Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"Vicdanlara Sesleniş"... (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
VİCDANLARA SESLENİŞ


İslam öncesi Arap alemi için söylenilen gerek “Cahiliye Dönemi”ndeki uygulamalar ve gerekse Batı toplumlarındaki -bırakın insan haklarının kullanılmasını- insanın bile değerinin olmadığı uygulamalar; İslamiyet’in gelişi ile birlikte insana verilen değer açısından kalkmıştır.








Cahiliye döneminin en kötü örneklerinden biri olan “kula kulluk dönemi” İslamiyet’in gelişi ile bitmiş, insan haklarının en başında gelen bireysel özgürlükler sağlanmıştır.




İslamiyet’te esas olan sadece “Allah’a kulluk”tur. Allah; haram ile helali, doğru ile yanlışı, yasakları Kur’an-ı Kerim’de açıklamış ve inanan insanların yaşantılarını buna göre düzenlemelerini istemiştir.



Bu yaşantının Peygamberimiz (S.A.V) sonrası dönemde bozulmaya yüz tuttuğu görülmüştür. Zaten Peygamberimizin ölümü ile birlikte İslam dünyasında da ayrışmalar başlamıştır.




Ramazan boyunca fakirlere yardım çalışmalarını, yardım dağıtımlarını, iftar çadırlarını ve bu çadırlarda verilen yemek servislerini gazetelerde ve televizyonlarda izledikçe kendimden utanır oldum. Bu etkinlikleri, geçmişte bize öğretilen İslamî bilgilerle bağdaştıramıyorum. Fakirlere yardım anlayışından daha çok, tamamen gösterişe, şova dönüştürülmüş, bir kısım kişi ve kuruluşların reklamının yapılması veya bazılarının şöhret olması vb anlayışlara yönelmiştir.






Belediyelerin iftar çadırları yine öyle… Kosova’da polislerimizin yaptıkları yardımları televizyonda görünce aynı düşünceye kapıldım.

En başta, bu fakir insanların şeref ve haysiyetleri düşünülmüyor mu, onurlarının kırılacağı, incinecekleri hesap edilmiyor mu? Evet, belki çok mağdur oldukları için üç kuruşluk -ama dağıttıran açısından şaşaalı- yardım paketlerini almak veya iftar çadırlarında oruç açmak zorunda kalıyorlar. Televizyonlardan seyrettiğimiz kadarıyla iftar çadırlarına gelenler de farklılaştı.





Gerçek ihtiyaç sahipleri değil de, pikniğe gider gibi, düğüne gider gibi süslenip püslenip ailecek gelenler arttı. Bunu da amacından çıkarttılar.




Atalarımız yardımları böyle mi dağıtmışlardı? Biraz tarihimizi inceleyin, biraz eski camilerimizdeki fakire yardım kovuklarını görün de ibret alın. Fakirler incinmesin ve deşifre olmasın diye, bu kovuklara zenginler tarafından konulan paralar, ihtiyaç sahipleri tarafından kimse görmeden alınıyordu. Bizim inanç geleneğimizde “Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek” anlayışı hakimdir. Bugün acaba böyle mi?





İnsanlarımızı kendine muhtaç ve köle etmeye yönelik bu çalışmalar, yardım yapmaktan daha çok kula kulluk etmeyi öğretmektedir. Milletimizi, başkalarına avuç açmaya, dilenciliğe alıştırmaktır. Diyeceksiniz ki, bu da çok normal değil mi? Kendileri ülke yönetirken, IMF’ye, Dünya Bankasına avuç açmıyorlar mı? Maalesef…





Yukarıda da belirttim, İslamiyet, toplumun haklarına ve diğer bireylerin haklarına zarar vermemek ve tecavüz etmemek kaydıyla bireysel özgürlüklere öncelik vermiştir. Yine, makbul olan gelirin, insanların çalışarak elde ettikleri kazanç olduğudur.




Neden vatandaşa yardım adı altında yapılan bu harcamalarla ülkemizde fabrikalar yapılması, işyerleri açılması yoluna gidilmez acaba? İş imkanları sağlanmaz acaba? Açılacak bu işyerlerine fakir ailelerden işçi alınıp da işsizliğin önlenmesi için çaba gösterilmez acaba?
Nedeni belli. O zaman kendilerine kulluk yaptıramazlar da onun için…






Seçim öncesi idi. Ankara Belediyesi’nin bülteninde Ankara’da 280.000 (ikiyüzseksenbin) aileye yardım yaptıkları açıklanıyordu. Şimdi şöyle bir hesap yapalım. 280.000 aileden en az üç oy alsalar, eder size 840.000 oy.



Ankara’nın seçmen sayısını düşünürseniz, zaten seçime önde başlıyorlar. 280.000 rakamı resmi açıklama, resmi olmayanını da dikkate alırsak, ne kadar aileye yardım yapıyorlar acaba, bilen var mı? Ve bu uygulama Ülkemizde hemen hemen tüm belediyelerde yapılmaktadır.





Paylaşımdan kasıt zenginler ve fakirler sınıfı oluşturmak değildir. Orta sınıfının oranını artırmak, dolayısıyla zenginler ve fakirler arasındaki uçurumu azaltmaktır. Bugün tam tersi, zenginler daha zengin oluyor.




Ülke ekonomisi büyüyormuş, ama büyümeden kim yararlanıyor, kim büyüyor? Bir ülkenin köylüsü, esnafı, memuru, işçisi şikayet ediyorsa, büyüyen kimlerdir acaba? Bunlar belli… Hepimiz biliyoruz bunları…





Cemaatlere, tarikatlara bağlı insanlar arasındaki bağlantıya bakınız. Orada da benzer uygulamalar, kula kulluk etme anlayışı. Sorgulama yok, körü körüne itaat. Başlarındaki kişileri, haşa ilah yerine koyma…




Allah akıl vermiş, ama bu aklı sadece kendi yolunda kullanmayı emrediyor. Bir başkalarının aklına göre hareket etmeyi, ancak meşveret, istişare gibi çalışmaların sonucu çıkan ortak görüşe itaat etmeyi istiyor.




Bu yardımların insanları “İslam”a ısındırmak için yapıldığı da söyleniyor. %99 müslüman dediğimiz bir ülkede, kimi, neye ısındıracaksınız? Zaten Müslüman olan bu insanları olsa olsa birilerine kulluk ettirmeye özendiriyorsunuz demektir.




Maalesef istedikleri sonucu aldılar. Tarihimizin hiçbir döneminde ve hiçbir güce –Allah’tan başka- boyun eğmeyen bu millet, millî ve dinî değerlerinin yok olduğunu umursamaz bir şekilde, ülkeyi güllük gülistanlık gösteren medyanın da etkisiyle bunların kurduğu düzene boyun eğmiş bir vaziyettedir.





Üzüldüğüm nokta, tüm bu olumsuzlukların “İslam” adına yapılıyor olması… Allah affetsin, bazen hangi İslam diyesim geliyor. Bir yerlerin bize biçtiği “Ilımlı İslam” mı, yoksa “Kur’an İslamı” mı? Bu millet bunları hak etmiyor.
Neden kula kulluk düzeni dediğimi şimdi anladınız mı?


Selam ve Dua ile...
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
"Balık karnında hesap kendimle alışveriş,
Gözümde aralanan o hayalin peçesi,
Suskunlukta kayboluş, eriyiş ve tükeniş,
Uçsuz bucaksız sayfa ruhumun dilekçesi!"
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt