islamafakı
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 29 Eki 2008
- Mesajlar
- 50
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 55
Yeni bir yıla daha yaklaştık bugün yarın gireceğiz,bir yılın kaybolmuşluğunun gölgesinde,yeni yılın yeni yüzü şakaklarımıza vuruyor.
Gün gün,saat saat,dakika dakika eriyen ömürden bir yılı daha geride bıraktık.
Hüzün mü gamı,yoksa yeni nesil neşemi denir adına bilmem,ama zamanın bir yıl daha geçtiğine herkes şahit.
Peki,kendi ömrümüzden geçen eksi hanemize yazılan zaman diliminin eksilmesine neden sevinir insanlar,
iyi ki bir yıl daha geçti diye insanı sevindiren anlayış nedendir?
Ne zaman öleceğimizin belli olmadığı bir dünyada,zamanın geçmesine sevinilme nedeni nereden kaynaklanır insanlar için.
İnkar edenlerin bile ölümü kanıksadığı bir dünyada,naçar kaldığı bir alemde,bir yıldan daha kurtulduk dercesine neden sevinir insanoğlu..?
Geçen her anın aleyhimize yada lehimize sonuçlanması elimizde iken,ve geçen zamanın asla geri gelmeyeceğinin bilindiği halde,
geçen zamanın yerine yenisinin de gelme garantisi yok iken,bu pervasız sevinç neden?
Yoksa insanlar zaman ne kadar geçerse geçsin,dünyanın sonu gelmeyen bir saltanat olduğunamı kani oldular acaba?
Yoksa şeytanın Hz.Adem’e fısıldadığını günümüz insanına damı fısıldıyor?
Aslında bir günden daha az hatta bir ikindi vakti kadar olan bir ömürde,geçen yıllara insanlar neden sevinir anlaşılabilir yanı varmıdır?
Yılları bir kenara bırakırsak,her nefesin sayılı olduğu yaşam kulvarında milyonlarca nefesin barındığı yılların geçmesine sevinç nedendir?”
Ey Rabbimiz,bizi geri gönderde sana halis kullar olalım…” diyeceğimiz günün yaklaştığı geçen her yılda,bu geçen yıllara neden sevinelim ki…
Hatta sevinmek bir kenara bunu bir çılgınlığa çevirmenin manasını hangi akıl izah edebilir.
Bizim olmayan,bize ait olmayan değerlere bunca sahip çıkıp Allaha ortak koşanlarla aynı kulvarda yürümenin mantığı
nedir düşünülmesi gerekmez mi?
Aslında sevinçlerin İlahi olmaktan çıktığı bir dünya da,kederlerde dünyevi olunca,geçen zamana sevinilmesi doğal hale geliyor sanırım.
Düşünce dünyamızı kuşatan evrensel iman ilkeleri uyulmayan birer teori olunca dillerde söylenen birer rivayete dönüşünce,neye sevinip neye üzüleceğimizi de yine Hz .Adem’e şerri fısıldayan şeytan belirliyor.
Toplumları etkileyen ve yön veren anlayış, insanları ilahi rahmete sevk eden
Rahmani düşüncenin dışında olunca,geçen zaman şirin gibi gözüküyor olabilirmi?Her nefsin ne yaptığının sorulacağı güne
bunca hazırlıksız koşan insanoğlu,kalbinde bunun kesinliğini kani kılamadığı için,zamanın geçmesi çokta önemli olmasa gerek.
Eğer bu zamanın geçmesini,iman boyutu dışında düşünecek olursak sevinmenin mantığını yinede bulamayız.
Derdi dünya olan ve Hesap kaygısı olmayan bir insanın,ömründen geçen zamanı kutlaması,mantık dışılığın had safhasıdır.
Neden kendi ömründen tükenen zamanı kutlar ki insan?
Müşrik Avrupanın,kendine dinsel tören olarak belirlediği yılbaşı kutlamaları,bireysel olarak düşünüldüğünde kendi mantıklarınca da olumlu bir sonuca varamazlar.İnsanlar sermayelerini kaybedebilir,sağlığını kaybedebilir,evini kaybedebilir,mal varlığını kaybedebilir,
zaman içerisinde tekrar kazanabilirler bunları.
Ama ömürlerinden geçen bir anı geri getirebilmek gibi bir imkanları yoktur.
Bunun böyle olduğunu da bilirler.Geçen saatleri ayları değil de yılları kutlamak nedendir?Asla satın alınamayacak bir kaybın insanı mutlu etmesi düşünülebilir mi?Bir gün ömrünün biteceğini,sınırlı sayıda zamanının olduğunu bütün insanlar bilir.
Bu bitişin bir daha geri gelmeyeceğini,elde edilemeyeceğini satın alınamayacağını,imanlı imansız,müşrik putperest,
izim ve ideoloji sahibi her insan çok net bir şekilde kaybettiklerini görerek kanaat getirmiştir.
Buna rağmen sevinmenin mantığını kim izah edebilir ki?
Uzun yıllar yaşadığını sananlar acaba şu ayetten habersiz midir ki?
“Gündüzün bir saatinden başka sanki hiç ömür sürmemişler gibi onları bir araya toplayacağı gün..”(Yunus-45)
Uzun yıllar ama sanki gündüzün bir saati gibi olan bir zamanın geçmesine sevinmek nedendir acaba?Hiç bitmeyecekmiş gibi uzun bir ömür,ama günün belli bir vakti kadarda kısa…Ve bunca kısa vaktin geçmesine bunca pervasız sevinç.Garip değimli?
“Deki : Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?
Dediler ki : Bir gün yada bir günün birazı kadar kaldık,sayanlara sor.
Dedi ki : Yalnızca az bir zaman kaldınız,gerçekten bilseydiniz.”(Mü’minun-11-114)
Yaşarken uzun yılların beyhude sevinçleri,ölüm gelip çattığında kısacık bir ömür olarak yüzümüze vurulacak şamardır.
Zamanın akıl almaz hızla geçtiği dünya sahnesinde sadece insan olarak bile düşündüğümüz de geçen yılların değil,ayların değil,
saatlerin bile geçişi endişelendirmesi gerekmiyor mu insanı.
Acaba neden sevinir insanlar geçen zamana,yıllara,neden yeni yılları kutlar,diğeri geçti diye,neden yaş gününü kutlar,bir yılın geçti diye sevinecek ne bulur kendinden geçen zamanda.
Acaba insanoğlu bir gün gerçek olana ereceğine iman etmiyor mu,yılların kaybına sevin bu yüzdenmidir ki?
“Bizim sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı mı ve gerçekten bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?”(müminun-115)
Acaba sevincin nedeni bumu,asla Bir olan ve Hükümran olana döneceğine insanlar iman etmediğimi için mi bunca sevinç naraları atmaktadır.?
İman etmeyenleri geçelim,iman ettiğini iddia edenlerin sevinçlerine sebep nedir ki,nedir sevinmelerini sağlayan etken,yada düşünceleri….Bilemiyoruz,ama sanırım emaneti kabul etmeyen ve ağırlığı altında ezileceğini düşünen dağlar,
insanların bu hali karşısında şaşkınca ve insanlık adına üzülerek bu tabloyu izliyordur.
Rasulullah(sav), “İnsanoğlunun yeryüzünde geçirdiği bir boş vakit olmasın ki,ahrette ona yanmasın” buyurmaktadır.
İki kere hata,hem boş vakit zalimleri oluyor insanoğlu,hem de geçen zaman seviniyor.
“Ve de ki : Rabbim,bağışla ve merhamet et,Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.”(müminun-118)
Yakup DÖĞER