Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ye’se Düşmek mi? Asla! (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Ye’se Düşmek mi? Asla!

Tevhid mücadelesinin esası; beşer fıtratının kula kulluktan kurtulup, âlemlerin rabbi olan fıtratın yegâne sahibi Allah'ın otoritesine teslim olmasını saglamaktır. Bu ise bu uğurda savaşım vermekten ziyade savaşım başlatabilmekle mümkündür. Herkes savaşım verebilir lakin savaşımın niteliği ayrı bir önem arzetmektedir. Kimin adına savaşım verdiğimiz kadar savaşım verdiğimiz mihenkde önemlidir. Savaşımın seyri beşeri hissiyat ve endişelerden kaynaklanmamalı. Muvahhid kimliğini âlemlerin rabbi olan Allah'dan alan kimsedir ki; onun duruşunda, savaşımında vahyin sunduğu bireysel ve toplumsal yasaların tahakkukunu gözlemleriz. Muvahhidi kimlik; duruşunun yasalarını, alemlerin Rabbi olan Allah'dan alır. Onun hayatında bu noktada ne bir ifrat nede bir tefrit gözlemleyemeyiz. Onun mücadele surecinde zaman zaman zafer, kimi zamanda hezimet söz konusu olabilir. Lakin başarıyla sevinen bu gönüller, kimi zaman yenilgiyle karşılaştıklarındaki teslimiyetçi tavırları ile de imtihan olduklarının bilincindedirler.. Lakin fıtratın sahibi olan Allah; "o günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz. (Zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz).." (Al_i İmran-140) buyurmaktadır. İşte bu rabbani idrak bize zaferinde yenilginin de sünentullahın bir gereği olduğu bilincini verir. Nuh (as)ın rabbine yakarışı belkide bugün bizim içerisinde bulunduğumuz cahili ortamdan çıkışımız için adeta bir yol göstermektedir. Küresel istikbarın topyekün kuşatma altına aldığı beşer fıtratının bugün ne kadar böylesi bir duaya, yakarışa ihtiyacı vardır. "Bunun üzerine rabbine:" ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek yalvardı."(Kamer_10) Dokuzyüzelli yıllık dolu dolu bir mücadele seyrinden sonra, yalnızlığını, adeta yenilmişliğini rabbine arz eden bir ruh. Yeise kapılmaksızın, kavmini terk edip gitmeksizin, yıllarca uğraştım adam olmuyorlar işte demeksizin sadece ve sadece yenik düştüğünü ifade eden bir bilinç. Öyleki bu yakarış onu daha bir rabbine yaklaştırmakta, onun sığınağına sığınmak istemekten öte bir şey değildir. Savaşım başlatıp ilkelerle hareket eden bir peygamber, yine yeise kapılmaksızın rabbine rüku etmekte, ona sığınmakta, ondan çözüm aramakta. Bu yöneliş beraberinde gaybi yardımları getirmekte, savaşımının önü açılmaktadır. Bu durum bize gaybi yardımlar neden gelmiyor handikap'ına kapılan gönüller için cevap mahiyeti arzetmektedir. Bugün ümmetin içerisinde bulunduğu durum Nuh(as) hayatında belirdiği şekilde yenilgi şeklinde değil de yeise düşme şeklinde idrak edildiğinden muvahhidi gönüller içerisinde bulundukları durumdan bir çıkış yolu bulamamaktadırlar. Hâlbuki yenilgi terkedip gitmenin gerekçesi olmamalı. Mağlubiyet mucadeleyi terke götürmemeli. Çünkü yeise düşen birey yada toplumun hayata dair verebileceği ne olabilir ki?. Hâlbuki muvahhid her durumda dik durabilmeli, varlığının gereği duruşunu sürdürebilmelidir. Kur'an talut ve calut kıssasında duruş örneği vermektedir. "bugün bizim Calut'a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yoktur dediler"(bakara-249) İşte bir topluluğun yenilgi psikolojisi. Daha sahaya çıkmadan mağlubiyeti kabullenen güruh. Ama bir topluluk daha varki tarihin her döneminde var olan ve var olacak muvahhidlerde varki onların tavrı bambaşka. Kur'an bize onların tavırlarını da sunmakta, bu kıssayı evrenselleştirmektedir. "Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar; Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.'dediler."(Bakara-249)Bu düşünce insana galibiyet ve mağlubiyetin yegâne merciini tanıtmakta. Yeise düşmeyi değil sabrı kuşanmayı tavsiye etmektedir. Allaha sığınan onun rızası için yaşananlara sabreden muvahhidi gönüllerin yeise düşmesi düşünülebilir mi?. Nitekim bu sabrın gereği Davut (as) attığı taş calutun işini bitirmekte gaybi yardım tekrar beşer hayatında cereyan etmektedir. İşte Davut (as) attığı o taşlar bugün Filistin'de, Lübnan'da intifada hareketlerinin de ilham kaynağı olmakta intifadanın taşları adeta Davut (as) örneğinde olduğu gibi küresel calut olan işgalci Siyonist İsrail ve onun ortağı Amerika'nın gücünü bu bölgede sarsmaktadır. Allah resulünün hayatınıda mercek altına almalı, yenilgi, mağlubiyet psikolojisinin yeise dönüşmemesini sağlamalıyız. Ki Allah rasulü Bedirde ki kazanımının akabinde Uhud'da yenilgiyle karsılaşması gerekçesi irdelenmelidir. Yenilgi, ye'se düşmek arasındaki en belirgin fark direniş bilincinin kaybolmasıdır. Yenilgiyi tadan muvahhid gönüller bir zaman sonra bunu galibiyete çevirebilirler, ye'se düşen gönüllerde ise direkt bir teslimiyet, değerlerden inhiraf gözlemleyebiliriz. Bugün ortadoğuda yıllardır süren bir filistin gerçeği vardır. İşgalci siyonist israil askerlerine karşı taşlarla, sopalarla mücadele veren bir bilinç. Çağın en modern silahlarıyla donanmış ordusu karşısında teslimiyet göstermeyen bir ruh. Ye'se düşmekse belki de en fazla hakkı olan onlar. Ama yenilgi'yi direnişe, intifada'ya dönüştüren toplumların Ye'se düşmesi düşünülemez. o halde ne yapmalı? Hâlihazırdaki duruşlarımızı tekrar gözden geçirmeli, yegâne mihengimiz olan kur'an ile sağlamasını yapmalıyız ki; bireysel ve toplumsal yaşantımızda zafer ve yenilgi kavramları yerini bulabilsin. Hz. Zeynep(ra) düşünelim. Kerbela çöllerinde tüm yaranlarını kaybeden zeynep yinede hakkı haykırmakta, peygamberi duruşunu sürdürmektedir. Bu mektep Ye'si kabullenmez. Bir köşeye çekilip, zaman kendini kurtarma zamanıdır düşüncesini de meşru görmez. Bu din aksiyon dinidir. Öyle ki iman fıtratın derinliklerinde atıl kalamaz. Aksiyona dönüşmeyen, her an aksiyon halinde olmayan bir iman tevhidi bir imanda olamaz. İman bilenen bir bıçak gibidir. Körelmeye terk edilmesi düşünülemez. Hayatı topyekûn kuşatan bir iman beraberinde direniş bilincini verecektir. Direndikçe bilenecek, adeta tarihin derinliklerine hapsedilen o güzide sahabe nesli gibi yeniden yaşanılan zamana damgasını vuracaktır. Çünkü cahiliye ölü değildir. Bilakis her zamankinden daha diridir. Ye'se düşmemekte, bilenmiş bir şekilde muvahhidi dünya görüşünün karşısında durmakta, tarihte olduğu gibi bugünde savaşım vermektedir. Hendekler kazılıp içerisi kor ateşlerle doldurulsa da, bedenler demir taraklarla taransada, aklın sınırlarını bile zorlayan işkencelerle çepeçevre sarılsakta, davet yolunda dökülüp bir kısmımız gerisin geriye dönse de, küresel güçlerin hile ve desiseleriyle ekonomik muhasara altına alınsakta, velhasıl tek başımıza kalsakta direnmeyi bilmeli daha bir keskinleşmeliyiz. Ümidi yitirmek, köşemize çekilmek bizim düsturumuz olmamalı. Hele Ye'se düşmek mi ASLA!...
 

talipamca

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
1,472
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Allah(cc) Razi Olsun..

Allah(cc) Razi Olsun..

O halde ne yapmalı?
Hâlihazırdaki duruşlarımızı tekrar gözden geçirmeli, yegâne mihengimiz olan kur'an ile sağlamasını yapmalıyız ki; bireysel ve toplumsal yaşantımızda zafer ve yenilgi kavramları yerini bulabilsin.

Hz. Zeynep(ra) düşünelim. Kerbela çöllerinde tüm yaranlarını kaybeden zeynep yinede hakkı haykırmakta, peygamberi duruşunu sürdürmektedir.
Bu mektep Ye'si kabullenmez. Bir köşeye çekilip, zaman kendini kurtarma zamanıdır düşüncesini de meşru görmez.
Bu din aksiyon dinidir. Öyle ki iman fıtratın derinliklerinde atıl kalamaz.
Aksiyona dönüşmeyen, her an aksiyon halinde olmayan bir iman tevhidi bir imanda olamaz. ,
İman bilenen bir bıçak gibidir. Körelmeye terk edilmesi düşünülemez. Hayatı topyekûn kuşatan bir iman beraberinde direniş bilincini verecektir.
Direndikçe bilenecek, adeta tarihin derinliklerine hapsedilen o güzide sahabe nesli gibi yeniden yaşanılan zamana damgasını vuracaktır.
Çünkü cahiliye ölü değildir. Bilakis her zamankinden daha diridir. Ye'se düşmemekte, bilenmiş bir şekilde muvahhidi dünya görüşünün karşısında durmakta, tarihte olduğu gibi bugünde savaşım vermektedir.
Hendekler kazılıp içerisi kor ateşlerle doldurulsa da, bedenler demir taraklarla taransada, aklın sınırlarını bile zorlayan işkencelerle çepeçevre sarılsakta, davet yolunda dökülüp bir kısmımız gerisin geriye dönse de, küresel güçlerin hile ve desiseleriyle ekonomik muhasara altına alınsakta, velhasıl tek başımıza kalsakta direnmeyi bilmeli daha bir keskinleşmeliyiz. Ümidi yitirmek, köşemize çekilmek bizim düsturumuz olmamalı.
Hele Ye'se düşmek mi ASLA!...

EsSelamuAleykümVeRahmetullahiVeBerekatuhu
Kardeşim..
Tevhid mücadelesinin ruhunu kuşanmış Alemlerin Rabbi Allah(CC)'a kulluk yolunda her türlü zorluk ve engellemelere karşın yılgınlığa düşmeden evvel ümmetlerin başına gelen haller..bu uğurda çekilen çileler yeniden gözden geçirilerek..bilinçli bir gidişe sabırla-ibadetle
hakkıyla rızaya ulaşabilmek gayreti içinde vasıl olabilmek için..
Ye 'se düşmek mi asla !..

Allah(CC) razı olsun kardeşim..Mevlam bu yola iman gerçeğini kavramış müslüman-mü'min kulları olarak sebatla yürüyenlerden eylesin cümlemizi inşaAllah..
Selam..saygı..sevgi ve baki dualarım ile Allah(CC)'a emanet olunuz..
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
ankara
[size=+2]rabbine:" ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek yalvardı."(Kamer_10) Dokuzyüzelli yıllık dolu dolu bir mücadele seyrinden sonra, yalnızlığını, adeta yenilmişliğini rabbine arz eden bir ruh. Yeise kapılmaksızın, kavmini terk edip gitmeksizin, yıllarca uğraştım adam olmuyorlar işte demeksizin sadece ve sadece yenik düştüğünü ifade eden bir bilinç. Öyleki bu yakarış onu daha bir rabbine yaklaştırmakta, onun sığınağına sığınmak istemekten öte bir şey değildir. Savaşım başlatıp ilkelerle hareket eden bir peygamber, yine yeise kapılmaksızın rabbine rüku etmekte, ona sığınmakta, ondan çözüm aramakta. Bu yöneliş beraberinde gaybi yardımları getirmekte, savaşımının önü açılmaktadır. Bu durum bize gaybi yardımlar neden gelmiyor handikap'ına kapılan gönüller için cevap mahiyeti arzetmektedir. Bugün ümmetin içerisinde bulunduğu durum Nuh(as) hayatında belirdiği şekilde yenilgi şeklinde değil de yeise düşme şeklinde idrak edildiğinden muvahhidi gönüller içerisinde bulundukları durumdan bir çıkış yolu bulamamaktadırlar. Hâlbuki yenilgi terkedip gitmenin gerekçesi olmamalı. Mağlubiyet mucadeleyi terke götürmemeli. Çünkü yeise düşen birey yada toplumun hayata dair verebileceği ne olabilir ki?. Hâlbuki muvahhid her durumda dik durabilmeli, varlığının gereği duruşunu sürdürebilmelidir. Kur'an talut ve calut kıssasında duruş örneği vermektedir. "bugün bizim Calut'a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yoktur dediler"(bakara-249) İşte bir topluluğun yenilgi psikolojisi. Daha sahaya çıkmadan mağlubiyeti kabullenen güruh. Ama bir topluluk daha varki tarihin her döneminde var olan ve var olacak muvahhidlerde varki onların tavrı bambaşka. Kur'an bize onların tavırlarını da sunmakta, bu kıssayı evrenselleştirmektedir. "Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar; Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.'dediler."(Bakara-249)[/size]

selamun aleykum. Allah razı olsun.
güncellediğiniz için Talipamcam sizden de Allah razı olsun.
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
46
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Savaşım başlatıp ilkelerle hareket eden bir peygamber, yine yeise kapılmaksızın rabbine rüku etmekte, ona sığınmakta, ondan çözüm aramakta. Bu yöneliş beraberinde gaybi yardımları getirmekte, savaşımının önü açılmaktadır. Bu durum bize gaybi yardımlar neden gelmiyor handikap'ına kapılan gönüller için cevap mahiyeti arzetmektedir.

İman bilenen bir bıçak gibidir. Körelmeye terk edilmesi düşünülemez. Hayatı topyekûn kuşatan bir iman beraberinde direniş bilincini verecektir. Direndikçe bilenecek, adeta tarihin derinliklerine hapsedilen o güzide sahabe nesli gibi yeniden yaşanılan zamana damgasını vuracaktır. Çünkü cahiliye ölü değildir. Bilakis her zamankinden daha diridir. Ye'se düşmemekte, bilenmiş bir şekilde muvahhidi dünya görüşünün karşısında durmakta, tarihte olduğu gibi bugünde savaşım vermektedir. Hendekler kazılıp içerisi kor ateşlerle doldurulsa da, bedenler demir taraklarla taransada, aklın sınırlarını bile zorlayan işkencelerle çepeçevre sarılsakta, davet yolunda dökülüp bir kısmımız gerisin geriye dönse de, küresel güçlerin hile ve desiseleriyle ekonomik muhasara altına alınsakta, velhasıl tek başımıza kalsakta direnmeyi bilmeli daha bir keskinleşmeliyiz. Ümidi yitirmek, köşemize çekilmek bizim düsturumuz olmamalı. Hele Ye'se düşmek mi ASLA!...

____selamün aleyküm ..
faydalı bir paylaşım olmuş rabbim razı olsun
selam ve dua ile________


 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt