Geçenlerde yazdığım bir yazıda şöyle demiştim:
- Hayatını Yaratanın emrine uygun şekilde yaşamayı düşünmeyenlere bir diyeceğim yoktur. Onlar kendi hayat gayelerini kendileri tespit ederler. Nefsi alışkanlıklarının önüne kutsal doğrularla, haram helal inançlarıyla çıkılmasını uygun bulmayabilirler. Ben, hayatını inancına uygun şekilde yaşamak isteyenlere seslenmek istiyor ve diyorum ki:
-Bilhassa sizler dikkat ediyor, tedbirli oluyor musunuz bu sıcak yaz mevsiminde!
-Neye mi dikkat ediyor musunuz bu sıcak yaz mevsiminde?
-Dünyevi ihtiraslarınıza, makam mevki arzularınıza, para pul hırslarınıza.. dikkat edin demiyorum. Dindarlığınız, haram helal inancınız sizi bu türlü hırs ve arzularınızın baskı ve tazyikinden kurtarabilir. Ama mevsimlik fitnenin baskı ve tazyikinden asla!..
-Neymiş bu mevsimlik fitne.. diyorsunuz değil mi? Hemen arz edeyim mevsimlik fitneyle neyi kastettiğimi.
Bilindiği üzere bir imtihan unsuru olarak benliğimize yerleştirilmiş çeşitli duygularımız vardır. Bu duyguların hepsini de meşru çizgide tutabiliriz. Ama cinsel hislere gelince, orada birazcık düşünmek ve Allaha sığınıp kendini özel bir korumaya almak gerekmektedir. Çünkü tahrike maruz kalmış cinsel hislerin zararından korunmak kolay değildir. İşte bundan dolayı Allah Resulü Efendimiz (sas):
-Benden sonra erkekler için (kendini teşhir eden) kadın fitnesinden daha zararlı bir fitne olmayacaktır!. ikazıyla cinsel fitnenin dehşetli cazibesine dikkatimizi çekmiş, uyarılarda bulunmuştur... Bir diğer hadiste de:
-Yabancı bir kadınla bir erkek, baş başa yalnız yerlerde şaibeli şekilde kalırlarsa üçüncüleri şeytan olur! hatırlatmasıyla da, fitnenin kendisini bırakın, buna vesile olabilecek tenha buluşmalardan dahi uzak kalınması gereğine işarette bulunmuştur.
Anlaşılan odur ki, insandaki cinsi duygular tahrike maruz bırakılmazsa zararlı olmaz. Sahibini ve muhatabını pişman olacağı yanlışlara, günahlara zorlamaz. Ama ne zaman tahriklerle, teşhirlerle yüz yüze, göz göze gelir, işte ondan sonradır ki uyuyan yılan uyandırılmış, sahibini kıskacına almıştır. Benim iradem kuvvetli, imanım sağlam, pişman olacağım yanlışlara düşmem, kimseye zarar vermem.. diyemez, dememelidir de.
Çünkü cinsi hisleri alevlendirilmiş insan, iradesini kontrol eden normal insan değildir. Tıpkı öfke seline kapılan insanın bir anda tetiği çekmesi gibi bir sonuç her an söz konusu olabilir. Bundan sonra da, ne yaptım ben diye feryat başlar. Ama faydası yok. Kurşun namludan çıkmış, hedefini vurmuştur.
Demek istiyorum ki, mevsimlik fitnenin her tarafı istila ve işgal ettiği devrelerde hemen herkes kendini daha ciddi şekilde korumaya almalı, iman ve ibadet zırhıyla, haram helal inancıyla, özellikle mahremiyet sınırlarını aşmama ve taşmama titizliğiyle fitneden kendini korumaya özel bir gayret göstermelidir.
Bu dikkati gösteremeyenlerin mevsime girişiyle çıkışı bir olmayabilir. Tertemiz girdikleri yaz mevsiminden bir hayli günah kirleriyle kirlenmiş olarak çıkabilirler.
Yazımızı bir diğer hadisin unutulmaz ikazıyla bağlayalım isterseniz:
-Cinsel duyguları ayaklandırılan insan, aklının ya tümünü, ya da üçte ikisini kaybetmiş insan gibidir!
Yani deli insan neleri yapmayı göze alabilirse, tahrike yönelen insan da aynı yanlışları yapmayı göze alabilir. Sonra aklı başına gelince feryadı basar ama iş işten geçmiş, namludan çıkan kurşun hedefini vurmuş, tamiri mümkün olmayan tahribat vaki olmuştur..
Bilmem bu konu sizce de düşünülmeye değer mi?..
Ahmet Sahin
- Hayatını Yaratanın emrine uygun şekilde yaşamayı düşünmeyenlere bir diyeceğim yoktur. Onlar kendi hayat gayelerini kendileri tespit ederler. Nefsi alışkanlıklarının önüne kutsal doğrularla, haram helal inançlarıyla çıkılmasını uygun bulmayabilirler. Ben, hayatını inancına uygun şekilde yaşamak isteyenlere seslenmek istiyor ve diyorum ki:
-Bilhassa sizler dikkat ediyor, tedbirli oluyor musunuz bu sıcak yaz mevsiminde!
-Neye mi dikkat ediyor musunuz bu sıcak yaz mevsiminde?
-Dünyevi ihtiraslarınıza, makam mevki arzularınıza, para pul hırslarınıza.. dikkat edin demiyorum. Dindarlığınız, haram helal inancınız sizi bu türlü hırs ve arzularınızın baskı ve tazyikinden kurtarabilir. Ama mevsimlik fitnenin baskı ve tazyikinden asla!..
-Neymiş bu mevsimlik fitne.. diyorsunuz değil mi? Hemen arz edeyim mevsimlik fitneyle neyi kastettiğimi.
Bilindiği üzere bir imtihan unsuru olarak benliğimize yerleştirilmiş çeşitli duygularımız vardır. Bu duyguların hepsini de meşru çizgide tutabiliriz. Ama cinsel hislere gelince, orada birazcık düşünmek ve Allaha sığınıp kendini özel bir korumaya almak gerekmektedir. Çünkü tahrike maruz kalmış cinsel hislerin zararından korunmak kolay değildir. İşte bundan dolayı Allah Resulü Efendimiz (sas):
-Benden sonra erkekler için (kendini teşhir eden) kadın fitnesinden daha zararlı bir fitne olmayacaktır!. ikazıyla cinsel fitnenin dehşetli cazibesine dikkatimizi çekmiş, uyarılarda bulunmuştur... Bir diğer hadiste de:
-Yabancı bir kadınla bir erkek, baş başa yalnız yerlerde şaibeli şekilde kalırlarsa üçüncüleri şeytan olur! hatırlatmasıyla da, fitnenin kendisini bırakın, buna vesile olabilecek tenha buluşmalardan dahi uzak kalınması gereğine işarette bulunmuştur.
Anlaşılan odur ki, insandaki cinsi duygular tahrike maruz bırakılmazsa zararlı olmaz. Sahibini ve muhatabını pişman olacağı yanlışlara, günahlara zorlamaz. Ama ne zaman tahriklerle, teşhirlerle yüz yüze, göz göze gelir, işte ondan sonradır ki uyuyan yılan uyandırılmış, sahibini kıskacına almıştır. Benim iradem kuvvetli, imanım sağlam, pişman olacağım yanlışlara düşmem, kimseye zarar vermem.. diyemez, dememelidir de.
Çünkü cinsi hisleri alevlendirilmiş insan, iradesini kontrol eden normal insan değildir. Tıpkı öfke seline kapılan insanın bir anda tetiği çekmesi gibi bir sonuç her an söz konusu olabilir. Bundan sonra da, ne yaptım ben diye feryat başlar. Ama faydası yok. Kurşun namludan çıkmış, hedefini vurmuştur.
Demek istiyorum ki, mevsimlik fitnenin her tarafı istila ve işgal ettiği devrelerde hemen herkes kendini daha ciddi şekilde korumaya almalı, iman ve ibadet zırhıyla, haram helal inancıyla, özellikle mahremiyet sınırlarını aşmama ve taşmama titizliğiyle fitneden kendini korumaya özel bir gayret göstermelidir.
Bu dikkati gösteremeyenlerin mevsime girişiyle çıkışı bir olmayabilir. Tertemiz girdikleri yaz mevsiminden bir hayli günah kirleriyle kirlenmiş olarak çıkabilirler.
Yazımızı bir diğer hadisin unutulmaz ikazıyla bağlayalım isterseniz:
-Cinsel duyguları ayaklandırılan insan, aklının ya tümünü, ya da üçte ikisini kaybetmiş insan gibidir!
Yani deli insan neleri yapmayı göze alabilirse, tahrike yönelen insan da aynı yanlışları yapmayı göze alabilir. Sonra aklı başına gelince feryadı basar ama iş işten geçmiş, namludan çıkan kurşun hedefini vurmuş, tamiri mümkün olmayan tahribat vaki olmuştur..
Bilmem bu konu sizce de düşünülmeye değer mi?..
Ahmet Sahin