YA RABB!
Kapına geldim, ölümle geldim
Eli boş, kalbi kara, yüzü kara geldim
Dünya avuttu beni, oyaladı, eğlendirdi.
Türlü ziynetiyle kendine çekti
Ben de daldım ona, unuttum seni, unuttum kendimi, unuttum öleceğimi
Ama bak şimdi ölüm geldi, buldu beni
Kimse etmedi bana, kendimin ettiğini
Ben kimseyi değil, ancak kendimi kandırdım
Şeytana uydum, nefsime kandım “Ebedî yaşayacaksın!” diye kendimi inandırdım.
Yarına dâir ne planlar yaptım, ne hülyalara daldım
Ancak bir akşam, güneş kızıl eteklerini daha toplamamıştı ki, çalındı kapım
Oysa daha yapacak ne çok işim vardı, tadacak ne kadar lezzet, gezecek ne çok yer, toplayacak ne kadar güzellik vardı.
Elimde neler vardı, neler
Ama hiçbiri yetmezdi
Gözüm hep başkalarınınkine kayar dururdu
Lâkin gözüm şimdi kendi yaptıklarına sâbitlendi
Meğer ne kadar az iyilik yapmışım, ne kadar da az başkalarını düşünmüşüm
Hayatımı ne kadar da gafletle geçirmişim
Gençliğimi, zindeliğimi, gücümü, kuvvetimi, aklımı, zekâmı ne kadar da boş yere heder etmişim
Artık nâfile Geçen geçiyor, giden dönmüyor
Pişman olasım geliyor, ama artık o da nâfile
Ölüm geldi, hayat bitti
Son perde indi ve gerçek hayat başladı
Benim yazdığım, kurgusunu yaptığım, sahneye koyduğum ve şimdi izleyeceğim hayat!
“Keşke”si olmayan, gizlisi olmayan, dönüşü olmayan, müsveddesi olmayan hayat!
Kapına geldim, ölümle geldim
Öldüm de geldim
Eli boş, kalbi kara, yüzü kara geldim
Afvına geldim, lütfuna geldim, sana geldim
Yâ Rab!
Kapına geldim, ölümle geldim
Eli boş, kalbi kara, yüzü kara geldim
Dünya avuttu beni, oyaladı, eğlendirdi.
Türlü ziynetiyle kendine çekti
Ben de daldım ona, unuttum seni, unuttum kendimi, unuttum öleceğimi
Ama bak şimdi ölüm geldi, buldu beni
Kimse etmedi bana, kendimin ettiğini
Ben kimseyi değil, ancak kendimi kandırdım
Şeytana uydum, nefsime kandım “Ebedî yaşayacaksın!” diye kendimi inandırdım.
Yarına dâir ne planlar yaptım, ne hülyalara daldım
Ancak bir akşam, güneş kızıl eteklerini daha toplamamıştı ki, çalındı kapım
Oysa daha yapacak ne çok işim vardı, tadacak ne kadar lezzet, gezecek ne çok yer, toplayacak ne kadar güzellik vardı.
Elimde neler vardı, neler
Ama hiçbiri yetmezdi
Gözüm hep başkalarınınkine kayar dururdu
Lâkin gözüm şimdi kendi yaptıklarına sâbitlendi
Meğer ne kadar az iyilik yapmışım, ne kadar da az başkalarını düşünmüşüm
Hayatımı ne kadar da gafletle geçirmişim
Gençliğimi, zindeliğimi, gücümü, kuvvetimi, aklımı, zekâmı ne kadar da boş yere heder etmişim
Artık nâfile Geçen geçiyor, giden dönmüyor
Pişman olasım geliyor, ama artık o da nâfile
Ölüm geldi, hayat bitti
Son perde indi ve gerçek hayat başladı
Benim yazdığım, kurgusunu yaptığım, sahneye koyduğum ve şimdi izleyeceğim hayat!
“Keşke”si olmayan, gizlisi olmayan, dönüşü olmayan, müsveddesi olmayan hayat!
Kapına geldim, ölümle geldim
Öldüm de geldim
Eli boş, kalbi kara, yüzü kara geldim
Afvına geldim, lütfuna geldim, sana geldim
Yâ Rab!
