Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yetimler Diyarı (1 Kullanıcı)

GülünSanaAşkı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Nis 2012
Mesajlar
435
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Anne-Baba
Basit iki kelimeden daha fazla anlam taşıyor..Özellikle Yetimler ve kimsesizler için..Bir çoğumuzun çok şükür anne ve babası sağ,yanında ama milyonlarca çocuk gece duvara çizdikleri resimleri öpüpte yatıyorlar..Bir çocuğu anne yazıyor yataklarının yanına..
Sadece bir anlık düşünün;annenizin sesini duymadığınızı artık duyamayacağınızı,hiç duymadığınızı..Annemizin eline çöp batsa bizim canımız daha çok yanar..Bir düşünün annenizin yaşayıp/yaşamadığını bile bilmediğinizi..
Yetimlerin yerine koyun kendinizi..Bayramları pencereden annesinin elini tutan çocukları izleyerek geçirdiğinizi düşünün..Anne diye ağladığınızda dudaklarınızdan dökülen kelimelerin ve "anne ?" sorusunun cevapsız kaldığını düşünün..
Çok zor değil düşünmek ama can yakıyor..Bir an bile olsa ondan ayrı kalmanın ağırlığı çöküyordur size..
Bir sokak çocuğunu düşünün bayramlarda;yağmur altında ıslanarak uyuduğunu,hasta olarak uyandığınız..Bir düşünün;"iyi misin yavrum,nasılsın ?" diyen bir anne sesinin olmadığını..Düşünmek zor değil ama can yakıyor..
Düşünmek kolay ama onlara yardım etmek daha kolay..Bir Yetimin yanına gidin,saçını okşayın..Yetimhanelere gidin onlarla gülün,hediyeler alın..İmkanınız yoksa onlar için dua edin,Kuran okuyun..Yetimleri;ne hayatınızda,ne göyaşlarınızda,ne gülümsemelerinizde,ne hüzünlerinizde,ne sevinçlerinizde nede dualarınızda unutmayın..
Unutmayın;Hepimiz Yetimiz..Dünya Yetimler Diyarı..

yetim1mq9.jpg


695346.jpg


Kalbinin yumusamasini ve hacetinin gorulmesini sever misin? Yetime merhamet et, onun basini oksa ve ona yediginden yedir. Kalbin yumusar ve hacetine erisirsin.
Hz. Ebud Derda (r.a.)
Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:
"Sofralarında yetim bulunduran kimselerin sofrasına şeytan asla yaklaşamaz."

Ebû Mûsa (R.A) Taberânî (R.A)
Allah'a en sevgili ev, içinde ikram gören yetim bulunan evdir.
Hz. Ibni Omer (R.A)
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
Yetim kızın basını oksayan mübarek el,
Yetim kızın basını oksayan mübarek el,
Ben de yetim bır kızım ne olur bana da gel,
Ben de yetim bır kızım ne olur bana da gel.

Yetim kizi kendine evlat sayan Muhammed,
Bende yetim bir kizim beni yavrun kabul et.
Gül sevgin yeter bana ey sevgili Resulüm,
Öyle muhtacim sana ne verirsen kabulüm.

Ya Resulallah kimsesizlerin sahibi senmissin.
Öyle demisti dedem.
Bugün sokakta cocuklar sek sek oynarken,
yine aralarina almadilar beni ittiler.
Cok üzüldüm agladim.
Dedemle babaanem teselli etti,
ya Resulallah uyurken de oyuncagima sarilip yatiyorum
Bazen teselli ediyor ama cogu zaman agliyorum,
Benimde annem olsa bana masal okur ninni söyler uyuturdu,
Benim annem de babamda sen ol ya Resulallah!
Benim basimi da sen oksa, beni de sen sev!
Biliyorum geliyorsun basimi oksuyorsun üstümü örtüyorsun,
Cünkü bazi geceler kalktigimda biri üzerimi örtüyor,
Benim annemde babamda sensin ya Resulallah!
Sensin ya Resulallah! Sensin ya Resulallah!
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
YETİM HAKKINDA AYETLER

BAKARA SURESİ 83. AYET:

Hani, biz İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.

BAKARA SURESİ 177. AYET:

İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir

BAKARA SURESİ 215. AYET:

Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.”

BAKARA SURESİ 220. AYET:

Dünya ve ahiret hakkında düşünesiniz diye böyle yapıyor. Bir de sana yetimleri soruyorlar. De ki: “Onların durumlarını düzeltmek hayırlıdır. Eğer onlara karışıp (birlikte yaşar)sanız (sakıncası yok). (Onlar da) sizin kardeşlerinizdir. Allah bozguncuyu yapıcı olandan ayırır. Allah dileseydi sizi zora sokardı. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir

NİSÂ SURESİ 2. AYET:

Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.

NİSÂ SURESİ 3. AYET:

Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın.2 Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.

NİSÂ SURESİ 6. AYET:

Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşit olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.

NİSÂ SURESİ 8. AYET:

Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlara (gönüllerini alacak) güzel sözler söyleyin.

NİSÂ SURESİ 10. AYET:

Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir

NİSÂ SURESİ 36. AYET:

Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.

NİSÂ SURESİ 127. AYET:

Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki: “Onlar hakkında size fetvayı Allah veriyor.” Kitapta, kendilerine (verilmesi) farz kılınan (miras)ı vermediğiniz ve evlenmek istediğiniz yetim kızlara, zavallı çocuklara ve yetimlere adil davranmanıza dair, size okunmakta olan âyetler de bunu açıklıyor. Ne hayır yaparsanız şüphesiz Allah onu bilir.

EN'ÂM SURESİ 152. AYET:

Rüştüne erişinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yettiği kadarıyla sorumlu tutarız. (Birisi hakkında) konuştuğunuz zaman yakınınız bile olsa adil olun. Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte bunları Allah size öğüt alasınız diye emretti.

ENFÂL SURESİ 41. AYET:

Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.

İSRÂ SURESİ 34. AYET:

Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.

KEHF SURESİ 82. AYET:

“Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.”

HAŞR SURESİ 7. AYET:

Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) haline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.

İNSAN SURESİ 8. AYET:

Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.

FECR SURESİ 17. AYET:

Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.

BELED SURESİ 16. AYET:

Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.

DUHÂ SURESİ 6. AYET:

Seni yetim bulup da barındırmadı mı?

YETİM HAKKINDA HADİSLER

"Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himaye eden kimseyle ben, cennette şöyle yan yana bulunacağız."

Hadisin ravisi Malik İbni Enes, -Peygamber Aleyhisselam'ın yaptığı gibi- işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi. Müslim, Zühd 42.

"Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır".

Ahmed ibni Hanbel, Müsned, V, 250.

"Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allah Teala onu mutlaka cennete koyar".

Tirmizî, Birr 14.

Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:

"Ben ve yanakları solmuş dul kadın, kıyamet gününde, yan yana iki parmak gibi beraber olacağız. Mevki ve güzellik sahibi bu kadın, kocasından dul kalmıştır. Kendini yetimlerine adamış ve bu durum onlar evleninceye, ya da ölünceye dek böyle devam etmiştir."

İbn Mâlik (R.A) Ebû Dâvud (R.A)

Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:

"Sofralarında yetim bulunduran kimselerin sofrasına şeytan asla yaklaşamaz."

Ebû Mûsa (R.A) Taberânî (R.A)

"Bir kimse, akrabasından veya başkasından olan bir yetimi, yetim kendisini kurtarana kadar uhdesine alsa, o kimseye Cennet vacip olur."

Ravi: Hz. Adiyy Ibni Hakem (R.A.)

"Üç kişiye kıyamet gününde Allah, nazar etmez; onları tezkiye etmez ve onlar için elim bir azap vardır: Okuturken yetimi ezen hoca, ihtiyacı yok iken dilencilik yapan kimse, yaranmak için sultana dalkavukluk yapan adam. "

Ravi: Hz. Ibni Abbas ((R.A)

Halkın içinde Allah’tan en uzak olan iki kimsedir: Birincisi, ümeranın meclisinde oturur da zulme ait sözlerinde onları tasdik eder. Diğeri ise çocukların muallimidir. Fakat onların hepsini ayni derecede eşit tutmaz. Ve yetimin hakki hususunda Allah’tan korkmaz.

Ravi: Hz. Ebu Umame (R.A)

Kalbinin yumuşamasını ve hacetinin görülmesini sever misin? Yetime merhamet et, onun başını oksa ve ona yediğinden yedir. Kalbin yumuşar ve hacetine erişirsin.

Ravi: Hz. Ebud Derda (R.A)

Namaz hususunda Allah'tan korkun. Namaz hususunda Allah'tan korkun. Namaz hususunda Allah'tan korkun. Köleleriniz hakkında da Allah'tan korkun. Su iki zaif hakkında da Allah'tan korkun; Dul kadın ve yetim çocuk.

Ravi: Hz. Enes (R.A)

Allah'a en sevgili ev, içinde ikram gören yetim bulunan evdir.

Ravi: Hz. Ibni Omer (R.A)
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
Yoksul ve yetim Hakkı

Çarşamba, 21 Şubat2007 İnsanlar içinde yakın alâkaya ve yardıma en çok muhtaç olanlar, daha hayatın başında iken, yalnız ve muhtaç kalan yetim ve öksüz çocuklardır. Bunları himaye etmek, ellerinden tutmak, ihtiyaçlarını gidermek müslümanların başta gelen vazifelerindendir. Böyle öksüz ve yetim olanlar, Allahü teâlânın bütün kullarına emânetidir. Yakınlarından başlamak üzere bütün müslümanlara bu emâneti korumak vazife olarak verilmiştir. Bu görevi yerine getirenler, Allahü teâlânın ve O'nun sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâmın rızasına kavuşmuş olur.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: (Yetim işlerine bakan kimse, ister yetimin akrabasından olsun, ister yabancılardan olsun, benimle o, Cennette şu iki parmak gibi bulunacağız). Peygamberimiz bunu söylerken orta parmağı ile şehâdet parmağını biraz açarak göstermiştir.

Yetimleri gözetmek ve korumak, aynı zamanda Sevgili Peygamberimize karşı bir borçtur. Çünkü Peygamberimiz de, hem yetim, hem de öksüz olarak büyümüştür. Yetim sevindirmek çok sevaptır. İnsanı, Cennete yüksek derecelere kavuşturur. Sevgili Peygamberimiz bunu haber vererek buyurdu ki:

(Bir kimse merhametle yetimin başını okşasa, elini üstünde gezdirdiği her kıl için, bir kötülüğü siler. Her kıl için, bir derecesini arttırır.)

Allahü teâlâ Nisa sûresi 10. âyetinde buyurdu ki:

(Yetimlerin mallarını haksız olarak yiyenler, karınlarına ancak bir ateş yerler ve yakında alevli ateşe gireceklerdir.)

Peygamber Efendimiz de; insanı helak eden, Cehennemde azap görmesine sebep olan yedi şeyden birinin yetim malı yemek olduğunu, haber vermiştir. Bir hadîs-i şeriflerinde:

(Ben iki zayıfın; yetim ile kadının hakkına tecavüz etmeyi yasaklıyorum!) buyurdu.

Eshâb-ı kiram, İslâmiyetin emirlerine uyarak yetimleri gözetirdi. Onların yedirilip, içirilmesinde kendilerine maddi yardımlarda bulunmayı vazife kabul etmişlerdi. Hazret-i Ömer'in oğlu, sofrasında bir yetim bulunmadan yemek yemezdi. Yolculukta bile, bir yetim bulur, öyle yemeğe başlardı.

Hazret-i Ömer "radıyallahü anh" bir gün çarşıya çıkmıştı. Genç bir kadın yanına gelerek O'na dedi ki:

- Ey müminlerin Emiri! Kocam öldü. Geride yetim küçük çocuklar bıraktı. Onlar, kendi yiyeceklerini temin edemiyorlar. Ekinleri ve davarları da yok. Onların, kıtlıktan yok olup gitmelerinden korkuyorum. Ben, Huzef bin Eyma el-Gif'ari'nin kızıyım. Babam, Hudeybiye'de Peygamber Efendimizle beraber bulundu.

O zaman Hazret-i Ömer durdu ve:

- Bu ne büyük şeref! dedi. Evinin önünde bağlı duran besili devenin yanına gitti. Yiyecek ve elbise dolu iki çuvalı deveye yükledi. Yularını ona vererek:

- Bunu al götür. Bitince Allah daha hayırlısını verir, dedi.

Dinimiz, yetimin zayıf sayılmamasını ve horlanmamasını emretmektedir. Zira, yetimin kalbi çok hassastır. Yardımcısı Allahü teâlâdır. Bu sebeple yetime haksızlık etmekten, onu incitip ağlatmaktan Allah'a sığınmak ve korkunç belâ ve musibetlerle karşılaşmaya sebep olan yetim hakkı yemekten şiddetle kaçınmak gerekir.

Birçok şehirlerin batmasına, sarayların ve köşklerin yıkılmasına yetimlerin ahı sebep olmuştur. Peygamberimiz buyurdu ki:

(Yetim dövüldüğü zaman ağlamasından dolayı arş-ı âlâ titrer ve Allahü teâlâ, meleklerine şöyle buyurur:

- Ey meleklerim, babasını toprağa gömdüğüm yetimi kim ağlattı?)

Kendisi onu ağlatanı en iyi bildiği halde, yetimin şanını yükseltmek için böyle sorar. Melekler de:

- Allahü teâlâ en iyisini bilir der.

(- Ey meleklerim, sizi şahit tutuyorum ki, her kim o yetimi memnun ederse, ben de onu kıyamet günü memnun ederim!)
 

GülünSanaAşkı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Nis 2012
Mesajlar
435
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Allah razı olsun...Yetimlerin başını okşamaktan uzak kalmayalım..Rabbim herkesten razı olsun İnşaAllah..
 

GülünSanaAşkı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Nis 2012
Mesajlar
435
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
alt_manset_603_159269.jpg


SEBEPLER
Yetim oranının artmasına sebep olan başlıca faktörler;savaş salgın hastalıklar açlık kuraklık kazalardır..Her yıl milyonlarca çocuğun AIDS yüzünden Yetim kaldığı bilinmektedir..

ORANLAR
Yetimlik oranı gelişmemiş ülkelerde gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir..En yüksek Yetimlik oranı Asya ve Afrika kıtasındadır..Bu yerlerde savaş,salgın hastalık,açlık gibi olguların gelişmiş ülkelere göre daha sık görülmesi sebebiyle yetimlik oranı daha fazladır..

ÇOCUK HAKLARI
1990 tarihinde Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği ve yürürlüğe giren Türkiye'ninde imzalamış olduğu bir sözleşme vardır;Çocuk Hakları Sözleşmesi..Bu sözleşmeyle amaçlanan olgu;dünyadaki öksüz ve yetim çocukların haklarını din,dil,ırk,renk ayrımı yapmadan eşit bir şekilde korumak ve onlara yardım etmektir..

20-kasim-dunya-cocuk-haklari-gunu.jpg



 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
67
Gülün sana aşkı ...:
Kardeşim arkadaşlık kabulünde profil sayfamız çok karışık oluyor...Mağlum olduğunuz üzere yaşlı birinin takibinde kafa karışıklığı oluşuyor ...
O yüzden sildim sakın darılmayın olur mu ...zaten biz sizinle yiz endişeye mahal yok tabi ki sizi takip ediyoruz...
Selamlar...
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
senden başka kimim varki
sensiz yetim öksüzüm resul s.as.
tutunacak dalımmı varki
alsan beni yanına nolur

dardayım çok dardayım rasul
dardayım çok dardayım rasul çıkmaz yollardayım ey rasul
çıkmaz yollardayım ey rasul aşkınla bi çareyim rasul
aşkınla bi çareyim rasul sevdalıyım sana ey rasul sevdalıyım sana ey rasul

gel efendim imdadıma
gel efendim imdadıma yetiş benim feryadıma
yetiş benim feryadıma tez ereyim muradıma
tez ereyim muradıma alsan beni yanına nolur alsan beni yanına nolur

kimsesizim biçareyim kimsesizim biçareyim
ezilmiş yanmış yüreğim ezilmiş yanmış yüreğim
uğruna canımı vereyim uğruna canımı vereyim
bassan beni bağrına nolur
 

Margos

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eyl 2012
Mesajlar
78
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Selamun Aleyküm.. Çok yakınımız olan birisinin vefatı ile 3 çocuğun yetim kalmasına yakinen şahit oldum. Akrabalarımızın ve bizim yardımımızla şu an kirada otururken ev aldılar ve durumları eskisinden bile daha iyi şu anda.. Allah kimseyi yetim bırakmıyor, nimetlerini o kadar düzgün ve adaletli dağıtıyor ki, aklımızla çoğu zaman anlayamıyoruz bu durumu.. Yetimler ve mahzun çocuklar için dernek kurmayı bile düşünüyorum arkadaşlar. Herkese hepsine ulaşmayı amaçlıyorum ama şu anda uzak bir hayal bu benim için.. Maddi-Manevi olanaklar olarak.. Selametle..
 

GülünSanaAşkı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Nis 2012
Mesajlar
435
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Hiç kimse yok kimsesiz
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım
Ey kimsesizler kimsesi

Kimse aradığım yollarda
Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana
Kimse aradığım yollar
Kimsesiz kimselerle doldu

Fatih Sultan Mehmed

Kimsesizlerin kimsesi Peygamber Efendimiz(s.a.v) ve Allah(c.c)'tır..Rabbim Yetimleri bir başına bırakmaz..Ve kullarınında yetimlerin başını okşamasını ister..Çok güzel bir düşünceniz var..İnşaAllah tüm insanlık elele yetimler için daha fazla güzelliğe imza atabiliriz..Rabbim bu yolculuktan razı olsun;yar ve yardımcımız olsun..
 

GülünSanaAşkı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Nis 2012
Mesajlar
435
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Kaç çocuk var biliyor musun;"hayal" kelimesinden habersiz
Kaç genç ve ürkek yürek var dünyada;kimsesiz
Gittikleri yol farklı olsada sonuç aynı;belirsiz
Kara gecenin koynuna giren yetimler sayıklar;"annemiz"

Umutları var mıydı hala içlerinde ?
Peki mutluluk hiç uğramış mıydı geçerken gözlerine ?
Hiç sıcak bir el deymiş miydi ellerine ?
Peki acıları,gözyaşları,kederleri sızı olup girmiş miydi insanların kalplerine ?
Peki Ey İnsan,sen ! Koydun mu hiç kendini yetimlerin yerine ?


caebe253ecb62de45dca875b3a5a6e60.jpg

ac_yetim_cocuk1.jpg
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
PEYGAMBERİMİZİN YETİMLERE ŞEFKATİ Peygamberimizin yetim çocuklara apayrı bir şefkati vardı. Onlara çok müşfik davranırdı. Kendisi de yetim olarak büyüdüğü için, yetimliğin ne kadar acı ve zor olduğunu biliyordu. Yetimlere olan merhametinden dolayı, devamlı olarak onları korur, haksızlığa uğradıkları zaman haklarını arardı.

Ebû Cehil, bir yetimin vasisiydi. Çocuğun bütün malı yanındaydı, fakat ona koklatmıyordu.

Bir gün çocuk aç ve çıplak olarak geldi, malından bir-şey istedi. Ebû Cehil, azarlayarak yanından kovdu. Sonra da Kureyş'in ileri gelenleri çocukla alay ederek, "Muhammed'e git de, sana yardımcı olsun" dediler.

Onların bu kötü niyetini anlamayan saf ve masum çocuk doğruca Peygamberimize gitti. Halini arz etti. Peygamberimiz çocuğu yanına alarak Ebû Cehil'in bulunduğu yere geldi. Yetimin hakkını vermesini söyledi. Peygamberimizi karşısında gören Ebû Cehil hiç itiraz etmeden yetimin malım iade etti.

Ebû Cehil'in bu uysallığını gören müşrikler, "Sen de sapıttın, Muhammed gibi çocuklaştın" diye onu küçümsediler.

Ebû Cehil tuhaf bir haldeydi. Onlara şöyle dedi:

"Hayır, siz de benim yerimde olsaydınız, aynı şeyi yapardınız. Çünkü onun sağında ve solunda birer mızrak gördüm. Vermeyecek olsam bana saplanacaktı."

Peygamberimizin kendi evinden de yetim eksik olmazdı. Hz. Hatice ile evlendiğinde, Hatice validemizin ölen kocasından Hind isminde bir erkek çocuğu vardı. Peygamberimiz o yetime kendi öz çocuğu gibi bakmış, yetiştirmişti.

Yine Peygamberimiz Hz. Ümmü Seleme ile evlendiğinde, beraberinde beş yetimi vardı. Peygamberimiz ona, beraberinde yetim çocukların bulunmasının evlenmesine bir engel olmayacağını söyledi ve öylece kabul etti. Bu çocukların babası Ebû Seleme seçkin Sahabîlerdendi. Bir savaşta şehit olmuştu. Bu çocuklar Peygamberimizden, öz babalarını aratmayacak, hatta daha sıcak bir şefkat görmüşlerdi.

Yapılan savaşlar sonunda şehit düşen Sahabîlerin çocukları yetim kalıyordu. Peygamberimiz bu çocuklara ayrı bir ilgi gösterir, onları yalnız bırakmaz, ihtiyaçlarını karşılardı. Bazılarını da bizzat kendi himayesine alırdı.

Peygamberimiz bir bayram namazından sonra mescitten çıktığında, çocukların neşe ve sevinç içinde oynadıklarını gördü. Bir duvarın dibinde de perişan kılıklı ve mahzun bir çocuk ağlayıp duruyordu. Dikkatim çekti. Doğru onun yanına vardı.

"Yavrum, neyin var, niçin böyle üzgün duruyorsun? Arkadaşlarınla birlikte niçin oynamıyorsun?"

Çocuk bir yetimdi. Babası Uhud'da şehit olmuştu. Annesi de başka biriyle evlenince çocuk sahipsiz kalmıştı. Resul-i Ekrem Efendimiz çocuğun elinden tuttu. Başını okşadı, gönlünü aldı. Sevindirici bir haber verdi:

"Neden ağlıyorsun? Ben baban, Âişe annen, Fatıma kardeşin olsun, istemez misin?

Çocuk sevincinden uçacak gibiydi. Heyecanla, "Nasıl razı olmam, Yâ Resulallah?" diyebildi.

Peygamberimiz ismini sordu: "Buceyr" dedi. "Hayır. Senin ismin Beşir olsun" buyurdu.

Peygamberimiz çocuğu aldı, evine götürdü. Yedirip içirdi, üstünü başını giydirdi.

Karnı tok, sırtı pek olan çocuk bir süre sonra oynayan çocukların arasına karışmak üzere sokağa çıktı.

Neden sevinmeyecekti? Babası Cennete gitmişti; ama şimdi babasının yerine geçen insan, bütün babaların en hayırlısıydı.

Arkadaşları Beşir'in halindeki değişikliği görünce etrafına toplandılar. Merakla sordular:

"Sen daha önce ağlayıp duruyordun. Şimdi nasıl oldun da bu hale geldin?"

Beşir cevap verdi:

"Açtım, doydum; çıplaktım, giyindim; yetimdim, Resulullah babam, Âişe annem oldu."

Bunun üzerine diğer çocuklar Beşir'e gıpta ederek şöyle dediler:

"Ne olaydı, keşke bizim de babalarımız Uhud'da şehit olaydı da, biz de öyle bahtiyar bir babaya kavuşmuş olaydık."

Peygamberimizin vefatına kadar Beşir bin Akra onun yanında kaldı. Peygamberimiz ebedî âleme göçtükten sonra Beşir için asıl yetimlik başlamış oldu. Şöyle ağlıyordu:

"İşte şimdi yetim kaldım, işte şimdi garip oldum."

Yetimin sadece başını okşamak bile çok büyük bir sevap ve Cennet müjdesidir. Efendimiz bu sevabı şöyle ifade buyururlar:

"Kim sırf Allah rızası için şefkatle yetimin başını ok-şarsa, elinin değdiği saçlar sayısınca ecir ve sevap kazanır. Yanındaki yetime iyilik yapan kimse ile ben şu iki parmak gibi Cennette beraber olacağız." Daha sonra da orta parmağı ile işaret parmağının aralarını açarak gösterdi.

Kocası öldüğü halde çocuklarının başında bekleyen, onları büyütüp yetiştiren, hayâta hazırlayan, edep ve ahlâk öğreten, dul bir hanımın, Peygamberimizin gözünde çok büyük yeri vardır.

Şöyle buyuruyorlar:

"Cennetin kapısını ilk önce ben açacağım. Bununla birlikte bir kadının Cennetin kapısını açmak üzere beni geçtiğini görünce:

"Ne oluyor, sen kimsin?" diye sorarım. O da:

"Dünyada iken yetim kalan çocuklarımın başını bekleyen bir kadınım" diye cevap verir.

Yetim çocuklara bakmak, ihtiyaçlarını karşılamak, bakım ve eğitimleri ile meşgul olmak insanın şahsiyeti, karakteri ve ahlâkı üzerinde de büyük etki yapmaktadır.

Ebu'd-Derdâ rivayet ediyor:

"Peygamber Efendimize bir adam geldi, kalbinin katılığından dert yandı. Resulullah (a.s.m) ona şu tavsiyede bulundular:

"Kalbinin yumuşak olmasını, ihtiyacın olan şeylere kavuşmayı ister misin?

"Öyle ise yetime şefkat göster, başını okşa, yediğinden ona yedir ki, kalbin yumuşasın ve muhtaç olduğun şeylere kavuşasın."
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
Suan duygu yogunlugu icerisindeyim bugunluk devam edemeyecegim. Selametle. Dua ile....
 

GülünSanaAşkı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Nis 2012
Mesajlar
435
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Allah razı olsun,herşey için..Rabbim herşeyi gönlünüzce versin..Rabbim derdinize derman versin..Yar ve yardımcınız olsun İnşaAllah..
 

tsunami

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2006
Mesajlar
4,691
Tepki puanı
15
Puanları
36
Yaş
39
Eğer yetimseniz kanadınızın kırık olduğunu hissedersiniz. Büyüdükçe babanızın olmayışının acısı yüreğinizde daha da sancılı bir hâl almaya başlar. Akşam yaklaşınca bu yalnızlık âdeta çöreklenir minicik kalbinize… ehh aksam olur her kesin BABASI elinde cantasi ve erzaki ile gelirken Sen yetimim Gelmeyeceğini bildiğiniz hâlde pencerede beklersiniz saatlerce… Sonra adınızın “Yetim” olduğunu öğrenirsiniz. Acınızın ve adınızın en başına buruk bir sesle eklersiniz “ben yetimim”!.. Zavalli garip sanki engelli ve eksiksiniz her An sizden oyle bahsedilir.Miskin yetim diye bir de aciyanlar olur...

Büluğ cagina kadar artık Rabbimin NAZ nazlı niyazlı kulusunuzdur. Bir ağlasanız Arş-ı Âlâ titrer. Tebessümünüze vesîle olan her kulun duâları makbul olur. Sizin başınızı okşayan her el sevap ve ecirle mükâfâtlandırılır. “Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır.”buyrulur. (Ahmed bin Hanbel Müsned V 250)

Eğer “ben bir yetimin başını okşayamam bir garibin yüzünü güldüremem!” diyorsanız dikkat edin mutlaka kalbiniz katılaşmıştır. Çünkü Kâinâtın Biricik Efendisi şöyle buyurur:

“Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur yetimin başını okşa!” (Ahmed ibn-i Hanbel II 263 387)

Bir yetim olarak Âlemlerin Rabbi’nin insanlığa emânetiyim ben… Hani âyet-i kerîmede buyruluyor ya: “Yetimi sakın ezme el açıp isteyeni de sakın azarlama!” (ed-Duhâ 9-10) Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in cennette komşusu olmak istiyorsan eğer sahipsiz yetimleri sahiplen onlara sıcak bir yuva hazırla ve onları himâye eden bir ebeveyn ol…

Zira “Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himâye eden kimseyle ben cennette şöyle yanyana bulunacağız.” buyurmuş (Müslim Zühd 42)ve mübârek işaret ve orta parmaklarını birleştirerek teminat vermişti En Sevgili… Eğer günahlarının affedilmesini istiyorsan Fahr-i Kâinât Efendimiz’in şu hadîs-i şerîfini oku ve hislen!

“Bir kimse Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürse affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde Allah onu mutlaka cennete koyar.” (Tirmîzî Birr 14/1917)

Hadîs-i şerifte işaret edilen “affedilmeyecek günahlar” Cenâb-ı Hakk’a şirk koşmak ve kul hakkıdır.

Aman sakın ha benim hakkımı gasp etme! Beni kendi malımdan mahrum eyleme! Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in nasihatine kulak ver! “İki zayıf kimsenin yetimle kadının hakkını yemekten herkesi şiddetle sakındırıyorum.” (İbn-i Mâce Edeb 6)

Merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbimiz’in ihtarlarıyla titresin yüreğin… “Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler hiç şüphesiz karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.” (en-Nisâ 10)

“…Sana yetimi soruyorlar. De ki: Onları iyi yetiştirmek (kendi başlarına bırakıp ihmal etmekten) daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşıyorsanız unutmayınız ki onlar sizin din kardeşlerinizdir. Allah işleri bozanla düzelteni bilir…” (el-Bakara 220)

Ey yetim kardeşim!.. Sana da şunu hatırlatmak isterim: Eğer yetim olmak seni çok üzüyor -Allah muhafaza- utandırıyorsa yetimlerin şânı öksüzlerin incisi Allâh’ın Habibi Muhammed Mustafâ’sının da bir yetim olduğunu düşün!.. Eğer yetimlik utanılacak bir şey olsaydı hiç Efendimiz yetim olur muydu?!

Yetimlik tevâzû mektebidir. Rivâyet olunur ki: “Allah Zü’l-Celâl Hazretleri peygamberlerine teker teker:

“Sen nesin kimsin?” diye sormuş. Peygamberler de şu cevapları vermişler: Adem -aleyhisselâm- “Ben safiyyullâhım yâ Rabbi!” Nuh -aleyhisselâm- “Ben neciyyullâhım yâ Rabbi!” İbrahim -aleyhisselâm- “Ben halîlullâhım yâ Rabbi!” İsmail -aleyhisselâm- “Ben zebîhullâhım yâ Rabbi!” Musa -aleyhisselâm- “Ben kelîmullahım yâ Rabbi!”

Şüphesiz bunlar Rabbimizin peygamberlerine ikram ettiği sıfat ve vasıflardır. Bizim Biricik Efendimize gelince bizim bilebildiğimiz kaç tane isme ve vasfa sahiptir: Rahmeten li’l-Âlemindir. Raûf ve Rahim Habîbullâh Hâtemü’l-Enbiyâ Varlık nûru Şefâat-i uzmâ sahibidir. Kimbilir daha niceleri…

“Allâhü Zü’l-Celâl Hazretleri aynı soruyu Rasûlullâh Efendimiz’e sorduğu zaman O bu vasıfların hiçbirini söylememiş sadece: “-Ben bir yetimim ya Rabbi!..” cevabını vermiştir.

O’nun bu tevâzuu (alçak gönüllülüğü) Rabbimizin o kadar hoşuna gitmiştir ki: «-Ey Habîbim! Madem ki sen bu derece tevâzû gösterdin Ben de sana cemâlimi nasip ettim!..» buyurmuştur.”

Bu yetimlik mektebinde azığımız sabır ve şükür olmalı ki Cenâb-ı Hak bize de ebedî âlemde devamlı cemâlini seyredenlerden olmayı nasip buyursun Âmin!..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt