Yirminci asrın ulaştırma vasıtaları oldukça hız kazandı. Bir ülkeden bir ülkeye tek gün içinde gidip geri dönmek artık mesele olmaktan çıkıp normal bir seyahat hâlini aldı. Bu yüzden Müslümanlar, gayri-müslim ülkelerine kolayca gidebilmekte, onların yaşama tarzlarını, örf ve âdetlerini açıkça görmekte, hattâ bazılarını da taklid eder duruma gelmekteler. Televizyonla basın da bu mevzûda teşvikte bulunmaktalar.
Nitekim bâzı kesimlerin hayatına girmiş olan Anneler Günü, Çocuğun yaş günü, Evliliğin yıldönümü gibi âdetler Müslümanların Batıdan, yâni gayrimüslimlerden ithal ettikleri âdetlerdendir.
Bâzıları bu âdetlerin Hıristiyanlardan geldiğini düşünerek bunları taklid etmeyi günah saymakta, böyle gayrimüslim âdetlerini yapmayı gayrimüslime benzeme olarak izah etmekteler. Bu, bir bakıma da doğrudur. Zira Resûli Ekrem Efendimiz Kim bir kavme benzerse o, ondan sayılır, buyurmuş, böylece Müslümanı Hıristiyana benzemekten men etmiştir. Gerçekten de bir Müslümanın gayrimüslime özenmesi, aşağılık duygusuna kapılmanın ifâdesinden başka birşey değildir. Ancak burada nazara alınacak bir husus vardır. O hususu dikkate almazsak yanlış hüküm vermekten kurtulamayız. Önce şöyle bir bakmalıyız.
İster Anneler Gününde, ister çocuğun yaş günü ile evliliğin yıldönümünde olsun Müslümanlar ne türlü merasim icrâ ediyorlar, nasıl bir şenlik yapıyorlar?
Bunları bilmek, hükmü ona göre vermek gerekir.
Zira gayrimüslimden gelen herşey her hâliyle kötü ve günah sayılmaz. Belki o âdet ve anlayış Müslümanlarda değişikliğe uğrar, müslümanlaştırılır, Müslümanlaştırılmış şekliyle yaşanıp icrâ edilebilir.
İşte o zaman durum değişir, gayrimüslime benzeme değil de Müslümana lâyık bir âdet icrâ etme mâhiyeti alır. Meselâ Anneler Gününde ne yapıyorlar?
Anneye ikram edilip gönlü alınıyor, monoton hayata bir yenilik getirilmiş olunuyorsa fena bir şey yapılmıyor demektir. Ancak İslâmın emri odur ki, anneye hürmet ve sevgi senenin tek gününe inhisar etmesin, diğer gün ve aylarda da anne hakkının yüceliği unutulmasın, lâyık olduğu hürmet ihmal edilmesin.
Ayrıca evlilik yıldönümü ile çocuğun yaş gününde ne türlü âdet icrâ ediliyor? Bunu da bilmek mecburiyetindeyiz. Evlilik yıldönümü ile yaş günü, iyi düşünülürse sayılı ömür senelerinden birini daha bitirmiş olmak, ölüme bir sene daha yaklaşmış bulunmak demektir. Başka türlü izahı yoktur bunun. Bu, taş gibi katı bir gerçektir. Böyle bir günde Müslüman, elbette Allaha isyanı değil, itaati tercih edecek, günahlar, kusurlar işlemek yerine sevaplar, iyilikler icrâ edecektir. Belki de mevlidler okutacak, hatimler indirtecek, duâlar yaptırıp, dinî konuşmalar dinletecektir. Kendilerini o güne kadar getirmiş olan Allaha şükür mânasına gelen ikramlarda bulunup, eş dost, konu komşu dinî bir havaya bürüneceklerdir.
Böylesine günahsız hallerde, herhalde gayrimüslime benzeme diye bir görünüş bahis mevzuu olmaz. Yeter ki, aile bütçesini sarsacak gösterişli israfa girilmesin, gayrimüslimler gibi pahalı pastalar yaptırıp da üzerine dikilen mumları söndürmekle Hıristiyanlara özenilmiş olunmasın.
Müslümanların yaş günü de, evlilik yıldönümü de kendilerine mahsus özellik ve güzellikte olmalı, asla günaha vesile kılınmamalı, Hıristiyana benzememelidir.
Nitekim Resûli Ekrem Efendimizin de doğum gününü ihyâ ediyor. Kandil Gecesi ismiyle merasimler icrâ ediyoruz. Ama Müslümana has şekilde, İslâma yakışır biçimde. O gece mevlidler okunur, hatimler indirilir, vaazlar verilir, konu komşuda iyilikler görülür.
Müslümana mahsus bir merasimle, günah olmayan şeylerle bu günleri yaşamalıdır. İşte o zaman Müslümanlaştırılmış âdetlerle belli günlerini yaşamış olup günaha girmemiş sayılırlar.KAYNAK:AHMET ŞAHİN HOCAEFENDİ
Nitekim bâzı kesimlerin hayatına girmiş olan Anneler Günü, Çocuğun yaş günü, Evliliğin yıldönümü gibi âdetler Müslümanların Batıdan, yâni gayrimüslimlerden ithal ettikleri âdetlerdendir.
Bâzıları bu âdetlerin Hıristiyanlardan geldiğini düşünerek bunları taklid etmeyi günah saymakta, böyle gayrimüslim âdetlerini yapmayı gayrimüslime benzeme olarak izah etmekteler. Bu, bir bakıma da doğrudur. Zira Resûli Ekrem Efendimiz Kim bir kavme benzerse o, ondan sayılır, buyurmuş, böylece Müslümanı Hıristiyana benzemekten men etmiştir. Gerçekten de bir Müslümanın gayrimüslime özenmesi, aşağılık duygusuna kapılmanın ifâdesinden başka birşey değildir. Ancak burada nazara alınacak bir husus vardır. O hususu dikkate almazsak yanlış hüküm vermekten kurtulamayız. Önce şöyle bir bakmalıyız.
İster Anneler Gününde, ister çocuğun yaş günü ile evliliğin yıldönümünde olsun Müslümanlar ne türlü merasim icrâ ediyorlar, nasıl bir şenlik yapıyorlar?
Bunları bilmek, hükmü ona göre vermek gerekir.
Zira gayrimüslimden gelen herşey her hâliyle kötü ve günah sayılmaz. Belki o âdet ve anlayış Müslümanlarda değişikliğe uğrar, müslümanlaştırılır, Müslümanlaştırılmış şekliyle yaşanıp icrâ edilebilir.
İşte o zaman durum değişir, gayrimüslime benzeme değil de Müslümana lâyık bir âdet icrâ etme mâhiyeti alır. Meselâ Anneler Gününde ne yapıyorlar?
Anneye ikram edilip gönlü alınıyor, monoton hayata bir yenilik getirilmiş olunuyorsa fena bir şey yapılmıyor demektir. Ancak İslâmın emri odur ki, anneye hürmet ve sevgi senenin tek gününe inhisar etmesin, diğer gün ve aylarda da anne hakkının yüceliği unutulmasın, lâyık olduğu hürmet ihmal edilmesin.
Ayrıca evlilik yıldönümü ile çocuğun yaş gününde ne türlü âdet icrâ ediliyor? Bunu da bilmek mecburiyetindeyiz. Evlilik yıldönümü ile yaş günü, iyi düşünülürse sayılı ömür senelerinden birini daha bitirmiş olmak, ölüme bir sene daha yaklaşmış bulunmak demektir. Başka türlü izahı yoktur bunun. Bu, taş gibi katı bir gerçektir. Böyle bir günde Müslüman, elbette Allaha isyanı değil, itaati tercih edecek, günahlar, kusurlar işlemek yerine sevaplar, iyilikler icrâ edecektir. Belki de mevlidler okutacak, hatimler indirtecek, duâlar yaptırıp, dinî konuşmalar dinletecektir. Kendilerini o güne kadar getirmiş olan Allaha şükür mânasına gelen ikramlarda bulunup, eş dost, konu komşu dinî bir havaya bürüneceklerdir.
Böylesine günahsız hallerde, herhalde gayrimüslime benzeme diye bir görünüş bahis mevzuu olmaz. Yeter ki, aile bütçesini sarsacak gösterişli israfa girilmesin, gayrimüslimler gibi pahalı pastalar yaptırıp da üzerine dikilen mumları söndürmekle Hıristiyanlara özenilmiş olunmasın.
Müslümanların yaş günü de, evlilik yıldönümü de kendilerine mahsus özellik ve güzellikte olmalı, asla günaha vesile kılınmamalı, Hıristiyana benzememelidir.
Nitekim Resûli Ekrem Efendimizin de doğum gününü ihyâ ediyor. Kandil Gecesi ismiyle merasimler icrâ ediyoruz. Ama Müslümana has şekilde, İslâma yakışır biçimde. O gece mevlidler okunur, hatimler indirilir, vaazlar verilir, konu komşuda iyilikler görülür.
Müslümana mahsus bir merasimle, günah olmayan şeylerle bu günleri yaşamalıdır. İşte o zaman Müslümanlaştırılmış âdetlerle belli günlerini yaşamış olup günaha girmemiş sayılırlar.KAYNAK:AHMET ŞAHİN HOCAEFENDİ