Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Uyanmak İçin....! (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
UYANMAK İÇİN, ÖNCE UYUMAK GEREKİR





İnsan yaşamı devam ediyor. Siz yaşamın zevklerini hissetseniz de hissetmeseniz de. Zaman akıp gidiyor. Bazen hayatımızda dönüm noktaları olması isteriz. Hep bu dönüm noktalarını kendimiz oluşturmak ya da inşa etmek için çabalamayı düşünmeyiz. Hayatımızda sıkıntıları yaşarken düşünürüz.



Hayatımızın bir anda değiştiğini hayal ederiz. Hatta bazen birinin gelip hayatımıza sihirli bir değnekle dokunması isteriz. Ama gözden kaçırdığımız aslında o sihirli değneği çantasında taşıyanın kendimiz olduğunu gerçeğidir.
Aslında her şey insanın kendi serüveninde ilerlerken başlıyor. Çeşitleniyor renkler gibi tecrübelerde. Büyüyen sadece fiziksel boyutumuz olmuyor.
Eğer sizde acılarınıza sahip çıkanlardansanız, büyüyen yanınızın aynı zamanda ruhunuz olduğunu göreceksiniz.


Ruhunuzun büyüdüğünü fark ettiğiniz an daha çok büyümek için çabalamaya başlıyorsunuz. Ruhun genişledikçe de sizin sıkıntılarınız bir o kadar anlamını yitirmeye başlıyor.


Ruhun büyümesini algılamak için kendi iç gözleminizi yapmanız gerekir. İnsanın kendi gerçeğine yaptığı bu yolculukla aslında siz yavaş yavaş diğerlerinden ayrılıyorsunuz. Bu yolculuk ancak bir taraftan sizi önemli yapıyor. Çünkü kendinizi önemsemeye başlıyorsunuz. Kendinizde önemsediğinizde her şey önem kazanıyor. Bu yolculuk meşakkatlidir. Ancak hangi “güzel”e ulaşan yol kolaydır ki? Kuleye hapsedilmiş Rapunzel’e ulaşmak gibidir!



Bir gün sıkıntılarınız sizi yıpratmaya başladığında, hep uyanmayı istiyorsunuz. Yaşadıklarınızın bir rüya ya da hayal olduğunu düşünüyorsunuz. Bütün bu yaşananlar hayal diye yorumluyorsunuz. Bu durum, yaşadıklarınızın gerçekliğiyle savaşmaktır. Savaşmak inadına cephe almak değildir. Bazen sadece cephede olmanız gerekir. İnadına savaş sizi yıpratır. Savaşmanın gereğini iyi bilmek gerekir. İnadına değil de inanarak savaşmak önemlidir. İnanarak savaştığınızda olgunluğunuza ulaşmışınızdır.



Bir film sahnesi düşünün, tarihi bir film, iki ülke savaşıyor. Bir destan yazılacak. Biri kaybeden olacak. Ama o sahnede kazananın olması için kaybeden tarafın olması gerekiyor. Yoksa kazananı kim tayin edecek? Destanın yazılması için sizinde orada olmanız gerekiyor. Siz olmadan o destan asla yazılamaz. Savaş da olmanızın önemi buradadır. İnanarak savaşmak savaşta her ne şekilde olursa olmaktır. Bu ihtimal sizin belki kaderinizin yönünü değiştirecektir.



Bizim de bazen hayatlarımız da öylece bulunmamız gereken anlar yok mudur? Hiçbir şey tesadüf değildir. Orada direnmenin anlamı var mıdır? Sadece savaş meydanında bulunmamız gerekiyordur. Ama görmekte direniriz. Çünkü gördüğümüz aslında yenmeye çalışmaya odaklanmaktır.




Halbuki savaşa gitmeye odaklaşsak zaten hayatımızın yönü değişecektir. Öte yandan hatta, bazı zamanlar ölüme doğru yürümek gerekir. Ölümün hakikatini anlayabilmek için gerekir bu bilinç. Savaşa gitmek gerek. Yeneceğimizi düşünsek de yenileceğimizi düşünsek de savaş meydanında olmamız gerekiyor. Gerçek olan hakikati iki taraflı görebilmektir. Uyunmak istiyorsak, uyanmanın gerçekleşmesi için uyumamız gerekir.




Yakup Peygamberi hatırlayalım. Yusuf’u kaybettiğinde yıllarca gözyaşı döktü. Yusuf’un yaşadığını bilmeden. Sonra ikinci oğlu Bünyamin’e bağladı yüreğini. Bir gün geldi. Elinden Bünyamin de alındı. Yakup peygamber’in imtihanı o an uyuması gerçeğiydi. Uyumak demek “sabır etmek” demektir. Uyanması için önce uyuması gerekiyordu Yakup Peygamber’in. O’nun anladığı evlat kaybetmenin sıkıntısını ikinci kez yaşamaktı. Belki görünen buydu. Ama görünenin ötesindeki mesajları anlamak gerekti.





Yakup Peygamber’in anlaması için Yusuf’un Bünyamin’i Mısır’da zorunlu olarak bırakması gerekiyordu. Şer gibi görünenin hayır olarak görülmesiydi bu gerçek. Bu gerçek uyanmadan önce uyumaktı. Uyumak şer uyanmak hayırdı. Bu olaydan sonra Yakup Peygamber Bünyamin’in kendisinden alınmasından sonra ikinci kez Rabbi’nden af dileyip sabretmesi gerektiğine inandı. Bir gün Bünyamin’in geri geleceğine inandı.




Bünyamin geleceğine inandığı gün Yusuf’a da kavuşmuş olacaktı. Bu sırrı bilmeden beklemeye başladı. Bu bekleyişin adı uyumaktı. Uyanmak için uyumak gerekti. Uyumak zamana teslimiyetti. Uyanacağı anı düşünerek huzurla uykuya dalması gerekiyordu.





Sonunda Yusuf gerçekleri anlatmaya karar verdiğinde, Yakup gerçeğiyle yüzleşti. Yusuf sırrı anlattığı gün Yakup Peygamber’in uyanma zamanıydı.
Yakup Peygamber’in hayatındaki sihirli değneğe gelince onun çantasından çıkan, nasibine düşen, uyumaktı. Uyanmadan önce o anı yaşaması gerekiyordu.


Uyanmak için önce uyumak gerekiyordu…



Huzurla uykuya dalın…
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Destanın yazılması için sizinde orada olmanız gerekiyor.

Bünyamin geleceğine inandığı gün Yusuf’a da kavuşmuş olacaktı. Bu sırrı bilmeden beklemeye başladı. Bu bekleyişin adı uyumaktı. Uyanmak için uyumak gerekti. Uyumak zamana teslimiyetti. Uyanacağı anı düşünerek huzurla uykuya dalması gerekiyordu.

selamün aleyküm
sabrı yaradana teslimiyeti **Kendinizde önemsediğinizde her şey önem kazanıyor. Bu yolculuk meşakkatlidir. Ancak hangi “güzel”e ulaşan yol kolaydır ki?**
farklı bir uslupta anlatan güzel bir yazı idi rabbim razı olsun
emeginize saglık olsun inşallah
selam ve dua ile________
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Destanın yazılması için sizinde orada olmanız gerekiyor.

Bünyamin geleceğine inandığı gün Yusuf’a da kavuşmuş olacaktı. Bu sırrı bilmeden beklemeye başladı. Bu bekleyişin adı uyumaktı. Uyanmak için uyumak gerekti. Uyumak zamana teslimiyetti. Uyanacağı anı düşünerek huzurla uykuya dalması gerekiyordu.

selamün aleyküm
sabrı yaradana teslimiyeti **Kendinizde önemsediğinizde her şey önem kazanıyor. Bu yolculuk meşakkatlidir. Ancak hangi “güzel”e ulaşan yol kolaydır ki?**
farklı bir uslupta anlatan güzel bir yazı idi rabbim razı olsun
emeginize saglık olsun inşallah
selam ve dua ile________





B)ALEYKÜM SELAMB)
AMİN ECMAİN CÜMLEMİZDEN İNŞAALLAH
ALLAH'A EMANET, EMANETE SAHİP OLUNUZ
SELAM VE DUA İLE
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
B)''ANLATAMADIK KİMSEYE ; BİZE EYYÜBUN SABRI DÜŞTÜ ''B)
msn20ifadeleri2016xm9.gif


Allah'a Emanet Olunuz
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,159
Tepki puanı
8,249
Puanları
163
Yaş
54
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Nefisleri, canları ölüm esnasında vefat ettiren Allah’tır. Uyurken, uykusu esnasında henüz ölmemiş olanları da vefat ettiren O’dur.
Uyku ölümün yarısıdır, yarı ölümdür.
İnsan uyku esnasında Rabbimizin koyduğu bir yasa gereği neredeyse yarı ölü gibidir. Uyku esnasında insanların ruhları belli ölçüde kabzedilmektedir. İşte bu âyetin beyanıyla uyku esnasında kısmen bir ölüm hadisesi gerçekleşmektedir. Öyleyse vefat bu anlama geliyor. Yâni vefat kişinin ölümü esnasında gerçekleşen hadisedir. Bir de kişi uyku esnasında ölmemiş bir kimsenin vefat halini yaşamaktadır.

Buradaki teveffa, yâni ölüm, ruhun bedenle ilişkisinin kesilmesi anlamına gelmektedir. Uykudaki teveffâ ile ölümdeki teveffâ arasında şu fark vardır. Ölümde ruhun bedenle hem içten hem de dıştan ilgisi kesilirken, uykuda sadece dıştan ilgisi kesilmekte ama içten ilgisi devam etmektedir.

Yâni uyku esnasında Rabbimiz kişinin akıl, his, şuur, idrak ve temyiz gücünü alıvermektedir. Öyleyse unutmayalım ki ölümle hayat iç içe bir bütündür ve hiç kimsenin, hiç birimizin uyuduktan sonra tekrar kalkacağımıza dair bir garantimiz yoktur. Tutan da, alan da, salıveren de Allah’tır. Tüm nefisler Allah’ın tasarrufu altındadır. Hiç kimsenin O’ndan saklanması, kaçıp kurtulması mümkün değildir.

İşte Rabbimiz haklarında ölümü hükmettiği kimseleri uykusu esnasında tutar. Ama Rabbimiz haklarında ölüm fermanını, ölüm hükmünü vermediği, eceli gelmemiş kimseleri de geri gönderir. Tekrar hayata gönderir. Ne zamana kadar? Adı konmuş, Allah tarafından belirlenmiş bir ecele kadar.
Demek ki her gece Allah bizi öldürüyor ve ecelimizin dolacağı güne kadar da her sabah bizi bir daha kaldırıyor. Gece bizi öldürmüşken Rabbimiz sabahleyin yeni bir fırsatla, yepyeni bir imkânla bizi bir daha kaldırıyor.
Sebep ne?
Belki bugün aklını başına alır, belki bugün Allah’a kulluğa döner, belki bugün fırsatı değerlendirir diye.
Belki de yarın kıyamet gününde Rabbimize karşı bir itiraz hakkımız kalmasın, bir mâzeretimiz olmasın diye böyle yapıyor.
İşte bütün bunlarda düşünecek, tefekkür edecek, düşünüp değerlendirecek bir toplum için âyetler vardır, ibretler vardır.
Alıntı...

Allah CC. razı olsun inşallah...
Allah CC. bizleri zamanında uyananlardan eylesin...
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Nefisleri, canları ölüm esnasında vefat ettiren Allah’tır. Uyurken, uykusu esnasında henüz ölmemiş olanları da vefat ettiren O’dur.

Uyku ölümün yarısıdır, yarı ölümdür.
İnsan uyku esnasında Rabbimizin koyduğu bir yasa gereği neredeyse yarı ölü gibidir. Uyku esnasında insanların ruhları belli ölçüde kabzedilmektedir. İşte bu âyetin beyanıyla uyku esnasında kısmen bir ölüm hadisesi gerçekleşmektedir. Öyleyse vefat bu anlama geliyor. Yâni vefat kişinin ölümü esnasında gerçekleşen hadisedir. Bir de kişi uyku esnasında ölmemiş bir kimsenin vefat halini yaşamaktadır.


Buradaki teveffa, yâni ölüm, ruhun bedenle ilişkisinin kesilmesi anlamına gelmektedir. Uykudaki teveffâ ile ölümdeki teveffâ arasında şu fark vardır. Ölümde ruhun bedenle hem içten hem de dıştan ilgisi kesilirken, uykuda sadece dıştan ilgisi kesilmekte ama içten ilgisi devam etmektedir.

Yâni uyku esnasında Rabbimiz kişinin akıl, his, şuur, idrak ve temyiz gücünü alıvermektedir. Öyleyse unutmayalım ki ölümle hayat iç içe bir bütündür ve hiç kimsenin, hiç birimizin uyuduktan sonra tekrar kalkacağımıza dair bir garantimiz yoktur. Tutan da, alan da, salıveren de Allah’tır. Tüm nefisler Allah’ın tasarrufu altındadır. Hiç kimsenin O’ndan saklanması, kaçıp kurtulması mümkün değildir.

İşte Rabbimiz haklarında ölümü hükmettiği kimseleri uykusu esnasında tutar. Ama Rabbimiz haklarında ölüm fermanını, ölüm hükmünü vermediği, eceli gelmemiş kimseleri de geri gönderir. Tekrar hayata gönderir. Ne zamana kadar? Adı konmuş, Allah tarafından belirlenmiş bir ecele kadar.
Demek ki her gece Allah bizi öldürüyor ve ecelimizin dolacağı güne kadar da her sabah bizi bir daha kaldırıyor. Gece bizi öldürmüşken Rabbimiz sabahleyin yeni bir fırsatla, yepyeni bir imkânla bizi bir daha kaldırıyor.
Sebep ne?
Belki bugün aklını başına alır, belki bugün Allah’a kulluğa döner, belki bugün fırsatı değerlendirir diye.
Belki de yarın kıyamet gününde Rabbimize karşı bir itiraz hakkımız kalmasın, bir mâzeretimiz olmasın diye böyle yapıyor.
İşte bütün bunlarda düşünecek, tefekkür edecek, düşünüp değerlendirecek bir toplum için âyetler vardır, ibretler vardır.
Alıntı...

Allah CC. razı olsun inşallah...

Allah CC. bizleri zamanında uyananlardan eylesin...
__________________
Selam ve DUA ile...
GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜŞÜNÜR...

Mutluluklar Paylaştıkça Çoğalır, Üzüntüler Paylaştıkça Azalır...
wol_error.gif
Resmi orjinal boyutlarında 750x224 görüntülemek için tıklayınız. 205 KB.
emirgan4rk6.jpg






Amin Ecmain Cümlemizi İnşaallah
Selam ve Dua ile...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt