´´GüLiѕтaи´´
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 19 May 2009
- Mesajlar
- 1,209
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 31
Gündüz saatlerinde elimizden geldiği kadar ibadetlerimizi yapmaya çalışıyoruz fakat uyku saatlerini nasıl ibadete çevirebiliriz; bir başka ifadeyle uyurken nasıl ibadet ederiz?
En iyi dinlendiğimiz saatler uykuda geçen saatlerdir. Bu açıdan uyku hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Sağlığı yerinde olan, başını yastığa koyduktan birkaç dakika sonra uykuya dalanlar için uyku o kadar cazip gelmeyebilir.
Bir de gelin, uykunun ne kadar büyük bir değer taşıdığını, uykusuzluk çeken birisine sorun. Onun için uykudan daha önemli bir şey olabilir mi?
Çünkü böyle birisinin gitmediği doktor, çalmadığı kapı, belki de kullanmadığı ilaç kalmamıştır; fakat yine de gözüne uyku girmez olmuştur.
Uyku neredeyse günümüzün üçte birini alır, ama bu mucizenin sırrını bilim dünyası çözmekten âciz kalmıştır.
Kur'ân uykuya çok önem verir ve uyku doğrudan doğruya ALLAH'ın bir ikramı ve nimeti olarak tanıtırken, bir Tevhid delili olarak gösterir:
"Gece ve gündüz gerek uyumanız, gerekse O'nun lütfundan rızkınızı aramanız O'nun varlık ve birliğinin delillerindendir. Kulak veren topluluk için bunda ibretler vardır"1
"Geceyi bir örtü, uykuyu bir dinlenme yapan, gündüzü de bir diriliş vakti olarak yaratan da O'dur."2 "Uykunuzu bir dinlenme yaptık."3
Demek ki, uyku da hayat gibi hiçbir sebep yokken doğrudan doğruya ALLAH'ın insanlara verdiği eşi, benzeri olmayan bir nimettir. Kur'ân, her nimetin ALLAH'tan geldiğine dikkat çekerken, uykunun da ALLAH'tan geldiğine bu âyetlerle dikkat çekiyor.
?
Gündüz saatlerinde elimizden geldiği kadar ibadetlerimizi yapmaya çalışıyoruz fakat uyku saatlerini nasıl ibadete çevirebiliriz; bir başka ifadeyle uyurken nasıl ibadet ederiz
Bütün ibadetlerde olduğu gibi, bu konuyu da yine Peygamberimizden öğreniyoruz
Hayatının bütününü Rabbiyle birlikte geçiren, bir an olsun Rabbinden gaflet etmeyen Peygamberimiz uykuya nasıl hazırlanırdı, uykuda geçen saatlerini nasıl ibadet haline getirirdi?
Sevgili Peygamberimiz yatağına girmeden önce abdest alır, bazı dualar okur, önü kıbleye gelecek şekilde sağ avucunu sağ yanağının altına koyar, kalbî tefekkür ve zikir içinde mana âlemine dalardı.
Seher vakti de erkenden kalkar, huzur ve sükûnet içinde Rabbinin dergâhına yönelirdi. Peygamberimizin uyku ânı bizimki gibi değildi. Onun gözleri uyusa da kalbi uyumaz, gaflet içinde olmazdı.
Peygamberimizin uykuya nasıl hazırlandığını O'nu yakından tanıyanlar anlatıyor:
Hz. Aişe diyor ki:
"Resulullah (a.s.m.) Felâk ve Nâs Sureleri'ni okur, ellerine üfler, daha sonra ellerini bedeninin her tarafına sürerdi."4
Berâ bin Azib, bu konuda Peygamberimizin şu tavsiyesini naklediyor:
"Yatağına gireceğin vakit, namaz için aldığın abdest gibi abdest al. Sonra yüzün kıbleye gelecek şekilde sağ tarafına yat. Sonra şöyle dua et:
'ALLAH'ım, Senin rızanı dileyerek ve Senin azabından korkarak kendimi Sana teslim ettim. Sırtımı Sana dayadım. Bütün işimi Sana havale ettim. Senin azabından, ancak Senin rahmetine sığınılır. İndirdiğin kitabına, gönderdiğin Peygamberine de iman ettim.'
"Bu sözler son sözlerin olsun. Sen böyle söyledikten sonra, eğer o gece ölürsen fıtrat (İslam dini) üzerine ölürsün. Şayet sabaha kavuşursan çok hayır kazanmış olarak sabaha ulaşmış olursun."5
En iyi dinlendiğimiz saatler uykuda geçen saatlerdir. Bu açıdan uyku hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Sağlığı yerinde olan, başını yastığa koyduktan birkaç dakika sonra uykuya dalanlar için uyku o kadar cazip gelmeyebilir.
Bir de gelin, uykunun ne kadar büyük bir değer taşıdığını, uykusuzluk çeken birisine sorun. Onun için uykudan daha önemli bir şey olabilir mi?
Çünkü böyle birisinin gitmediği doktor, çalmadığı kapı, belki de kullanmadığı ilaç kalmamıştır; fakat yine de gözüne uyku girmez olmuştur.
Uyku neredeyse günümüzün üçte birini alır, ama bu mucizenin sırrını bilim dünyası çözmekten âciz kalmıştır.
Kur'ân uykuya çok önem verir ve uyku doğrudan doğruya ALLAH'ın bir ikramı ve nimeti olarak tanıtırken, bir Tevhid delili olarak gösterir:
"Gece ve gündüz gerek uyumanız, gerekse O'nun lütfundan rızkınızı aramanız O'nun varlık ve birliğinin delillerindendir. Kulak veren topluluk için bunda ibretler vardır"1
"Geceyi bir örtü, uykuyu bir dinlenme yapan, gündüzü de bir diriliş vakti olarak yaratan da O'dur."2 "Uykunuzu bir dinlenme yaptık."3
Demek ki, uyku da hayat gibi hiçbir sebep yokken doğrudan doğruya ALLAH'ın insanlara verdiği eşi, benzeri olmayan bir nimettir. Kur'ân, her nimetin ALLAH'tan geldiğine dikkat çekerken, uykunun da ALLAH'tan geldiğine bu âyetlerle dikkat çekiyor.
?
Gündüz saatlerinde elimizden geldiği kadar ibadetlerimizi yapmaya çalışıyoruz fakat uyku saatlerini nasıl ibadete çevirebiliriz; bir başka ifadeyle uyurken nasıl ibadet ederiz
Bütün ibadetlerde olduğu gibi, bu konuyu da yine Peygamberimizden öğreniyoruz
Hayatının bütününü Rabbiyle birlikte geçiren, bir an olsun Rabbinden gaflet etmeyen Peygamberimiz uykuya nasıl hazırlanırdı, uykuda geçen saatlerini nasıl ibadet haline getirirdi?
Sevgili Peygamberimiz yatağına girmeden önce abdest alır, bazı dualar okur, önü kıbleye gelecek şekilde sağ avucunu sağ yanağının altına koyar, kalbî tefekkür ve zikir içinde mana âlemine dalardı.
Seher vakti de erkenden kalkar, huzur ve sükûnet içinde Rabbinin dergâhına yönelirdi. Peygamberimizin uyku ânı bizimki gibi değildi. Onun gözleri uyusa da kalbi uyumaz, gaflet içinde olmazdı.
Peygamberimizin uykuya nasıl hazırlandığını O'nu yakından tanıyanlar anlatıyor:
Hz. Aişe diyor ki:
"Resulullah (a.s.m.) Felâk ve Nâs Sureleri'ni okur, ellerine üfler, daha sonra ellerini bedeninin her tarafına sürerdi."4
Berâ bin Azib, bu konuda Peygamberimizin şu tavsiyesini naklediyor:
"Yatağına gireceğin vakit, namaz için aldığın abdest gibi abdest al. Sonra yüzün kıbleye gelecek şekilde sağ tarafına yat. Sonra şöyle dua et:
'ALLAH'ım, Senin rızanı dileyerek ve Senin azabından korkarak kendimi Sana teslim ettim. Sırtımı Sana dayadım. Bütün işimi Sana havale ettim. Senin azabından, ancak Senin rahmetine sığınılır. İndirdiğin kitabına, gönderdiğin Peygamberine de iman ettim.'
"Bu sözler son sözlerin olsun. Sen böyle söyledikten sonra, eğer o gece ölürsen fıtrat (İslam dini) üzerine ölürsün. Şayet sabaha kavuşursan çok hayır kazanmış olarak sabaha ulaşmış olursun."5