Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Vasiyet nedir, ne değildir? (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Peygamber Efendimiz (asm) döneminde Müslüman bir tacir olan Büdeyl ile iki Hıristiyan tâcir ticâret için Şama gitmişlerdi. Büdeyl ticâret esnasında hastalandı. Ölüm vakti geldiğinde de, nesi var, nesi yoksa bir kâğıda yazdı ve mallarını ailesine teslim edivermelerini Hıristiyan arkadaşlarına vasiyet etti. Ardından öldü. Fakat vasiyetini arkadaşlarına açıkça bildirmemiş gizlice kumaşlarının arasına koymuştu.

Arkadaşları Medîneye döndükleri zaman Büdeylin malından üç yüz miskal altın ile bir gümüş kaba el koyarak, geri kalan mallarını ailesine teslim ettiler. Büdeylin ev halkı da kumaşların arasında yazılı vasiyet kağıdını ve mallarının tam listesini buldular. Büdeylin arkadaşlarından dâvâcı oldular. Büdeylin arkadaşları ise, Büdeylden ne kaldıysa teslim ettiklerini, Büdeylden kendilerinde başka mal kalmadığını iddiâ ettiler.

Mâide Sûresinin 106, 107 ve 108. âyetleri bu olay üzerine nâzil olmuştur. 106. âyet, vasiyetler için mümkünse Müslüman, mümkün değilse gayri Müslim de olsa iki şahit bulundurmayı hüküm altına almıştır.

Vasiyet, bize ölüm belirtileri geldiğinde, yapmak isteyip yapamadığımız işlerin yapılmasını veya takip edilmesini, hayatta olan kimselerden rica etmektir. Üzerimizdeki kul hakkının ve Allah hakkının ödenebilir kısmının, bıraktığımız malın üçte biriyle ödenmesini vasiyet etmemiz vaciptir. Bıraktığımız malın üçte biri ile yerine getirilebildiği sürece, vasiyetimizi yerine getirmek varislerimiz üzerine de vaciptir. Eğer vasiyetimiz, malımızın üçte biri ile yerine getirilemiyorsa, vasiyetimizi yerine getirmek varislerimiz üzerine vacip olmaz. Yerine getirirlerse iyi olur. Fakat maddî imkânları yoksa, bizim vasiyetimizi yerine getirmeye zorlanamazlar.

Üzerimizde, hesabı sorulacak olan iki türlü hak vardır: a- Kul hakkı. b- Allah hakkı.

a) Kul Hakkı: İnsanlarla ilişkilerimizden doğan haklardır. Allahın huzuruna kul hakkı ile gitmemeliyiz. Varsa borçlarımızın ödenmesini muhakkak vasiyet etmeliyiz. Varislerimiz vasiyetimizi malımızın üçte birini kullanarak yerine getirmekle mükelleftirler. Eğer malımızın üçte biri borçlarımızı ödemiyorsa, varislerimiz, malımızın geri kalanından takviye yapar ve kul hakkını üzerimizden kaldırırlar.

b) Allah Hakkı: Zimmetimizde vasiyet konusu yapmamız gereken Allah hakkı şunlardır:

1- Oruç borcu: Hastalık nedeniyle zamanında tutamadığımız, fakat iyileşmediğimiz için sonradan kazâ da yapmadığımız oruç borcumuz için eğer kendimiz fidye ödememişsek, fidyemizin ödenmesini vasiyet edebiliriz. Mîrasçılarımıza ne kadar oruç borcumuz olduğu konusunda bilgi vermeli ve borcumuz olan oruçların fidyesinin ödenmesini vasiyet etmeliyiz.

Fakat kendi elimizle fidye ödeme imkânımız olursa, oruç fidyemizi vasiyet konusu yapmadan kendi ellerimizle ödememiz, şüphesiz daha efdaldir.

Eğer kendi ellerimizle fidye ödeme imkânı bulamamış isek, vasiyet ettiğimizde de, mîras olarak bıraktığımız malımızın üçte birisi fidyemizi ödemeye yeterli değil ise, inşaallah Cenâb-ı Hakkın Ğafûr ve Rahîm isimleri imdadımızda olacaktır. O zaman Cenâbı Haktan (iskat ve devir gibi işlemlere gerek kalmadan) doğrudan bağışlanma ve af talep edeceğiz.

2- Zekât borcu: Çeşitli problemler dolayısıyla zamanında ve elimizle ödeme imkânı bulamadığımız zekâtımızın, mirasımızdan ödenmesini vasiyet etmemiz vaciptir.

3- Hac borcu: Eğer maddî olarak muktedir olduğumuz halde hastalık nedeniyle hacca gidememişsek, birisini göndermeye de fırsat bulamamışsak, güvenilir birisinin bizim için hacca gönderilmesini vasiyet etmemiz vacip olur. Varislerimiz bu vasiyetimiz için mirasımızın üçte birini kullanır.

4- Yemin borcu: Hayatımız boyunca bozduğumuz yeminlerimiz için ödememiz gereken kefâret miktarını eğer kendi ellerimizle ödememişsek, malımızın üçte biriyle ödenmesini vasiyet etmemiz vaciptir.

5- Kurban Borcu: Kurban Bayramına yetişen bir kurban mükellefi, eğer kurban kesmeden vefat ederse, kurban bayramı çıkmadan kendisi için kurban kesilmesini vasiyet eder. Varisler, bu vasiyet için bıraktığımız mirasın üçte birini kullanır.

6- Namaz borcu için fidye ödenmediğinden, vasiyet söz konusu değildir.

Eğer mirasın üçte birisi ile bu haklar ödenebiliyorsa, ölen kişinin vasiyeti de varsa, mirasçıların yapacakları öncelikli iş, mirası paylaşmadan, bu vasiyeti yerine getirmek olmalıdır. Bu vasiyetleri gerçek harcamalarla yerine getirmeden, ıskat ve devir gibi işlemlerle hiçbir Allah borcunu düşürme imkânı yoktur. Fakat fakir için tövbe ve istiğfar ile, af ve bağışlanma talebi ile Allah borcunu düşürme kapısı açıktır.

Allah hakkı ve kul hakkının dışında vasiyet yapmak kendi tercihimize bağlıdır ve vacip değildir. Kabrimizin nerede olacağı, namazımızı kimin kıldıracağı, cenâzemizi kimin yıkayacağı, torunumuza kendi adımızın konulması.vs. gibi konularda vasiyet yapmak vacip olmamakla berâber, bir sakıncası da yoktur. Konusu günah olmayan vasiyetlerimiz mirasçılarımız tarafından yerine getirilirse iyi olur. Fakat falan adamı öldüreceksin, kanımızı yerde bırakmayacaksın, falan adamla konuşmayacaksın, vs gibi konusu günah olacak şekilde vasiyet yapmak, veya böyle vasiyetlere uymak câiz değildir
 

konak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2006
Mesajlar
1,186
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Vasiyet nedir, ne değildir?

Rabbim sizden razı olsun. Eğer dikkat edersek sanırım vasiyetimize gerek kalmaksızın kendimiz yerine getirebiliriz ama dikkat etmezsek işte o zaman yerine getirecek bulmak zor bence bu devirde. Selam ve dua ile.
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: Vasiyet nedir, ne değildir?

konak yazdı:
Rabbim sizden razı olsun. Eğer dikkat edersek sanırım vasiyetimize gerek kalmaksızın kendimiz yerine getirebiliriz ama dikkat etmezsek işte o zaman yerine getirecek bulmak zor bence bu devirde. Selam ve dua ile.
Rabbim razı olsun Konak kardseşim herzaman olduğu gibi yine faydalı yorumlarınızla bizleri aydınlatıyorsunuz.Eğer bizler hayatta sevilen insanlar olursak çevremizdeki insanlar bizi Allah için sevenler olurlar ise,ölümümüzden sonra düşünülecek olan şeyler olan namaz borcu oruç borcu herhangi bir madi borcu varmı ?olur olmalıdırda müslümana yakışanda budur zaten,Rabbim hiç bir borçla huzuruna çıkarmasın.SELAM VE DUA İLE
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
Üzerimizdeki kul hakkının ve Allah hakkının ödenebilir kısmının, bıraktığımız malın üçte biriyle ödenmesini vasiyet etmemiz vaciptir.

Selamun aleykum değerli kardeşim.verdiğiniz bilgiler önem arzediyor aslında.Hemde fazlasıyla.Allah razı olsun okadar allah ve kul hakkı varki üzerimizde.Çok iyi hatırlıyorum bir yakınımız ölmüştü gömülür gömülmezde yengem rüyasında onu gördü.ölen kişiye birinin borcu vardı ödememişti.Dediki rüyasında yengeme.Şunun bana borcu var benim için 12 rekat namaz kılsın.birde teyzemde kaynanasını görüyordu bakkala borcu varmışta ödememiş ve ödemeden ölmüş.bu şunu gösteriyor kul hakkı ödenmeden olmuyor.Bu kanıtıdır.Selametle
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt