Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

---yaratmak kelimesi--- (1 Kullanıcı)

safiye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,584
Tepki puanı
0
Puanları
0
Soru : Bazı insanlar yarattım kelimesini kullanıyorlar. Bunu bilerek veya bilmeyerek kullanmanın hükmü nedir? İnsanları nasıl ikaz edebiliriz?

——————————————————————————–
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim
Yaratmak Allah’a mahsustur. Bu manada kullanmak kesinlikle doğru değildir. Bunun yerine aynı manayı ifade eden başka kelimeleri tercih etmek gerekir.
Yaratmak kelimesini kullananları ikaz edelim. Bunun yanlış bir kullanım olduğunu, bunun yerine diğer eş anlamlı kelimeleri kullanmamız gerektiğini ifade edelim. Eğer sadece basit bir kelime olduğunu söyler iseler, öyleyse neden aynı manayı ifade eden diğer kelimeleri kullanmadıklarını belirtelim.
 

safiye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,584
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaratmak kelimesi Allah'a nisbet edilince "yoktan var etmek" mânâsına gelir. Kullara nisbet edilince ise "yoktan var etme" değil "vardan şekil meydana getirme" mânâsına gelir. Bu mânâda "yaratmak" kelimesini kullanan insan küfre nisbet edilmez.

İsterseniz bu kelimeyi kullanan kimseye sorun.

Diyecektir ki:

"Ben bir kulum. Yoktan var edemem. Yoktan var etmek Allah'a mahsustur. Ben var olan maddelerden bir araya getirdiğim malzemelerle şunu yarattım. Yani şu şekli meydana getirdim."

Böyle inanan kimseye küfür isnad edilmez.

Bu konuda en veciz sözü Bediüzzaman Hazretleri söylemiştir:

"Bazan kelâm küfür görünür, ama sahibi kâfir olmaz!"

Yine de şaibeli sözlerden kaçınmak gerek.
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
İnsan, dünyadan malzeme alır ve yeni bir eser inşa eder. Her ne kadar ona “benim eserim” derse de, bu sahiplenme bir mecazdan öteye gidemez. Kainat galerisindeki güzel eserlere bir yenisi eklenmiştir ve onun da hakiki sanatkarı yine Allah’tır.

Toprağın bitkiyi, ağacın meyveyi, arının da balı yaratamayacağını anlamak zor değil. Çünkü bunlar bilgisiz, şuursuz ve iradesiz varlıklar. İnsan ise, üstün kabiliyetleri olan bir varlık. Onun şuurlu eliyle ortaya çıkıveren eserlere bakarak Allah’ı hatırlamak her zaman mümkün olmayabiliyor.


Oysa, dikkatle düşününce, insanın da bir vasıta olduğunu anlamakta gecikmiyoruz. Çünkü insan, eserini bir düzen dahilinde kurarken hiçbir malzemeyi yoktan var etmez, ancak yaratılanı terkip ve tertip eder. Bunu yaparken, kendisine ihsan edilen cihazları ve duyguları kullanır. Akıl, kalp, hafıza, göz, kulak ve eli veren Allah’tır. Onun mülkünde, Onun verdiği aletler ve Onun yarattığı malzemelerle çalışan sanatçı, eserinin hakiki sahibi ve yaratıcısı olamaz.

İnsanın rolü “dilemek”tir, iradesini hayır için kullanmaktır. Ağaç vasıtasıyla meyveyi yaratan Allah, insan eliyle de beşeri sanat eserlerini halk etmektedir. Şu halde insan, “Şu eseri ben yarattım.” diyemez, ancak, “Bu eser benim vasıtamla yaratıldı.” diye düşünerek “Bu eseri ben yaptım” diyebilir.

Bilim adamları ve sanatkârlar, kainattaki İlâhî kanunları keşfederken, çeşitli alet ve makineler yaparken Rablerinin kendilerine bahşettiği kabiliyetleri kullanırlar. “Bu kanunu ben buldum, şu makineyi ben yaptım” demeleri, onların bir kanun koyucu ve bir yaratıcı olmalarını gerektirmez.

Kalbimiz çalışır, kanımız temizlenir, hücrelerimiz yenilenir, vücudumuzda milyarlarca olay cereyan eder, fakat bunların çoğundan bizim haberimiz bile olmaz. Organlarının nerede olduğunu, ne iş yaptığını ve nasıl çalıştığını bilen kaç kişi var? Saçlarımız dökülür, yüzümüz kırışır, belimiz bükülür, dişlerimiz dökülür, nihayet üstüne titrediğimiz hayatımız elimizden alınır, fakat biz, olup bitenlere seyirci kalmaktan başka bir şey yapamayız.
Organlarının ve duygularının bile gerçek sahibi olmayan insan, nasıl kendi eliyle yaratılan eserlerin hakiki sahibi olur ve onları ben yarattım diyebilir!?..



NOT : Allaha özgü olan yaratmak ifadesini insanlar için kullanmak doğru değildir. Ancak yaratmak ifadesi daha çok insanlar arasında keşfetme manasında kullanıldığı için bu ifadeleri kullanan kişiler inşaallah mesul olmazlar.

(ALINTIDIR)
 

safiye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,584
Tepki puanı
0
Puanları
0
İnsan, dünyadan malzeme alır ve yeni bir eser inşa eder. Her ne kadar ona “benim eserim” derse de, bu sahiplenme bir mecazdan öteye gidemez. Kainat galerisindeki güzel eserlere bir yenisi eklenmiştir ve onun da hakiki sanatkarı yine Allah’tır.

Toprağın bitkiyi, ağacın meyveyi, arının da balı yaratamayacağını anlamak zor değil. Çünkü bunlar bilgisiz, şuursuz ve iradesiz varlıklar. İnsan ise, üstün kabiliyetleri olan bir varlık. Onun şuurlu eliyle ortaya çıkıveren eserlere bakarak Allah’ı hatırlamak her zaman mümkün olmayabiliyor.


Oysa, dikkatle düşününce, insanın da bir vasıta olduğunu anlamakta gecikmiyoruz. Çünkü insan, eserini bir düzen dahilinde kurarken hiçbir malzemeyi yoktan var etmez, ancak yaratılanı terkip ve tertip eder. Bunu yaparken, kendisine ihsan edilen cihazları ve duyguları kullanır. Akıl, kalp, hafıza, göz, kulak ve eli veren Allah’tır. Onun mülkünde, Onun verdiği aletler ve Onun yarattığı malzemelerle çalışan sanatçı, eserinin hakiki sahibi ve yaratıcısı olamaz.

İnsanın rolü “dilemek”tir, iradesini hayır için kullanmaktır. Ağaç vasıtasıyla meyveyi yaratan Allah, insan eliyle de beşeri sanat eserlerini halk etmektedir. Şu halde insan, “Şu eseri ben yarattım.” diyemez, ancak, “Bu eser benim vasıtamla yaratıldı.” diye düşünerek “Bu eseri ben yaptım” diyebilir.

Bilim adamları ve sanatkârlar, kainattaki İlâhî kanunları keşfederken, çeşitli alet ve makineler yaparken Rablerinin kendilerine bahşettiği kabiliyetleri kullanırlar. “Bu kanunu ben buldum, şu makineyi ben yaptım” demeleri, onların bir kanun koyucu ve bir yaratıcı olmalarını gerektirmez.

Kalbimiz çalışır, kanımız temizlenir, hücrelerimiz yenilenir, vücudumuzda milyarlarca olay cereyan eder, fakat bunların çoğundan bizim haberimiz bile olmaz. Organlarının nerede olduğunu, ne iş yaptığını ve nasıl çalıştığını bilen kaç kişi var? Saçlarımız dökülür, yüzümüz kırışır, belimiz bükülür, dişlerimiz dökülür, nihayet üstüne titrediğimiz hayatımız elimizden alınır, fakat biz, olup bitenlere seyirci kalmaktan başka bir şey yapamayız.
Organlarının ve duygularının bile gerçek sahibi olmayan insan, nasıl kendi eliyle yaratılan eserlerin hakiki sahibi olur ve onları ben yarattım diyebilir!?..



NOT : Allaha özgü olan yaratmak ifadesini insanlar için kullanmak doğru değildir. Ancak yaratmak ifadesi daha çok insanlar arasında keşfetme manasında kullanıldığı için bu ifadeleri kullanan kişiler inşaallah mesul olmazlar.

(ALINTIDIR)

emeğinize sağlık kardeşim​
 

safiye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,584
Tepki puanı
0
Puanları
0
�Tasarladı/Yarattı yerde ne varsa daha yer yok iken�.

Popüler bir örnek olarak bebek bezi Prima�nın reklâmları verilebilir. Reklâmın ilk versiyonunda �bebekler için yarattık� şeklindeki slogan (sanırım gelen tepkiler üzerine) daha sonra �bebekler için tasarladık� halini almıştı.

Tasarlamak kelimesinin İngilizcedeki karşılığı olan �design� kelimesinin sözlük anlamlarından biri de �the creation of something in the mind� şeklinde verilir. Yani �bir şeyin akılda yaratılması�! Hatta bazı sözlüklerde doğrudan �create (yaratmak)� kelimesi karşılık olarak verilir. (Bakınız: Design)

Bu makaledeki açıklamalara katılırsınız ya da katılmazsınız. Ancak tüm bu açıklamaların Kuran ayetleriyle desteklendiğini görmezden gelemezsiniz. Kuran �yaratmak� kelimesini �tasarlamak� anlamında açık bir şekilde kullanmıştır. Dolayısıyla bu makaledeki açıklamanın sadece bir �çıkarım� olduğu ve Kuran tarafından desteklenmediği iddia edilemez. �İndirmek� ifadelerini içeren ayetler ve Müminun suresi, ayet 14 apaçık ortadadır.

Söz konusu ayetlerde geçen ifadeler ve bu makalede açıklanan görüşler alem-i gayb ve alem-i şehadet kavramlarıyla da ilişkilendirilebilir. Aşağıda bu konuyla ilgili bir web sitesinden yaptığım alıntıyı bulacaksınız:

�Kur'an-ı Kerim de, gayb âlemi ve şehadet âlemi olmak üzere, genel olarak, iki âlem kabul etmektedir. Bu durumda, insanın duyularına ve bir noktaya kadar tasarrufuna verilmiş şehadet âlemi (görünürler âlemi)ne karşı; tamamen Allah'ın tasarrufu ve bilgisi altında bulunan bir de gayb âlemi vardır.�

Son olarak, Fussilet 9/12 ayetleri ile Naziat 27/33 ayetlerini birlikte değerlendirdiğimizde dünyanın, yaratılışın 6 gününün son 2 gününde var edildiği muhkem bir hal almaktadır. Bakara/29�daki ifade ise müteşabihtir.
 

safiye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,584
Tepki puanı
0
Puanları
0
alıntıdır​


KUR'ANDA YARADILIŞ AYETLERİ

Bakara(*) Sûresi

1) 28 - Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah’ı nasıl inkar ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir. En sonunda ona döndürüleceksiniz.

2) 29 – “O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra göğe yönelip onları yedi gök halinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir.”

Âl-i İmrân(*) Sûresi

3) 47 - (Meryem), “Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?” dedi. Allah, “Öyle ama, Allah dilediğini yaratır. O bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir” dedi.

Mâide(*) Sûresi

4) 17 - Andolsun, “Allah, Meryemoğlu Mesih’dir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular.10 De ki: “Şâyet Allah, Meryemoğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah’a karşı kim ne yapabilir? Göklerin,Zyerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.”

En’âm Sûresi

5) 73 - O, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak yaratandır. Allah’ın “ol” deyip de her şeyin oluvereceği günü hatırla. O’nun sözü gerçektir. Sûra üflendiği gün de mülk (hükümranlık) onundur. Gaybı da, görülen âlemi de bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.

6) 95 - Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır. Diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur Allah! Peki (ondan) nasıl çevriliyorsunuz?

7) 101 - O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O’nun bir eşi olmadığı halde nasıl bir çocuğu olabilir? Halbuki her şeyi O yarattı. O her şeyi hakkıyla bilendir.

8) 102 - İşte sizin Rabbiniz Allah. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin. O her şeye vekil (her şeyi yöneten, görüp gözeten)dir.

A’râf Sûresi

9) 54 - Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan ve Arş’a10 kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden gündüze katan, güneşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah’tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir.

Ra’d Sûresi

10) 16 - De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” “Allah’tır” de. De ki, “O'nu bırakıp da kendilerine (bile) bir faydası ve zararı olmayan dostlar (mabutlar) mı edindiniz?” De ki, “Kör ile gören bir olur mu? Ya da karanlıklarla aydınlık bir olur mu? Yoksa Allah’a, O’nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma ile Allah’ın yaratması onlara göre birbirine mi benzedi?” De ki: “Her şeyin yaratıcısı Allah’tır. O, birdir, mutlak hakimiyet sahibidir.”

Hicr Sûresi


11) 86 - Şüphesiz, Rabbin hakkıyla yaratanın (ve herşeyi) bilenin ta kendisidir.

İsrâ Sûresi

12) 99 - Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın kendileri gibilerini yaratmaya kadir olduğunu görmediler mi? Allah onlar için, hakkında hiçbir şüphe bulunmayan bir ecel belirlemiştir. Fakat zalimler ancak inkarda direttiler.

Nûr(*) Sûresi

13) 45 - Allah bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bir kısmı karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi dört ayak üzerinde yürür. Allah dilediğini yaratır. Çünkü Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.

Kasas Sûresi

14) 68 - Rabbin dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir.

Rûm Sûresi

15) 27 - O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu O’na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır.4 Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O’nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

19) 40 - Allah, sizi yaratan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldürecek ve daha sonra da diriltecek olandır. Allah’a koştuğunuz ortaklardan, bunlardan herhangi bir şeyi yapabilen var mı? O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir.

17) 54 - Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.

Secde Sûresi

18) 7 - O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı.

Fâtır Sûresi

19) 1 - Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.

Yâsîn Sûresi

20) 81 - Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.

Zümer Sûresi

21) 62 - Allah her şeyin yaratıcısıdır. O her şeye vekildir.

Mü’min Sûresi

22) 62 - İşte her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah! Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. Durum bu iken nasıl oluyor da (haktan) döndürülüyorsunuz?

Şûrâ Sûresi

23) 49 - Göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) Allah’ındır. O, dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir

Kamer Sûresi

24) 49 - Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.

25) 50 - Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.)

Vâkı’a Sûresi

26) 57 - Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?

27) 59 - Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?

28) 63 - Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?!

29) 65 - Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz:

Haşr(*) Sûresi


30) 24 - O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Teğâbun(*) Sûresi


31) 2 - O, sizi yaratandır. Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mü’mindir. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm Safiye kardeşim.B)
Emeğinize sağlık olsun inşallah..Çok faydalı bir çalışma sunmuşsunuz.. Allah c.c razı olsun değerli çalışmanızı bereketli, istifadeli ve tesirli kılsın inşallah..

Kutlu Doğum Haftanızı tebrik ederim güzel kardeşim. Dualarımdasınız inşallah..Selam ve baki dua ile En Emin'e emanetsiniz.:H
 

safiye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,584
Tepki puanı
0
Puanları
0
Selamün Aleyküm Safiye kardeşim.B)
Emeğinize sağlık olsun inşallah..Çok faydalı bir çalışma sunmuşsunuz.. Allah c.c razı olsun değerli çalışmanızı bereketli, istifadeli ve tesirli kılsın inşallah..

Kutlu Doğum Haftanızı tebrik ederim güzel kardeşim. Dualarımdasınız inşallah..Selam ve baki dua ile En Emin'e emanetsiniz.:H

aleyna ve aleykümselam aliye kardeşim
rabbim hepimizden razı olur inşallah yaradan yar ve yardımcımız olsun sizde benim dualarımdasınız rabbime emanet olun hayırllı günler hayırlı ömürler diliyorum
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt