Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yalnızlığa terk edilen anne-babalar(3.BÖLÜM) (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Darülacezede kalan yaşlı insanlar nasıl bir profile sahipler?

Genelde sosyo ekonomik yönden gelir düzeyi düşük, eğitim seviyesi düşük ve kimsesizliğe terk edilmiş yaşlılar kalıyor burada.



Ancak bazen çok zengin ve çok eğitimli insanların da huzurevlerinde kaldığını duyuyoruz.

Evet, dediğiniz doğru. Bir kere burası için huzurevi ismini kullanmamız yanlış olur. Hastane de denilmez. Burası isminden de anlaşılacağı gibi düşkünler evidir. İfade ettiğiniz söz konusu gelir seviyesi yüksek, eğitimli kişiler kendi bütçelerine göre başka özel huzurevlerini seçiyorlar. Gelir seviyesine göre hizmet veren huzurevleri mevcut.


Son yıllarda huzurevleri sayısının arttığını görüyoruz. Ancak, Türk toplumunun yaşlı anne baba anlayışı bununla çelişiyor? Bu artışı neye bağlıyorsunuz?

Aslında şu anda Türkiyede mevcut huzurevlerinden daha çok ihtiyaç var. Kadının da sosyal hayatta çalışması, büyük ailelerin yerini çekirdek aileye bırakması artık huzurevleri artışını zorunlu kılmıştır. Eskiden kadınların çalışma oranı azdı. Ancak şimdi çekirdek ailede hem kadın hem de erkek çalışabiliyor. Çocuklar da okuyorsa yaşlı anne babaya bakacak kimse kalmıyor. En azından bu yaşlılar böyle bir ortamda sekiz saat yalnız kalacak demektir. Bu durumda huzurevinin yolu gözükmüş oluyor.

Bunun yanında ekonominin kötüye gitmesi, popüler kültür, geleneklerden uzaklaşma anne babaları huzurevlerinin kucağına atıyor.

Mesela, doğuda, batıdaki gibi huzurevlerine ihtiyaç olduğunu zannetmiyorum. Galiba ya Muş ya da Bingöl de olması lazım, açılan bir huzurevine hiç talep olmamıştı. Çünkü orada hâlâ gelenek hakim ve yaşlı bir anne babanın oraya verilmesi ayıp karşılanıyor.



Bilmiyorum, sizin aile ortamında yaşlı var mı? En azından yakın çevre veya akrabalarınızda vardır yaşlı kimseler. Sizce kendilerine evde bakılan yaşlılar ile Darülaceze’de muhatap olduğunuz yaşlıların psikolojisi arasında bir fark var mıdır? Bu özgüven veya hayata bağlılık, hayata gülümseme noktasında olabilir.

Tabi ki, sonuç ne olursa olsun -eğer yapayalnız değillerse, ailesi tarafından buraya bırakılmışlarsa- bir terk edilmişlik duygusu oluyor. Kendi düzenlerinden, kendi eşyalarından, kendi yaşadıkları anılarından kopuyorlar. Çünkü yaşlandıkça insanlar daha fazla her şeyi sahiplenmeye başlıyorlar. Bencilleşmeye, biraz çocuklaşmaya başlıyorlar. Bu açıdan elbette fark var. Ancak kendi evinde kötü bir muameleye maruz kalıyorsa, itilip kakılıyorsa, istenmiyorsa ve bunu her gün yaşıyorsa ya da sokakta yaşayıp kalacak yeri yoksa, yiyecek yemeği yoksa Darülacezenin büyük bir nimet olduğunu düşünüyorlar.

Son olarak, yaşlılar buraya yerleştikten sonra akraba diyalogları, ziyaret edilme oranı nasıl oluyor?

Burada kalanlar arasında hiç ziyaretçisi olmayan, akrabalarıyla hiç görüşemeyen de rutin olarak ziyaretçisi olan insanlar da var.



Gözlerinde bir terk edilmişlik var

Selda Hanımla sohbetimizden sonra Darülaceze doktorlarından Zeynel Abidin Beyle Darülacezeyi geziyoruz. Doktor Bey, ilk önce ta II. Abdülhamid döneminde kurulan Darülacezedeki hoşgörüyü anlatmak için bize havra ve kilise’yi gezdiriyor. Gerçekten hayret vericiydi. Kurumdaki yaşlı Yahudi ve Hıristiyanlar da düşünülerek Darülacezenin bahçesinde hem havra hem kilise hem de cami inşa edilmiş. Havra ve kiliseyi gezdikten sonra bahçedeki camiyi ziyaret ediyoruz. Ziyaretimiz tam ikindi namazı vaktine denk geliyor. Camiden kalabalık bir yaşlı güruhu çıkıyor. Bir çoğu bize hoş geldiniz diyor, öyle bir şefkat ve buruk bir gülümsemeyle.

Caminin imamı Mehmed Mertoğluyla tanışıyoruz. 18 yıldır bu camide görev yaptığını söylüyor. Kendisinin Darülacezede inşa edilen imam evinde kaldığını söylüyor.

Daha sonra Dr. Zeynel Bey ve caminin imamı Mehmed Beyle Darülacezenin diğer taraflarını geziyoruz. Kurumda yok yok. Kurumda kunduracıdan tutun da ekmek fırınına kadar her şey var. Kurumun birkaç tane de mezbahanesi var. Dr. Zeynel Bey, her gün çok sayıda bağış alındığını ve bunların burada kesilip kurumdaki yaşlı ve kimsesizlere hizmet olarak kullanıldığını söylüyor.

Kurumu dolaşırken ikindi vakti olduğu için dışarıda bir çok yaşlı dolaşıyor. Darülacezenin o güzel ortamına rağmen bahçedeki yaşlıların gözlerinde bir yalnızlık bir terkedilmişlik okunuyor.

Doktor Beyle kurumun çayhanesine geçiyoruz. Kurumda çay içmek herkese ücretsiz. Ayrıca o esnada bazı yaşlılar televizyon seyrediyor. Selam verip onlarla birer çay içiyoruz. Onlardaki durgunluk, hüzün tabi ki bize de yansıyor. Dışarıdaki hareketliliğimiz, konuşkanlığımız orada yerini biraz durgunluğa, sessizliğe bırakıyor.KAYNAK:MORALDÜNYASIDERGİSİ.COM
 

kabei serif

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
140
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Yalnızlığa terk edilen anne-babalar(3.BÖLÜM)

ANNELERİMİZ BİZLERİN BAŞTACI AMA RAVZA NUR KARDEŞİM BU ZAMANDA ANNE KIYMETİNİ BİLMEYEN ÇOK KARDEŞLERİMİZ VAR AYRICA ANNESİNE GÜNLÜK DAYAK ATAN ONU EVDEN KOVALAYAN EVLATLARI. BİR GÜN AYNI ŞEYİ KENDİ ÇOCUKLARINDAN GÖRECEKLERİNİ HİÇ DÜŞÜNMÜYOLARMI ONLARI BEN ACİZ İNSANLAR OLARAK KABUL EDİYORUM. ANNE VE BABASINA SAYGISIZLIK YAPAN İNSAN BENCE İNSAN DEĞİLDİR. HOŞCA KALIN .. SELAM .VE.DUA.İLE
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt