Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yaşasın zalimler için cehennem! (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Eğriyi doğrudan, hakkı batıldan ayırd eden Furkanı da indirdi. Allahın ayetlerini inkâr edenlere pek çetin bir azap vardır. Öyle ya, Allah daima mutlak galibdir, mazlumların intikamını alır. (1)
Dünya var olduğu günden beri, mazlum ile zalimin mücadelesi devam etmektedir. Binlerce yıl süren bu mücadelenin neticesi ya idam sehpaları, ya da hapishaneler (Yusufiye) olmuştur. Zalim düşünce sahipleri silah olarak zulmü kullanmışlar, çoğu zamanlarda da zulümlerinin neticelerini almış olarak görülse de sonunda kendi zulümlerine boğulmuşlar ve akıbetleri perişan olmuştur. Nasıl perişan olmasın ki Allah Celle Celalühu'nun vaadi vardır; Allah daima mutlak galibdir, mazlumların intikamını alır. O vaadinden asla dönmez. Dünya tarihi zalimin, mazluma zulmü ile doludur. Zalim devamlı zulüm üzerine olmuş, mazlumda her zaman hak yolda yürümüş. Bu realite zamanla "Zalimin zulmü varsa, mazlumun da Allah'ı vardır" sözüyle deyimler literatürüne girmiştir.
Adını Medresei Yusufiyeye veren Yusuf Aleyhisselam da bu zulümden nasibini alan Peygamberlerin başında gelmektedir. Güç sahipleri kendi istek ve düşünce lerini kabul etmek istemeyenlere zorla kabul etme yoluna başvurur, bunda da muvaffak olamaz-larsa, yetkilerini kullanarak idam sehpası ya da hapis yolunu gösterirler. Kadın arzularını zorla Yusuf Aleyhisselam'a kabul ettirmek ister" derken, bulunduğu evin ha-nımı, Yusuf'u kendisine bağlamak, onun nefsinden murad almak istedi ve kapıları kapatarak "Haydi yaklaş bana!" dedi. O: "Allah’a
sığınırım" dedi. "Doğrusu, senin kocan olan benim efendim, bana çok iyi davranıyor. Hiyanet ederek zalim olanlar iflah olmazlar."(2) Büyük bir zulümle karşı karşıya kalan Yusuf Aleyhisselam, bu teklife şiddetle karşı gelmiş, ya teklifi kabul edecek, ya da zulme uğrayacaktır. Nihayet kadın ".yemin ederim ki kendisine emredeceğim işi yapmaması halinde o mutlaka zindana atılacak, zelil ve perişan olacaktır."(3) Bu durum karşısında Yusuf Aleyhisselam:
"Ya Rabbi dedi. "Zindan, bu kadınların beni davet ettikleri o işten daha iyidir. Eğer sen onların fendini benden uzaklaştırmazsan, onlara meyledip cahilce davrananlardan olabilirim".(4) Allah Celle Celalühu Onun bu duasının kabul eder, görüntüde şer olarak görünen hapis hayatı başlar, bu hapis hayatı gerçekte hayır ve rahmetti. Uzun yıllar sürecek olan Medresei Yusufiye hayatı başladı. Sonunda ne oldu, zulüm sahipleri rezil, mazlum Yusuf Aleyhisselam da vezir oldu. Bu hep böyle olmuştur. Zalimler rezil ve sefil, mazlumlar da kazanan taraf olmuşlardır.
Alemlerin sultanı da bu zulümden bolca nasibini almış. Efendimize, ellerinden gelen her türlü zulüm çeşidini uyguladılar, hiç bir sonuç alamadılar.

Bu zulüm sahiplerinin sonu ne oldu, hepsi de silinip gitti. Cahilliğin ve zulmün zirvesi olan Ebu Cehil'in, Mekke’deki evinin neresi olduğunu Mekke'ye gidenler iyi bilir. İşte zulüm sahiplerinin bu dünyadaki sonları bu şekildedir. Ahirette ise Allah'ın azabı pek şiddetlidir.
Bu hak yolda zulümden nasiplenenlerden biri de İmam-ı Azam Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyhdir. Halife Mansur, İmamı Azamı zulmüne alet etmek ister, İmam buna şiddetle karşı çıkar. Halife, İmam’ı baş kadı yapmak istemektedir. Kurduğu zulüm düzenine, İmamı kadı yaparak meşruluk kazandırmak istemektedir. İmam boynumu vurdurma pahasına senin teklifini kabul etmem der. Halife Mansur, son çare olarak İmam’ı hapse attırır, hapiste de işkence yaptırır. İmam’ı döverler, aç susuz bırakırlar, her geçen gün işkencenin dozunu artırırlar, bir gün gelir, zulme bu mübarek vücut dayanmaz ve şahadet şerbetini içer ve Rahmeti Rahmana kavuşur. Görünüşte eziyet olarak görünse de, sabredenler için bu eziyetlerde büyük rahmetler vardır. İbrahim Aleyhisselam'ın atıldığı yeri herkes ateş olarak görmüştü, gerçekte orası bir gül bahçesi idi. İmam-ı Azam’da da eziyet olarak görünse de, gerçekte eziyet değil, o işkenceler bir rahmetti. Sonra ne oldu? İmamı Azam asırlardır mü’minlerin gönlünde taht kurmuş, sayısız dualara mazhar olmuştur. Ya zulüm sahipleri? Onlar da tarihin karanlık sayfalarındaki lanetlenmiş yerlerini aldılar.
Yakın tarihimiz de bir çok mazlum bulunmaktadır. Bu mazlumlarından biri de hepimizin yakından bildiği İskilipli Atıf Hoca’dır. Atıf Hoca, tarihin en büyük adaletsizliklerinden birine uğrar, uğradığı bu zulmün neticesinde, öyle bir makâma çıkar ki; İki cihanın serveri Sallellahü Aleyhi ve Sellem, onun yanına teşrif buyurur: "Ya Atıf bize kavuşmak varken, ne diye müdafaa yazmakla uğraşırsın". İşte mazlumların rüyalarını süsleyen an. Atıf Hoca anlatmaya devam ediyor: “Beni idam edecekler, Allah'ın Rasûlüne kavuşacağım. Ömer Radıyallahu Anh, Osman Radıyallahu Anh ve Ali Radıyallahu Anh’de şehit edilecekleri günün gecesinde, kâinatın Efendisi’ni rüyalarında görüp davet almışlar dı. Aynı daveti biz de aldık". Beşeri gözle zalimin zulmü, zulüm olarak görünse de, gerçekte ortada zulüm, eza ve cefa yoktur. Alemlerin sahibinin rahmeti vardır. Sonuçta ne olmuştur, Atıf Hoca’ya zulüm yapalım derken ona ne büyük hayır yapıldığının farkına bile varmadılar. Atıf Hoca sevgililer sevgilisine kavuştu. Düşünceleri yıllar boyu takdirle, kendiside rahmetle anıldı.
Zulüm sahiplerinin sonu yine aynı.
Bütün yaşanan olaylar göstermiştir ki, karşı olduğunuz bir fikri, düşünceyi veya isteği şiddetle bastırmak mümkün olmadığı gibi, yok etmekte mümkün olmamıştır. Yasaklama ile bir noktaya varmak mümkün olmamıştır. Dünya tarihi bununla ilgili olaylarla doludur. Yasakçı ve zorba zihniyetler kısa vadede amaçlarına ulaştıklarını zannetseler de, sonunda başarısızlıkları kaçınılmazdır. Bu durum budanan veya kesilen bir ağaca, ormana benzer. Kestikçe, budadıkça daha gür ve sağlıklı bir şekilde yeni filizler verecektir, daha sağlıklı yetişecektir.
Aslında bu zorbalar gerçekte akıl sahibi olsalar ve ideallerine hizmette samimi davransalar, serbestliğin ideallerine daha iyi hizmet ettiğini göreceklerdir. Ya benim düşündüğüm gibi düşüneceksin, ya da sana hayat hakkı yok. Son yüzyılda zulmüyle bayraklaşan iki şahsiyeti incelediğimiz zaman bu iki zalimin sonunun hüsranla bittiğini görürüz. Birisi, Avrupa'yı kasıp kavurmuş, diğeri de hem Avrupa' yı hem de Asya'yı inim inim inletmiş. Sonuç ne oldu peki? Koskoca bir hiç.
Kesinlikle bilinmelidir ki, zulmün sonu yoktur. İşin garip tarafı şudur ki zulüm yapan ya da zulme alkış tutan, yaptığı yanlışlığın farkında değildir. O yaptığı işi normal, sıradan, olması gereken olarak görmektedir. Zulüm sahipleri geçmişte var olmuşlardır, şimdi ve gelecekte de var olacaktır ki; mazlumların makâm ve dereceleri yükselsin.
Son yüzyılın büyük mazlumlarından birisi de Said-i Nursi Hazretleri’dir. Ömrünün tamamına yakınını hapis ve sürgünlerde geçirdi. Peki suçu ne idi bu zatın? Ne gariptir ki sadece kitap yazmak ve düşüncelerini açıklamak. Bunun aksine bir hareketin içinde olmadığı gibi, aksi bir hareketi tasvip ve telkin de etmemiştir.
Buna rağmen, bir asra yakın bir ömür çile ve sıkıntı ile geçti. Bir haykırışı var ki, yıllardır mazlumlara slogan oldu: "Yaşasın!
zalimler için cehennem"
Üzerinde yaşadığımız dünya sıkıntı, dert ve üzüntülerle boğuşma yeridir. Amacına uygun olsun diye, dert ve belalar yağmur gibi yağmaktadır. Dertlerin ve belaların gelmesine sebep günah işlemek olduğuna göre, günah işlemekten uzaklaşacağız, günahlara tövbe edeceğiz. Tövbe ederek affa muhatap kalacağız, belalar ve kazalar da bizlerden u-zaklaşacaktır. Dert ve belalar bazıları için günahlara keffaret olurken, bazılarını da yükseklerin yükseğine çıkarmak için araç olurlar. Kaza ve beladaki imtihanı kazanabilmek için, birinci şart “sabır”dır. O sabır ki, ilk anda yapılandır. Yazımızın başında bahsettiğimiz gibi, ateşe atılmakta olan İbrahim Aleyhisselam'a, Cebrail A-leyhisselam geliyor ve Ya İbrahim! Rabbımın sana selamı var, İbrahim'in emrine gir, sana ne emrederse yap diyor.
An meselesi, ateşe düşecek! Bizler olsak ne deriz; hemen ateşi söndür! Veya beni kurtar. Ama İbrahim Aleyhisselam emsalsiz bir teslimiyetle: "Hasbünallahü venimel vekîl",
O, beni görüyor, O'na teslim olmuşum, O ne güzel vekildir. Ey, Cebrail! Senin yar-dımına ihtiyacım yok.
İşte belaya karşı sabır ve tevekkül. Peki bu sabrın mükâfaatı ne olmalıydı? Kuranı Kerim konuyu şöyle izah buyuruyor:
"Bir şeyi dilediğinde O’nun buyruğu, sadece "ol" demektir, hemen oluverir".(5) Ateşe; "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve selamet ol".(6)
Bu manzarayı dışarıdan seyredenler, beşer gözü ile ateşin son sürat yanmakta olduğunu, İbrahim Aleyhisselam'ın da ateşin tam ortasına düştüğünü gördüler. Artık İbrahim'in kurtuluşu yoktu, bu ateş onu bir anda yakıp kül etmişti! Gerçeğin böyle olmadığını ateş söndüğünde ancak anlayabildiler.
Baktılar ki; ateşten geri kalan küllerin üzerinde bir insan namaz kılıyor, alemlerin Rabbına niyazda bulunuyor. Bu hal nedir diye sorduklarında, Rabb'ım beni üç gündür bu bahçede rızıklandırıyor”.İşte sabrın ve Allah'a dayanmanın mükâfaatı burada anlaşılıyor. Bazı kullara bela ve musibet, makamlarının ve derecelerinin yükselmesi için gelir. Bazılarına da günahlarına keffaret olsun diye. Zulüm sahiplerinin sonu niçin sefalet ve perişanlıktır?
Allah Celle Celalühu bir kudsi hadiste buyuruyor ki:
"Ey kullarım, ben kendi zatıma zulmü haram ettim, onu sizin aranızda da haram kıldım. Ey kullarım birbirinize zulmetmeyin..."(7) Allah Celle Celalühu'nun zulme hiç bir şekilde rızası olmadığı gibi, cezası da pek şiddetlidir. Zalim ve katillerle elbette mahşer gününde büyük hesaplaşma vardır!


DİPNOTLAR
1. Al-i İmran Süresi;4
2. Yusuf Süresi:23
3. Yusuf Süresi;32
4. Yusuf Süresi;33
5. Yasin Süresi;82
6. Enbiya Süresi:69
7. Müslim; Birr,55
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: Yaşasın zalimler için cehennem!

Biz onlara akıllarını başlarına toplamaları için bu kuranda (çeşitli ikaz ve ihtarları)türlü şekillerde tekrar ettik.Fakat bu onlara dahada kaçıp uzaklaşmaktan başka birşey sağlamıyor.isra 41
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: Yaşasın zalimler için cehennem!

rabbim cümlemizden razı olsun değerli kardeşim inş elimizden geleni yapmaya çalışırız dua ile
 

konak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2006
Mesajlar
1,186
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Yaşasın zalimler için cehennem!

Güzel yazınız için sağolun. Sizin özenle seçtiğiniz yazıları okumak ve bilgi sahibi olmak güzel. Rabbim devamını nasip etsin...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt