Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı
UYANMAK İÇİN, ÖNCE UYUMAK GEREKİR
İnsan yaşamı devam ediyor. Siz yaşamın zevklerini hissetseniz de hissetmeseniz de. Zaman akıp gidiyor. Bazen hayatımızda dönüm noktaları olması isteriz. Hep bu dönüm noktalarını kendimiz oluşturmak ya da inşa etmek için çabalamayı düşünmeyiz. Hayatımızda sıkıntıları yaşarken düşünürüz.
Hayatımızın bir anda değiştiğini hayal ederiz. Hatta bazen birinin gelip hayatımıza sihirli bir değnekle dokunması isteriz. Ama gözden kaçırdığımız aslında o sihirli değneği çantasında taşıyanın kendimiz olduğunu gerçeğidir.
Aslında her şey insanın kendi serüveninde ilerlerken başlıyor. Çeşitleniyor renkler gibi tecrübelerde. Büyüyen sadece fiziksel boyutumuz olmuyor.
Eğer sizde acılarınıza sahip çıkanlardansanız, büyüyen yanınızın aynı zamanda ruhunuz olduğunu göreceksiniz.
Ruhunuzun büyüdüğünü fark ettiğiniz an daha çok büyümek için çabalamaya başlıyorsunuz. Ruhun genişledikçe de sizin sıkıntılarınız bir o kadar anlamını yitirmeye başlıyor.
Ruhun büyümesini algılamak için kendi iç gözleminizi yapmanız gerekir. İnsanın kendi gerçeğine yaptığı bu yolculukla aslında siz yavaş yavaş diğerlerinden ayrılıyorsunuz. Bu yolculuk ancak bir taraftan sizi önemli yapıyor. Çünkü kendinizi önemsemeye başlıyorsunuz. Kendinizde önemsediğinizde her şey önem kazanıyor. Bu yolculuk meşakkatlidir. Ancak hangi “güzel”e ulaşan yol kolaydır ki? Kuleye hapsedilmiş Rapunzel’e ulaşmak gibidir!
Bir gün sıkıntılarınız sizi yıpratmaya başladığında, hep uyanmayı istiyorsunuz. Yaşadıklarınızın bir rüya ya da hayal olduğunu düşünüyorsunuz. Bütün bu yaşananlar hayal diye yorumluyorsunuz. Bu durum, yaşadıklarınızın gerçekliğiyle savaşmaktır. Savaşmak inadına cephe almak değildir. Bazen sadece cephede olmanız gerekir. İnadına savaş sizi yıpratır. Savaşmanın gereğini iyi bilmek gerekir. İnadına değil de inanarak savaşmak önemlidir. İnanarak savaştığınızda olgunluğunuza ulaşmışınızdır.
Bir film sahnesi düşünün, tarihi bir film, iki ülke savaşıyor. Bir destan yazılacak. Biri kaybeden olacak. Ama o sahnede kazananın olması için kaybeden tarafın olması gerekiyor. Yoksa kazananı kim tayin edecek? Destanın yazılması için sizinde orada olmanız gerekiyor. Siz olmadan o destan asla yazılamaz. Savaş da olmanızın önemi buradadır. İnanarak savaşmak savaşta her ne şekilde olursa olmaktır. Bu ihtimal sizin belki kaderinizin yönünü değiştirecektir.
Bizim de bazen hayatlarımız da öylece bulunmamız gereken anlar yok mudur? Hiçbir şey tesadüf değildir. Orada direnmenin anlamı var mıdır? Sadece savaş meydanında bulunmamız gerekiyordur. Ama görmekte direniriz. Çünkü gördüğümüz aslında yenmeye çalışmaya odaklanmaktır.
Halbuki savaşa gitmeye odaklaşsak zaten hayatımızın yönü değişecektir. Öte yandan hatta, bazı zamanlar ölüme doğru yürümek gerekir. Ölümün hakikatini anlayabilmek için gerekir bu bilinç. Savaşa gitmek gerek. Yeneceğimizi düşünsek de yenileceğimizi düşünsek de savaş meydanında olmamız gerekiyor. Gerçek olan hakikati iki taraflı görebilmektir. Uyunmak istiyorsak, uyanmanın gerçekleşmesi için uyumamız gerekir.
Yakup Peygamberi hatırlayalım. Yusuf’u kaybettiğinde yıllarca gözyaşı döktü. Yusuf’un yaşadığını bilmeden. Sonra ikinci oğlu Bünyamin’e bağladı yüreğini. Bir gün geldi. Elinden Bünyamin de alındı. Yakup peygamber’in imtihanı o an uyuması gerçeğiydi. Uyumak demek “sabır etmek” demektir. Uyanması için önce uyuması gerekiyordu Yakup Peygamber’in. O’nun anladığı evlat kaybetmenin sıkıntısını ikinci kez yaşamaktı. Belki görünen buydu. Ama görünenin ötesindeki mesajları anlamak gerekti.
Yakup Peygamber’in anlaması için Yusuf’un Bünyamin’i Mısır’da zorunlu olarak bırakması gerekiyordu. Şer gibi görünenin hayır olarak görülmesiydi bu gerçek. Bu gerçek uyanmadan önce uyumaktı. Uyumak şer uyanmak hayırdı. Bu olaydan sonra Yakup Peygamber Bünyamin’in kendisinden alınmasından sonra ikinci kez Rabbi’nden af dileyip sabretmesi gerektiğine inandı. Bir gün Bünyamin’in geri geleceğine inandı.
Bünyamin geleceğine inandığı gün Yusuf’a da kavuşmuş olacaktı. Bu sırrı bilmeden beklemeye başladı. Bu bekleyişin adı uyumaktı. Uyanmak için uyumak gerekti. Uyumak zamana teslimiyetti. Uyanacağı anı düşünerek huzurla uykuya dalması gerekiyordu.
Sonunda Yusuf gerçekleri anlatmaya karar verdiğinde, Yakup gerçeğiyle yüzleşti. Yusuf sırrı anlattığı gün Yakup Peygamber’in uyanma zamanıydı.
Yakup Peygamber’in hayatındaki sihirli değneğe gelince onun çantasından çıkan, nasibine düşen, uyumaktı. Uyanmadan önce o anı yaşaması gerekiyordu.
Uyanmak için önce uyumak gerekiyordu…
Huzurla uykuya dalın…