Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ya Sabahah! Ya Sabahah! (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA

Ya Sabahah! Ya Sabahah! Ya Sabahah!

Gelin, toplanın ey insanlar! Safa tepesine, Muhammedu’l Emin Aleyhisseletu Vesselam’ın çağrısına koşup gelen Kureyş gibi toplanın ve dinleyin Peygamberin çağrısını! Kendi zamanından ta kıyamete kadar gelecek olan bütün insanlara seslenen Peygamberin sesi dalga dalga yayılıp kulak zarlarımıza çarpmakta, daldığımız gaflet hülyalarını yırtıp atmaktadır. Halen duymadınız mı Peygamberi ciğerden yükselen yanık kokulu uyarı cümlelerini… “Ey Zübeyr b. Avvam’ın annesi! Ey Muhammed’in kızı Fatıma! Kendinizi Allah’tan satın alınız! Siz, benim malımdan, dilediğinizi benden isteyiniz! Fakat ben sizi Allah’ın azabından kurtarabilecek hiçbir şeye malik değilim.”

Ya Sabahah! Ya Sabahah! Ya Sabahah!

Ey Müslümanlar! Halasını ve kızını dahi Allah’ın azabından kurtaracak hiçbir şeye malik olmadığını söyleyen Resulullah Aleyhissalatu Vesselam, “O nasılsa ümmetine şefaat eder” düşüncesinin yanlışlığını daha nasıl söylesin? Daha nasıl söylesin, kişiyi Allah’ın azabından kurtaran şeyin, imandan sonra salih ameller olduğunu?!. İmanın yüzeysel, amellerin az, ahirete rağbetin düşük ve dünyaya meylin çok olduğu bir zamanın insanları olarak kendimizi cehennem azabından kurtaracak şeylere yönelmenin zamanı gelmedi mi daha? Ve daha gelmedi mi, “Ey Kureyş cemaatı! Kendinizi cehennem ateşinden kurtarınız!” diye seslenen Resul-i Zişan Aleyhisselatu Vesselam’a “Lebbeyk!” demenin zamanı?

Ya Sabahah! Ya Sabahah! Ya Sabahah!

Ey Müslümanlar! Ey Cennete talip olduğu halde kazanmak için çaba harcamayan ve ey cehennemden korktuğu halde amelleriyle cehenneme doğru hızla gidenler! İmanlarımızdaki zayıflığı, inandıklarımızı yaşamadaki problemlerimizi, bize din olarak lütfedilen İslam’ı hayatımızın bir parçası yapmadaki gayretsizliğimizi nasıl izah edeceğimizi düşündük mü Mahşer yerindeki o büyük sorguda? Müslümanlara yakışmayan çirkin amellerimizi bütün mahşer ehline gösterileceği bir güne ne kadar hazır olduğumuzu gözden geçirdik mi hiç? Hiç düşündük mü, bize yaşamamız emredilen İslam ile şu an yaşadığımız İslam arasında ki farkın büyüklüğünü? Ve bu büyük farkın kendi kişisel tercihlerimizden, tembelliğimizden, bazı korkularımızdan, üzerimize örtülen gaflet perdelerinden, birilerine benzeme hevesimizden ya da zamanın şartlarına uyma mazeretlerinden kaynaklandığını, ancak bunların hiçbirisinin huzur-u mahşerde mazeret olarak kabul görmeyeceğini hiç düşündük mü?

Ya Sabahah! Ya Sabahah! Ya Sabahah!

Ey “…Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…” (1) emrine muhatap olan aile reisleri, babalar, dedeler ve aileleri üzerinde söz sahibi olanlar! Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden hem kendinizi, hem ailenizi, yani çoluk çocuklarınızı, torunlarınızı, kardeşlerinizi, bacılarınızı, yeğenlerinizi ve size akrabalık bağıyla bağlı olan diğerlerini korumak için neler yaptığınızı yeniden gözden geçirmek için vakit geçmek üzere… “Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes’uldür…” (2) hadisi kulaklardan kalbe inmek ve kalbi ailesinden yana rikkate getirmek için daha kaç zaman bekleyecek? Zamanın merhametsiz kurtları olan insi şeytanlar, çocuklarımızı, kızlarımızı, eşlerimizi bin bir hile, desise ve tuzaklarla kandırıp gayr-ı İslami bir hayata özendirirken, çobanlar olarak nasıl bir tedbir aldığımızı yeniden kontrol etmekten bizleri alıkoyan ne? Saçlarının bir teline dahi zarar gelmesin diye çırpındığımız aile fertlerimizi, manevi boşluğun derin uçurumlarına yuvarlanmaktan kurtarmak için tek çarenin Allah ve Resulü’nde yani Kur’an ve Sünnette aranması gerektiğini ve onlara bu şuuru verme görevinin aile çobanında olduğunu bilmeyen var mıdır acaba Müslümanlar arasında?!.. Buna rağmen görevlerin ihmal edilmesi yüzünden sürülere dadanan kurtlar ne kadar da çok zarar vermekte, çocuklarımız ne kadar de çok acımasız tuzaklara düşmektedirler!

Ya Sabahah! Ya Sabahah! Ya Sabahah!

Dini ayakta tutan namaz direğini bakımsız bırakıp gerekli özeni göstermediğimizden dolayı çürüttük irfandan yoksun hoyratça amellerimiz, özensiz davranışlarımız ve hırpani ibadetlerimizle… Bu yüzden namazın hayatımızdaki yerini yeniden kontrol etmenin gereği bu gün çok daha fazla çıkmıştır ortaya… Bir ayrıntı mıdır namaz bizim için, yoksa hayatımıza yön veren, hayatımızı düzene sokan, üzerinde titrediğimiz olmazsa olmazlarımızdan mıdır? Bir kez daha, yeniden; ama daha dikkatle ve özenle kontrol edelim namazın bizim için ne ifade ettiğini… “çirkinliklerden, utanmazlıklardan, edepsizliklerden, hayasızlıklardan ve kötülüklerden” (3) sakındırmıyorsa eğer kıldığımız namaz; namaz kıldığımız halde “gafil isek, gösteriş yapıyorsak ve en ufak bir yardımı dahi esirgiyorsak “ (4) vay bize, “namaz kıldığımız halde vay halimize” (5) Vay halimize ki, namazımız günlük yaşantımız içinde sırtımıza yüklenen bir külfet gibi sıkıntı veriyor kalplerimize… Artık bizi miraç’a çıkaramıyorsa, kalplerimizdeki hüzün, gam, kederi atmıyor, hayatın zorluk ve sıkıntılarına karşı bize bir rahatlık sağlamıyorsa, manevi açıdan bize bir tat, bir lezzet, bir çekicilik vermiyorsa kıldığımız namazlar, gerçekten vay halimize!

Ya Sabahah! Ya Sabahah! Ya Sabahah!

Bir felaketin tam içindeyiz de, habersiz yaşıyoruz bundan yıllar yılı… İslam bizi özgürleştirip kula kulluktan, sadece Bir ve Tek olan Allah’ın kulluğuna erişme şerefini bahşetmişken, Ona sırt çevirişimizin cezası olarak, boynumuza yeniden kölelik boyunduruğu vuruldu. Her birimiz, görünmez zincirlerle, boyunduruklarla, prangalarla bağlı, ama özgür olduğumuzu sandığımız köleleriz. Dünyanın kölesiyiz mesela… Her sözümüzde dünyaya tân ettiğimiz, horladığımız, ayıpladığımız, kınadığımız, dışladığımız halde, dört elle sarılmaktan ve onun bütün ağırlığını sırtımıza yüklemekten de geri kalmıyoruz ne yazık ki…

Sevdaların kölesiyiz mesela… hiçbir şeyi Allah ve Resulünden daha çok sevmediğimizi iftiharla söylediğimiz halde, kalplerimiz sevilmeyi hak etmeyen nice sevdalarla dolu ve onların hatırına çarpıp durmaktadır. Korkularımızın kölesiyiz mesela… Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmadığımızı göğsümüzü gere gere söyleriz; ama Allah’tan başka her şeyden korkarız neredeyse… İşlerimizi kaybetmekten, fakir düşmekten, zindana girmekten, malımıza, çoluk çocuğumuza zarar gelmesinden korkarız da, Allah’ın emirlerini bu yüzden ikinci plana atarız. Evet, her birimiz köleyiz, köle olduğumuzu bilmeden… Köleliğini yaptığımız efendilerimizi reddedip Bir ve Tek olan Allah’ın Efendiliğini hayatımızın her anına yerleştirmek için… Sadece O’na kul olmanın yürekleri ferahlatan, yüklerden kurtaran, özgürleştiren, insanı yaratıklar üstü bir konuma getiren, izzet ve şeref bahşeden, esfele’s safilin derekelerinden ala yi illiyyin mertebelerine yücelten iklimini buram buram teneffüs etmek için daha ne kadar bekleyeceğiz? Ve daha ne kadar yaşamak zorunda kalacağız içinde bulunduğumuz felaketin?

Ya Sabahah! Ya Sabahah! Ya Sabahah!

İslam ümmeti olarak sözün bittiği noktayı aştık ne yazık ki… Müslümanların kanları, bir tavuğun kanından daha ucuz ve daha kolay dökülür hale geldi. Acımasızca talan ve yağma edilen, işgal necasetine bulanan topraklar, bizim topraklarımız… Kirletilen, tahrip edilen, tahkir ve hakaretlere uğrayan mabetler, bizim kutsallarımız… Filistin bizim, Kudüs ve Mescid-i Aksa bizim, Bağdat bizim, Kabil bizim, Caharkale bizim… Çeçenya’da cihad eden mücahidler bizim kardeşlerimiz, Filistin’de tanklara taşlarla karşı koyan çocuklar bizim çocuklarımız; açlığa, yokluğa, karanlığa mahkûm edilen Gazze halkı bizim halkımız, Afgan dağlarını mesken edinip işgalcilere kan kusturanlar bizim kardeşlerimiz… “Dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsat edilmiş ekinler aşkına” (6) bir kez daha silkinelim gaflet uykumuzdan… Allah’a ve O’nun yüce Resulü Aleyhisselatu Vesselam’a dönüp yeniden kalbimizi galeyana getirecek şekilde, derilerimizi ürpertip bizleri gereğini yerine getirmek için ayağa kaldıracak bir şekilde “La ilahe illallah Muhammedun Resulullah” diyelim ki, bu zamanın Fars ve Roma imparatorlukları dize gelsin ve toprakları bize ganimet kalsın.

Uzak olmayan yakın bir gelecekte; ümmetin yekvücut olduğu, vahdetin sağlandığı, düşmanların dağıtıldığı ve İslam’ın nurlu ışığının kalpleri aydınlattığı gibi, karanlık dünyamızı da yeniden aydınlattığı vaat edilmiş günlere ulaşmak dua, dilek ve temennisiyle…

DİPNOTLAR:
(*) Araplarda, bir tehlikeyi haber vermek için kullanılan uyarı sözü… Resulullah Aleyhisselatü Vesselam, “Önce en yakınlarını uyar” mealindeki ayet inzal olduğunda, Safa Tepesine çıkıp “Ya Sabahah!” diyerek kavmini çağırmıştı. Bu çağrı üzerine bütün kabileler onun söyleyeceklerini dinlemek üzere gitmişler, gidemeyenler yerine temsilci göndermişlerdi.
(1) Tahrim Suresi: 6
(2) Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davut
(3) Ankebut Suresi: 45. Ayetten iktibas
(4)Maun Suresi: 5-7. Ayetlerden iktibas
(5) Maun Suresi: 4. Ayetten iktibas
(6)Şanlı Şehid Şeyh Ahmed Yasin’in Vasiyetnamesinden
Naşit Tutar
 

nurışığı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eki 2008
Mesajlar
479
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Selamün Aleyküm Hafize Anne
Hafize Anne yazınızı okurken kendimi eleştirdim. Artılarım ve eksilerimi birbiriyle mukayese ettim. Gördümki eksilerim her geçen gün biraz daha çoğalıyor. Artı değer kazandıracak işler nefsime ağır gelmeye başlıyor. Zaman zaman bu tür yazılarla silkelenip kendime geldim diyorum ama etkisi çok kısa sürüyor. Hafize Anneciğim dualarnda banada yer verirsen çok sevinirim.
Allah Azze ve Celle'ye emanet ol Hafizze Anneciğim
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm Hafize Annem..
Emeğinize, yüreğinize sağlık. Rahman razı olsun..
Heybemizi, Rabbimizin rıza azıklarıyla doldurmak ve O'nun emrettiği gibi yaşamak kaygısı, bizlerden hiç ayrılmasın; kaygıların en hayırlısı olan ahiret kaygımızı gönüllerimizde diri tutsun inşallah.. İnsanı hüsrana uğratacak ve iki cihanda da zararlı çıkaracak alışverişlere temayül etmeyip, ihlas ve teslimiyetle ''Ya Sabahah!'' sirenini, kulluk silahıyla bertaraf etmek duası ile..
Rabbimize emanetsiniz inşallah.. Selam ve Dua ile.
B)
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Selamün Aleyküm Hafize Anne
Hafize Anne yazınızı okurken kendimi eleştirdim. Artılarım ve eksilerimi birbiriyle mukayese ettim. Gördümki eksilerim her geçen gün biraz daha çoğalıyor. Artı değer kazandıracak işler nefsime ağır gelmeye başlıyor. Zaman zaman bu tür yazılarla silkelenip kendime geldim diyorum ama etkisi çok kısa sürüyor. Hafize Anneciğim dualarnda banada yer verirsen çok sevinirim.
Allah Azze ve Celle'ye emanet ol Hafizze Anneciğim

Aleykümselam nurışığı hatalarımız bilmediklerimiz o kadar çok şeyler varki Rabbim bizleri hepimizi merhametinle yargılasın dualar müşterektir birbirimize her zaman dua edelim inşallah dua ile kal canım :a18:
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt