Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yetiş ya resülAllah... (1 Kullanıcı)

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
Ebû Abdullah Merrakûşî hazretleri, Resûlullah efendimizi vesîle ederek Allahü teâlâdan bir şey istemek, Resûlullah efendimizin yardım ve şefâatlerine kavuşmak husûsunda bir eser yazdığı esnâda başından geçen bir hâdiseyi şöyle nakletti:

"1239 senesinde Sader kalesinden seçkin bir cemâatle berâber çıktık. Yanımızda bize kılavuzluk eden biri vardı. Bir müddet gittikten sonra suyumuz tükendi. Durup su aramaya çıktık. Ben de bu arada ihtiyâcımı görmek için gittim. Bu sırada müthiş bir şekilde uykum geldi. Nasıl olsa giderken beni uyandırırlar deyip, başımı yere koydum. Uyandığımda kendimi çölün ortasında yapayalnız buldum. Arkadaşlarım beni unutup gitmişlerdi. Yalnızlıktan büyük bir korkuya kapıldım. Çölde sağa sola yürümeye başladım. Nerede bulunduğumu, nereye gideceğimi bilemiyordum. Her taraf dümdüz kumdu. Az sonra hava karardı. Yolculuk yaptığımız kâfileden hiçbir iz yoktu. Ben, gece karanlığında yapayalnızdım. Korkum daha da şiddetlendi. Telâşla daha süratli yürümeye başladım. Bir müddet gittikten sonra, çok susamış ve yorulmuş bir hâlde yere düştüm. Artık hayâtımdan ümîdimi kesmiş, ölümümün yaklaştığını hissetmeye başlamıştım. Susuzluk ve yorgunluktan, ızdırap ve elemim son haddine varmıştı. Birden aklıma geldi. Gece karanlığında:
"Yâ Resûlallah! Yetiş! Senden Allahü teâlânın izniyle yardım etmeni istiyorum!" diye inledim.
Sözümü bitirir bitirmez, birinin bana seslendiğini duydum. Sesin geldiği tarafa baktığımda; gece karanlığında, etrâfına ışıklar saçan, bembeyaz elbiseler giyinmiş, o zamâna kadar hiç görmediğim bir kimsenin beni çağırdığını gördüm. Bana yaklaşıp, elimi tuttu. O ânda bütün yorgunluğum ve susuzluğum kayboldu. Yeniden doğmuş gibi oldum. Ona canım birden ısınıverdi. Elele bir müddet yürüdük. Hayâtımın en tatlı anlarından birini yaşadığımı hissettim. Bir kum tepeciğini aşınca, berâber yolculuk yaptığım kâfilenin ışıklarını görüp, arkadaşlarımın seslerini duydum. Onların yanlarına doğru yaklaştık. Benim bindiğim hayvan en arkada onları tâkib ediyordu. Birden gelip önümde durdu. Bineğimi önümde görünce, sevinç çığlıkları attım. Ben bağırınca, benimle gelen zât elini elimden çekti. Daha sonra elimden tutup bineğime bindirdi.
Sonra da;
"Bizden bir şey isteyeni ve yardım talebinde bulunanı boş çevirmeyiz." diyerek geri dönüp gitti. O zaman onun Resûlullah efendimiz olduğunu anladım. O, geri dönüp giderken, çevresine yaydığı nûrların gece karanlığında göğe doğru yükseldiği görülüyordu. O, gözümden kaybolunca, birden aklım başıma geldi;
"Nasıl olup da ben, Resûlullah efendimizin elini ayağını öpmedim." diye çırpındım. Ama iş işten geçmiş, fırsat elden kaçmıştı
 

_SeNaToR_

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,220
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Kardeş böyl uyduruk masalları paylaşmanızı anlayamıyorum..Birisi klavyeden kafasıan göre yazıyor birde forum forum yayınlansın diye başına bir zatın ismini koyuyor güya ondan nakilmiş gibi yazıyor sizin gibi kardeşlerde malesef paylaşıyor...
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
Kardeş böyl uyduruk masalları paylaşmanızı anlayamıyorum..Birisi klavyeden kafasıan göre yazıyor birde forum forum yayınlansın diye başına bir zatın ismini koyuyor güya ondan nakilmiş gibi yazıyor sizin gibi kardeşlerde malesef paylaşıyor...

selamün aleyküm özürdilerim ama bu konu panelinin ismi dini hikayeler deilmidir... Bunun olmayacagınımı düşünüyorsunuz ya olduysa rabbim izin verdiyse ve daha önce bu gibi olaylar olmamışmıdır yavuzsultan selime sina çölünde yön göstermemişmidir peygamberimiz....yani bence olabilir ben etkilendim ve burda paylaştım .. kardeşim bak ona kalıdıysa hiçbirşeye inanmamalıyız tarihde olan gecmişte olan şimdi dahada zor herkes birşeyler yazıyor inancıma ters gelmiyorsa beni yanlış yola sefketmiyorsa okurum vazgeciremez hiçbir yazı inancımız bu gibi yazılarla deigişecek kadar zayıf deildir hem bu yazıda birşey yokki yetiş allahın resulü diyor allahın izniyle yetişiyor kardeşim neden rahatsız oldunuz bu gibi dini hikayelerin cok örnegi vardır özürdilerim okudunuz için Allah razı olsun ...
selam ve dua ile...
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
salam aleykum...kardeşim ben de bir kaç şey diyeyim inşallah...

Tevhid inancına sahib olan bir insanın bunu kabul etmesi mümkün degildir...günde kaç kere namazımızda "Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. (Ya Rab!).) diyoruz....ama zora düşdüğümüzde Allah"ı bırakıp peygamberimizi (sav) ve ya bir takım salih zatları yardıma çağırıyoruz..yetiş ya abdulkadir geylani ve s gibi...BU apaçık bir şirktir kardeşim...

Şu ayeti okumuşsundur kardeşim...
"Denizde size bir sıkıntı (boğulma korkusu) dokunduğu zaman O'ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolur. (Artık o zaman, Allah'tan başka kimseden yardım istemezsiniz. Çünkü O'ndan başka sizi kurtaracak hiçbir güç yoktur) Fakat O sizi kurtarıp karaya çıkarınca, yine (Allah'ı bir tanımaktan) yüz çevirirsiniz. Gerçekten insan pek nankördür." (İsra: 17/67)

Mekkeli müşriklerbu ayette Allah ın bildirdigi gibi...zora düşdüklerinde putlaşdırdıkları (Allah katında şefatçi olduklarına, vesile olduklarınainandıkları) salih zatların putlarını bırakır, yalnız Allah dan ister...sıkıntıları geçince yine Allah a ortak koşmaya devam ederlerdi..günümüz insanları ise hem zorluk anında, hem genişlik anında Salih zatlarıdan yardım isteyerek Mekkeli müşrikleri geride bırakmaktadırlar..bu nasıl şeydir anlamam?...

daha sonra bu hikaye asılsız, kaynaksız uydurulmuş bir kaç söz birikintisi....nasıl böle şeye inanırız..

ve şöyle demişsiniz kardeşim...inancıma ters gelmiyorsa beni yanlış yola sefketmiyorsa okurum vazgeciremez hiçbir yazı inancımız bu gibi yazılarla deigişecek kadar zayıf deildir kardeşim bu nasıl bir inanc..bu apaçık bir şirktir Allah dan başkasından yardım dilemek ve siz inancıma ters degil diyorsunuz...

madem bole Yetiş ya rasulullah sav diyecektik...neden hiç bir sahabe okadar zorluk yaşadılar Rasulullah in vefatindan sonra neden Ondan yardim istemediler...Allah rızası için bunlardan uzak duralım kardeşim...

en sonda bu uydurma hikayenin bir hadisle benzetmesi var onu paylaşayaim okuyun ve mukayese edelim...

Hâris İbnu Süveyd anlatıyor: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini duydum: "Allah, mü'min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: "Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım" der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. İşte Allah'ın, mü'min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır. " Müslim'in bir rivayetinde şu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: "Ey Allah'ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim."

bak bu hadisdeki adam Allah dan başkasından tyardım dilemedi..ne bir peygamber, ne de bir salih zat...

diyecegim o ki kardeşim, bir olan dualara icabet eden Allah a ibadet edelim ve Ona hiç bir şeyi ortak koşmayalim...

hakkınızı helal edin amacım sadece nasihat...

salam aleykum
 

Ahmed Muhammed

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 May 2010
Mesajlar
861
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
salam aleykum...kardeşim ben de bir kaç şey diyeyim inşallah...

Tevhid inancına sahib olan bir insanın bunu kabul etmesi mümkün degildir...günde kaç kere namazımızda "Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti. (Ya Rab!).) diyoruz....ama zora düşdüğümüzde Allah"ı bırakıp peygamberimizi (sav) ve ya bir takım salih zatları yardıma çağırıyoruz..yetiş ya abdulkadir geylani ve s gibi...BU apaçık bir şirktir kardeşim...

Şu ayeti okumuşsundur kardeşim...
"Denizde size bir sıkıntı (boğulma korkusu) dokunduğu zaman O'ndan başka bütün yalvardıklarınız kaybolur. (Artık o zaman, Allah'tan başka kimseden yardım istemezsiniz. Çünkü O'ndan başka sizi kurtaracak hiçbir güç yoktur) Fakat O sizi kurtarıp karaya çıkarınca, yine (Allah'ı bir tanımaktan) yüz çevirirsiniz. Gerçekten insan pek nankördür." (İsra: 17/67)

Mekkeli müşriklerbu ayette Allah ın bildirdigi gibi...zora düşdüklerinde putlaşdırdıkları (Allah katında şefatçi olduklarına, vesile olduklarınainandıkları) salih zatların putlarını bırakır, yalnız Allah dan ister...sıkıntıları geçince yine Allah a ortak koşmaya devam ederlerdi..günümüz insanları ise hem zorluk anında, hem genişlik anında Salih zatlarıdan yardım isteyerek Mekkeli müşrikleri geride bırakmaktadırlar..bu nasıl şeydir anlamam?...

daha sonra bu hikaye asılsız, kaynaksız uydurulmuş bir kaç söz birikintisi....nasıl böle şeye inanırız..

ve şöyle demişsiniz kardeşim...inancıma ters gelmiyorsa beni yanlış yola sefketmiyorsa okurum vazgeciremez hiçbir yazı inancımız bu gibi yazılarla deigişecek kadar zayıf deildir kardeşim bu nasıl bir inanc..bu apaçık bir şirktir Allah dan başkasından yardım dilemek ve siz inancıma ters degil diyorsunuz...

madem bole Yetiş ya rasulullah sav diyecektik...neden hiç bir sahabe okadar zorluk yaşadılar Rasulullah in vefatindan sonra neden Ondan yardim istemediler...Allah rızası için bunlardan uzak duralım kardeşim...

en sonda bu uydurma hikayenin bir hadisle benzetmesi var onu paylaşayaim okuyun ve mukayese edelim...

Hâris İbnu Süveyd anlatıyor: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini duydum: "Allah, mü'min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: "Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım" der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. İşte Allah'ın, mü'min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır. " Müslim'in bir rivayetinde şu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: "Ey Allah'ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim."

bak bu hadisdeki adam Allah dan başkasından tyardım dilemedi..ne bir peygamber, ne de bir salih zat...

diyecegim o ki kardeşim, bir olan dualara icabet eden Allah a ibadet edelim ve Ona hiç bir şeyi ortak koşmayalim...

hakkınızı helal edin amacım sadece nasihat...

salam aleykum

ve aleykum selam

''Zevilukul olan kimseden istiğase etmek meselesine gelince, bakılır, kendisinden istiğase edilen kimse salih ve mü'min değilse, ister gaib olsun kendisinden istiğase etmek caiz değildir. Fakat salih bir kul olursa, huzurunda veya kabri başında olursa, şefaat dilemek maksadıyla ondan istiğase etmek caizdir.

Çünkü ölü olan kimse her ne kadar berzah alemine intikal etmiş ise de kendisine has bir hayatı vardır. Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Peygamberler kabirlerinde diridirler" (İbn Mâce, Cenâiz 65) Peygamberlerin, mezarlarında diri olduklarına bir delil de, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem), mirac sırasında Mescid-i Aksa’da bütün peygamberlerin ruhlarıyla buluşması ve semada karşılaştığı her peygambere selam verdikçe, peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)’in selamını almasıdır. Yine Bedir savaşında ölmüş müşrikler hakkında da şöyle buyurdular: "Siz bunlardan fazla işitmezsiniz; ancak cevap veremezler."

Ehli tasavvufa göre makam sahibi olan bir veli ister ölü ister uzakta olsun ondan istiğase edilir. O yardım etme yetkisine sahiptir. Özellikle ehli tasarrufun yardımı dünyada olduğu gibi dünyadan göç ettikten sonra da vardır, devam eder.
''


''Meleklerin koruması şirk olmadığı gibi, başka mahlukların yardımları da, korumaları da şirk olmaması gerekir. Yeter ki, bunları vesilelikten, sebeplikten, yaratıcılık vasfına çıkarmayalım. Çünkü, “kâinatta Allah’tan başka hakikî müessirin olmadığı” gerçeği, imanımızın gereğidir.''

Ayrıntılı bilgi için:
http://forum.islamiyet.gen.tr/islami-bilgi-ve-kaynaklar/97471-istigase-yardim-istemek.html

selam ve dua ile...
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
kardeşim bu yazdıklarına sen inanıyorsan bir şey diyemem ama bunlar delil teşkil etmez... bana kuran ve sünnetten sağlam deliller getire bilir misin? tasavvuf alimleri demişsiniz, beni Kuran ve sunnet razi salır...sahabe ve tabiin ve ya selef alimleri (yani onlarin yolunu gidenler)...kabirlerinde diri olma hadisine gelince kabirde diri olmak yardim etmeyi gereketirmez ve keyfiyyeti de mechul?...ve ya bu diri olmalari herşeyi duymalarini gerektirir mi....bir veli düşün dunyanin her hangi bir yerinde ona seslen sana yardim etsin duyar mi seni? duymaz cunki işitmesi nakıs...ama Allah herşeyi işitir ve bilir, kalplerden geçeni bile...velhasili kelam bir şey istegecegin zaman Allah dan iste...
 

Ahmed Muhammed

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 May 2010
Mesajlar
861
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
kardeşim bu yazdıklarına sen inanıyorsan bir şey diyemem ama bunlar delil teşkil etmez... bana kuran ve sünnetten sağlam deliller getire bilir misin? tasavvuf alimleri demişsiniz, beni Kuran ve sunnet razi salır...sahabe ve tabiin ve ya selef alimleri (yani onlarin yolunu gidenler)...kabirlerinde diri olma hadisine gelince kabirde diri olmak yardim etmeyi gereketirmez ve keyfiyyeti de mechul?...ve ya bu diri olmalari herşeyi duymalarini gerektirir mi....bir veli düşün dunyanin her hangi bir yerinde ona seslen sana yardim etsin duyar mi seni? duymaz cunki işitmesi nakıs...ama Allah herşeyi işitir ve bilir, kalplerden geçeni bile...velhasili kelam bir şey istegecegin zaman Allah dan iste...

Zaten biz de Allahü Teala'dan istiyoruz.(Allah'ın izni olmadan bir yaprak bile kıpırdayamaz.)

''Meleklerin koruması şirk olmadığı gibi, başka mahlukların yardımları da, korumaları da şirk olmaması gerekir.''

Allahü Teala bazı kullarına yardım etme yetkisi vermiştir.Abdulkadir geylani hazretlerine Gavsul Azam ismi Cenab-ı Hak tarafından ihsan edilmiştir.
Gavs:
Gavs, kelime olarak yardım eden demektir. Evliya arasında, kullara yardımla görevli olan zattır. Allahü teâlânın izniyle insanların imdadına yetişmesi sebebiyle gavs denmiştir. (altı çizili olan yere dikkat edelim lütfen.)

Sağlam delil istemişsin.Sana sağlam delil olarak;
Zamanının müctehidi,müceddidi Ariflerin ışığı ve velilerin önderi olan İmam-ı rabbani hz.'nin yazısını göstermem yeterli olacaktır inşaallah.

http://forum.islamiyet.gen.tr/mektubat-i-rabbani/97186-kutb-i-irsad-ve-kutb-i-medar-nedir.html

eğer bunuda kabul etmiyorum dersen,ben sana birşey diyemem.Allahü Teala sana doğruyu göstersin inşaallah.

selam ve dua ile...
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
kardeş meleklerin korumasiyla salihlerden yardım talep etmeyi kiyas etmen yersiz bir kiyas olmuş...hiç bir alaka yok burada...

ve Abdulakadir geylaniden bahs etmişsin...hayatta olan bir velinin keramet gostermesi olagan bir şeydir..imdada yetişe bilir yardım ede bilir tabiki sağdırsa...anlamadığım Allah azze ve celle varken neden durup salihlerden yardim isteyeyim neymiş Allah dan istiyorum ama o vesile...subhanallah Allah dan iste işte ne vesilesi...

ve sonda imam Rabbani söylemişse hata etmesi söz konusu değil mi?... ve ben san ayet, hadis ver diyorum sen İmam rabbani diyorsun..imam rabbani sahabe mi, tabiin mi, etbauttabin mi? degil...yani İmam rabbaninin bu konudakı görüşü beni bağlamaz...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt