mustafa11
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 18 Ocak 2007
- Mesajlar
- 3,063
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 62
- Konum
- istanbul-maltepe
- Web Sitesi
- www.mobilyaonarim.com
Yanında başkası olmayan, tek başına olmak halidir. İnsan yalnız mıdır. Yalnızlık,modern hayatın çıkmazıdır. Bakmaz mısınız hayatımıza, kalabalıklar içinde yalnız değil belki de yapayalnızız. Milyonlarlayken yalnızlık çeken bir hayat sürmekteyiz. Bazen yalnızlığımızın dahi farkında değiliz. Sanal bir gülüş, yapay bir sohbet, kurgular üzerine bina edilmiş hayatın mahkumlarıyız.
Söylerler ya mezarlıkta korkudan ıslık çalmak diye. İşte öyle bir şey, ıslık yerini boş lakırdılar, nağmeler ve mekanik sesler almış. İnsan, insanı modern ve teknik aracılarla arar olmuş. Ana babasıyla oturmaktan sıkılan, eşiyle sohbetten bunalan, çocuğuyla zamanı israf gören hayat yanlızlık değimlidir.
Seyredilenler, göz gezdirilenler, dinlenilen şeyler yalnızlığımızı belki de kat ve kat artırmaktadır. Ne tapular, ne paralar, ne de tatmin edilemeyen arzular, yalnızlığımızı bitiremediği gibi artırmaktadırlar. Sahte umutlar, kuru temenniler, tükenmez ihtiraslar yalnızlığın hücresine bizi mahkum etmektedirler.
Yalnızlık Allah’a mahsustur deriz de, biz Allah ile olabildik mi bilemeyiz. Doymayacak nefsi doyurmak isteyen, bitmeyecek arzuları tatmin etmeye koşan, ölüme karşı direnen, yalnız değil de nedir. Ümitleri, korkuları kendi cinsinden olan yalnız değil midir.
Bedenler kalabalıklarda gezse de, ruhlarımız yalnızsa ne çıkar alkış ve kınamalardan. Varlık ne para, ne makam, ne de dünyadır. Yalnızlık arttıkça, kalabalıklara ve maddeye esaret te artmıştır. Gar dolaplar elbise dolu fakat ruhlarımız yalnız ve çıplaktır. Eşyalar, arabalar, aletler ve bitmez tükenmez bir yarış yalnızlığı getirmiştir. Neden ve niçini olmayan bir koşu hayatımızı tüketmektedir.
Yalnızlık geceye mahsus değil, gün ışığında da yalnız günümüz insanı. Reçetesini bulamayan hasta gibi çaresiz bekleyiştedir. Büyük ümitler, anlamsız hedefler, faydasız rekabet, çürümeye mahkum güzelliklerle avunarak yalnızlığını gidermek istemektedir.
Hasedi gıptayla, ümidi aldanışla, cehaleti tefekkürle, şehveti iffetle karıştıranlar yalnızlığın girdabına yuvarlanmaktadır. Kimileri aklı gideren içkiyle, kimileri gösteri olan ibadetle, kimileri de şeytani zanlarla yalnızlığı satın almışlardır.
Yalnızlığını psikologa giderek atlatmaya, psikiyatristten tedaviyle şifa bulmaya koşmak günümüzün revaçta modası oldu. Sözüm ona terapilerle ve uzmanlarla geçen bir hayatta yalnızlık çaresiz toplumsal bir dert olmuştur. Selamlar, tokalaşmalar, hal hatır sormalar ruhunu yitirmiş, hedefsiz atılan ok gibi gayesini yitirmiştir.
Sadece madde ve menfaat dost sanılmış, onlar için çok şey kurban edilmiştir. İnsandan ümidini kesenler kuşla, köpekle hayata tutunmak için çırpınır olmuşlardır. Moda adına kendini ucuzlatanlar, gelecek adına gününü ziyanda harcayanlar, kar adına zarara batanlar hepsi, belki hepimiz sahte “güvenlerle” aldanıştayız.
Kötüleşen hayat hem yalnızlığı, hem de kalabalığı korku anına getirmiştir. Korkuların cirit attığı topluluklar yalnızlık kelepçelerinin anahtarını bulamamışlardır. Günü kurtarmak adına ellerini birbirine vurarak ses çıkarmayı korkularının gizlenmesi için yapmıştır.
O’nsuz olan daima yalnızdır. O’nu unutan yapayalnızdır. O’nun dinlediğini, gördüğünü, bilmeyen veya bilmezce hayat sürenler yalnızdır. O’nu bilsek, bulsak ve tanısak yalnızlıklar sona erer. Kalabalıklarda dahi O yoksa kalbimizde yine yalnızız. O huvedir. O gaibin ve şahadetin bilenidir.
O’nunla olduğunu unutmak kötülüklerin içine batmaktır. O’ndan gaflet etmek her şeyi menfaat saikıyla sevmektir. O’na sen diyecek kadar yakın olmak, ben zamirinden O’nu bulabilmek ve zamirler üstü Allah diyerek yalnızlığımıza son vermek mümkündür.
Allah bizimle beraberken biz kiminleyiz acaba. Allah bize ikramlar sunarken biz kime teşekkür etmekteyiz. Allah bizi sevgisine davet ederken biz kimi sevmekteyiz. Allah yalnız olduğumuz zamanda kendini ananı ve ağlayabileni, büyük arşında gölgelendirecektir. Ne mutlu O’nunla yalnızlığını giderenlere.
Alıntı
Söylerler ya mezarlıkta korkudan ıslık çalmak diye. İşte öyle bir şey, ıslık yerini boş lakırdılar, nağmeler ve mekanik sesler almış. İnsan, insanı modern ve teknik aracılarla arar olmuş. Ana babasıyla oturmaktan sıkılan, eşiyle sohbetten bunalan, çocuğuyla zamanı israf gören hayat yanlızlık değimlidir.
Seyredilenler, göz gezdirilenler, dinlenilen şeyler yalnızlığımızı belki de kat ve kat artırmaktadır. Ne tapular, ne paralar, ne de tatmin edilemeyen arzular, yalnızlığımızı bitiremediği gibi artırmaktadırlar. Sahte umutlar, kuru temenniler, tükenmez ihtiraslar yalnızlığın hücresine bizi mahkum etmektedirler.
Yalnızlık Allah’a mahsustur deriz de, biz Allah ile olabildik mi bilemeyiz. Doymayacak nefsi doyurmak isteyen, bitmeyecek arzuları tatmin etmeye koşan, ölüme karşı direnen, yalnız değil de nedir. Ümitleri, korkuları kendi cinsinden olan yalnız değil midir.
Bedenler kalabalıklarda gezse de, ruhlarımız yalnızsa ne çıkar alkış ve kınamalardan. Varlık ne para, ne makam, ne de dünyadır. Yalnızlık arttıkça, kalabalıklara ve maddeye esaret te artmıştır. Gar dolaplar elbise dolu fakat ruhlarımız yalnız ve çıplaktır. Eşyalar, arabalar, aletler ve bitmez tükenmez bir yarış yalnızlığı getirmiştir. Neden ve niçini olmayan bir koşu hayatımızı tüketmektedir.
Yalnızlık geceye mahsus değil, gün ışığında da yalnız günümüz insanı. Reçetesini bulamayan hasta gibi çaresiz bekleyiştedir. Büyük ümitler, anlamsız hedefler, faydasız rekabet, çürümeye mahkum güzelliklerle avunarak yalnızlığını gidermek istemektedir.
Hasedi gıptayla, ümidi aldanışla, cehaleti tefekkürle, şehveti iffetle karıştıranlar yalnızlığın girdabına yuvarlanmaktadır. Kimileri aklı gideren içkiyle, kimileri gösteri olan ibadetle, kimileri de şeytani zanlarla yalnızlığı satın almışlardır.
Yalnızlığını psikologa giderek atlatmaya, psikiyatristten tedaviyle şifa bulmaya koşmak günümüzün revaçta modası oldu. Sözüm ona terapilerle ve uzmanlarla geçen bir hayatta yalnızlık çaresiz toplumsal bir dert olmuştur. Selamlar, tokalaşmalar, hal hatır sormalar ruhunu yitirmiş, hedefsiz atılan ok gibi gayesini yitirmiştir.
Sadece madde ve menfaat dost sanılmış, onlar için çok şey kurban edilmiştir. İnsandan ümidini kesenler kuşla, köpekle hayata tutunmak için çırpınır olmuşlardır. Moda adına kendini ucuzlatanlar, gelecek adına gününü ziyanda harcayanlar, kar adına zarara batanlar hepsi, belki hepimiz sahte “güvenlerle” aldanıştayız.
Kötüleşen hayat hem yalnızlığı, hem de kalabalığı korku anına getirmiştir. Korkuların cirit attığı topluluklar yalnızlık kelepçelerinin anahtarını bulamamışlardır. Günü kurtarmak adına ellerini birbirine vurarak ses çıkarmayı korkularının gizlenmesi için yapmıştır.
O’nsuz olan daima yalnızdır. O’nu unutan yapayalnızdır. O’nun dinlediğini, gördüğünü, bilmeyen veya bilmezce hayat sürenler yalnızdır. O’nu bilsek, bulsak ve tanısak yalnızlıklar sona erer. Kalabalıklarda dahi O yoksa kalbimizde yine yalnızız. O huvedir. O gaibin ve şahadetin bilenidir.
O’nunla olduğunu unutmak kötülüklerin içine batmaktır. O’ndan gaflet etmek her şeyi menfaat saikıyla sevmektir. O’na sen diyecek kadar yakın olmak, ben zamirinden O’nu bulabilmek ve zamirler üstü Allah diyerek yalnızlığımıza son vermek mümkündür.
Allah bizimle beraberken biz kiminleyiz acaba. Allah bize ikramlar sunarken biz kime teşekkür etmekteyiz. Allah bizi sevgisine davet ederken biz kimi sevmekteyiz. Allah yalnız olduğumuz zamanda kendini ananı ve ağlayabileni, büyük arşında gölgelendirecektir. Ne mutlu O’nunla yalnızlığını giderenlere.
Alıntı