Mekke devrini
yaşayan topraklara Medine'yi getir... Sabrın meyvelerini devşir... Sen
varsın Allah var, dünya var, ahiret var... Bunlar inkarı mümkün olmayan
gerçekler...Sen ebediyetin kokusunu almış bir bahtiyarsın... Gönüllere
cennetin kokusunu sen taşıyacaksın...
Her şeyi diplomadan ibaret sanma.. Ashab-ı Kirâmın diploması yoktu...
Tâbiînin diploması yoktu... daha sonra gelen İslam büyüklerinin de diploması
yoktu... Ama dünyanın bir ucundan diğer ucuna İslâmı onlar götürdüler... Bir
an bile susmadan kainatı çınlatan ezanı gök kubbeye onlar perçinlediler...
Bir gün medreseler açılıp da diplomalı tahsil başlayınca, büyüklerimiz çok
üzüldüler; artık ilmin sonu geldi dediler... İlmin sonu gelmedi, yine devam
etti ama, Onlar sırf Allah rızası için okuyup okutmanın daha bereketli
olacağına inancından vazgeçmediler... Büyüklerimizin aydınlık yolundan
ayrılma... Elinden diplomayı alanlar ağzını da bağlayamazlar ya...
İşte sen o büyüklerin izinden gideceksin... Sen peygamber yurdunu ev ev
dolaşarak aydınlatan sahâbî analarımız gibi, ev ev dolaşarak yurdunu
aydınlatacaksın... Peygamberimizi, kendine örnek alacak, onun ahlakını
özümseyeceksin... Yüzünden eksilmeyen tebessümünle; insanları hoş görüp
bağışlama merhametinle; gösterişe pirim vermeyen sadece yaşayışın ve eşsiz
tevazuunla; müslüman hanıma en çok yakışan o zarif nezaketinle; herkesi
imrendiren iffetinle; özü, sözü doğru güvenilir şahsiyetinle; elinde olanı
başkasıyla paylaşmaktan zevk alan cömertliğinle; tabansızlara pabuç
bırakmayan cesaretinle; haksızlığa haddini bildiren asil öfkenle; Allah için
gözyaşı dökmeyi ihmal etmeyen duygulu halin, ibadet ve tâatinle; özellikle
de dilinden düşürmediğin dua ve zikirlerinle gittiğin yere Peygamber kokusu
götüreceksin... Seni görenler Peygamber'i görmüş gibi sevinecekler; evimize
Peygamber nefesi geldi diye bayram edecekler... Başındaki o aziz örtüye
"siyâsal simge" diye seni mektebi kapısında işkenceye tâbi tutanlar yapmasa
bile, onların çocukları utanıp senden af dileyecekler...
Sen ağlama yavrum, senin işin çook... Sen torunlarımı büyüteceksin...
"Bismillâh" diyerek emzireceksin onları, zemzem kadar temiz, ak sütünle...
Konuşmaya başlarken kelime-i tevhidi öğreteceksin onlara... "La ilâhe
illallah" diye diye büyüyecekler... Dillerine, gönüllerine, beyinlerine
Allah kelâmını nakşedeceksin, silinmemecesine O nur topu yavrular,
"Bismillâh" diyerek dikecek kelime-i tevhid fidanını dikecek bütün
gönüllere... Aşkla sabırla teenni ile... Usanmadan, bıkmadan, yılmadan...
İşte o zaman güzel yurdum bir cennet olacak. Orada hiç kimse
horlanmayacak... İnansa da inanmasa da...
Gözyaşını boşuna harcama... Ağlamasını bilmeyen elbette bizden değildir.
Daha iyi kulluk edemedim diye ağla... Allah için gözyaşı dök...
Resûlullah'ın karasevdalısı ol... Seccaden kurumasın kızım.
*alıntıdır.*
ağlarmısın gözlerim ömrüm gelip geçti bilemedim.
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
Bacilarim..

Bacilarim..

BACILARIM..
[YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=T0SzxDKd4NU[/YOUTUBE]




Başörtüsü için çile çeken, gözyaşı döken bacılarım...
Allah yolunda her türlü tehdide, işkenceye, zulme göğüs geren, dövülen, horlanan..
Sözlerinde, özlerinde gönüllerinde imanın nurunu dalgalandıran..
Allah için, seherlerde kanlı gözyaşları arş-ı alaya dayanmış sizler...!
BACILARIM... SİZLERE SELAM OLSUN!



Ve sizler, öyle kimselersiniz ki;
Allah ve Rasulünü dünyadan ve dünyadakilerden üstün tutanlarsınız...
- Sizler Allah'tan ümit kesmeyenlersiniz..
- Sizler Dertlerini sessiz-beyaz dilekçelerle Allah'a sunanlarsınız..
- Sizler istediklerini yalnız ve yalnız Allah'tan isteyenlersiniz..
Ve sizler..
-Allah'ın mahşerdeki hesabını unutup, size alaylı gözlerle her türlü acımasızlığı yapanların yüzüne;
Şanlı direnişinizi tokat gibi çarpan sümeyyelersiniz..
SİZLERE SELAM OLSUN..
Bakın! duyuyormusunuz..
İşte ecdadın sitemkar sesleri
Şanlı ecdadın mezarlarında kemikleri sızlıyor..
Vatan için, millet için, bayrak için, Kur'an için, başörtüsü için, namus için can vermiş.. Şehit olmuş şanlı ecdad..
Bizler, ümmetin erkekleri boynumuz eğik.. Ama onlar.. onlar medar-ı iftiharlarınız..
Mezarlarında rahat uyumayan yüzbinlerce şehid'in al kanları..
BACIM
İnan ki, senin başörtünde gül bahçesine dönüşmüş..
Onların kanları boşa akmamış..
Onlar gül bahçelerini sulayan; Eyyub El-Ensariler, Ulubatlı Hasanlar, Sütçü imamlar, Akifler..
Ey Sütçü imam.. İki bacımızın yaşmağını aldılar diye maraşı kana buladın..
HEYHAT..!
Gel görki, şimdi senin şuuruna ne kadarda da muhtacız..
Hakkını helal et!
Senin emanetine sahip çıkamadık..
Senin huzurunda duracak yüzümüz yok..
Bacılarımızın, kızlarımızın derdine derman olamadık..
Onlar okumak istiyorlar..
Ama gel görki senin torunlarını başörtülü diye sokmuyorlar okullarına..
O gün fransız, ingiliz yunan dölleri; Bayrağa, başörtüsüne, namusa el uzatıyordu..
Bugün adı müslüman olan, Mehmetler, Ayşeler maalesef birer başörtüsü celladı kesilmişler..
Başörtüsünü düşman bellemişler..
BACIMIN İFFETİ BATMAKTA REZİLİN GÖZÜNE..
ACIRIM TÜKRÜĞE BİLLAHİ ! TÜKÜRSEM YÜZÜNE
diyor merhum Akif
Reziller görevlerini yapıyorlar..
Peki ya bizler? Adı müslüman olan bizler..
Lafı gelince mangalda kül bırakmayan bizler, üzerimize sanki ölü toprağı serpilmiş..
Evlerimizdeki rahat koltuklarımızdan onların gözyaşlarını izliyoruz.
utanmadan.. utanmadan..
Ve SEN okula alınmayan, gözyaşları arş-ı alayı titreten BACIM.. BAKAMIYORUM YÜZÜNE.. UTANIYORUM..
Sana karşı vazifemi yapamadım.. Beni affet..
Biliyorum.. O her şeyin hesabının hakkıyla sorulduğu yerde, yakama yapışacaksın..
sana diyecek sözüm yok.. Tükür.. Tükür yüzüme.. bacım..
Tükür.. Tükür..
Benim şahsımda adı erkek diye geçinenlerin hepsinin yüzüne tükür..!
AH BACIM..
Senin gözyaşlarını görecek gözlerimizin önünde, şimdi neler var neler..
Paralar.. altınlar.. evler.. dünyalıklar..
Senin yaşadıklarını hissedecek yüreğimizde öyle bir pas varki, kapkara..
Kalplerimiz ise taş kesilmiş.. kaskatı olmuş..
Ah BACIM ah..
Sen yinede üzülme..
Hergün beraber olduğun insanlar, hemde adı müslüman olan bunca insan,
annen, baban, kardeşlerin, bizler, kısacası hepimiz..
Bu kayıtsız hali, lakayıt hali, seni düşündürmesin.. ağlatmasın..
Bizler vazifemizi yapamasakta sen yine de üzülme..!
Ümitvar ol..
BACIM..
Unutma! tez geçer zulmün ezası. Sabretmeyi bileceksin tamam mı?
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Çevirmez ahını Allah öksüzün Pek basittir, devrilmesi köksüzün Her kim olsa haksızlığı haksızın Suratına çalacaksın tamam mı?
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Yolunuz her zaman Allah yoludur! Bu öyle bir çileki, kökü şehid kanıdır! Hak haklının en mukaddes malıdır. Vermezlerse alacaksın tamam mı?
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Yalana hayır, bu gerçeğe evet Mücadeleden yılma, kalsanda tek fert Birde ötesi var, buranın elbet, Nasıl olsa güleceksin... güleceksin... Güleceksin tamam
mı? * * * * * * * * * * * * * * * * * * * ALLAHIM, Bizlere yüzümüz ağırtan böyle nesiller verdiğin için sana şükürler olsun..
ALLAHIM, Ayakları senin davanda sabit olan bu güzide evlatları, bütün ümmeti muhammede ibret eyle, rehber eyle..
ALLAHIM, Bütün bu yapılanlar, ümmetin dağınıklığından.. En kısa zamanda bütün müslümanlara, birbirini sevmeyi, birbirleriyle kardeş olmayı ve birleşme
şuurunu nasip eyle..
ALLAHIM sen Mevlamızsın.. Bizleri bağışla.. bizleri şuurlandır.. gözlerimizi aç.. kalplerimizi yumuşat.. ayaklarımızı kaydırma.. davamızda zafer nasip
eyle..
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
özgürlüğün Kizi (nurulhak Saatçioğlu)

özgürlüğün Kizi (nurulhak Saatçioğlu)

ÖZGÜRLÜĞÜN KIZI (NURULHAK SAATÇİOĞLU RUHU ŞADOLSUN)



Beyaz yağan yağmurlar gibi
Gülümseyen bir özgürlük düştü çehrene
Tekbirle yıkansın diye yumruklar
Ölüm dirildi bedeninde
Ve beyaz kelebekler uçtu bakışlardan
Beyaz yağdı yağmurlar
Hatırlatma görevini omuzlayıp
Gittin…
Kavganda kırılan ruhunu
Ölüm kadar büyütüp, serdin önümüze
Tutsak örtülerimiz bekleyedursun
Sen… Beyaz örtünde özgür ve el üstünde
Tutulacağın yerlere:Nur’ul-Hakk olup, parlamaya gittin!

((F.Zehra Kalkan))

Heyecanlıydık o gün hepimiz... Hummalı bir koşturmaca içerisinde dövizlerimizi hazırlamış; basın açıklamamızı yazmış; çiçeklerimizi, balonlarımızı kucaklamış; tanıdık tanımadık herkesi Yenikapı feribot iskelesine çağırmıştık o gün. O gün güneş bir başka parlıyordu sanki üzerimizde. Gözler bir başka gülüyordu... Bir kardeşimiz dönüyordu o gün aramıza. Onu hiç tanımamış olsak da; onunla oturup bir bardak çay içmemiş, iki çift laf etmemiş olsak da; gencecik yaşında taşıdığı kocaman yüreğini, kesip sakladığımız gazete kupürlerinden bile fark edebildiğimiz NURULHAK kardeşimizi karşılamaya gitmiştik o gün... Annesi ve kardeşlerinin mutluluğunu paylaşmaya, onun mücadelesine şahitlik etmeye, muştusuna ortak olmaya gitmiştik. Oysa üzgündü bir tarafımız. Zulmün böylesine şahit olmak, kırıyordu zayıf umutlarımızı. Gülmek gerekti yine de. Onu gülerek karşılamak gerekti. Ve o geldi... Gözlerini arayıp bulduk kalabalığın içinden. Kuşlar kadar özgür değildi belki yine; bedeni artık değilse de, tutsaktı yine örtüsü... Oysa o, bizlerden daha sakindi, gülümsüyordu... Uzun ve yorucu bir seferden döner gibi değil, zafer kazanarak cepheden döner gibi bulduk onu. Öyle ya; o Rabb’e verdiği sözden, tutsaklık pahasına olsun dönmeyecek kadar özgür ruhluyken, biz... Biz onu cezaevinden karşılarken, kendi tutsaklığımızı hatırlamış, kendi halimize acımıştık... O, inancının bedelini ödemenin haklı gururu içinde vakur ve mütebessimken, bize başımızı biraz daha yere eğmek düşmüştü... Ve aramıza katıldı... Öyle bir katılış ki; her faaliyette, sabah akşam demeden mutlaka bir görev almaya ve kendisinden istenenin en iyisini, tüm çabasını göstererek yapmaya başladı. Belli ki; cezaevi günleri boyunca, mücadelesini çıkınca da sürdürmenin hayalini kurmuştu. Yerinden kalkıp, inancına hakaret edenlere bir sloganlık sesini duyurmaya üşenenler bir yana, o; belli ki daha gür sesle zalimlerin karşısına dikilmeye azmetmişti tutukluluk günlerinden kurtulmayı beklerken. Önce, düşünce suçluları için düzenlenen bir kampanyanın çalışmalarında; sonra da her türlü program, basın açıklaması, miting, gösteri, stand çalışması, dayanışma gecesi, vs. kısacası tüm eylemlerde, ön saflarda görmeye başladık onu. Onun katılmadığı bir etkinliğe rastlamaz olduk... Fazla konuşmazdı NURULHAK... “Kendisiyle on beş günlüğüne umreye gittik. Ağzından on beş kelime duymadım.” demişti cenazesinde Mustafa İslamoğlu. Suskundu, içe kapanıktı, konuşmayı pek sevmezdi... Ama o, bu suskunluğuyla çok şey anlatıyordu aslında. Onun yaşadıkları, yaşıtlarının sadece kabuslarına girerken; o, sessiz çığlıklarını yurdun en ücra köşelerine duyurmayı başarmıştı... Dünyevi lezzetlerden mahrum olmamak adına, Rahman’ın emirlerini çiğneyenlere başkaldırıydı o. Sessiz bir başkaldırı…NURULHAK kardeşimiz 1980 yılında dünyaya gelmişti. Babası Iraklıydı. Küçük yaşta babasından ayrılmış olan annesi Hüda Kaya ve kardeşleriyle birlikte Malatya’ya taşınmışlardı. Henüz lise öğrencisiyken, 28 Şubat sürecinin başlamasıyla hayatı birdenbire değişmişti. Zulmün ve despotizmin mimarları (ki hesap gününde onlarla görüşeceğiz) derin güçlerle işbirliğine geçmiş ve zulümlerini icra etmeye uğraşıyorlardı. Başörtüsünün, Allah’ın emri olduğu gerçeği yok edilmek isteniyordu. Yasakçı zihniyet, kollarını yurdun dört bir yanına uzatmış, Malatya’da da baş göstermişti. Fakat Müslüman Malatya halkı, bacılarının örtülerine el uzatanlara karşı sessiz kalamazdı. 7 Mayıs 1999 tarihinde, büyük bir kalabalık toplanmış ve valiliğe yürümüştü. Vali ile görüşülmüş, çeşitli sözler alınarak kalabalık dağılmıştı. Fakat yasak icat etmekle doymayan, yasaklara karşı çıkanları cezalandırmakla ancak tatmin olan zulmün önderleri; bu hareketi kabullenememiş ve günah keçileri tespit etmişti: Hüda Kaya ve kızları… İşte NURULHAK kardeşimiz, annesi ve kız kardeşleri Nurcihan ve İntisar ile birlikte, benzer davalara emsal teşkil etme ve zulme karşı çıkanları yıldırma amaçlı, akıl almaz ve adaletin yanından bile geçmeyen bir uygulamaya maruz bırakılmıştı: Gazeteci olarak katıldığı bir eylemden dolayı, önce bu zulüm düzenini “silah zoruyla” değiştirmeye kalkışmaktan (!) idamla yargılanmış; sonrasında da 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununa muhalefetten 2 yıl 6 ay ceza almış ve bu sebepten, liseyi dahi bitirememişti. Gencecik yaşında cezaevleriyle tanışmış, şehir şehir gezdirilmişti. Başörtüsünü, inancını, Allah’ın emrini savunduğu için... Tıpkı Hz. Zeynep’in Kûfe, Şam ve Kerbela’da mahpus olarak gezdirilmesi gibi... Onun kaderi de tıpkı Hz. Zeynep’inkine benziyordu… Büyüktü o da Zeynep gibi... Ve büyüklüğü; inancını, örtüsünü savunmasının, zulme karşı durmasının, düşüncelerinin yanı sıra, takdir-i ilahiye her zaman rıza göstermesinden kaynaklanıyordu. Yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen, ne kötü bir söz çıkmıştı ağzından, ne en ufak bir isyan ya da endişe belirtisi göstermişti… Tam bir teslimiyet ve tevekküle sahipti... İşte buydu onu farklı kılan... Hepimizinkinden kocaman yüreğiydi...Meşhur bir hadiste buyurulur ki:“Allah-u Teâlâ, bir kulu sevdiği zaman Cibril'i çağırır ve: ‘Ben falanca kulumu seviyorum, onu sen de sev!’ buyurur. Cibril de o kulu sever. Sonra gök ehline seslenerek: ‘Haberiniz olsun, Allah falanca kulu seviyor, onu siz de sevin!’ der. Onu gök ehli de sever. Sonra onun sevgisi, yerdekilerin gönüllerine yerleşir.” (Sahih-i Müslim)Belki kardeşimiz için de böyle demişti Rabb’imiz. Yoksa nasıl açıklarız Türkiye’nin her köşesinden ve hatta yurt dışından, tanıyan-tanımayan herkesin onun için gözyaşı dökmesini... Yüzlerce taziye dilekleri... Telefonlar… Ve herkese nasip olmayacak kalabalıkta cenazesi… NURULHAK kardeşimiz ayrıca çok fedakar bir yapıya sahipti. Cezaevinden çıktıktan sonra, ailece, Bandırma Cezaevinde aynı hücreyi paylaştığı, cezaevinde doğmuş olan küçük bir kız çocuğu için başvuru yapmışlar ve onu yanlarına alarak bakımını üstlenmişlerdi. Bu dört yaşlarındaki sevimli ufaklığı hiç yanından ayırmaz, adeta annesi gibi onun her tülü ihtiyacıyla ilgilenirdi. Dernek faaliyetlerinden, insan hakları mücadelesinden de kopmak istemeyen NURULHAK kardeşimiz, nereye gitse usanmadan onu da yanında götürüyor, anne şefkatiyle ona sahip çıkıyordu. Başkasının çocuğuydu o küçük kız, ama Rahman onun kucağına vermişti işte. Bu görevini de hakkıyla tamamladı. Hiç şikayetçi olmadan...Ve bir gün... 6 Ağustos 2005 günü, yine bir başörtüsü komisyonu toplantısı için bir aradaydık. Onu aramış, nerede olduğunu, toplantıya katılıp katılamayacağını sormuştuk. Oysa o, cezaevinde kalırken edindiği dostlarının ziyaretine gitmişti Bandırma’ya. Telefonu o değil, başkası açmıştı bu kez. Onun Rabb’e kavuştuğunu duyurdular bize. Yüreğimize bir bomba düştü... Gece çöktü üzerimize… Bir araba, rüzgarın etkisiyle savrulmuş, ona çarpmış ve sanki yok olup gitmişti demek... Kardeşimiz yere uzanmış, ruhunu teslim etmişti hemen oracıkta. Yağmur tüm şiddetiyle yağıyordu... Sanki gök delinmişti… Belki gözlerimizden akan yaşlar görünmesin diyeydi... Belki de gök gerçekten ağlıyordu ardından… “Gök ve yer bile ağlamadı onların ardından.”(44/29) diyor ya Kur’an, helak olan Firavun kavminin ardından… Kardeşimizin ardından bizim gibi gök de hüngür hüngür ağlıyordu işte... Cenazesinde, sıkışan yüreklerimizi bir araya getirip, Metin Yüksel’in şehit düştüğü, nice şehitleri uğurladığımız Fatih Camii’nde toplandık... Yine ön safta, yine sorumluluklarımızı bize hatırlatmak için görev başındaydı. Son göreviydi bu kez yerine getirdiği... Bu kez, cezaevinden onu karşılamaya gider gibi şen değildik hiçbirimiz, ve gök o günkü gibi gülümsemiyor, ağlıyordu için için. Oysa o yine vakur, yine en sevdiği başörtüsü üzerinde, yine sessiz bir çığlık olmuş, yine bize bir mesaj veriyordu her zamanki suskunluğuyla... Ölümü hatırlatırken, yaşantısına şahit kılıyordu bizleri. Ve bu kez, demir parmaklıkların ardına yolcu eder gibi değil, özgürlüğe uğurladık onu. Hak ettiği özgürlüğü kana kana içsin, İlahi adalete korkmadan sığınsın, hepimizin adına zalimleri O’na şikayet etsin diye... Tekbirlerle, dualarla, ıslak bakışlarımız ve yüreğimize oturan kanla beraber uğurladık onu... O Rabb’e yürümüş, yaşantısını belgelemişti. Mücadele ve sıkıntı dolu, ama O’nun rızasıyla iç içe, kısacık bir hayat geçirmiş, bu kısa ömründe bize çok ama çok şey öğretmişti... Bizler ise bu kez daha gür sesle, kendimize onun kadar yürekli olma sözü vererek ayrıldık cenazesinden... Cenazesi defnedilirken, kabrinden dışarı sızan nuru gösteriyor birkaç kişi birbirine... Birkaç gün sonra bir tanıdık, annesine; Nurulhak kardeşimizi rüyasında gördüğünü, kendisine Filistin ile ilgili bir CD verdiğini, sohbet düzenlemesini istediğini ve onun: ”Bana ulaşman için adresimi vereyim: Subhaneke Allahumme sokağında oturuyorum.” dediğini ve sokağın ismini iki defa tekrar ettiğini anlatıyor. Bir başka gün, gazetecilere kardeşimizin günlüğünü veren annesine Malatya’dan.taziyeye gelen bir dostu söylüyor “Abla! Rüyamda Nurulhak’ı gördüm. Elinde kahverengi bir defter tutuyordu. Dedi ki: “Benim notlarımı öyle herkesle paylaşmasınlar.” Tüm bunlar Rahman’ın, geride kalanların kalbine ferahlık vermesi belki... Ve belki de onu şehitlerden kıldığının bir müjdesi bize...İyi ki tanıdık NURULHAK’ı... İyi ki onun o kısacık ama hepimize örnek olacak olan yaşantısının küçücük bir bölümüne de olsa şahit olduk. Kendi inancımızı, kendi mücadelemizi, kendi eğrilerimizi ve doğrularımızı tartma fırsatı bulduk onun sayesinde... Allah için nelerimizi feda edebileceğimizi, inancımızı korkmadan nasıl savunabileceğimizi, eziyetlere katlanmayı, tevekkülü ve suskunlun nasıl avaz avaz nasihat verebildiğini öğrendik ondan... Adanmış bir yürek, şehit gibi yaşanmış bir ömür gördük biz onda, bir rüya gibi gelip geçen... Rabb’im, onun gibi hayatımızı Kendisine adamamızı, şehit gibi yaşamayı bizlere de nasip etsin... Amin.Aslında onun arkasından söylenebileceklerin en iyisini annesi söyledi: “Hz. Meryem timsali bir kızdı. İnşallah ona komşu olmuştur.” (Amin.)

ÖZGÜRLÜĞÜN KIZI
Demek gidiyorsun...
Git hadi!
Özgürlüğü başörtüsüne nakış nakış işleyen kız...
Git!
Daha önce de gitmiştin, kelepçeli ellerinle
Bizi, hani bedel ödemekten kaçanları onursuzluğumuzla baş başa bırakarak…
Git!
Özgürsün artık!
Vermediğimiz mücadelenin ardından ağladığımız gibi, sana sahip çıkamadığımız için de ağlarız biz...
Ağlamak yazılı kaderimize, bu topraklara belki de...
Sen onurumuzsun, sessiz kız!
Unutma bizi
Eğer buluşursak cennette, öyle çok söyleyeceklerimiz var ki sana...
Işıttın yolumuzu Hakkın nuru...GİT!..[Abdullah Bayrak]F.Zehra KALKAN & Abdullah BAYRAK


ALINTIDIR(KUDÜSYOLU)
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
[YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=FHOdpZW-w5U[/YOUTUBE]

ÖZGÜRLÜĞÜN KIZI RUHU ŞADOLSUN



Demek gidiyorsun...
Git hadi!
Özgürlüğü başörtüsüne nakış nakış işleyen kız...
Git!
Daha önce de gitmiştin, kelepçeli ellerinle
Bizi, hani bedel ödemekten kaçanları onursuzluğumuzla baş başa bırakarak…
Git!
Özgürsün artık!
Vermediğimiz mücadelenin ardından ağladığımız gibi, sana sahip çıkamadığımız için de ağlarız biz...
Ağlamak yazılı kaderimize, bu topraklara belki de...
Sen onurumuzsun, sessiz kız!
Unutma bizi
Eğer buluşursak cennette, öyle çok söyleyeceklerimiz var ki sana...
Işıttın yolumuzu Hakkın nuru...GİT!..[Abdullah Bayrak]F.Zehra KALKAN & Abdullah BAYRAK
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
Nurulhak...

Nurulhak...

Nurulhak...
[YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=NtnZdgKwAfE[/YOUTUBE]
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt