K
KırıkTesti
UYUYORSUN YÜREĞİMDE
Görmeden sevdim Seni, Ey Sevgili
Görmüş gibi vuruldum o kara gözlerine.
Sanki rastladım sana bir yerlerde
O kadar aşinaydım ki sözlerine,
Ya ruhunu sezdi ruhum,
Ya senin hayalinle uyudum.
Her zaman tertemiz ve masumsun yüreğimde.
Yürüyüşün, oturuşun, konuşman, hüzünlü bakışların
Hep farklıydın, bambaşkaydın, anlatılmazdın,
Nasıl anlatmalı seni bilmem ki, kelimelere sığmazsın.
Esrarlı bakışların manalı ve hüzünlü
Ellerin pamuk gibi yumuşak, kar gibi beyaz.
Yüzünde kâinatın efendisi olmanın süruru ve yükü
Ve dudaklarının her daim huzur veren tebessümü.
O güzel yüreğin, kim bilir, nelere üzüldü ve sevindi,
Gözlerinden düşen damlalar hangi cennetin incileri?
Hira’ ya sormalı Seni, Ali’ ye, Ebu Bekir’e, Ömer’e,
Osman’a, Zeyd’e sormalı, ya da Bilal’e.
Dizlerine başına koyup, yıldızları seyrettiğin Aişe’ne sormalı,
Kuşu için taziyeye gittiğin çocuğa,
Gezindiğin hurmalığa, yürüdüğün yollara…
Duydum ki hala ağlarmışsın ümmetin için
Doğduğunda ümmetim dedin, şimdi yine ümmetim.
Ne hallerde olduğumuzu görsen dayanır mı yüreğin?
Kırık dökükte olsak, unutmadık seni, yalnız değilsin!
Fatıma’n olmak isterdim, ya da Ümame’n
Ya da bir tel olmak isterdim okşadığın saçtan.
Emrine amade azadsız bir kölen olsam
Ya da yürürken gözünün değdiği bir taş parçası,
Parmaklarından süzülen bir su damlası…
Sendeydi bütün güzellikler, en güzel örnekler.
Yetimdin, çocuktun, aşıktı sana, seni koruyan bulutun
Bedir’in Kahramanı, Hendek’in Yiğidi, Aslanıydın Uhud’un
Allah’ın sevgilisi, Hatice’nin eşi, Ali’nin refiki.
Doğ bir lahza, doğ, güneş ol benliğime
Asırlar öncesinden gelen, sönmeyen ışığınla gel,
Gel hiç bitmeyen hasretinle, vuslatım ol gel,
Gel öksüz kalmış ümmetine baş olmaya gel.
Şiir ol dillere, teselli ol sensiz kalan çöllere,
Su olmaya gel sensiz açmayan güllere.
Tüm masumluğunla ve güzelliğinle,
Küçük bir çocuk gibi uyuyorsun yüreğimde.
Görmeden sevdim Seni, Ey Sevgili
Görmüş gibi vuruldum o kara gözlerine.
Sanki rastladım sana bir yerlerde
O kadar aşinaydım ki sözlerine,
Ya ruhunu sezdi ruhum,
Ya senin hayalinle uyudum.
Her zaman tertemiz ve masumsun yüreğimde.
Yürüyüşün, oturuşun, konuşman, hüzünlü bakışların
Hep farklıydın, bambaşkaydın, anlatılmazdın,
Nasıl anlatmalı seni bilmem ki, kelimelere sığmazsın.
Esrarlı bakışların manalı ve hüzünlü
Ellerin pamuk gibi yumuşak, kar gibi beyaz.
Yüzünde kâinatın efendisi olmanın süruru ve yükü
Ve dudaklarının her daim huzur veren tebessümü.
O güzel yüreğin, kim bilir, nelere üzüldü ve sevindi,
Gözlerinden düşen damlalar hangi cennetin incileri?
Hira’ ya sormalı Seni, Ali’ ye, Ebu Bekir’e, Ömer’e,
Osman’a, Zeyd’e sormalı, ya da Bilal’e.
Dizlerine başına koyup, yıldızları seyrettiğin Aişe’ne sormalı,
Kuşu için taziyeye gittiğin çocuğa,
Gezindiğin hurmalığa, yürüdüğün yollara…
Duydum ki hala ağlarmışsın ümmetin için
Doğduğunda ümmetim dedin, şimdi yine ümmetim.
Ne hallerde olduğumuzu görsen dayanır mı yüreğin?
Kırık dökükte olsak, unutmadık seni, yalnız değilsin!
Fatıma’n olmak isterdim, ya da Ümame’n
Ya da bir tel olmak isterdim okşadığın saçtan.
Emrine amade azadsız bir kölen olsam
Ya da yürürken gözünün değdiği bir taş parçası,
Parmaklarından süzülen bir su damlası…
Sendeydi bütün güzellikler, en güzel örnekler.
Yetimdin, çocuktun, aşıktı sana, seni koruyan bulutun
Bedir’in Kahramanı, Hendek’in Yiğidi, Aslanıydın Uhud’un
Allah’ın sevgilisi, Hatice’nin eşi, Ali’nin refiki.
Doğ bir lahza, doğ, güneş ol benliğime
Asırlar öncesinden gelen, sönmeyen ışığınla gel,
Gel hiç bitmeyen hasretinle, vuslatım ol gel,
Gel öksüz kalmış ümmetine baş olmaya gel.
Şiir ol dillere, teselli ol sensiz kalan çöllere,
Su olmaya gel sensiz açmayan güllere.
Tüm masumluğunla ve güzelliğinle,
Küçük bir çocuk gibi uyuyorsun yüreğimde.
Sultan GÜNEŞ