Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı
Yaşar Nuri Öztürk: Türban Rahibe kıyafetidirÖztürk, Kuranın anladığı manada bir dinden söz ediyorsak, Türkiye dinsizliğe doğru gidiyor. Türkiyeyi taşıdıkları yer şirktir, din değil" dedi. Türban yorumu şöyle: 'Rahibe kıyafetidir'
HYP Genel Başkanı ve eski İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, 22 Temmuz seçiminden sonra AKP döneminde Türkiyenin adım adım ılımlı İslam devletine doğru kaydığı yorumları yapılırken, yine kamuoyunu şaşırtacak bir değerlendirme yaptı. Öztürk, Türkiyenin dinsizliğe doğru gittiğini iddia etti.
Siyasi gelişmelerle ilgili ANKAnın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Öztürk, Kuranın anladığı manada bir dinden söz ediyorsak, Türkiye dinsizliğe doğru gidiyor dedi. Öztürk, Türkiyeyi taşıdıkları yer şirktir, din değil. Biz yıllarca buna karşı mücadele verdik. Ama şimdi Türkiye doğrudan doğruya müşrik zihniyete, şirk zihniyetine doğru gidiyor. Yelken açmış gidiyor hem de. Zaten Kurandan ve Hz Muhammedden onay almayacak sahte bir dini, morfin gibi kullanıp Türkiye üzerinde her istediklerini yapıyorlar, hurafe dinini anestezi gibi kullanıyorlar diye konuştu.
TÜRBAN, ST PAULÜN İNCİLE SOKTUĞU KIYAFETTİR
Prof. Dr. Öztürk, son yıllarda türban adı verilen ve değişik tarzda bağlanan örtünün ise Müslümanlıkla ilgisinin olmadığını söyledi.
Öztürk, bunun St Paulün İncile soktuğu rahibe kıyafeti olduğunu belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
Türkiyede iki büyük operasyon yapılıyor. Kuran dininin birinci vasfı anti emperyalizmdir. Atatürk de tarih önünde bu konuda en başarılı adamdır. Ama onun anti emperyalist yanını kınıyorlar. Türkiye kullanılarak İslamın, anti emperyalist ruhunu yok etmek istiyorlar. Her 50 metreye kurulan camilerde bu ruhu katlediyorlar. Bize, İslamın diğer taraflarını bırakın, size bol cami yapmak, hanımların başını örtmek kafidir diyorlar. Hanımların başındaki örtü, rahibe kıyafetidir. Saint Paulun İncile soktuğu kıyafettir. O bizim Müslüman insanın örtüsü değildir. Cami ve bu örtü size din olarak yeter deniyor. Müslümanlara din diye başka bir şey bırakmadılar.
DARBELER İÇİN DUA EDİLECEK NOKTAYA GELİNEBİLİR
Önümüzdeki döneme ilişkin karamsar bir tablo çizen Öztürk, Türkiyenin iyiye ve hayra gittiğini düşünemediğini söyledi. Öztürk, türban, lokantada mescit, şehirlerarası otobüslerde namaz molası konuları tartışılırken, Türkiyenin kaydettiği tek gelişmenin borçlarını artırmak olduğunu belirtti.
Öztürk, şunları söyledi:
Türkiye örtülü bir şekilde sömürgeleştiriliyor. Hüzün duyarak söylüyorum ki, Türkiyenin geleceğine ilişkin hiçbir irade Türkiyeyi yönetenlerin elinde değil. Türkiye büyük bir rüzgarın elinde, birilerinin istediği yöne doğru götürülüyor. Birileri en berbat şekilde yorumlayabilirler ama şunu söyleyebilirim: Benim en çok tedirgin olduğum şey, meselelerin siyasetle çözümlenemeyeceği bir noktaya sürüklenilmesi. Bu nokta ya felaket ya da kanlı kavgadır. Felaket nedir, Türkiye, dışardan istedikleri şekilde paramparça edilir. İkincisi, Türkiye iç kavgaya gider. Darbe olur deniyor, ama bana öyle geliyor ki, Türkiye darbeleri bile ALLAH tan niyaz edecek duruma gelebilir. Şimdi darbe,darbe laflarıyla cambaza bak oyunu oynanıyor. Türkiye, darbelere bile el açıp dua edilecek bir noktaya sürükleniyor, Türkiye onu bile arayacak. Çok kaygılıyım bu noktada ben.
İKİ MİLLETLİ PARLAMENTO
Öztürk, 22 Temmuzda seçim yapılmadığını belirterek, Bu, bir tsunami, nevi şahsına münhasır, bir nevi yarı işgal, bütün batılı güçlerin ortaklaşa belirledikleri hedefe 2-3 milyar dolar para harcayarak Türkiye de halkın iradesinin bir yöne sevkedilmesidir. O sebeple biz bunu bir seçim saymıyoruz. Bunun ne menem bir şey olduğu, yıllar sonra anlaşılacak dedi.
Seçim sonra tablo konusunda da kaygıları bulunduğunu ifade eden Öztürk, şöyle konuştu:
Türkiye, tarihinde ilk defa adeta iki milletli parlamentoya mecbur ve mahkum bir hale getirildi. Böyle bir manzara var. Şu anda parlamentonun en aktif unsuru, en azından göründüğü kadarıyla, bölücü temayüller taşıyan unsur. Parlamentonun ilk gündem yaptığı konulardan biri, parlamentoya yeni giren bu unsurun, terör başının yaşam şartlarının iyileştirilmesidir. Buna dikkat etmek lazım. Onun arkasından Türk ordusunu bölücülükle itham demeçlerini dinledik. Arkasından PKKya terör örgütü demeyiz demecini dinledik. Öbür tarafta henüz anayasayı değiştirme çalışmaları dışında bir şey görmüyoruz.
DOKUNULMAZ ZIRHI KİRLENDİ
Öztürk, bu parlamentodan bir hayır gelecekse, bunun bir numaralı göstergesinin milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması olacağını söyledi.
Öztürk, Eğer parlamento işe dokunulmazlıkları kaldırarak başlarsa, buradan bir hayır çıkacağını düşünebiliriz,aksi takdirde hiçbir hayır çıkmaz. Dokunulmazlık zırhının içi kirlendi, pislendi, bu zırhı kaldırıp atmak lazım dedi.
HYP Genel Başkanı ve eski İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, 22 Temmuz seçiminden sonra AKP döneminde Türkiyenin adım adım ılımlı İslam devletine doğru kaydığı yorumları yapılırken, yine kamuoyunu şaşırtacak bir değerlendirme yaptı. Öztürk, Türkiyenin dinsizliğe doğru gittiğini iddia etti.
Siyasi gelişmelerle ilgili ANKAnın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Öztürk, Kuranın anladığı manada bir dinden söz ediyorsak, Türkiye dinsizliğe doğru gidiyor dedi. Öztürk, Türkiyeyi taşıdıkları yer şirktir, din değil. Biz yıllarca buna karşı mücadele verdik. Ama şimdi Türkiye doğrudan doğruya müşrik zihniyete, şirk zihniyetine doğru gidiyor. Yelken açmış gidiyor hem de. Zaten Kurandan ve Hz Muhammedden onay almayacak sahte bir dini, morfin gibi kullanıp Türkiye üzerinde her istediklerini yapıyorlar, hurafe dinini anestezi gibi kullanıyorlar diye konuştu.
TÜRBAN, ST PAULÜN İNCİLE SOKTUĞU KIYAFETTİR
Prof. Dr. Öztürk, son yıllarda türban adı verilen ve değişik tarzda bağlanan örtünün ise Müslümanlıkla ilgisinin olmadığını söyledi.
Öztürk, bunun St Paulün İncile soktuğu rahibe kıyafeti olduğunu belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
Türkiyede iki büyük operasyon yapılıyor. Kuran dininin birinci vasfı anti emperyalizmdir. Atatürk de tarih önünde bu konuda en başarılı adamdır. Ama onun anti emperyalist yanını kınıyorlar. Türkiye kullanılarak İslamın, anti emperyalist ruhunu yok etmek istiyorlar. Her 50 metreye kurulan camilerde bu ruhu katlediyorlar. Bize, İslamın diğer taraflarını bırakın, size bol cami yapmak, hanımların başını örtmek kafidir diyorlar. Hanımların başındaki örtü, rahibe kıyafetidir. Saint Paulun İncile soktuğu kıyafettir. O bizim Müslüman insanın örtüsü değildir. Cami ve bu örtü size din olarak yeter deniyor. Müslümanlara din diye başka bir şey bırakmadılar.
DARBELER İÇİN DUA EDİLECEK NOKTAYA GELİNEBİLİR
Önümüzdeki döneme ilişkin karamsar bir tablo çizen Öztürk, Türkiyenin iyiye ve hayra gittiğini düşünemediğini söyledi. Öztürk, türban, lokantada mescit, şehirlerarası otobüslerde namaz molası konuları tartışılırken, Türkiyenin kaydettiği tek gelişmenin borçlarını artırmak olduğunu belirtti.
Öztürk, şunları söyledi:
Türkiye örtülü bir şekilde sömürgeleştiriliyor. Hüzün duyarak söylüyorum ki, Türkiyenin geleceğine ilişkin hiçbir irade Türkiyeyi yönetenlerin elinde değil. Türkiye büyük bir rüzgarın elinde, birilerinin istediği yöne doğru götürülüyor. Birileri en berbat şekilde yorumlayabilirler ama şunu söyleyebilirim: Benim en çok tedirgin olduğum şey, meselelerin siyasetle çözümlenemeyeceği bir noktaya sürüklenilmesi. Bu nokta ya felaket ya da kanlı kavgadır. Felaket nedir, Türkiye, dışardan istedikleri şekilde paramparça edilir. İkincisi, Türkiye iç kavgaya gider. Darbe olur deniyor, ama bana öyle geliyor ki, Türkiye darbeleri bile ALLAH tan niyaz edecek duruma gelebilir. Şimdi darbe,darbe laflarıyla cambaza bak oyunu oynanıyor. Türkiye, darbelere bile el açıp dua edilecek bir noktaya sürükleniyor, Türkiye onu bile arayacak. Çok kaygılıyım bu noktada ben.
İKİ MİLLETLİ PARLAMENTO
Öztürk, 22 Temmuzda seçim yapılmadığını belirterek, Bu, bir tsunami, nevi şahsına münhasır, bir nevi yarı işgal, bütün batılı güçlerin ortaklaşa belirledikleri hedefe 2-3 milyar dolar para harcayarak Türkiye de halkın iradesinin bir yöne sevkedilmesidir. O sebeple biz bunu bir seçim saymıyoruz. Bunun ne menem bir şey olduğu, yıllar sonra anlaşılacak dedi.
Seçim sonra tablo konusunda da kaygıları bulunduğunu ifade eden Öztürk, şöyle konuştu:
Türkiye, tarihinde ilk defa adeta iki milletli parlamentoya mecbur ve mahkum bir hale getirildi. Böyle bir manzara var. Şu anda parlamentonun en aktif unsuru, en azından göründüğü kadarıyla, bölücü temayüller taşıyan unsur. Parlamentonun ilk gündem yaptığı konulardan biri, parlamentoya yeni giren bu unsurun, terör başının yaşam şartlarının iyileştirilmesidir. Buna dikkat etmek lazım. Onun arkasından Türk ordusunu bölücülükle itham demeçlerini dinledik. Arkasından PKKya terör örgütü demeyiz demecini dinledik. Öbür tarafta henüz anayasayı değiştirme çalışmaları dışında bir şey görmüyoruz.
DOKUNULMAZ ZIRHI KİRLENDİ
Öztürk, bu parlamentodan bir hayır gelecekse, bunun bir numaralı göstergesinin milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması olacağını söyledi.
Öztürk, Eğer parlamento işe dokunulmazlıkları kaldırarak başlarsa, buradan bir hayır çıkacağını düşünebiliriz,aksi takdirde hiçbir hayır çıkmaz. Dokunulmazlık zırhının içi kirlendi, pislendi, bu zırhı kaldırıp atmak lazım dedi.