Uyarı'ya bak 'uyarı'ya!..
Önce bir soru: "Aralarında nikah olmayan sözlü ya da nişanlı çiftler biraraya gelerek görüşmeleri sırasında nelere dikkat etmelidirler?.."
Aslında zor bir soru.
Zor, çünkü gereği kadar açık değil.
Bir okuma parçasının ardından sorulmuş olsa; ya da, imtihan usulümüz çoktan seçmeli olsaydı, mesele yoktu.
Şöyle bir cevap nasıl olurdu mesela:
"Aralarında nikah olmayan nişanlı ya da sözlüler, kızımız tesettürüne riayet etmek ve yanlarında da tercihan aileden birisi olmak kaydıyla, görüşebilirler..."
Beğendiniz mi?..
Bir imtihanda olsaydınız ve çoktan seçmeli şıklar arasından yukarıdaki cevabı işaretleseydiniz, yanlış cevap vermiş olacaktınız muhtemelen.
Çünkü bu cevap, birilerine göre, 'Genel ahlak, toplum huzuru ve Türk aile yapısına' ve dahi, 'Türk milli eğitiminin genel amaçlarına, temel ilkelerine ve milli kültürün geliştirilmesi ilkelerine' aykırı imiş...
Şaşırdınız mı?.. Duyduğumda bendeniz de inanamamış ve şaşırmıştım.
Mesele şu: Yukardaki soru, canlı yayınlanan bir programda hocaefendilerden birisine soruluyor ve o da yukardaki şekilde cevap veriyor.
Buraya kadar normal akışında giden işler, sözkonusu yayını takip eden bir kuruluşun uyarısı ile neticeleniyor.
Bu kuruluş, sorulan soru mukabilinde verilen cevabın: 'Genel ahlak, toplum huzuru ve Türk aile yapısına; Türk milli eğitiminin genel amaçlarına, temel ilkelerine ve milli kültürün geliştirilmesi ilkelerine aykırı olduğu...' kanaatiyle, 'uyarı' vermiş.
Yani verilen cevap yanlış, onlara göre.
Doğru cevabın ne olduğu ise belli değil...
'Uyarı' cezası veren kuruluş, doğru cevabın ne olması gerektiği hususunda herhangi bir açıklamada bulunmayıp, bunu muhatapların anlayışına bırakmış.
Aralarında nikah olmayan sözlü ya da nişanlı çiftlerin, görüşmeleri halinde uymaları gereken kurallar sorulduğunda verilen mezkur cevabın; genel ahlaka, toplum huzuruna, Türk aile yapısına, milli eğitimimizin genel amaçlarına ve milli kültürün geliştirilmesi ilkelerine aykırı olduğunun düşünülmesi, oldukça garip bir durum.
Soruyu ve cevabı yanlış anlama sözkonusu olabilir diyeceğiz ama bu durumda 'bu ne dikkatsizlik?' sorusunu sormak kaçınılmaz hale geliyor.
Böyle bir ihtimal zayıf olduğu için de, aklımıza başka ve daha vahim ihtimaller geliyor.
Bu ülkede yaşayan milyonlarca insan farkına bile varmadan, 'genel ahlak kuralları' mı değiştirildi yoksa?..
Böyle bir şey sözkonusu olamayacağına göre; birileri, genel ahlak kuralları yerine kendi 'özel ahlak kurallarını' ikame etme kararı mı aldılar?
Böyle bir şeyin de sözkonusu olmaması gerek.
Olan, toplumun, asırlar geçse de kendi çizgilerine gelmeyeceğini, aksine kendi macrasında akmayı sürdüreceğini nihayet anlayanların bir hinliğinden ibaret belki de. Ama ciddi olması gereken bir kuruluşun buna alet olmasını nasıl izah edeceğiz?..
Farkında mısınız bilmem ama birileri toplumun genel ahlak değerleri ile canlarının istediği gibi oynama hususunda, oldukça pervasız bir şekilde davranabiliyorlar.
Başörtüsünün kamusal adı verilen hemen her alandan kovulması için ellerinden geleni yapanlar, eşcinselliğin normal kabul edilmesi gayretini bir an olsun elden bırakmazlarken; bir yandan da, toplumun büyük bir kesimi tarafından hoş karşılanmayan 'flört'ün, bir genel ahlak kuralı olarak kabul edilebilmesi için de harekete geçmiş bulunuyorlar, anlaşılan.
Birilerinin bizi nereye doğru götürmek istedikleri hususunda biraz daha fazla kafa yormak ve olup bitenlere dikkat kesilmekte fayda var...
Ekrem Kızıltaş / Milli Gazete
Önce bir soru: "Aralarında nikah olmayan sözlü ya da nişanlı çiftler biraraya gelerek görüşmeleri sırasında nelere dikkat etmelidirler?.."
Aslında zor bir soru.
Zor, çünkü gereği kadar açık değil.
Bir okuma parçasının ardından sorulmuş olsa; ya da, imtihan usulümüz çoktan seçmeli olsaydı, mesele yoktu.
Şöyle bir cevap nasıl olurdu mesela:
"Aralarında nikah olmayan nişanlı ya da sözlüler, kızımız tesettürüne riayet etmek ve yanlarında da tercihan aileden birisi olmak kaydıyla, görüşebilirler..."
Beğendiniz mi?..
Bir imtihanda olsaydınız ve çoktan seçmeli şıklar arasından yukarıdaki cevabı işaretleseydiniz, yanlış cevap vermiş olacaktınız muhtemelen.
Çünkü bu cevap, birilerine göre, 'Genel ahlak, toplum huzuru ve Türk aile yapısına' ve dahi, 'Türk milli eğitiminin genel amaçlarına, temel ilkelerine ve milli kültürün geliştirilmesi ilkelerine' aykırı imiş...
Şaşırdınız mı?.. Duyduğumda bendeniz de inanamamış ve şaşırmıştım.
Mesele şu: Yukardaki soru, canlı yayınlanan bir programda hocaefendilerden birisine soruluyor ve o da yukardaki şekilde cevap veriyor.
Buraya kadar normal akışında giden işler, sözkonusu yayını takip eden bir kuruluşun uyarısı ile neticeleniyor.
Bu kuruluş, sorulan soru mukabilinde verilen cevabın: 'Genel ahlak, toplum huzuru ve Türk aile yapısına; Türk milli eğitiminin genel amaçlarına, temel ilkelerine ve milli kültürün geliştirilmesi ilkelerine aykırı olduğu...' kanaatiyle, 'uyarı' vermiş.
Yani verilen cevap yanlış, onlara göre.
Doğru cevabın ne olduğu ise belli değil...
'Uyarı' cezası veren kuruluş, doğru cevabın ne olması gerektiği hususunda herhangi bir açıklamada bulunmayıp, bunu muhatapların anlayışına bırakmış.
Aralarında nikah olmayan sözlü ya da nişanlı çiftlerin, görüşmeleri halinde uymaları gereken kurallar sorulduğunda verilen mezkur cevabın; genel ahlaka, toplum huzuruna, Türk aile yapısına, milli eğitimimizin genel amaçlarına ve milli kültürün geliştirilmesi ilkelerine aykırı olduğunun düşünülmesi, oldukça garip bir durum.
Soruyu ve cevabı yanlış anlama sözkonusu olabilir diyeceğiz ama bu durumda 'bu ne dikkatsizlik?' sorusunu sormak kaçınılmaz hale geliyor.
Böyle bir ihtimal zayıf olduğu için de, aklımıza başka ve daha vahim ihtimaller geliyor.
Bu ülkede yaşayan milyonlarca insan farkına bile varmadan, 'genel ahlak kuralları' mı değiştirildi yoksa?..
Böyle bir şey sözkonusu olamayacağına göre; birileri, genel ahlak kuralları yerine kendi 'özel ahlak kurallarını' ikame etme kararı mı aldılar?
Böyle bir şeyin de sözkonusu olmaması gerek.
Olan, toplumun, asırlar geçse de kendi çizgilerine gelmeyeceğini, aksine kendi macrasında akmayı sürdüreceğini nihayet anlayanların bir hinliğinden ibaret belki de. Ama ciddi olması gereken bir kuruluşun buna alet olmasını nasıl izah edeceğiz?..
Farkında mısınız bilmem ama birileri toplumun genel ahlak değerleri ile canlarının istediği gibi oynama hususunda, oldukça pervasız bir şekilde davranabiliyorlar.
Başörtüsünün kamusal adı verilen hemen her alandan kovulması için ellerinden geleni yapanlar, eşcinselliğin normal kabul edilmesi gayretini bir an olsun elden bırakmazlarken; bir yandan da, toplumun büyük bir kesimi tarafından hoş karşılanmayan 'flört'ün, bir genel ahlak kuralı olarak kabul edilebilmesi için de harekete geçmiş bulunuyorlar, anlaşılan.
Birilerinin bizi nereye doğru götürmek istedikleri hususunda biraz daha fazla kafa yormak ve olup bitenlere dikkat kesilmekte fayda var...
Ekrem Kızıltaş / Milli Gazete