ferahhfeza
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 18 Ağu 2007
- Mesajlar
- 10,922
- Tepki puanı
- 8
- Puanları
- 0
- Yaş
- 47
- Web Sitesi
- ferahhfeza.blogcu.com
İNSAN EZELDEN yaralıdır. İlk günah nasıl Havva anamız ile Adem babamızı yaraladıysa, soyundan gelen herkes de elleriyle yapıp ettikleri ile yaralıdır. Yara sürgündeki insanın kaderi, Rabbinden kopuşu, arzda debelenip duruşu, dünya denilen hayvanat bahçesinde kafesinde tutsak oluşu. Yara, sevgilinin yüzündeki peçe, görünmez oluşu, rızasının bilinmeyişi, vuslatın bir türlü gerçekleşmeyişi. Yara, özlem içinde kavrulan bir yüreğin ellerinden iş beklenişi, ucu bucağı bilinmez bir mesafede duraksız say edişi, ab-ı hayatı arayışı, aşkın susuzluğunu kesecek zemzeme bir delik, bir menfez bulamayışı. Yara, insanı yare götüren yolun başlangıcı.
İnsan yaralı kalmalıdır. Zira onu hareket ettiren, aratan, susatan, koşturan, işlettiren, amel ettiren bizzat yarasıdır. İnsan, incinebilir olduğu için savaşması değerlidir. İnsan, ömrü kısa olduğu için hayatını vakfetmesi değerlidir. İnsan sevdasına erişmek elinde olmadığı için sevmesi değerlidir. İnsan öldüğü için hayatı değerlidir. İnsan fakir olduğu için kalbini hediye etmesi değerlidir. Aczi yüzünden kıyamı ve mücahedesi değerlidir. Muhtaç olduğu için vefası değerlidir. Hiçbir şeye sahip olmadığı için emanete sahip çıkması değerlidir.
Geçmişinden yaralıdır insan; özlediklerini geri getiremez. Hayallerindekilere ellerini uzatıp dokunamaz. Onlara bir selam dahi gönderemez. İstikbalinden yaralıdır insan; akıbetini bilemez. Sevdiklerini tutup baki edemez. Varlıkla yaralıdır insan. Eline dolan suyu tutup benim diyemez. Yoklukla yaralıdır insan. Boynu bükülmezse nefis, çiçek olup yüzünü güneşe dönemez. Kozasına sıkışıp kalmaz, ve bundan rahatsız olmazsa, nazenin kanatlar bitiremez. Karanlıkta kalmazsa, ruhunun köklerini yavaş yavaş genişletemez. Günahla yaralıdır insan. Unutup hataya düşmezse, mahcubiyetin al yanaklı güzelliğine erişemez.
Ağrısı insanı maksuda eriştirir. Ağrıyan bir ayak yürünecek yollara özlem getirir. Ağrıyan bir diş leziz taamlara özlem getirir. Ağrıyan eller işlenen nakışlara özlem getirir. Ağrıyan bir göz ustalıkla resmedilmiş manzaralara özlem getirir. Ağrıyan kulaklar sevgi sözcüklerine, ruhu sağaltan bir ezgiye özlem getirir. Ağrıyan bir baş hikmetin pınarlarına, tefekkürün dumanlı zirvelerine, bilmenin ve tanımanın lezzetine özlem getirir. Ağrıyan bir yürek En Sevgilinin bağrında dinlenmeye özlem getirir. Ağrımız en büyük nimetimizdir.
Yarasıdır insanın yol azığı, beslendiği çıkını, biriktirdiği dağarcığı. Her ne güzellik varsa iki dudaktan dökülen, yaralı bir sadrın mahsulatındandır. İnsan gariptir, insan yalnızdır, insan anlaşılmazdır, insan karmaşıktır, insan yoksuldur, insan acizdir, insan aşıktır. Dilinden kimsenin anlamadığı, özünden kimsenin haberdar olmadığı, yarasına kimsenin deva bulamadığıdır insan. Kimse bulamasın da yalnız Rabbi buluversin insanı istenmiş de, bir gizli mahfaza koyulmuştur insan. Sevgilisi onu buluncaya kadar yapayalnız bırakılmış bir minik bebek gibi ağlar durur da, kim gelse susmaz, kim ne verse haz etmez, kim ne söylese huzur bulmaz. Zira huzur O’nun huzurunda olmaktır. Bize nazarını O tevcih etmelidir. Yoksa susmayız, yoksa durulmayız, yoksa iflah olmayız. Aman yaramıza O’ndan gayrı dokunmasın!
İnsan sevdiğine akıttığı kanı ile layık olur. Sevgilinin gölgesi her vurduğunda yüzüne bir çizik daha atar kalbine vuslat. Sızladıkça yürek çentik çentik bir adım daha yaklaşılır menzile. Aşkın sunağında boynunu seve seve uzatır insan. Bıçak kestikçe kat kat yeni dünyalar açılır önüne, yara derinleştikçe safha safha gölge asla inkılab eder.
İnsan Yar’ine döktüğü gözyaşı ile erişir. İnsan Rabbine yakarışı ve sızlanması nispetinde vasıl olur. Özlem dolu gönlün ah-u eninidir ki insana Rabbin meveddetini celb eder. Yalnız aşktır ki sizi Rabbin sinesine gömer. Yalnız ALLAH’tır ki sevdalılarının serzenişlerine bigane kalmaz. Şüphesiz ki hiçbir sevgili ALLAH gibi sizi sarıp sarmalamaz. Burası naz makamıdır. Aşktan öncesi de, vuslattan sonrası da, yoktur ehl-i naz ve niyaza. Aşk yaralar, aşk yarada çiçek açar. Dileyen dilediği kadar sızlanmakta özgürdür. Burada tüm sızlanmaların karşılığı bihakkın verilecektir. “Ya Rabb, gel artık” diyenin haddi aşması burada affedilecektir. Burada sabırsızlık eden gayrın sabrından üstün tutulacaktır. Zira hayırlı şeyde acele edilir. Vedud’u görmekten hayırlı bir dilek var mıdır? Onun tek bir dokunuşu tüm yaralara kafi gelecektir.
İnsan ancak yarasından akan kan damlalarını takip ederek Yar’ini bulacaktır. Yahut Yar kendisine acıyarak son damlayı akıtmadan peçesini açacak ve şavkını insanın dağdan büyük kalbine vuracaktır. Yaramız şansımızdır. Ey Sevgili, sensizlikle yaralıyız, görmezden gelme, bak yüzümüze!
//karakalemdergisi//
//karakalemdergisi//