1955 yılında Kayserinin Yahyalı ilçesinde doğdu. İlk öğrenimini Yahyalı'da, orta öğrenimini Kayseri İmam Hatip Lisesi'nde, yüksek öğrenimini ise Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde ikmal etti. Rûhi eğitimiyle hal ehli insanlar özellikle ilgilendiler. Onların deyimiyle; "Bir gül fidanı gibi itinayla yetiştirildi." Ali Ramazan Hoca Efendi çok küçük yaşlarda iken, kabiliyetini keşfeden merhum Ramazan oğlu Mahmut Sami (k.s.) hazretlerinin teveccühüne mazhar oldu.
Talebelik yıllarından itibaren fıkıh, hadis, tefsir ilimlerini özel hocalardan alan Ali Ramazan Hoca Efendi, zahiri ilimlerde de kendini yetiştirmek suretiyle sağlam ölçülerle donandı. Fıkıhsız bir Tasavvufun dinde sapmalara yol açabileceğine inanan Hoca Efendi, bidatsiz Tasavvufu savunmuştur. Tasavvufu; "Kulun vakit içinde, o vakte en uygun şeyle baş başa olması" şeklinde anlayan Ali Ramazan Hoca Efendi, günümüz insanlarına en uygun olan şeyin akide eğitimi olduğu belirtilmiş takvayı imandan İslam'a, İslam'dan ihsana çıkış olarak tanımlamıştır. >Kafalar arınmadıkça kalplerin durulmayacağını ifade etmiştir. Bu münasebetle de daima, ilkeli bir çalışmayla gayret göstermiştir.
Zât-ı Âlîleri Türkiye'nin hemen her yerinde seri konferanslara katıldı ve bu sa'yu gayretini halen devam ettirmektedir. Ayrıca inceleme ve araştırma amacıyla Avrupa ve Afrika ülkeleri ile Türk Cumhuriyetlerine gitti. Çeşitli konferans ve panellere iştirak etti. Onun arzusu İslam toplumuna Yunusun amaçladığı ölçülerde, "mili metrik" eğriliği bile bulunmayan insanlar yetiştirmektir.
FİRASET.net
Talebelik yıllarından itibaren fıkıh, hadis, tefsir ilimlerini özel hocalardan alan Ali Ramazan Hoca Efendi, zahiri ilimlerde de kendini yetiştirmek suretiyle sağlam ölçülerle donandı. Fıkıhsız bir Tasavvufun dinde sapmalara yol açabileceğine inanan Hoca Efendi, bidatsiz Tasavvufu savunmuştur. Tasavvufu; "Kulun vakit içinde, o vakte en uygun şeyle baş başa olması" şeklinde anlayan Ali Ramazan Hoca Efendi, günümüz insanlarına en uygun olan şeyin akide eğitimi olduğu belirtilmiş takvayı imandan İslam'a, İslam'dan ihsana çıkış olarak tanımlamıştır. >Kafalar arınmadıkça kalplerin durulmayacağını ifade etmiştir. Bu münasebetle de daima, ilkeli bir çalışmayla gayret göstermiştir.
Zât-ı Âlîleri Türkiye'nin hemen her yerinde seri konferanslara katıldı ve bu sa'yu gayretini halen devam ettirmektedir. Ayrıca inceleme ve araştırma amacıyla Avrupa ve Afrika ülkeleri ile Türk Cumhuriyetlerine gitti. Çeşitli konferans ve panellere iştirak etti. Onun arzusu İslam toplumuna Yunusun amaçladığı ölçülerde, "mili metrik" eğriliği bile bulunmayan insanlar yetiştirmektir.
FİRASET.net