Yanmayan yakamayacaktir...
Ebu Bekir’in (r.a.) sidkini anlatarak insanlara Islam’i anlatiyor; ama o sidki kendi hayatimiza taşimaktan uzak duruyoruz.
Ömer’in (r.a.) adaletini teblig konusu yapiyor; ama o adaleti kendi işlerimizde uygulamaktan kaciniyoruz. Kudüs yolunda deveye kölesiyle nöbetleşe binen Ömer’i anlatiyor; ama gecelim nöbetleşmeyi, işçimizi aramiza ve arabamiza almaktan haya ediyoruz. Kirk yamali halife Ömer dilimizden geciyor; ama hayatimizdan ve bilhassa elbise dolabimizdan gecemiyor. Osman’in (r.a.) kulluga pek de güzel yakişan hilmi de, Ali’nin (r.a.) yüzü ilahi marifete dönük ilmi de agzimizda dolaniyor, ama dünyevi şeylere tahsis edilmiş kalb hanelerimizde onlara verecek bir yer kalmamiş bulunuyor. Muhacirin’in ‘Allahiın arzindaki en sevgili yer’den hicretini, bu hicretin ne derece zor bir tercih oldugunu biliyor; ama, ‘televizyonlu oda’dan ‘televizyonsuz oda’ya, ‘üc ceşit yemek’ten ‘tek ceşit’e hicreti dahi beceremiyoruz. Ensar’in neyi varsa yarisini Muhacirin’e vermesindeki isar ve fedakarlik derecesini takdir ediyor; ama yirmidört saatin iki saatini olsun imani bir bahsin talimine tahsis edemiyor, keza Ensar’in yaptiginin yarisinin yarisinin yarisini dahi feda etmeye razi olamiyoruz. Ne Abdurrahman b. Avf misali zenginleriz, ne de Ebu Zer-i Gifari misali fakirler...
Onlar, Erkam’in evinde toplandigi günlerde, kirk kişiydiler. Kelimenin tam anlamiyla yandilar. Rablerinin rizasi yolunda nefsin taleplerinden, toplumun ve cagin baskisindan, iktidar sahiplerinin korkusundan yilarak nem almadilar. Hak Olan’in hak yolunda hakkiyla yandilar; yanlarinda olani da muhabbetullah kivilcimiyla tutuşturdular. Erkam’in evindeki kirk kişi, on sene icinde, hakkin en azili düşmanlarindan bir kisminin dahi hakka teslim oldugunu gördü. Yandilar; yakabildiler.
Bizler ise, üstlerinde “Vasati 40 cöp” yazan kibrit kutularini biriktirerek, sonra da “şu kadar kibritimiz oldu” diye övünerek Rabbimizden ‘fütuhat’ bekliyoruz.
Bilmiyoruz ki, yanmayi göze almayan bir milyar kibrit cöpü, yanmaya razi olan tek bir kibrit cöpünün ulaştigi fütuhata ulaşamayacaktir. Yanmayan, yakamayacaktir.
Metin Karabaşoglu
Ebu Bekir’in (r.a.) sidkini anlatarak insanlara Islam’i anlatiyor; ama o sidki kendi hayatimiza taşimaktan uzak duruyoruz.
Ömer’in (r.a.) adaletini teblig konusu yapiyor; ama o adaleti kendi işlerimizde uygulamaktan kaciniyoruz. Kudüs yolunda deveye kölesiyle nöbetleşe binen Ömer’i anlatiyor; ama gecelim nöbetleşmeyi, işçimizi aramiza ve arabamiza almaktan haya ediyoruz. Kirk yamali halife Ömer dilimizden geciyor; ama hayatimizdan ve bilhassa elbise dolabimizdan gecemiyor. Osman’in (r.a.) kulluga pek de güzel yakişan hilmi de, Ali’nin (r.a.) yüzü ilahi marifete dönük ilmi de agzimizda dolaniyor, ama dünyevi şeylere tahsis edilmiş kalb hanelerimizde onlara verecek bir yer kalmamiş bulunuyor. Muhacirin’in ‘Allahiın arzindaki en sevgili yer’den hicretini, bu hicretin ne derece zor bir tercih oldugunu biliyor; ama, ‘televizyonlu oda’dan ‘televizyonsuz oda’ya, ‘üc ceşit yemek’ten ‘tek ceşit’e hicreti dahi beceremiyoruz. Ensar’in neyi varsa yarisini Muhacirin’e vermesindeki isar ve fedakarlik derecesini takdir ediyor; ama yirmidört saatin iki saatini olsun imani bir bahsin talimine tahsis edemiyor, keza Ensar’in yaptiginin yarisinin yarisinin yarisini dahi feda etmeye razi olamiyoruz. Ne Abdurrahman b. Avf misali zenginleriz, ne de Ebu Zer-i Gifari misali fakirler...
Onlar, Erkam’in evinde toplandigi günlerde, kirk kişiydiler. Kelimenin tam anlamiyla yandilar. Rablerinin rizasi yolunda nefsin taleplerinden, toplumun ve cagin baskisindan, iktidar sahiplerinin korkusundan yilarak nem almadilar. Hak Olan’in hak yolunda hakkiyla yandilar; yanlarinda olani da muhabbetullah kivilcimiyla tutuşturdular. Erkam’in evindeki kirk kişi, on sene icinde, hakkin en azili düşmanlarindan bir kisminin dahi hakka teslim oldugunu gördü. Yandilar; yakabildiler.
Bizler ise, üstlerinde “Vasati 40 cöp” yazan kibrit kutularini biriktirerek, sonra da “şu kadar kibritimiz oldu” diye övünerek Rabbimizden ‘fütuhat’ bekliyoruz.
Bilmiyoruz ki, yanmayi göze almayan bir milyar kibrit cöpü, yanmaya razi olan tek bir kibrit cöpünün ulaştigi fütuhata ulaşamayacaktir. Yanmayan, yakamayacaktir.
Metin Karabaşoglu