Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Verdiğin acılar için sana şükürler olsun Allahım! (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
dikkat.gif


Verdiğin acılar için sana şükürler olsun Allahım!

“Gün gelecek Allah’a bana yaşattığı bu sıkıntılar için şükredeceğimi biliyorum” demişti bir arkadaşım. Belki de hayatının en zor günlerini yaşıyordu. Zorlukların insana ne kadar büyük dersler verdiğini uzun uzun konuşmuştuk. Bir acının öğrettiğini bin kahkahanın öğretemeyeceği üzerine birçok örnekler vermiştik o konuşmamızda.

Aradan iki yıla yakın bir zaman geçince arkadaşımın haklı çıktığını gördük. O günlerin acı görünen olaylarının, kendisine ne kadar büyük kapılar açtığını gördükçe “verdiğin acılar için sana şükürler olsun Allah’ım!” demeye başladı.

Gündüzleri fırsat buldukça bir araya geldiğimiz arkadaşıma o günlerde aşağıdaki hikayeyi yollamıştım.

“Strese girenin imanından şüphe ederim!” başlıklı yazımı anlamayan ve/veya yanlış anlayan arkadaşlar umarım bu sefer beni doğru anlarlar.

Yaşlı kadın, bir antika dükkanından aldığı yüzyıllık fincanı özenle salon vitrinine yerleştirdi. Fincanın biçimi, üzerindeki işlemeler, renkler onun bir sanat eseri olduğunu söylüyordu. Ödediği fiyatı hatırladı; hayır, hiç de pahalıya almamıştı.

Hayranlıkla fincanı seyretmeye devam etti. Derken, birden fincan dile geldi ve kadına şöyle dedi;

“Bana hayranlıkla baktığının farkındayım. Ama bilmelisin ki, ben hep böyle değildim. Yaşadığım sıkıntılar beni bu hale getirdi.

Kadın şimdi hayret içindeydi. Önündeki kahve fincanı konuşuyordu!

Kekeleyerek: “Nasıl? Anlayamadım?” diyebildi yaşlı kadın.

“Demek istiyorum ki, ben bir zamanlar çamurdan ibarettim ve bir sanatkâr geldi. Beni eline aldı, ezdi, dövdü, yoğurdu. Çektiğim sıkıntılara dayanamayıp:

“Yeter! Lütfen dur artık!” diye bağırmak zorunda kaldım.

Ama usta sadece gülümsedi ve; “Daha değil!” diye cevapladı beni.

“Sonra beni alıp bir tahtanın üzerine koydu. Burada döndüm, döndüm, döndüm. Döndükçe başım da döndü. Sonunda yine haykırdım:

“Lütfen beni bu şeyin üzerinden kurtar. Artık dönmek istemiyorum!”

Ama usta bana bakıp gülümsüyordu:

“Henüz değil!”

“Derken beni aldı ve fırına koydu. Kapıyı kapayıp ısıyı arttırdı. Onu şimdi fırının penceresinden görebiliyordum. Fırın gitgide ısınıyordu. Aklımdan şöyle geçiyordu: Beni yakarak öldürecek”

Fırının duvarlarına vurmaya başladım. Bir taraftan da bağırıyordum:

“Usta usta! Lütfen izin ver buradan çıkayım!”

“Pencereden onun yüzünü görebiliyordum. Hala gülümsüyor ve “Daha değil!” diyordu.

“Bir saat kadar sonra, fırını açtı ve beni çıkardı. Şimdi rahat nefes alabiliyordum, fırının yakıcı sıcaklığından kurtulmuştum. Beni masanın üstüne koydu ve biraz boyayla bir fırça getirdi.

“Boyalı fırçayla bana hafif hafif dokunmaya başladı. Fırça her tarafımda geziniyor ve bu arada ben gıdıklanıyordum.

“Lütfen usta! Yapma, gıdıklanıyorum!” dedim. Onun cevabı ise aynıydı: “Henüz değil!”

“Sonra beni nazikçe tutup yine fırına doğru yürümeye başladı. Korkudan ölecektim. “Hayır! Beni yine fırına sokma, lütfeeen!” diye bağırdım.

Fırını açıp beni içeri iteleyip kapağı kapattı. Isıyı bir öncekinin iki katına çıkardı. “Bu sefer beni gerçekten yakıp kavuracak!” diye düşündüm. Pencereden bakıp ona yine yalvardım, ama o yine “Daha değil!” diyordu. Ancak bu defa ustanın yanaklarından bir damla gözyaşının yuvarlandığını gördüm.

“Tam son nefesimi vermek üzere olduğumu düşünüyordum ki, kapak açıldı ve ustanın nazik eli beni çekip dışarı çıkardı. Derin bir nefes aldım, hasret kaldığım serinliğe kavuşmuştum. Beni yüksekçe bir rafa koydu ve usta şöyle dedi:

“Şimdi tam istediğim gibi oldun. Kendine bir bakmak ister misin?”

Ona “Evet” dedim.

Bir ayna getirip önüme koydu. Gördüğüme inanamıyordum. Aynaya tekrar tekrar baktım ve “Bu ben değilim. Ben sadece bir çamur parçasıydım.”

“Evet bu sensin!” dedi usta. Senin acı ve sıkıntı diye gördüğün şeyler sayesinde böyle mükemmel bir fincan haline geldin.

Eğer seni bir çamur parçası iken üzerinde çalışmasaydım, kuruyup gidecektin.

Döner tezgahın üstüne koymasaydım, ufalanıp toz olacaktın.

Sıcak fırına sokmasaydım, çatlayacaktın.

Boyamasaydım, hayatında renk olmayacaktı.

Ama sana asıl güç ve kuvveti veren ikinci fırın oldu.

Şimdi arzu ettiğim her şey var üzerinde.”



Ve ben kahve fincanı, şu sözlerin ağzımdan çıktığını hayretle fark ettim:

“Ustam! Sana güvenmediğim için beni affet!

Bana zarar vereceğini düşündüm.

Beni benden fazla sevip iyilik yapacağını fark edemedim.

Bakışım kısaydı, ama şimdi beni harika bir sanat eseri yaptığını görüyorum.

Benim sıkıntı ve acı diye gördüğüm şeyleri bana verdiğin için teşekkür ederim…

Teşekkür ederim.”


Usta fincanı, yaratıcı insanı şekillendirir. Yeter ki acı da ki hikmeti görelim.

Kahrın da hoş, lûtfun da hoş demesini bir öğrenebilsek…



imzam1qx0.gif
 

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Aleyhüsselatıvesselam Efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur.;

Müminin haline şaşarım;

Sıkıntı isabet edince sabreder mükafatını alır günahlarına kefaret olur.


Boluk ve bereket kendisine isabet edince Elhamdülillah deyip RABBİNE olan hamd ve şükrünü arttırır.

İki şekildede kazançlı olur.


Selam ve Dua İle.........
 

cerennurum

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2007
Mesajlar
1,298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
alah razı olsun güzel bir paylaşım
 

gecekondu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
1,726
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Aşıklar Diyarı
Selamun Aleyküm

Allah c.c. razı olsun çok güzel paylaşımdı ..

Sevgiliden gelen herşeyi, sevinerek karşılamak lazımdır. Ondan gelenlerin hepsi tatlı gelmelidir.Seven böyle olmazsa, sevgisi tam olmaz. Hatta, seviyorum demesi, yalancılık olur.

Kahrın da hoş, lûtfun da hoş demesini bir öğrenebilsek…

Allah'a emanet olun selam ve dua ile ..
 
K

kırıkkalp

Ustam! Sana güvenmediğim için beni affet!

Bana zarar vereceğini düşündüm.

Beni benden fazla sevip iyilik yapacağını fark edemedim.

Bakışım kısaydı, ama şimdi beni harika bir sanat eseri yaptığını görüyorum.

Benim sıkıntı ve acı diye gördüğüm şeyleri bana verdiğin için teşekkür ederim…

Teşekkür ederim.”

ALLAH RAZI OLSUN ÇOK GÜZEL PAYLAŞIMDI UNUTMAYALIM Kİ RABBİM SIKAR AMA DARALTMAZ RABBİM VERDİĞİN BÜTÜN ACILAR İÇİN SANA SONSUZ ŞÜKÜRLER OLSUN....HEM SIKINTI ÜZÜNTÜ KÖTÜ OLSAYDI ALLAH RESULUNE ACI ÇEKTİRİRMİYDİ DEMİ...SELAMETLE...
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Selamun Aleyküm


Allah c.c. razı olsun çok güzel paylaşımdı ..

Sevgiliden gelen herşeyi, sevinerek karşılamak lazımdır. Ondan gelenlerin hepsi tatlı gelmelidir.Seven böyle olmazsa, sevgisi tam olmaz. Hatta, seviyorum demesi, yalancılık olur.

Kahrın da hoş, lûtfun da hoş demesini bir öğrenebilsek…


Allah'a emanet olun selam ve dua ile ..

Aleykümselan gecekondu

İnsanların çektiği sıkıntılardada bir hayır vardır buna inanırım..Zaten hayır ve şer allahtandır..Ayrıca bu sıkıntılar karşısında isyan etmememiz gerektiğide doğrudur.Ancak bu durum içinde yaradana karşı seslenişimiz böyle olmamalı..
Aksi takdirde yazı baştan sona yanlış olur..Biz kullar olarak yaradanın verdiği güzel şeylere şükür etmeli,Verdiği sıkıntılara ise hamdolsun demeliyiz..Ne olursa olsun yaradandan hep iyi şeyler istemeli ve beklemeliyiz..Ve bunlara şükretmeliyiz..

Verdiğin nimetler ve güzellikler için sana ŞÜKÜRLER olsun Allah’ım!...Verdiğin acılar için sana HAMD olsun Allah’ım!...

Şükür arttırır,Hamd etmek azaltır..
Doğrusu bu olmalı..Yanılıyorsam düzeltmenizi isterim.

__________________
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Ustam! Sana güvenmediğim için beni affet!

Bana zarar vereceğini düşündüm.

Beni benden fazla sevip iyilik yapacağını fark edemedim.

Bakışım kısaydı, ama şimdi beni harika bir sanat eseri yaptığını görüyorum.

Benim sıkıntı ve acı diye gördüğüm şeyleri bana verdiğin için teşekkür ederim…

Teşekkür ederim.”

ALLAH RAZI OLSUN ÇOK GÜZEL PAYLAŞIMDI UNUTMAYALIM Kİ RABBİM SIKAR AMA DARALTMAZ RABBİM VERDİĞİN BÜTÜN ACILAR İÇİN SANA SONSUZ ŞÜKÜRLER OLSUN....HEM SIKINTI ÜZÜNTÜ KÖTÜ OLSAYDI ALLAH RESULUNE ACI ÇEKTİRİRMİYDİ DEMİ...SELAMETLE...


belkı kardeslerimizden yanlıs anlayanlar olabilir oyüzden söylemek istediğim bir şey var. verdiği acı ve sıkıntılardan dolayı Allaha şükr değil hamd etmeliyiz

çünkü hamd ile şükr arasında fark vardır.

şükr Allah (c.c) ın bizlere nimet olarak verdiği şeyler için yapılır ki hz Allah onu ziyadeleştirsin.. çünkü ayeti kerimede ''siz şükr ediniz ben ziyadeleştireyim'' buyrulmuş...

hamd ise çektiğimiz sıkıntı ve acılar için yapılır

yani kişi sevdiği,güzel gördüğü şeyler için Allah'a şükr ederse o nimetten memnun olduğunu izhar etmiş olur. şükr ettiği şey ziyadelesir hz Allah daha çok verir. ancak sıkıntı ve musibetler için şükr edilirse oda ziyadeleşir bu sebepten nimete karşı şükr, sıkıntı ve musibete karşı sabr ve hamd etmek gerekir....


ALLAH'A EMANET OLUN.....
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
alah razı olsun güzel bir paylaşım

Acının Gizlediği Armağan

Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden tek bir kişi sağ kurtuldu. Dalgalar bu adamı küçük, ıssız bir adaya kadar sürükledi. Adam ilk günler kendisini kurtarmasını için Allah’a yakardı ve yardım bulurum umuduyla ufka baktı. Ama ne gelen oldu, ne giden… Daha sonra rüzgardan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklardan bir kulübe yaptı. Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula gibi eşyaları bu kulübeye koydu. Günler hep aynı şekilde geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyor, kendisini kurtarması için Allah’a dua ediyordu. Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe çıkmıştı, geri döndüğünde kulübesinin alevler içinde yandığını gördü. Duman dans ede ede göğe yükseliyordu. Başına gelebilecek en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Şimdi bu ıssız adada, başını sokabileceği bir kulübe bile kalmamıştı. "Allah’ım, bunu bana nasıl yapabildin?" diye feryat etti. O geceyi keder ve üzüntü içinde geçirdi. O kadar dua ettiği halde, başına bu olay geldiği için sitemler etti. Ertesi sabah erken saatlerde, adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük sesiyle uyandı! "Benim burada olduğumu nasıl anladınız?" diye sordu bitkin adam kendisini kurtaranlara. Cevap onu hem şaşırttı, hem de utandırdı: "Dumanla verdiğiniz işareti gördük!"
Canımızı sıkan, göz yaşlarımızı inci gibi döküveren olaylar sessiz bir kurtuluş çağrısı, bir mutluluk davetiyesi belki de… İlk bakışta dayanılmaz gelen acı anlar, sonrasında kalbimizi kuş gibi hafifleten, ruhumuzu ısıtan tatlı tecrübelere dönüşüyor. Aydınlıkta seçemeyeceğimiz bir ışık, karanlık basınca fenerimiz oluyor. Keyfimiz yerindeyken burun kıvırdığımız tavsiyeler, yaslı anlarımızda imdadımıza yetişiyor. İyilik hallerinde sırt çevirdiklerimiz, zor anlarda sırtımızı dayadıklarımız oluyor. Hikayede yanan kulübenin dumanıyla kurtuluş umudunun yeşermesi gibi, yaşamımızdaki kırık dökükler, yıkıntı ve ziyanlar, kayıp ve yenilgiler yenilenmenin, yeniden doğuşun tohumlarını ekiyor aslında… Acı, derinlerinde gizlenen tatlı hediyelerle dolu. Yapmamız gereken, acıyla barışıp onu çözümlemek, gizlediği armağanı kalbimize buyur etmek…


her acının arkasında sevinecek bir şeyler mutlaka vardır demi a.e.o :a03:


 

huma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eyl 2007
Mesajlar
84
Tepki puanı
0
Puanları
0
selamün aleyküm kardeşim paylaşımların için Allah razı olsun çok güzeldi

Verdiğin cana şükür, aldığımız nefese şükür, yanımızda olanlara şükür, kıymetimizi bilenlere şükür, verdiğin nimetlere şükür, tattığımız güzel şeylere şükür, yaşadığımız acılara şükür ki daha büyükleri var, verdiğin vereceğin her şeye şükürler olsun Ya Rabbi
 

tevbeYA-HAK

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Kas 2007
Mesajlar
2,050
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
TÜRKİYE'NİN UZAK DOĞUSUNDAN
hafize annem çok güzel bir paylaşım eline emeğine yüreğine sağlık...keşke KAHRIN DA HOŞ LÜTFUNDA... diyecek kadar güçlü bir imanımız olsa...ALLAH YARDIM ETSİN BİZLERE...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt