Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Vefa umarken ondan... Sen vefalı ol! (1 Kullanıcı)

gula islam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Web Sitesi
www.zeyneb1985.spaces.live.com
Vefa umarken ondan... Sen vefalı ol!

ALİ DEMİREL


Bir savaşın en kanlı günlerinden biridir. Bir asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü görür. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı bir durumda, kurşun yağmuru altındadırlar. Asker, teğmene koşar ve “Komutanım, arkadaşım yaralandı, müsaade ederseniz onu alıp gelebilir miyim?..” diye sorar. Komutan, “Delirdin mi sen?” dercesine bakar ona, “Gitmeye değer mi?.. Arkadaşın delik deşik olmuştur... Yaşaması mümkün değil, çoktan ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atmış olursun, gitme.” der. Asker çok ısrar edince teğmen “Peki” der.. “Git o zaman…” Vefa abidesi asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaşır. Onu sırtına alıp koşa koşa döner. Birlikte siperin içine yuvarlanırlar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene eder; sonra da onu sipere taşıyan arkadaşına döner ve “Sana, ‘hayatını tehlikeye atmana değmez’, demiştim. Bu zaten ölmüş..” diye söylenir.


Bu sitemi işiten asker, “Değdi komutanım, gittiğime değdi; hatta ölseydim, öldüğüme de değerdi.” der. Teğmen sorar. “Nasıl değdi? Bu adam ölmüş, görmüyor musun?..” deyince vefa insanı cevap verir: “Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda arkadaşım henüz yaşıyordu. Kanlar akıyordu; ama beni görünce çok sevindi, tebessüm etti; belki bir cümlelik canı kalmıştı, son nefesinde şöyle dedi: “Geleceğini biliyordum dostum!.. Geleceğini biliyordum..”
“Geleceğini biliyordum” ifadesi aslında bize vefayı anlatıyor. Vefa, dost ikliminde yetişen güllerdendir. Büyüklerimiz vefayı hep dost olmanın ispat değeri olarak kabul ederler.
Eğer Allah’a karşı vefalı bir dost olmak istiyorsanız O’nun emirlerinden dışarı çıkmayacaksınız. Efendimiz’e vefa göstermek istiyorsanız O’nun sünnet-i seniyyesini hayatınıza hayat yapacaksınız. Dostum dediğiniz büyüklerinize, arkadaşlarınıza vefalı olmak istiyorsanız onları arayıp soracaksınız. Kurbette gurbet yaşamayacaksınız. Gurbette dahi olsanız kurbetin yollarını arayacaksınız. Bu konuda öne sürülen hiçbir mazeretin arkasına sığınmayacaksınız.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
rgfrffv3.png
Âşık olanın muhatabına sükunet içinde can gözüyle bakması, diliyle hata yapmasından evladır. Çok kal(laf) fikir bulandırır, az da olsa rıza yörüngeli “hal” ruhu tatlandırır./
Lüzumsuz lakırdı eden sırrı muhafaza edemez./
Bir insanin hayali ayni zamanda ruhunun kıvamını gösterir./
Dünya hayati bizim için hayallerimizin gerçekleşeceği bir talimgâhtır./
İnsanoğlu kendine, uğrunda canini ve malini vereceği bir ideal edindiği zaman sıradanlıktan kurtulur. İdeali olmayan insanin tabiattaki diğer varlıklardan farkı yoktur. İdealsiz insan et-kemik yığınından ibarettir. İdealimiz, ayni zamanda bizim hayalimizdir. Hayal ettiğimiz şey, ayni zamanda bizim ulaşmak istediğimiz zirve, gözümüzü diktiğimiz ufuktur. /
İnsanın en büyük duası, hayali kadardır./
Onun için dualarında hayalinin de ötesini iste. O yükü taşıma gücüne talip ol./
Işte gerçekten yaşadığın an; sonu olmayan o zenginlik karşısında fakirliğini hissettiğin andır./
Mana, “var” olanı idrak karşısında yok olmaktır./
Işte gerçekten yaşadığın an insan olduğuna şükrettiğin, sonu olmayan o güzellik karşısında zenginliğini hissettiğin andır./
Taze kalmanın en önemli yolu, bize hakki hatırlatan nurani simalara bakmak, onların sohbetlerinin dairesinde bulunmaktır./
Sen nefsini her an hayırla terbiye et ki, o seni kötülüklerle meşgul edecek fırsatı bulamasın./
“Gözümüzden gözyaşını, gönlümüzden selâmını, dilimizden birbirimize ettiğimiz duayı alma Ya Rabbi. Hiçbir zaman bizi birbirimizle imtihan etme. Aramızda uhuvvet ve muhabbetini artır. Kalbimizi su-i zandan, ağzımızı gıybetten, nazarımızı tenkitten arındır. Canımızı birer ‘uyum kahramanı’ olarak al. Bizi sahabe kardeşliği gibi bir kardeşlikle şereflendir. Birlikten beraberlikten doğacak rahmet ve feyzinden mahrum kalmaktan Sana sığınırız. Bizleri cennetin en yüksek tepesinde dostlarımızla ve Sen’in has dostlarınla beraber, Habib’inin (sas) yanında haşreyle (âmin)…”/
İlim sadece kulu Rabbi’ne ulaştırırsa ilimdir./
Beden disiplinini sağlamadan ruh disiplinini sağlamak mümkün değildir./
Ehl-i iman arasında aradım kıldım talep
Her hüner makbul imiş illâ edep illâ edep
Ancak acıyı bizzat yaşayanlar acıların bir daha yaşanmamasını daha anlamlı ifade ederler./
Her şeyin vakti tayin edilmiştir./
Yiğit olan kördür, kötülüğü görmez; sağırdır, kem sözü işitmez; dilsizdir, her ağzına geleni demez. Bildiğini de her yerde ayaklar altına sermez./
İyiliğe kötülük, şer kişinin kârı,
İyiliğe iyilik her kişinin kârı,
Kötülüğe iyilik de, er kişinin kârıymış oğul./
Paylaşılan andır, zamandır, dönüşü olmayandır. Paylaşılan hayattır can!/
Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz./
Vefa nedir, bilir misin? Vefâ arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefâ; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefâ; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır./
Unutkanlıklar karşısında kimseyi suçlama. Sen unutma tuzağına düşüp, unutmaman gerekenleri unutma. Unutulmaması gereken güzellikler karşısında aslan kesil kendi içinde./
En büyük vefâ, Hakk’a götürecek fırsatları yakalamaktır./
Teri gül kokan Gül Sultanı’ndan kabul görmek için seher kapılarının önünde kul olasın, bel kırıp boyun burasın. Hakk’a yönelip el pençe divan durasın.”"İnsan olana saygı duyasın, kırık gönüllerde tahtlar kurasın, yaralı gönüllere muhabbetinle merhem olasın.”/
Kâinatın dar rahminden ahirete doğmaktır ölümün diğer adı./
Marifet, dünyanın gönderirken mahzun olduğu, toprağın da misafir etmek için sabırsızlandığı bir bedenle Hakk’a yürümek ve herkes ağlarken gülerek dünya misafirhanesini terk etmektir./


alıntı
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt