Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

UTANDIRMADIN BENİ (1 Kullanıcı)

AHSEN-I FIGAN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2007
Mesajlar
1,021
Tepki puanı
0
Puanları
0
Öyle çok pazarlık ettim ki Seninle ey Rabb'im.
Sen huzuruna çağırınca, kendime ayırdığım vakitlerden çalındığını düşündüm. Ezan okununca ayak diredim, "az sonra kılsam da olur!" dedim.
"Az sonra"larım "çok sonralar"a döndü Geç kaldım, geç kalmaktan utanmadım. Sonunda ayaklarımı sürüye sürüye vardım huzuruna.
Pazarlığımı vaktin daralmışlığını bahane ederek yine sürdürdüm.
Kaçıyordu namaz ya; o yüzden ÇABUCAK kılmalıydım.
Selam verdim, hemen kalktım, rahatladım.
Oysa rahatlığı Sana borçluyum.
Ağrımayan her bir dişim kadar huzur borçluyum Sana.
Damarlarımın her bir noktasında pıhtılaşmayan kanım kadar minnet borçluyum Sana.

Gün oldu; usandım.
Benden istediğin zamanı çok gördüm.
Benden istediğini, benim için istediğini bile bile, huzurunda huzursuz durdum. Fazla buldum namazın rekâtlarını; kısaltmak için bahaneler aradım.
Günümü delik deşik etmeni, işimin arasına kesintiler sokmanı, hayatımın ortasına duraklar koymanı, uykumu bölmeni lüzumsuz gördüm.
Oysa Sen, dileseydin dar edebilirdin zamanı bana!
Bir uçurumun dibine savrulmuş bir arabada çaresizce Sana yalvartıyor olabilirdin beni.
Korkulu bir savaşın orta yerinde ateş ve kan kusan bombaların altında günümü de, uykumu da, hatta rüyalarımı da delik deşik etmelerini takdir edebilirdin. Düşmeyen bombalar kadar, uçuruma savrulmayan arabalar kadar şükran borçluyum Sana.


İçten pazarlıktı benimkisi.
Öyle içten ki kendime bile söyleyemedim.
Gözlerimle birlikte gönlümü de secdene kilitlemeyi çok gördüm.
Kendimi sıfırlamayı, benliğimi hiçe indirgemeyi beceremedim.
Acelem vardı; alnımı koyduğum gibi kaldırdım seccadeden.
Secdeye kalbimi de sığdırmaya çalışmadım.
Uykum vardı, secdemi sığ bırakıp uykumu derinleştirdim.

Oysa Sen dileseydin, çocuğumun cılız nabızlarının eşliğinde, loş ve neşesiz bir yoğun bakım odasında, gözümü de gönlümü de umutsuzca ve çaresizce bir monitörün ekranına kilitleyebilirdin.
Dileseydin, yeryüzünün sükûnetini bir anda kesip, küçücük bir duvar kıpırtısının gölgesinde, mini mini bir sarsıntının beklentisi içinde saçlarıma aklar düşürebilirdin.


İçten pazarlık mı denir buna?
Kendime sakladığım ve hatta kendimden de sakladığım sır bu.
Dilime bile değdirmekten korktuğum, ağzıma almaktan utandığım öyle bir sır işte. Fısıldaması bile acı veriyor ya...
Meselâ, uzayınca Fatiha, uzayınca sûre; "bitmez şimdi bu namaz!" dediğim çok oldu. Ama sadece içimden...
Kimseler duymadı beni.

Bir Sen duydun beni ey Rabb'im.
Sırrımı bir Sen bildin.
Ruhumu alıp uzaklara gittiğim halde, seccadenin üzerinde sadece bedenimi bıraktığım halde huzurundan kovmadın beni.


İTİRAFIMDIR; öyle anlatıldığı gibi özleyebilmeyi beceremedim henüz namazı...
Aradan çıkarmaya çalıştım, geçiştirdim hep.
Bir "sorun"du çözdüm, hallettim.
Selam verip sonra yaşamaya başladım...
Yaşamayı namazın içinde aramalıydım.
Namazı yaşamın içine sızdırmalıydım oysa...
Bilemedim.

Kafa tuttum, ayak diredim, pazarlık ettim hep; ama Sen hiç utandırmadın; yine yine yine, daima huzuruna aldın beni.
Her secdede rahmetinle okşadın alnımı.
Her rükûda "aferinler" fısıldadın gönlüme.
Her vakitte yeni bir sayfanın aklığına çağırdın ruhumu.
Yüzüme vurmadın.
Azarlamadın. Aşağılamadın.
Hepten umut kesmedin benden.
Yok saymadın.
Utandırmadın beni.


Pazarlık ettiğimi Seninle, bir Sen bildin ey Rabb'im.
Kimselere söylemedin.
Sırdaşım Sensin, bir Sana açabilirim içimi, bir Senin beni ayıplamandan korkmam.
Ben işte böyleyim; yine "bana ait"lerin hesabındayım.
Başka kime söyleyeyim?
Başka kimin anlayışından medet umayım
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt