Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yatsı namazının sünneti (1 Kullanıcı)

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
S.A

kardeşlerim internette araştırma yaparken Yatsı namazının sünnetinin olmadığına dair ve yatsı namazının sünnetinin herhangi bir kaynağının olmadığına dair iddialar gördüm.Biz Hanefiler olarak Yatsı namazının sünnetini terkedilebilir sünnet olarak biliyoruz.Bu konuda bilgisi olan yatsı namazımızın hangi hadis e dayandığını bilen bir kardeşim bu bilgisini benim le paylaşırsa sevinirim.Bende bu kaynağı alıp orada bu fikri öne süren e antitez olarak belirtmek istiyorum ..Saygılarımla.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
S.A

kardeşlerim internette araştırma yaparken Yatsı namazının sünnetinin olmadığına dair ve yatsı namazının sünnetinin herhangi bir kaynağının olmadığına dair iddialar gördüm.Biz Hanefiler olarak Yatsı namazının sünnetini terkedilebilir sünnet olarak biliyoruz.Bu konuda bilgisi olan yatsı namazımızın hangi hadis e dayandığını bilen bir kardeşim bu bilgisini benim le paylaşırsa sevinirim.Bende bu kaynağı alıp orada bu fikri öne süren e antitez olarak belirtmek istiyorum ..Saygılarımla.

Peygamberimizin farz ve vacip olmaksızın işlediği fiillere ve bunların hükümlerine sünneti müekkede ara sıra terk ettiği fiillere ve bunların hükümlerine de sün­neti gayr-i müekkede denir. Sabah ve öğle namazlarının sünnetleri birinciye ikindi ve yatsı namazlarının ilk sünnetleri de ikinciye örnek verebiliriz.Bu bilgiler doğrultusunda sünneti terk etmek yanlış olur peygamberin şefaatine nail olmak istersek bunları bir tarafa atmadan kılmamız gerekir.Zamanımız olmassa ikindi ve yatsı namazının ilk sünnetleri terkedilebilir.
Netice itibari ile yatsı namazının ilk sünneti vardır ve kılınması gerekir.
Birde tavsiyem hanefi meshebindenseniz hanefi fıkhı bir ilmihale sahip olunuz internette sapık fikirler çoktur o nedenle kaynağından doğruyu kendiniz bulmanız daha doğru olur.
Tavsiyem Ömer Nasuhi Bilmen Hocanın ilmihalini alabilirsiniz
Selametle
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Namazın beş vakit olduğuna dair hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
(İslam beş şey [temel] üzerine kuruldu:
1- Allah’a ve Muhammed aleyhisselamın Onun resulü olduğuna inanmak,
2- Her gün beş vakit namaz kılmak,
3- Senede bir kere malının kırkta birini Müslüman olan fakirlere zekât vermek,
4- Ramazan-ı şerif ayında her gün oruç tutmak,
5- Mekke’ye giderek, ömründe bir kere hac etmek.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]

(Beş vakit namaz kılanın hâli, evinin önünden akan suda beş defa yıkanan kimse gibidir. Nasıl böyle bir kimse kirden temizlenirse namaz kılan da küçük günahlardan öyle temizlenir.) [Buhari, Müslim, İ.Ahmed, Beyheki, Darimi, Taberani]

(Hazret-i Cebrail inip, bana imamlık yaptı ve kendisi ile birlikte beş vakit namazı kıldım ve beş vakit namazla emrolundum.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai]

(Farz olduğuna inanıp, rükû, sücud, abdest ve vakitlerine riayet ederek beş vakit farz namaza devam edene Cennet vacib, Cehennem haram olur.) [Taberani]

(Beş vakit namazı, ilk tekbire yetişerek kırk gün cemaatle kılana Cennet vacibdir.) [Ebu Ya’la]

(Allah’tan korkun, beş vakit namazı kılın, [Ramazan ayında] oruç tutun, mallarınızın zekâtını, isteyerek verin, âmirinize itaat edin, böylece Rabbinizin Cennetine girin.) [Tirmizi]

(Allah için ibadetinizi ihlâslı yapın. Beş vakit namazı kılın, gönül hoşluğu ile malınızın zekâtını verin, Ramazan orucunu tutun, Hacca gidin, böylece Rabbinizin Cennetine girersiniz.) [Taberani]

(Allahü teâlânın ilk farz kıldığı şey beş vakit namazdır. İlk ortadan kalkacak olan da yine beş vakit namazdır. İlk sorgu da beş vakit namazdan olacaktır.) [Hâkim]

(Kıyamette herkes korku içinde iken korkmayan üç grup insandan biri, sırf Allah rızası için, her gün beş vakit namaza çağıran müezzindir.) [Taberani]

(Allahü teâlâ beş vakit namazı emretti. Güzel abdest alıp, bunları vaktinde kılanı, rükû ve huşularını tamam yapanı affedeceğine söz verdi. Bunları yapmayan için söz vermedi. Onu dilerse affeder, dilerse azap eder.) [Ebu Davud, İbni Mace, Nesai, İ.Malik, İ.Ahmed]

(Beş vakit namaz, güzelce kılan için kıyamette nur, delil ve kurtuluş olur.) [İbni Nasr]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Beş vakit namazı farz kıldım. Şartlarına uyarak, vaktinde kılanı Cennete koyacağıma söz verdim. Kılmayana verilmiş bir sözüm yoktur.”) [İbni Mace, Ebu Davud]

(Beş vakit namaz ve Cuma namazı, gelecek Cumaya kadar ve Ramazan orucu, gelecek Ramazana kadar yapılan günahlara kefarettir. Büyük günah işlemekten sakınanların küçük günahlarının affına sebep olur.) [Müslim, İ.Ahmed]

(Mirac gecesi, 50 vakit namaz farz oldu. Sonra beş vakte indirildi.) [Buhari, Müslim, İ.Ahmed]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Bende söz ve hüküm asla değiştirilmez. Bu beş vakit namaz karşılığında elli vakit namaz sevabı vardır.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai]

(Bir kadın, beş vakit namazı kılar, orucunu tutar, kendini yabancılardan korur ve kocasına itaat ederse, Cennete istediği kapıdan girer.) [İbni Hibban]

(Beş vakit namazı terk eden, Allahü teâlânın hıfz ve emanından mahrum olur.) [İbni Mace]

(Herkes bozulunca, beş vakit namazı cemaatle kılana her gün yüz şehid sevabı yazılır.) [İ.Nasr]

(Beş vakit namazı cemaatle kılan, Sırat köprüsünü şimşek gibi geçer.) [Taberani]

(Beş vakit namazı kılan, Ramazan orucunu tutan, zekât veren ve büyük günahlardan sakınan herkese, kıyamette, Cennetin sekiz kapısı açılır. Dilediği kapıdan girer.) [Hâkim]

(Beş vakit namazlardan sonra yapılan dua kabul olur.) [Buhari]

(Beş vakit namaza devam edin, çünkü küçük günahlara kefaret olur.) [Taberani]

(Kitab ehli olan bir kavme vazifeli olarak gittiğin zaman, önce, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şehadet etmeye davet et. Bunu kabul ederlerse, Allah’ın günde beş vakit namazı farz kıldığını haber ver. Bunu da kabul ederlerse, Allah’ın kendilerine zenginlerinden alınıp fakirlerine verilen bir sadakayı [zekatı] farz kıldığını söyle.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud]

(Beş vakit namazı kılan, Ramazan orucunu tutan, zekâtını veren ve yedi büyük günahtan kaçan kimseye, Cennetin bütün kapıları açılıp, “Selamet ve emniyet içinde gir” denilir.) [Nesai]
Namaz beş vakittir .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Peygamberimizin farz ve vacip olmaksızın işlediği fiillere ve bunların hükümlerine sünneti müekkede ara sıra terk ettiği fiillere ve bunların hükümlerine de sün*neti gayr-i müekkede denir. Sabah ve öğle namazlarının sünnetleri birinciye ikindi ve yatsı namazlarının ilk sünnetleri de ikinciye örnek verebiliriz.Bu bilgiler doğrultusunda sünneti terk etmek yanlış olur peygamberin şefaatine nail olmak istersek bunları bir tarafa atmadan kılmamız gerekir.Zamanımız olmassa ikindi ve yatsı namazının ilk sünnetleri terkedilebilir.
Netice itibari ile yatsı namazının ilk sünneti vardır ve kılınması gerekir.
Birde tavsiyem hanefi meshebindenseniz hanefi fıkhı bir ilmihale sahip olunuz internette sapık fikirler çoktur o nedenle kaynağından doğruyu kendiniz bulmanız daha doğru olur.
Tavsiyem Ömer Nasuhi Bilmen Hocanın ilmihalini alabilirsiniz
Selametle

Ömer hocanın ilmihaline baktım namaz bahsinde Yatsı namazının sünnetinin dayandırıldığı bir kaynak vermemiş ya da ben göremedim siz farkettiyseniz paylaşırsanız sevinirim.Yatsı namazının sünnetini benim bildiğim Şafii mezhebine bağlı olan kardeşlerimiz kılmıyor o yüzden aslında bir bakıma da sormak isteme sebebim .İnternette sapık fikirlerin olduğu doğrudur Rabbim bizi ehli bidat ve eli küfür den korusun.
Yatsı namazı ile ilgili bulduğum 2 hadis i şerif ;
Biri İbni Ömer’in “Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte yatsının farzından sonra iki rek`at namaz kıldım” dediğine dair (1100 numaralı) hadistir
İkincisi de Abdullah İbni Mugaffel’in Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet ettiği ve üç defa “Her ezan ve kamet arasında namaz vardır” buyurduğunu belirttiği (1101 numaralı) hadistir
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Ömer hocanın ilmihaline baktım namaz bahsinde Yatsı namazının sünnetinin dayandırıldığı bir kaynak vermemiş ya da ben göremedim siz farkettiyseniz paylaşırsanız sevinirim.Yatsı namazının sünnetini benim bildiğim Şafii mezhebine bağlı olan kardeşlerimiz kılmıyor o yüzden aslında bir bakıma da sormak isteme sebebim .İnternette sapık fikirlerin olduğu doğrudur Rabbim bizi ehli bidat ve eli küfür den korusun.
Yatsı namazı ile ilgili bulduğum 2 hadis i şerif ;
Biri İbni Ömer’in “Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte yatsının farzından sonra iki rek`at namaz kıldım” dediğine dair (1100 numaralı) hadistir
İkincisi de Abdullah İbni Mugaffel’in Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet ettiği ve üç defa “Her ezan ve kamet arasında namaz vardır” buyurduğunu belirttiği (1101 numaralı) hadistir

Ömet öngütten bahsediyorsanız o zaten kendi cemaatinden başka herkesin yanlış yolda olduğunu söyler.Siz meshep imamlarının görüşlerine başvurunuz.Tavsiyemde evinize ömer nasuhi bilmen hocanın ilmihalini almanız.
Diğer bir hususta bahsettiğiniz hadisler yatsıdan önce sünnetin olmadığına delilmidir ki ilk sünnet için birşey söylenmemiş hadis farzdan sonra iki rekat sünnetin kesin olduğu anlamınadır
Selametle kalın
 

muberra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Tem 2006
Mesajlar
527
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
İSTANBUL
Kardeşim ben Mehmet Çelen hocaya(araştırmacı islami hukukçu yazar) bir seminerinde buna benzer bir soru yöneltmiştim. O da şu andaki sünnet namazlarının sayıları ile birlikte aynen kılınmasını çünkü Peygamber efendimizin böyle yaptığını söylemişti. Selametle...
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Ömet öngütten bahsediyorsanız o zaten kendi cemaatinden başka herkesin yanlış yolda olduğunu söyler.Siz meshep imamlarının görüşlerine başvurunuz.Tavsiyemde evinize ömer nasuhi bilmen hocanın ilmihalini almanız.
Diğer bir hususta bahsettiğiniz hadisler yatsıdan önce sünnetin olmadığına delilmidir ki ilk sünnet için birşey söylenmemiş hadis farzdan sonra iki rekat sünnetin kesin olduğu anlamınadır
Selametle kalın

yok hayır kasdettiğim Ömer Nasuhi Bilmen in ilmihali ::TAHAVİ.COM'a HOŞGELDİNİZ... da var .Hadisleri olmadığına dair söylemedim sadece bulduğum hadis ler olduğunu belirttim Hz.Ayşe (ra) ın rivayet ettiği bir hadis var Peygamber efendimizin Yatsı namazı farzından önce 4 rekat sonrasında 4 rekat namaz kıldığına dair ama onu bulamadım .Ömer Öngüt ün ilmihalini okumuştum dini dayanakları bir yana kullandığı üslub bana hoş gelmemişti.Siz bu konuda bir kaynak gösterebilir misiniz Ömer Nasuhi hocanın dışında ?
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
yok hayır kasdettiğim Ömer Nasuhi Bilmen in ilmihali ::TAHAVİ.COM'a HOŞGELDİNİZ... da var .Hadisleri olmadığına dair söylemedim sadece bulduğum hadis ler olduğunu belirttim Hz.Ayşe (ra) ın rivayet ettiği bir hadis var Peygamber efendimizin Yatsı namazı farzından önce 4 rekat sonrasında 4 rekat namaz kıldığına dair ama onu bulamadım .Ömer Öngüt ün ilmihalini okumuştum dini dayanakları bir yana kullandığı üslub bana hoş gelmemişti.Siz bu konuda bir kaynak gösterebilir misiniz Ömer Nasuhi hocanın dışında ?

“Rasûlullah (s.a.s.) Efendimiz, yatsı namazından önce dört, yatsı­dan sonra da dört rek'at (nafile) kılar, bilâhare yatağına uzanırdı.” Ebu Davud sünnet bahsi Tirmizi ilim bahsi

Hanefi fıkhı 'El ihtiyar' namaz bahsi
Kadı Ebu Şuca' 'Şafi fıkhı' namaz bahsi
Bakabilirsin...
Ayrıca Ömer nasuhi bilmen hocanın ilmihali ile amel etmenide tavsiye ederim
Selametle kal
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
“Rasûlullah (s.a.s.) Efendimiz, yatsı namazından önce dört, yatsı*dan sonra da dört rek'at (nafile) kılar, bilâhare yatağına uzanırdı.” Ebu Davud sünnet bahsi Tirmizi ilim bahsi

Hanefi fıkhı 'El ihtiyar' namaz bahsi
Kadı Ebu Şuca' 'Şafi fıkhı' namaz bahsi
Bakabilirsin...
Ayrıca Ömer nasuhi bilmen hocanın ilmihali ile amel etmenide tavsiye ederim
Selametle kal

Dediğin eserleri internette bulmak zor dışarı çıkmak nasip olursa Hanefi fıkhına ait bir eser almayı düşünüyorum internette ararken Ehl-i Sünnet - Yatsı Namazının Farzından Evvel Sünnet Var mı?
bu linkle karşılaştım istersen bir göz at fikirlerini söylersin müsait bir zamanda ..Selametle.
 

ismailbasarir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2008
Mesajlar
218
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Selamun Aleyküm

Kardeşim ben bildiğim kadarıyla söyliyeyim.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ikindi ve yatsı namazlarının yatsının ilk ikindinin de sünnetlerinini terk ettiği yani kılmadığı zamanlar olmuş.Yani sürekli kılmammış.Ama yatsının son sünneti ve diğer sünnetleri sürekli kılmış.o yüzden yok denilmiş olabilir...

Dua iLe..
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Dediğin eserleri internette bulmak zor dışarı çıkmak nasip olursa Hanefi fıkhına ait bir eser almayı düşünüyorum internette ararken Ehl-i Sünnet - Yatsı Namazının Farzından Evvel Sünnet Var mı?
bu linkle karşılaştım istersen bir göz at fikirlerini söylersin müsait bir zamanda ..Selametle.

Linktedi yazılarda eleştirilecek bir sürü mesele var ama buraya taşıyıp konuyu dağıtmayalım.
Söylemek istediğim yanlızca şu aşagıdaki hadisi hz.Aişe annemiz rivayet etmiş ve iki hadis alimimiz bunları kiraplarına almış ben inanaıyor ve güveniyorum ve uyguluyorum.
Linkteki arkadaş bidat olduğunu söylüyor namaz kılmakta ne zamandan beri bidat kapsamına girdi onuda anlayamadım doğrusu neyse ben alımlerımıze uyuyorum o nedenle kılıyorum.Sizede tavsiye ediyorum

“Rasûlullah (s.a.s.) Efendimiz, yatsı namazından önce dört, yatsı­dan sonra da dört rek'at (nafile) kılar, bilâhare yatağına uzanırdı.” Ebu Davud sünnet bahsi Tirmizi ilim bahsi
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Linktedi yazılarda eleştirilecek bir sürü mesele var ama buraya taşıyıp konuyu dağıtmayalım.
Söylemek istediğim yanlızca şu aşagıdaki hadisi hz.Aişe annemiz rivayet etmiş ve iki hadis alimimiz bunları kiraplarına almış ben inanaıyor ve güveniyorum ve uyguluyorum.
Linkteki arkadaş bidat olduğunu söylüyor namaz kılmakta ne zamandan beri bidat kapsamına girdi onuda anlayamadım doğrusu neyse ben alımlerımıze uyuyorum o nedenle kılıyorum.Sizede tavsiye ediyorum

“Rasûlullah (s.a.s.) Efendimiz, yatsı namazından önce dört, yatsı*dan sonra da dört rek'at (nafile) kılar, bilâhare yatağına uzanırdı.” Ebu Davud sünnet bahsi Tirmizi ilim bahsi

Yazıkdaki arkadaş da kendine dayanak olarak Hz Aişe Validemizin rivayet ettiği bir hadis i gösteriyor.Rabbim kabul etsin ben arada terk etsem de kılmaya çalışıyorum Yatsı namazımızın sünnetini.

Namaz a bidat denmesi konusunda Hz.Ömer (ra) hazretlerinin Teravih namazının cemaatle kılınması hakkında Bu ne güzel bidat dediğine dair rivayetler var ama vakit namazları için söylenmiş herhangi bir söz hatırlamıyorum Tavsiyenize katılıyorum ..Selametle.
 
E

Ebu İbrahim

Peygamberimizin farz ve vacip olmaksızın işlediği fiillere ve bunların hükümlerine sünneti müekkede ara sıra terk ettiği fiillere ve bunların hükümlerine de sün*neti gayr-i müekkede denir. Sabah ve öğle namazlarının sünnetleri birinciye ikindi ve yatsı namazlarının ilk sünnetleri de ikinciye örnek verebiliriz.Bu bilgiler doğrultusunda sünneti terk etmek yanlış olur peygamberin şefaatine nail olmak istersek bunları bir tarafa atmadan kılmamız gerekir.Zamanımız olmassa ikindi ve yatsı namazının ilk sünnetleri terkedilebilir.
Netice itibari ile yatsı namazının ilk sünneti vardır ve kılınması gerekir.


Birde tavsiyem hanefi meshebindenseniz hanefi fıkhı bir ilmihale sahip olunuz

internette sapık fikirler çoktur o nedenle kaynağından doğruyu kendiniz bulmanız daha doğru olur.
Tavsiyem Ömer Nasuhi Bilmen Hocanın ilmihalini alabilirsiniz
Selametle

Şimd size ve bu yazılanları okuyan ilim sahibi tüm insanlara bir sorum olacak...

Peki;

Müminlerin annesi Ümmü Abdillah Aişe (r.a) şöyle dedi: Rasülullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Kim bizim şu işimize (dinimize) onda olmayan bir şeyi sokarsa o reddedilir.”


Müslim'in rivayetinde de:

“Kim bir işi bizim yapmadığımız şekilde yaparsa o, merduttur.”

Buhari, İman 39, Buyu' 6; Müslim, Musâkât 107, 108; Ebu Davud, Buyu' 3; Tirmizi, Buyu' I; Nesâî, Buyu' 2, Kudât 11; İbn Mâce Fiten 14; Darimi, Buyu' 1; Ahmed, IV, 267, 269, 271, 275.


Ebû Necih Irbad b. Sâriye’den (r.a) nakledildiğine göre o şöyle demiştir: Allah Rasülü (s.a.v) bize (bir keresin'de) va’zü-nasihatta bulundu. Bu vaazın etkisi ile kalpler ürperdi, gözler yaşla doldu. Bunun üzerine biz:

“Ey Allah’ın Rasülü, bu (konuşma) sanki veda edecek birinin konuşması gibi. Bize tavsiyelerde bulun”, dedik. Dedi ki:

“Size, Allah’tan korkmanızı ve başınzdaki bir köle de olsa emirlerini dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim.

İçinizden kim (o zaman) yaşarsa birçok ihtilaflar görecek. Bu zamanda aman ha sünnetime ve doğru yola iletilmiş raşit halifelerimin sünnetine sarılın. Ona sıkı sıkıya (azı dişlerinizle bir şeyi ısırır gibi) yapışın. İşlerin sonradan uydurulanından sakının. Zira her sonradan uydu*rulan şey bid’attir. Her bid’at da sapıklıktır. Her sapıklığın ise yeri cehennemdir.”


Ebû Davud, Sünnet 6 (nr. 4607); Tirmizi, İlim 16 (nr. 2676).

Şimdi bizzat ALLAH RESULU S.A.S tarafından benden görmediğiniz bir ameli yapar iseniz, bu mertuddur diyor....

Hımmm..

Şimdi Sünnet namazları Aşağıda ben delilleri ile bilmeyenlere sunuyorum....


Sabah namazının sünneti; Aişe (radiyallahu anhâ) anlatıyor:

"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) nafilelerden hiç birine, sabah namazını iki rekatlık nafilesi kadar aşırı ilgi göstermemiştir."770

Yine Aişe radiyallahu anha'dan; O iki rek'atı öyle hafif tutardı ki, ben, "bunlarda Fatiha'yı okudu mu?'' derdim.”771

Bir başka rivayetinde şöyle gelmiştir:

"Müezzin sabah ezanının birincisini bitirip sükut etti mi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kalkar, sabah namazından önce ve ufukta fecrin açılmasından sonra iki rek'at hafif namaz kılar, sonra da sağ yanının üzerine (yaslanıp) uyurdu.''772

Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabahın iki rek'atinde şunları okurdu: "Kul ya eyyuhe'l- Kâfirun'' ve "Kul hüvallahu ahad.''773

Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Kim sabahın iki rek'atini vaktinde kılamazsa güneş doğduktan sonra kılsın.''774

Öğle namazının sünneti; İbnu Ömer (radiyallahu anh) anlatıyor:

"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte iki rek'at öğleden evvel, iki rek'at sonra, iki rek'at cum'adan sonra, iki rek'at akşamdan sonra, iki rek'at yatsıdan sonra namaz kıldım. Akşam ve yatsı(dan sonrakiler) evinde idi.''775


Aişe (radiyallahu anhâ) anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki :

"Sünnette gelen oniki rek'ata kim devam ederse Allah ona cennette bir ev bina eder: Bu on iki rek'atin: dördü öğleden önce, ikisi öğleden sonra, ikisi akşamdan sonra, ikisi yatsıdan sonra, ikisi de sabahtan önce.''776


Aişe (radiyallahu anhâ) şöyle der: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) öğlenin farzdan önceki dört rek'atli sünneti, namazdan önce kılamazsa sonra kılardı.''777

Akşamın sünneti; İbnu Ömer (radiyallahu anh) anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la birlikte, akşam namazından sonra hâne-i saadetlerinde iki rek'at (nafileyi) kıldım."778

Yatsının sünneti; İbnu Ömer (radiyallahu anh) anlatıyor: "Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte iki rek'at öğleden evvel, iki rek 'at sonra, iki rek 'at cum'adan sonra, iki rek'at akşamdan sonra, iki rek'at yatsıdan sonra namaz kıldım. Akşam ve yatsı(dan sonrakiler) evinde idi.''779

KAYNAKLAR


766 Buhari(rikak 48/1) Müslim(kasame 28)
767 Buhari(6113) Müslim(781)
768 Buhari(432) Müslim(777)
769 Buhari(1130)
770 Buhari(1169) Müslim(724)
771 Müslim(725)
772 Buharî(1160) Müslim(724); Muvatta(1/127); Ebu Dâvud(1255) Nesai(3/252-253)
773 Müslim(726); Ebu Dâvud(1256); Nesâî(2/155, 156). 774 Tirmizî(423) Elbani Sahiha(2361)
775 Buharî(1180) Müslim(729,882) Muvatta(1/166) Ebu Dâvud(1252) Nesâî(2/119,3/113) Tirmizî(433, 434)
776 Tirmizî(414) Nesâî(3/260) İbnu Mâce(1142).
777 Tirmizî(426) Sahihu Süneni Tirmizi(350)
778 Tirmizi(432) Buhari(1180)
779 Buharî(1180) Müslim(729,882) Muvatta(1/166) Ebu Dâvud(1252) Nesâî(2/119,3/113) Tirmizî(433, 434)


İşte delilleri ile Sünnet namazlar....Şimdi Yatsıdan önce İLK SÜNNET DİYE bir namaz olduğunu idda edenler delil getirin ki bizde bilelim....?


Ebû Necih Irbad b. Sâriye’den (r.a) nakledildiğine göre o şöyle demiştir: Allah Rasülü (s.a.v) bize (bir keresin*de) va’zü-nasihatta bulundu. Bu vaazın etkisi ile kalpler ürperdi, gözler yaşla doldu. Bunun üzerine biz:

“Ey Al*lah’ın Rasülü, bu (konuşma) sanki veda edecek birinin konuşması gibi. Bize tavsiyelerde bulun”, dedik. Dedi ki:

“Size, Allah’tan korkmanızı ve başınzdaki bir köle de olsa emirlerini dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim.

İçinizden kim (o zaman) yaşarsa birçok ihtilaflar göre*cek. Bu zamanda aman ha sünnetime ve doğru yola iletilmiş raşit halifelerimin sünnetine sarılın. Ona sıkı sıkı*ya (azı dişlerinizle bir şeyi ısırır gibi) yapışın. İşlerin son*radan uydurulanından sakının. Zira her sonradan uydu*rulan şey bid’attir. Her bid’at da sapıklıktır. Her sapıklığın ise yeri cehennemdir.”


Ebû Davud, Sünnet 6 (nr. 4607); Tirmizi, İlim 16 (nr. 2676).

Biz Müslümanlarız yaptığımız her amelin delilini bilmek zorundayız, yoksa babadan atadan gördüklerimiz ile amel etmekle elştirilenlerden ne farkımız kalır....?

...Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.. Maide 3
 
E

Ebu İbrahim

ilmihal konusunda benimde tavsiyem;

Kitap ve Sünnet Işığında Sahih ilmihal / Ebu Muaz

Okumanızı öneririm, yaptığınız amelleri delilleri ile görmek isteyenlere faydalı olacaktır...

Biz Mahşer gününde MEZHEP lerden değil, KUR'AN ve SÜNNET den hesaba çekileceğiz...!!!

Kaldıki MEZHEPLERE KÖRÜ KÖRÜNE TAKLİD EDENLER MEZHEP İMAMLARININ (ALLAH ONLARDAN RAZI OLSUN) SÖZLERİNDEN BİLE Bİ HABER AMEL EDİYORLAR...

1- Ebû Hanife(H:80-150)

Bunların ilki İmam Ebû Hanife Numan b. Sabit'tir. Mezhebinden olanlar ondan çeşitli söz ve ifadeler nakletmişlerdir. Hepsi de tek bir şeye götürmektedir ki, o da şudur: “Hadisi esas almak, ona muhalif olan görüşleri terk etmek vaciptir.”


1. Hadis sahih olduğunda, benim mezhebim o(hadis)dur.6

2. Bir kimsenin nereden aldığımızı bilmeden bizim sözümüzü alması (onunla amel etmesi) helal olmaz. Bir rivayette de: “Benim delilimi bilmeyen bir kimsenin sözlerimle fetva vermesi haramdır.” “Çünkü biz beşeriz. Bugün bir söz söyler, yarın ondan geri dönebiliriz.”7

Diğer bir rivayette de: “Dikkatini çekerim ey Yakub (Ebû Yusuf)! Sakın ola ki, benden duyduğun her şeyi yazayım deme. Çünkü ben bugün bir kanaat bildirir, yarın ondan vazgeçebilirim. Yarın da bir kanaat bildirir, öbür gün vazgeçebilirim.8

3. Allah'ın kitabına ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hadislerine muhalif bir söz söylersem, sözümü terkedin.9

2- İmam Malik b. Enes (H:93-179)


İmam Malik ise şöyle demektedir:

1. Ben bir beşerim, isabet eder, hata da ederim. Benim görüşlerime bakın; Kitap ve sünnete uyanları alın, Kitap ve sünnete uymayanların hepsini terkedin.10

2. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dışında her insanın sözlerinin bir kısmı alınıp, bir kısmı terk edilebilir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ise müstesnadır.11

3. İbn Vehb diyor ki: imam Malik'e, abdest alırken ayak parmaklarının arasını tahlil (el parmaklarıyla arasına su ulaştırma) meselesi sorulduğunda şöyle dediğini duydum: “Bunu yapmak vacip değildir.” İnsanlar gidinceye kadar sustum. Sonra ona dedim ki: “Bu hususta elimizde varid olan bir sünnet var.” Dedi ki: “Nedir bu?” Dedim ki: “Bize Leys b. Sa'd, İbn Lehia ve Amr b. Haris anlattı ki, Yezid b. Amr el-Meafirî'den, (o da) Ebû Abdurrahman el-Habelî'den, (o da) el-Müstevrid b. şeddat el-Kureşî'den dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in serçe parmağıyla ayak parmaklarının arasını ovaladığını gördüm.” Dedi ki: “Bu güzel bir hadistir, şimdiye kadar da duymuş değilim.”
Sonraları bu mesele tekrar sorulduğunda, insanlara böyle yapmalarını emrettiğini gördüm.12



3- İmam Şafiî (H:150-204)


İmam Şafiî'ye gelince bu hususta ondan nakledilenler daha çok ve daha da güzeldir.13 Şafiî mezhebine tâbi olanlar da bununla daha çok amel etmişlerdir. Bu sözlerden bazıları şunlardır:

1. Rasûlullah‟ın sallallahu aleyhi ve sellem sünnetlerinden bazılarının ulaşmadığı veya kaybolmadığı hiç kimse yoktur. Söylediğim her söz ve koyduğum her asıl, şayet Rasûlullah‟ın sallallahu aleyhi ve sellem bir sünnetiyle aykırılık arzediyorsa, uyulacak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sözüdür. O ayrıca benim de sözümdür.14

2. Müslümanlar, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem‟in sünneti ortaya çıktıktan sonra, bir kimsenin o sünneti başka birinin sözü için terketmesinin helal olmayacağı hususunda icma etmişlerdir.15

3. Kitaplarımda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetine muhalif birşey bulursanız, Rasûlullah‟ın sünnetiyle amel edin benim sözlerimi terkedin. Başka bir rivayette de: “Ona tâbi olun ve başka hiç kimsenin sözüne iltifat etmeyin.”16

4. Hadis sahih olduğunda benim mezhebim o hadistir.17

5. Sizler18 hadisleri ve ricali benden daha iyi bilirsiniz. Eğer hadis sahih olursa onu bana da söyleyin. Kufeliler, Basralılar ve Şamlılar rivayet etsin farketmez, eğer sahih ise ben onlara giderim.

6. Nakil ehline göre (hadis âlimleri), hakkında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den sahih hadis bulunan her meselede muhalif görüşlerimden hayatımda da, öldükten sonra da vazgeçmişimdir.”19


7. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den sahih bir hadis olduğu halde benim ona muhalif bir söz söylediğimi görürseniz, bilin ki, aklım başımdan gitmiştir.20

8. Ben bir söz söyler de, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sözüme muhalif sahih bir hadisi varsa, Rasûlullah‟ın hadisi (amel etmekte) evladır, beni taklid etmeyin.21

9. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den gelen her hadis benim sözümdür, benden duymamıĢ olsanız bile!...22

4- İmam Ahmed b. Hanbel (H:164-241)


İmam Ahmed'e gelince; imamlar arasında hadisleri daha çok toplayan ve bunlara bağlanan odur. Öyle ki “fer‟î konuları ele alan kitapların telif edilmesini hoş görmezdi.”23 Bundan dolayı şöyle demektedir:


1- Beni taklid etmeyin, Maliki de, Şafiî'yi de, Evzaî ve Sevrî'yi de taklid etmeyin. Onlar nereden aldılarsa siz de oradan alın.”24 Başka bir rivayette: “Dininde bu kimselerden kimseyi taklid etme, Rasûlullah ve sahâbîlerinden varid olan ne ise onu al. Bunlardan sonra gelenler (tabiînler) hususunda ise kişi muhayyerdir.”

Bir defasında da şöyle demiştir: “İttiba, kişinin, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme ve sahâbîlere tâbi olmasıdır. Ancak tabiînden sonra kişi muhayyerdir.”25

2- Evzaî'nin görüşü, Malik'in görüşü, Ebû Hanife'nin görüşü... Bunların hepsi birer görüştür. Bana göre de hepsi eşittir. Delil ise ancak rivayetler (hadisler)dir.26

3. Kim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hadisini reddederse, o helak olacağı bir uçurumun kenarındadır (demektir).27

İşte, hadislere sarılmayı emretme, basiretsiz bir şekilde taklidi nehyetme hususunda imamların söyledikleri bunlardır. Bunlar öyle açık ifadeler ki hiçbir tevil veya münakaşayı kaldırmaz. Kaldı ki sünnette sabit olana sarılan kişi, -imamların bazı sözlerine muhalif de olsa- onların mezheplerinden ve yollarından ayrılmış olmaz. Bilakis o hepsine tâbi olmuş, kopması mümkün olmayan sağlam kulpa tutunmuş olur. Ancak onların sözlerine muhalif olan sünnetleri terkeden kimse böyle değildir. Böyle biri onlara isyan etmekte ve biraz önce onlardan nakletmiş olduğumuz sözlerine muhalefet etmektedir. Allahu Teâlâ da buyuruyor ki:

“Rabbine yemin olsun ki, aralarındaki anlaşmazlıklarda seni hakem seçip sonra da verdiğin hükme içlerinde bir sıkıntı duymadan tam manasıyla boyun eğmedikçe, iman etmiş olmazlar.”(Nisa 65)

Yine buyuruyor ki: “Onun emrine muhalefet edenler başlarına bir musibet gelmesinden veya acı bir azaba uğramaktan sakınsınlar.”(Nur 63)

Hafız İbn Receb (rahmetullahi aleyh) diyor ki: “Kendisine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin emrinin ulaştığı her kişinin yapması gereken; bunu ümmete beyan etmek, onlara nasihat edip bu emre tâbi olmaları için çalışmaktır. isterse bu, ümmette büyük bir zatın görüşüne ters olsun. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in emri, hata ederek muhalefet eden büyük bir zatın sünnete aykırı emrinden tazim edilmeye ve uyulmaya daha layıktır (hak sahibidir). İşte bu itibarla sahâbîler ve onlardan sonra gelenler sahih sünnetlere muhalefet edenleri tenkid etmişlerdir. Bazen belki de tenkidlerinde kaba ifadeler de kullanmışlardır.28 Ondan nefret ettikleri için değildir bu. O bilakis o sevdikleri ve saygı duydukları biridir. Ancak ne olursa olsun, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem‟i daha çok sevmektedirler. Onun emri de bütün mahlukatın emrinin üstündedir. Eğer Rasûlullah‟ın emri ile bir başkasının emri çelişirse, Rasûlullah‟ın emri öne alınmalı ve ona tâbi olunmalıdır. Onun emrine muhalif olana duyulan saygı, Rasûlullah‟ın emrine tâbi olmaya engel teşkil edemez. Her ne kadar o kişi hatasında bağışlanmış olsa da.29 Kaldı ki, o bağışlanmış olan zat, Rasûlullah‟ın muhalif emri kendisine geldiğinde kendi görüĢüne muhalefet edilmesine itiraz da etmez.30

Derim ki: Buna nasıl itiraz edecekler ki?! Değil mi ki, onlar bunu tâbilerine emretmişler ve onlara sünnete muhalif sözlerini terketmeyi gerekli kılmışlardır. Hatta İmam Şafiî tâbilerine, kendisi onu almamış olsa bile sahih sünneti ona nispet etmelerini emretmiştir. Bu yüzden İbn Dakik el-İyd teker teker ve toplu olarak dört imamdan herbirinin sahih hadislere muhalif olan görüşlerini topladığı tek ciltlik büyük eserinin mukaddimesinde Şöyle demiştir:

“Bu meseleleri müçtehid imamlara nispet etmek haramdır. Mukallid fakihlerin de bunları bilmeleri gerekir ki, bu görüşleri onlara nispet ederek, onlara iftira etmesinler.”31



KAYNAKLAR;

5 Bu bölüm şeyh Nasıruddin el-Albani‟nin Sıfatu Salatin Nebi sallallahu aleyhi ve sellem adlı eserinin Mehmet Peker tarafından yapılan tercemesinden alınmıştır.

6 İbn Abidin, Hâşiye (1/63), Resmul-Müfti (ibn Abidin'in risalelerinden biridir) 1/4'te, şeyh Salih el-Fellâni ikaz'ul-Himem (s.62)'de nakletmişlerdir. Ayrıca ibn Abidin Şerhu'l-Hidaye'de İbnu'l-Humam'ın hocası İbnu'-Şahna el-Kebir'den şunu nakleder: "Eğer hadis sahih olur da, mezhebe muhalif olursa hadisle amel edilir. Bu da onun mezhebi olur. Hadisle amel etmekle de kişi Hanefi olmaktan çıkmaz. Çünkü Ebu Hanife'nin "Hadis sahih olursa benim mezhebim odur (hadistir)" sözü sahih bir yolla gelmiştir. "Nitekim İbn Abdilberr bunu Ebu Hanife ve başka alimlerden rivayet etmiştir." Derim ki: Bu, ilimlerinin ve takvalarının kamil olmasının bir sonucudur. Çünkü burada bütün sünneti kuşatamadıklarına işaret etmişlerdir. Daha sonra geleceği üzere imam şafii bunu açık bir şekilde ifade etmiştir. Yani, bazen onlar kendilerine ulaşmamış bir sünnete muhalif görüş serdedebilirler. Böyle bir durumda bizlere, sünnete tabi olmayı ve bunu onların mezhebi olarak kabul etmeyi emretmişlerdir. Allah hepsine rahmet eylesin.

7 ibn Abdilberr, el-İntika fi fedaili's-selaseti'l-eimmeti'l-fukaha s. 145 İbnu'l-Kayyim İ'lamu'l-Muvakkıîn (2/309). İbn Abidin el-Bahru'r-Raik'in Haşiyesi (6/293). Resmu'l-Müfti (s. 29, 32). Şarani el-Mizan 1/55'de ikinci rivayetle. Üçüncü rivayeti ise: Abbas ed-Dûrî ibn Main'in Tarihinde (6/77/1) imam Züfer'den sahih bir senedle rivayet etmiştir. Bunun benzeri sözlerde Ebu Hanife'nin talebeleri Ebu Yusuf, İmam Züfer, Afiye b. Yezid'den rivayet edilmiştir. (el-ikaz s. 52) İbnu'l-Kayyim, Ebu Yusuf'tan gelen rivayetin sahih olduğunu söylemiştir. (2/344). Ayrıca el-ikaz'ın ziyadelerinde (s.65) ibni Abdil-Berr ve ibnu'l-Kayyim'den rivayet edilmiştir. Derim ki: Delillerini bilmeyenler hakkında söyledikleri bu ise, sözlerinin delile muhalif olduğunu bildiği halde delile muhalif fetva verenlerin durumu nedir acaba! Bu sözü iyice düşün. Çünkü bu tek başına körü körüne taklidi yıkmaya yeterlidir. Bundan dolayı bazı mukallidler Ebu Hanife'nin delilini bilmeden onun sözüyle fetva veremeyeceğini söylediğimde bunun Ebu Hanife'ye ait olduğunu reddetmektedir.

8 Derim ki: Bunun sebebi İmam çoğu zaman görüşlerini kıyasa dayandırmaktadır. Daha sonra daha güçlü bir kıyasa vakıf olur yahut Rasûlullahtan konu hakkında bir hadis ona ulaşır, bunun üzerine onu alır ve eski görüĢünü terkederdi. Şarani "el-Mizan" (1/62)'de özetle şunu söyler: "İmam Ebu Hanife hakkında bizim gibi her insaflının kanaati Şudur: Şayet o, şeriat tedvin edildikten hafızların Şeriati toplamak üzere yaptıkları rihleler bittikten sonra yaşamış olsaydı ve bunlara ulaşsaydı, bunları esas alır yapmış olduğu her kıyası da terkederdi. O zamanda diğer mezheplerde az olduğu gibi kıyas, onun mezhebinde de az olurdu. Ancak onun döneminde şeriat tabiinler ve etbau't-tabiin arasında köylerde ve şehirlerde dağınık bir halde olunca, mezhebinde kıyas diğer mezheplere oranlara -zarureten- daha çok olmuştur. Çünkü kıyas yaptığı meselede nass mevcut değildi. Diğer imamlar ise bundan farklıdır. Çünkü onların dönemlerinde hafızlar hadisleri cem işini bitirmişler ve onları tedvin etmişlerdi. Böylece hadisler birbirlerinin cevabı olmuşlardı. İşte kıyasın onun mezhebinde çok, diğerlerinin mezheplerinde az olmasının sebebi budur." Bunun büyük bir kısmını Ebu'l-Hasenât en-Nafiu'l-Kebir s. 135'te nakletmiş ona izah eder ve destekler mahiyette talik yapmıştır. Dileyen oraya bakabilir. Derim ki: Eğer bu Ebu Hanife'nin bazı sahih hadislere muhalefet etmiş olmadaki mazereti ise -kaldı ki bu kesinlikle geçerli bir mazerettir- o zaman bazı cahillerin yaptığı gibi ona ta'n etmek (tenkid edip eleştirmek ve eleştiride aşırı gitmek) caiz değildir. Bilakis ona karşı edepli olmak lazım gelir. Çünkü dinin korumasını yapan imamlardan bir imamdır. Dinin fer'i konuları hakkında ondan nice görüşler elimize ulaşmıştır. Ayrıca hata da etse, isabet de etse her halukarda ecrini alacaktır. Bunun yanında ona saygı duyanların, onun sahih hadislerle muhalif görüşlerine bağlı kalmaları da caiz değildir. Çünkü sözlerinde de beyan edildiği gibi bunlar onun mezhebi değildir. Bunlar bir vadide, diğerleri de bir başka vadidedir. Hak ise ikisinin arasındadır: "Rabbimiz bizlere ve iman etmede bizden önce gelen kardeşlerimize mağfiret et. Kalbimizde mü'min olanlara karşı en ufak bir kin bırakma. Rabbimiz sen raufsun, rahîmsin."

9 el-Fellâni, el-ikaz s.50. Ayrıca bunu İmam Muhammed'e de nispet etmiştir. Ardından şöyle demiştir: "Bu ve benzeri sözler tabi ki müçtehid için değildir. Çünkü bu hususta onların sözlerine ihtiyacı yoktur. Bilakis bu mukallid için geçerlidir." Derim ki: Şa'rani el-Mizan'da (1/26) bu söze binaen şunları söyler: "Şayet imamın vefat ettikten sonra sahih olduğu ve bunlarla amel etmediği ortaya çıkan hadisleri ne yapayım? dersen, cevabım Şudur: Yapman gereken hadislerle amel etmektir. Çünkü imanım bunlara ulaşsaydı ve ona göre sahih olsaydı, belki bunlarla amel etmeyi sana emrederdi. Çünkü imamların hepsi şeriatin esiridir. Bunu yapan da iki eliyle hayrı kucaklamış olur. Kimde; "İmamım onunla amel etmedikçe bir hadisle amel etmem" derse hayrın çoğunu elinden kaçırır. Nitekim mezhep mukallitlerinin çoğunluğunun durumu böyledir. Halbuki yapmaları gereken imamlarının vasiyetini yerine getirmek üzere ondan sonra sahih olduğu ortaya çıkan her hadisle amel etmekti. Çünkü bizlerin onlar hakkındaki kanaatimiz Şudur: ġayet onlar yaşasalardı ve onlardan sonra sahih olduğu ortaya çıkan bu hadisleri elde etselerdi hadisleri esas alır ve onlarla amel ederlerdi. Yapmış oldukları bütün kıyasları da, söylemiş oldukları sözleri de terkederlerdi.

10 ibn Abdilberr, el-Câmi (2/32). Ondan da İbn Hazm Usulü'l-Ahkam (6/149), yine el-Fellâni(s.72)

11 Bu sözün İmam Malik'e nisbeti müteahhir alimler arasında meşhurdur. ibn Abdilhadi, İrsâdû's-Salik (1/227)'te sahih olduğunu söylemiştir. İbn Abdilberr el-Câmi (2/91)'de İbn Hazm Usulü'l-Ahkam (6/145, 179)'da el-Hakem b. Uteybe ve Mücahid'in sözü olarak rivayet etmişlerdir. Takıyuddin es-Subki de el-Fetava (1/147)'da Ġbni Abbas'tan rivayet etmiş ve çok güzel bir söz olduğunu belirtmiştir. Ardından şöyle demiştir: Bu sözü İbn Abbas'tan Mücahid, onlardan da İmam Malik almıştır ve ondan meşhur olmuştur. Derim ki: Onlardan da İmam Ahmed almıştır. Ebu Davud Mesailu'l-İmam Ahmed s. 276'da diyorki: Ahmed'in Şöyle dediğini işittim: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dışındaki herkesin muhakkak sözlerinden alınır da, bırakılır da...

12 İbn Ebi Hatim, el-Cerh ve't-Tadil'in mukaddimesi s. 31,32. Ayrıca Beyhaki Sünen'de (1/81)'de rivayet etmiştir.

13 İbn Hazm (6/118) diyor ki: "Taklid edilen fukahanın kendileri taklidi reddetmişlerdir. Talebelerini taklidden nehyetmişlerdir. Bu hususta en titizleri İmam Şafii'ydi. Sahih hadislere tabi olmak ve delilin gerektirdiğiyle amel etmek hususunda başkalarından daha açık ifadelerde bulunmuştur. (Ayrıca) herşeyde taklid edilmekten de beri olduğunu belirtmiştir. Bunu da açık bir şekilde ifade etmiştir. Allah ecrini bol bol versin, bir çok hayrın sebebi olmuştu."

14 Hakim, İmam Şafiî'den kendi senediyle muttasıl olarak rivayet etmiştir. İbn Asakir'in “Tarih-u Dımeşk”ında da böyledir. (15/1/3) “İ'lâmu'l-muvakkiîn” (2/363-364) ve “el-İkâz”, s.100)

15 İbnu'l-Kayyim 2/361, el-Fellani s.68)

16 el-Heravi Zemmü'l-Kelam 3/47/1, Hatib el-İhticac bi'ş-Şafii 8/2, İbn Asakir 15/9/1, Nevevi el-Mecmu' 1/63, İbnu'l-Kayyim 2/361, Fellani s.100 ikinci rivayeti ise Ebu Nuaym el-Hilye (9/107)'de, İbn Hibban sahihinde (3/284) sahih bir senedle rivayet etmiştir.
devamı: FORUM SUPERMEYDAN http://www.supermeydan.net/forum/forum356/thread60021.html

17 Nevevi, a.g.e. Şa'rani (1/57) (Hakim ve Beyhaki'ye nispet ederek) Cellani (s.107) (rivayet etmişlerdir). Şarani diyor ki: "İbn Hazm dedi ki: Yani ona veya başka alimlere göre sahih olursa" Derim ki: Bundan sonra gelen sözünde bunu açık bir şekilde ifade etmiştir. Nevevi özetle şunu söyler: "Mezhep alimlerimiz bununla, tesvib hastalık özründen dolayı ihramdan çıkmayı şart koşmak meselelerinde amel etmişlerdir. Bu meseleler dışında başka meseleler vardır. Mezhep kitaplarında olduğu gibi... Mezhebimizden hadise dayanarak fetva verdiği nakledilenlerden bazıları: Ebu Yakub el-Buvayti, Ebu'l-Kasım ed-Dâreki...dir. Bunu kullanan muhaddis arkadaşlarımız da: İmam Ebu Bekr el-Beyhaki vb. dir. Mezhebimizin eski mensuplarından bazıları, bir meselede hadis bulurlarsa, Şafii'nin mezhebi de o hadise muhalif ise hadisle amel eder ve ona dayanarak fetva verirlerdi. Ek olarak şunu söylerlerdi: "Şafii'nin mezhebi hadise muvafık olan şeydir." Şeyh Ebu Amr diyor ki: ġafiilerden biri mezhebine muhalif bir hadis görürse bakar: Eğer mutlak manada -veya o bab yahut meselede- içtihadi unsurları haiz ise bağımsız olarak o hadisle amel edebilir. İçtihadi unsurları haiz değilse ayrıca hadise muhalefet etmek ağrına gidiyorsa ve hadise muhalefet etmeye sadra Şifa bir cevap bulamıyorsa, Şafii dışında bir imam o hadisle amel etmişse, o da onunla amel edebilir. Bu da ona imamının mezhebini bırakma da mazeret olur. Bu söylediği güzel bir şeydir. Allah doğrusunu bilir. Derim ki: Ortada İbnu's-Salah'ın değinmediği bir suret daha var. O da: Eğer hadisle amel eden kimseyi bulamazsa, böyle bir durumda ne yapar? Bu soruya Takıyyuddin es-Subki: Mana "Kavli'Ş-Şafii... ize sahhel hadis" (c.3, s.102)‟de şöyle cevap vermiştir:
"Bana göre evla olan hadise tabi olmaktır. KiĢi kendini Rasûlullahın huzurunda ve hadisi ondan iĢittiğini farzetsin, amel etmekten geri kalabilir mi? Allah'a yemin olsun ki hayır. Herke de anladığı miktarla mükelleftir. Bu konunun izahını ve tamamını İ'lamu'l-Muvakkiin (2/302,370), el-Fellâni'nin: "İkaz'ü Himemi Uli'l-Ebsar, liliktidâi bi-seyyidil-muhacirin ve'l-ensar ve tahzirihim ani'l-ibtidâi'ş-Şâi fi'l-kura ve'l-emsar min taklidi'l-mezahib maa'l-hamiyyeti ve'l-asabiyyeti beyne fukahai'l-emsar" adlı eserinde bulabilirsin. Bu kitap da konusunda eşsiz bir kitaptır. Hakkı seven her kişinin bunu anlayarak ve üzerinde titizlikle durarak okuması gerekir.

18 Burada hitap İmam Ahmed b. Hanbel'e yöneliktir. Bunu, İbn Ebi Hatim Adabü'ş-Şafii (s.94-95)'de Ebu Nuaym el-Hilye'de (9/106) Hatib el-İhticac biş-Şafii (1/8)'de, ondan da İbn Asakir (1/9/15) İbn Abdilberr el-İntikâ (s.75)'de İbnü'l-Cevzi Menakibu'l-İmam Ahmed (s.499)'de, Herevi (2/47)'de, -üç yoldan Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'den o da babasından, Şafii ona şöyle dedi... şeklinde- rivayet etmişlerdir. Ondan geldiği sahihtir. Bu yüzden Ġbnu'l-Kayyim İ'lam (2/325) Fellani'de el-İkaz (s.152)'de bu nisbetin kesin olduğunu belirtmiştir. Ardından diyor ki: "Beyhaki diyor ki: Bu yüzden Şafii'nin hadisi esas alması çoktur. Yani o, Hicaz, Şam, Yemen ve Irak ehlinin ilmini cem etmiştir. Tolerans tanımadan ve kendi beldesinin ehlinin mezhebine uyana meyletmeden sahih gördüğü her hadisi almıştır. Hakkı her gördüğü yerde... Ondan önce gelenler arasında sadece beldesinin mezhebiyle yetinip, muhalif olan sahihleri öğrenmek için çalışmayanlar vardır. Allah bize de, ona da mağfiret etsin.

19 Ebu Nuaym el-Hilye 9/107, Harevi 1/47, İbnu'l-Kayyim, İ'lamu'l-Muvakkiin 2/363, Fellani s.104

20 İbn Ebi Hatim Adabu'ş-Şafii s. 93. Ebu'l-Kasım es-Semerkandi "el-Emali, Ebu Hafs el-Müeddip Münteka (1/234) Ebu Nuaym el-Hilye (9/106) İbn Asakir (1/10/15) de sahih senedle rivayet etmişlerdir.

21 İbn Ebi Hatim s.93 Ebu Nuaym ve Ġbn Asakir (2/9/15) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.

22 İbn Ebi Hatim s. 93-94

23 İbnu'l-Cevzi, el-Menakib s.192

24 el-Fellani s.113, İbnu'l-Kayyim, İ'lam 2/302

25 Ebu Davud, Mesailu'l-İmam Ahmed, s. 276-277 26 İbn Abdilberr, el-Câmi' 2/149

27 İbnu'l-Cevzi s.182

28 Derim ki: Bunu hatta babalarına ve alimlerine karşı yapmışlardır. Nitekim Tahavi Şerh Meani'l-Asar (1/372), Ebu Ya'la Müsned'inde (3/1317) ricali sika olan ceyyid bir senedle Salim b. Abdillah b. Ömer'den rivayet ettiler ki (Salim) diyor ki: "Mescidde İbn Ömer'le otururken Şamlılardan bir adam geldi ve ona hac zamanına kadar umreden faydalanmayı sordu? İbn Ömer dedi ki: Bu güzel bir şeydir. Adam dedi ki: "Ancak baban bunu nehyediyordu." Adama şöyle dedi: "Yazıklar olsun sana! Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu yapmışken babam bunu nehyetse, sen kimin Rasûlullahın emrine mi, babamın nehyine mi uyarsın? Dedi ki: "Rasûlullahın emrine." Adama dedi ki: "Hadi kalk, git." İmam Ahmed (no: 5700) benzerini rivayet etmiştir. Tirmizi de (2/82) sahih olduğunu söylemiştir. İbn Asakir (1/51/7), İbn Ebi Zib'den şunu rivayet eder. Dedi ki: Sa'd b. İbrahim (yani Abdurrahman b. Avf'ın oğlu) bir adam hakkında Rabia b. Ebi Abdirrahman'ın görüşüne dayanarak hüküm verdi. Ben de ona verdiği hükme muhalif Rasûlullahın bir haberini aktardım. Bunun üzerine Sa'd, Rabia'ya dedi ki: Bu İbn Ebi Zi'b. Bana göre sika (güvenilir) biridir. Bana da Rasûlullahtan verdiğim hükme muhalif bir haber naklediyor. Rabia ona dedi ki: Sen içtihad ettin ve hükmünü verdin. Sad ise cevaben şöyle dedi: "Ne acayib bir durum! Sad'ın hükmünü uygulayacağım da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hükmünü uygulamayacağım. Hayır, hayır. Sad'ın hükmünü reddedecek, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hükmünü yerine getireceğim. Bu sefer Sad davayı yazdığı kararnameyi getirtti ve yırttı. Ardından adamın lehine hüküm verdi."
devamı: FORUM SUPERMEYDAN http://www.supermeydan.net/forum/showthread.php?t=60021

29 Derim ki: Bilakis ecir bile alacaktır. Çünkü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: "Hakim içtihad eder de isabet ederse ona iki ecir vardır. Hüküm verirken içtihad eder de hata ederse ona da bir ecir vardır. Buhari-Müslim rivayet etmişlerdir.

30 İkazu'l-Himem'in talikinde nakletmiştir. s.93

31 el-Fellani s. 99
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt