Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Valinin 4 kusuru (1 Kullanıcı)

nurani

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Hz. Ömer âdil, hakperest ve dirâyetli bir idareci olmanın yanında, fırsat buldukça göreve getirdiği valileri teftişe çıkar, valilerle halk arasında bir problem var mı, yok mu diye araştırır, durumu öğrenir öğrenmez de hemen hal çaresine giderdi.

Said bin Âmir, Hz. Ömer’in Humus valisiydi. Sahabenin ileri gelenlerinden biriydi. Bu göreve gerçekten layık bir insandı. Zaten idareciliğine güvenildiği ve ehil birisi olduğu için bu görev ona verilmişti.

Hz. Ömer Şam’a yaptığı ziyaretten sonra hem valisi, hem de arkadaşı olan Said bin Âmir’i ziyaret için Humus’a gitti.

Bir süre valiyle görüşüp sohbet ettikten sonra, Hz. Ömer’in şehirlerine gelişini haber alan halkın toplanması üzerine şehrin ileri gelenlerini çağırdı, vali hakkında kanaatlerini öğrenmek istedi.

Şam halkının şikâyetleri
“Valinizden memnun musunuz? Bir şikâyetiniz var mı?”

“Yâ Ömer, valimizden memnunuz, fakat sebebini bilmediğimiz bazı halleri var, bu yüzden şikâyetlerimizi bildirmek isteriz.”

“Nedir şikâyetiniz, mutlaka öğrenmek isterim. Buyurun, söyleyin.”

Humuslular şikâyetlerini sıraladılar:

1. Sabahleyin görevine erken gelmiyor, geç kalıyor.

2. Gece olunca bizden kimseyi kabul etmiyor.

3. Haftada bir gün evine kapanıyor, halkın içine çıkmıyor.

4. Durup dururken bazı zamanlar baygınlık geçiriyor.

Hz. Ömer valiye haber gönderdi. Halkın da hazır olduğu bir mecliste kendisine isnat edilen suçların sebebini öğrenmek istedi. Sırasıyla birer birer sordu.

Bu arada da içinden şöyle dua ediyordu: “Allah’ım, Said bin Âmir hakkındaki müsbet kanaatimde beni yanıltma.”

“Ne dersin, yâ Said, senin hakkında halk bu şikâyetleri dile getiriyor? Nasıl izah edersin?”

Kusurun görünmeyen yüzü
Vali, kendisi hakkında yöneltilen şikâyete konu olan hususlara birer birer açıklık getirmeye başladı:

“Yâ Ömer! Aslına bakarsanız, ben bunları söylemek istemezdim. Çünkü bir fahr ve gurur olur. Ama şikâyete sebep olduğu için açıklamak zorunda kalıyorum:

1. Mesaiye biraz geç gidişimin sebebi, evde hizmetçim yoktur. Hanımım da hasta. Ev işlerinin çoğunu kendim görmek zorundayım. Sabahleyin erkenden hamur yoğuruyorum, ekmek yapıyorum. Çocukların kahvaltısını hazırladıktan sonra abdest alıp çıkıyorum.

2. Geceleri kimseyi kabul etmiyorum. Çünkü gündüzleri halkın işine ve derdine ayırıyorum, geceleri de Hak için ayırıyorum.

3. Haftada bir gün halkın içine çıkmayışıma gelince, hizmetçim olmadığı için elbisemi kendim yıkıyorum. Başka değişik bir elbisem de yoktur. Yıkadıktan sonra onun kurumasını bekliyorum. Kuruduktan sonra giyiyorum, halkın içine ondan sonra çıkıyorum.

4. Bazı günler baygınlık geçirmemin sebebi ise: Mekkeliler Hubeyb’i astıkları gün ben de oradaydım. Müşrikler onu bir ağaca bağladılar. Sonra da şu teklifte bulundular:

“Senin yerine Muhammed’i asmamızı istemez misin?”

“Dar ağacında iken Hubeyb: ‘Ben çoluk çocuğumun içinde rahatça oturayım da, Muhammed’in (a.s.m.) ayağına bir diken batsın ha, vallahi buna gönlüm razı olmaz’ dedikten sonra ‘Yâ Muhammed!’ diye bağırdı. Sonra da onu şehit ettiler.

“Allah’ın beni affetmeyeceğinden korkuyorum”

“Hubeyb’in iman gücünü ve fedakârlığını hatırladığım vakit, ona yardım edemeyişim aklıma geliyor. Çünkü o zaman onu asmalarına engel olabilirdim. Ne yazık ki, o zaman ben de müşriklerin arasındaydım. Onu kurtarmayı düşünemezdim. Bu günahımdan dolayı Allah’ın beni hiç affetmeyeceğinden korkuyorum. İşte o zaman üzerime bir baygınlık geliyor, kendimden geçiyorum.”

Valisini dikkatle dinleyen Hz. Ömer ellerini açtı:

“Allah’ım, iyi niyetimde beni yanıltmadın, Sana şükürler olsun” dedi.

Başta Halife olmak üzere kimse gözyaşlarını tutamadı.

Halktan birisi gibi yaşayan, kendini farklı ve imtiyazlı görmeyen idarecilere o kadar ihtiyacımız var ki, herhalde kaybettiklerimizi o zaman buluruz.

Kaynak: Moral Dünyası
 

Im_muslim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
3,194
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Selamüanleyküm kardeşim...Emeğinize sağlık ALLAH razı olsun.
Evet O müstesna ZATlar, Onlar ki YILDIZLAR gibidirler Buyuruyor Fahri Kainat Efendimiz (sas)...ALLAHIm Efendimizin ve Ashab-ı Güzin Efendilerimizin Şefaatine nail eylesin...

ALLAHa emanet olunuz...
selamve dua ile...
 

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde
selamun aleyküm ,

allah celle celaluhu razı olsun ... güzel bir paylaşımdı ,

allaha emanet olunuz ...
 

islamoglu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Kas 2006
Mesajlar
233
Tepki puanı
0
Puanları
0
Esselamu aleykum,

Ellerin dert görmesin hakkında fazla bir bilgi sahibi olmadığım bir mübarek sahabe efendimizin hayatından bir kesit sundun bize, ucuz görünen ama çok değerli bir yaşam ,sade ama aslında şatafatlı bir ömür,gelde ders alma!!! ŞAŞARIM.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt