Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"Uyur Gezerler"...!! (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Uyuyan güzel ve uyur gezer


Uyuyan güzel uyanıp da haklarına sahip çıkmadıkça uyku sırasında görülen rüyaların fazla işe yaradığı görülmemiştir. Sadece “kâbusdan daha iyi!” tesellîsinden başka; hiçbir yararı yoktur. “Görülen düşlerin hayra yorulması” için de önce uyanmak gerekir.



1494'de Molla Lûtfî haksız yere, zulm ile şehîd edildi. Onaltıncı yüzyılda onu İsmaîl Ma'şûkî, Hüsameddîn-i Ankaravî, Hamza Bâlî izledi. Onyedinci yüzyılda da, Viyana Kuşatması'ndan az önce, Sütçü Beşir Ağa şehîd edildi. Uyurgezerlik halinde vahîm cinayetler işlenebilirdi, ne var ki hayır yolunda başarılar elde edilmesi için akıl ve gönül gözlerinin açık olması gerekirdi. Bu güne kadar da tam uyanış sağlanamadı.



Diyebiliriz ki 1494 yılından beri genel durumumuz uyurgezerlik durumudur. Hiç değilse tam bir “uyuyan güzel” durumunda kalsa idik, uyanışımız daha kolay olur ve uyurgezerlik cinayetleri işlenemezdi. “Uyur idik uyardılar” diyebilirdik.




Ayılamadığımız için, geçmişin uyurgezerlik cinayetlerini de bir erdem olarak görürüz. Papalık; geçmişinin cinayetlerinden özür diler; biz bunu kendimize yediremeyiz. Beni bir konuşmaya davet edip de malî imkânsızlıklardan dolayı araba ile aldıramayan bir 1991 yılı CHP'li –yoksa o sırada SHP mi idi?– genci, dönüşte bana bir otobüs bileti yaprağı vermeye çalışarak şöyle demişti: -Ben kendi adıma özür diliyorum, parti aslâ özür dilemez! Söylediği, tarihî birikimden gelen bir zihniyetin ifadesi idi: Molla Lûtfî'den Menderes'e, Menderes'den o güne, o günden bugüne kadar, hiçbir zulüm için özür dilenmemiştir.





Özellikle İttihad ve Terakkî'den sonra da herkes ancak kendi mazlûmuna ağlamış, ötekine yapılan zulüm için veya ötekinin başına gelen musîbet için yürekler taş kesilmiş, dudaklardan dökülen yargı değişmemiştir: -Az bile! Oh olsun! En iyi günü bu olsun!



Oysa merdlik, erlik, civanmerdlik, fütüvvet bu değildir. Bu uykuyu sürdürenler, ağızlarını hayra açmadıkları için gözlerini de hayra açamazlar. Kendini “Alevî” olarak nitelese de, bu uykuda olanlar “Alevî”, Ali meşrebli değildirler. Bilerek zulmü destekleyen ve zalimi öven kimse, mazlûmun veya zalimin soyuna, boyuna göre ağız değiştiren kimse; cehennem hastahanesindeki tedavisinden önce, daha arz üzerinde iken, Allah'ın inayetiyle bir “acı ilaç” iletisi alır. Bu acı ilâcın “prospektüs”ünü okur da kullanırsa, birçok halde cehennem hastahanesinden tamamen “müstağnî” olur, yahut ayak üstü bir tedaviden sonra cennetin yolunu tutabilir.






Namık Kemal'den beri değil, çok daha önceden, Seyyid Seyfullah'dan beri; bizi uyurgezerlik hastalığımızdan kurtarmak isteyenler görülmüştür. Yazık ki çoğunluğumuz yine uykudadır. Uyumayan azınlık da iki bölüktür: Bir kısmı, uyandıktan sonra, uyurgezerleri çarpmak ve onlara komut vererek cinayet işletmek yolunu seçenlerdir. Bunlar, Cehennem Hastahanesi'nin “yoğun bakım ünitesi”ne gidecek olanlardır.





Bir kısmı da içinde yaşadığı topluluğu; Allah'a, Evrensel Ahlâk'a, Tabiî Hukuk'a çağıranlardır. Yasin Sûresi'nde buyurulduğu gibi, bunlar, paralı kaatil tutanların hedefi olmayı göze alanlardır. Bunların en seçkini “fenâ fil-Huseyn” olanlardır.



Mustaz'aflar, uyurgezerlik hastalığına tutulmaksızın sadece uyuyanlar; uyanıp da uyurgezer kaatilleri tedaviye sevketmedikçe, kurtuluş ancak “bireysel” (ferdî) olur ve böyle kalır.





“Uyuyan güzel” büyüsünün bozulacağını sezen büyücü ve cadılar, uyanışı engellemek için önce şu telkıyni yaparlar: -Sizi uyutan ve uyanmanızı engelleyen; Allah inancıdır. Bu “bâtıl inanc”ı terketmedikçe uyanamazsınız!
Oysa onların “uyanmak”tan kasdettikleri, sağlıklı bir uyanma değil, “uyurgezer bir biçarenin, robot gibi, komutla yatağından kalkması ve suça programlanarak yeni zulümler için harekete geçmesi” demektir.
Uyurgezerlere; Batı'da ve Doğu'da, önce “Tabiî Hukuk ve Evrensel Ahlâk” temelini tahrip etmeleri komutu verilebilir.







Ardından da “tanrıtanımazlık” (ateizm) komutu gelir. Bizde, sanırım ki bu uyurgezerlik salgını sonucunda farkında olmaksızın Anayasa'nın 13. maddesi değiştirilirken, ahlâk; genel deneticilik makamından alınarak emekliye sevkedilmiştir.





(2001) Ardından gelen bugünkü iktıdar da bunu farketmemiştir. Ey azîzan, yüzyıl değil beşyüz yıl “uyuyan güzel” olduk. Artık “uyanık güzel” olma vakti gelmedi mi? Umarım ki seçimlerden sonraki iktıdar “uyanık güzeller iktıdarı” olur, hangi partiden olurlarsa olsunlar, “validelerinin çeşmi” olanlar da havalarını alırlar!




Selam ve dua ile
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
B)''ANLATAMADIK KİMSEYE ; BİZE EYYÜBUN SABRI DÜŞTÜ ''B)
msn20ifadeleri2016xm9.gif


Allah'a Emanet Olunuz
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt