serranur27
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 19 Mar 2009
- Mesajlar
- 383
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
ÜSTÂD BEDÎÜZZAMÂN
-Vefâtının 50. yılı münâsebetiyle-
Ne vakit niyyet edersem kalemim acze düşer:
Seni tavsîf edemez zannederim lafz-ı beşer...
Kimsenin istemedin şahsını medhetmesini;
O büyük gàyen için, sâde, duyurdun sesini.
Bütün ömrünce o tek gàyeyi da'vâ saydın.
Ve o da'vânı ne zorluklara rağmen yaydın...
Hizmetinden alıkor zannederek zincirler,
Sana yıllarca zulüm etdi bütün münkirler.
Nice sürgünlere, mahbeslere gitdin gülerek;
İhtiyaç var ki, kader hizmete yollar, bilerek...
Döndü cennetlere, zindanları aydınlatdın;
Nûra muhtaçlara gerçekleri hep anlatdın.
Nice kàtilleri ıslâh ederek kurtardın,
En onulmaz nice bin yâreye merhem sardın...
Uyarıp memleket evlâdını her tehlikeden
Korudun milleti inkâr denilen pis lekeden...
İlk koşan hizmete Sendin, geri hiç kalmazdın;
Lâkin, ücret ve mükâfâtı durup almazdın.
Rehberin sünnet-i Peygamber olurken her an
Oldu da'vâna Senin en yüce hüccet Kur'ân...
İlmi irfâna katıp Hakk, Sana vehben vermiş;
Belli, timsâl-i fazîlet olarak göndermiş...
Yaşıyor yeryüzü üstünde bugün âsârın,
Duymayan kalmayacak belki de dünyâda yarın...
Elli yıl geçti, evet, rıhletinin üstünden:
Yine dillerde, duâlarda ve kalblerdeki Sen...
ÜSTÂD BEDÎÜZZAMÂN'A
RÜBÂÎLER
I
Dostuydu bütün Barla'da bağ, tarla, pınar..
Katran ve Çamın da gerçi çok hissesi var;
Bir başka şeref kazandı lâkin, kaç yıl,
Akşamları Üstâd'a refâkatle çınar...
II
Üç ayda bütün ilmini tahsîl etdi.
Artık O'na, seksen sene, Kur'ân yetdi.
Vehbiydi yazılmış yüz otuz parça eser;
Elbet de bu hâl çok ulu bir ni'metdi...
III
Hâdim idi İslâm'a her an beyni, kolu.
Her lahza tefekkür ve ibâdetle dolu.
Az yer, az uyur, az konuşur, çok düşünür..
Eshâb-ı Kirâmınkine benzerdi yolu...
IV
Sarfetdi bu hizmetde bütün ömrünü O.
Boş durmadı, za'y etmedi hiçbir günü O.
Aslâ ne kabûl etdi, ne arzû etdi;
Mevki' ve makam, mal, para, şöhret, ünü O!
V
Dünyâlığı tek elle taşınmakda idi.
Kalbiyle her an Rabb'ini anmakda idi.
Mürşidleri: Kur'ân ile Sünnet ve Kıyas..
Hep cadde-i kübrâda O, hep Hakk'da idi...
VI
Zindanlar olurdu, sanki, cennet köşesi;
Cânîleri etmedeydi islâh, nefesi.
Bin cevr ile susdurulmak istendi; fakat,
Dünyâda bugün, bütün duyulmakda sesi...
VII
Her hâli fazîletdi, numûneydi O'nun!
Her bir sözü âteş gibi bir şeydi O'nun!
İhlâs mı, ferâgat mi, şecâat mi.. aceb,
En üstünü hasletlerinin, neydi O'nun?!.
EKREM KILIÇI
Dostuydu bütün Barla'da bağ, tarla, pınar..
Katran ve Çamın da gerçi çok hissesi var;
Bir başka şeref kazandı lâkin, kaç yıl,
Akşamları Üstâd'a refâkatle çınar...
II
Üç ayda bütün ilmini tahsîl etdi.
Artık O'na, seksen sene, Kur'ân yetdi.
Vehbiydi yazılmış yüz otuz parça eser;
Elbet de bu hâl çok ulu bir ni'metdi...
III
Hâdim idi İslâm'a her an beyni, kolu.
Her lahza tefekkür ve ibâdetle dolu.
Az yer, az uyur, az konuşur, çok düşünür..
Eshâb-ı Kirâmınkine benzerdi yolu...
IV
Sarfetdi bu hizmetde bütün ömrünü O.
Boş durmadı, za'y etmedi hiçbir günü O.
Aslâ ne kabûl etdi, ne arzû etdi;
Mevki' ve makam, mal, para, şöhret, ünü O!
V
Dünyâlığı tek elle taşınmakda idi.
Kalbiyle her an Rabb'ini anmakda idi.
Mürşidleri: Kur'ân ile Sünnet ve Kıyas..
Hep cadde-i kübrâda O, hep Hakk'da idi...
VI
Zindanlar olurdu, sanki, cennet köşesi;
Cânîleri etmedeydi islâh, nefesi.
Bin cevr ile susdurulmak istendi; fakat,
Dünyâda bugün, bütün duyulmakda sesi...
VII
Her hâli fazîletdi, numûneydi O'nun!
Her bir sözü âteş gibi bir şeydi O'nun!
İhlâs mı, ferâgat mi, şecâat mi.. aceb,
En üstünü hasletlerinin, neydi O'nun?!.
Ekrem Kılıç-Tefekkür Dergisi
Yazar: Ekrem Kılıç
Okunma: 206
Kategori: Şiirler | 23-Mart-2010
-Vefâtının 50. yılı münâsebetiyle-
Ne vakit niyyet edersem kalemim acze düşer:
Seni tavsîf edemez zannederim lafz-ı beşer...
Kimsenin istemedin şahsını medhetmesini;
O büyük gàyen için, sâde, duyurdun sesini.
Bütün ömrünce o tek gàyeyi da'vâ saydın.
Ve o da'vânı ne zorluklara rağmen yaydın...
Hizmetinden alıkor zannederek zincirler,
Sana yıllarca zulüm etdi bütün münkirler.
Nice sürgünlere, mahbeslere gitdin gülerek;
İhtiyaç var ki, kader hizmete yollar, bilerek...
Döndü cennetlere, zindanları aydınlatdın;
Nûra muhtaçlara gerçekleri hep anlatdın.
Nice kàtilleri ıslâh ederek kurtardın,
En onulmaz nice bin yâreye merhem sardın...
Uyarıp memleket evlâdını her tehlikeden
Korudun milleti inkâr denilen pis lekeden...
İlk koşan hizmete Sendin, geri hiç kalmazdın;
Lâkin, ücret ve mükâfâtı durup almazdın.
Rehberin sünnet-i Peygamber olurken her an
Oldu da'vâna Senin en yüce hüccet Kur'ân...
İlmi irfâna katıp Hakk, Sana vehben vermiş;
Belli, timsâl-i fazîlet olarak göndermiş...
Yaşıyor yeryüzü üstünde bugün âsârın,
Duymayan kalmayacak belki de dünyâda yarın...
Elli yıl geçti, evet, rıhletinin üstünden:
Yine dillerde, duâlarda ve kalblerdeki Sen...
ÜSTÂD BEDÎÜZZAMÂN'A
RÜBÂÎLER
I
Dostuydu bütün Barla'da bağ, tarla, pınar..
Katran ve Çamın da gerçi çok hissesi var;
Bir başka şeref kazandı lâkin, kaç yıl,
Akşamları Üstâd'a refâkatle çınar...
II
Üç ayda bütün ilmini tahsîl etdi.
Artık O'na, seksen sene, Kur'ân yetdi.
Vehbiydi yazılmış yüz otuz parça eser;
Elbet de bu hâl çok ulu bir ni'metdi...
III
Hâdim idi İslâm'a her an beyni, kolu.
Her lahza tefekkür ve ibâdetle dolu.
Az yer, az uyur, az konuşur, çok düşünür..
Eshâb-ı Kirâmınkine benzerdi yolu...
IV
Sarfetdi bu hizmetde bütün ömrünü O.
Boş durmadı, za'y etmedi hiçbir günü O.
Aslâ ne kabûl etdi, ne arzû etdi;
Mevki' ve makam, mal, para, şöhret, ünü O!
V
Dünyâlığı tek elle taşınmakda idi.
Kalbiyle her an Rabb'ini anmakda idi.
Mürşidleri: Kur'ân ile Sünnet ve Kıyas..
Hep cadde-i kübrâda O, hep Hakk'da idi...
VI
Zindanlar olurdu, sanki, cennet köşesi;
Cânîleri etmedeydi islâh, nefesi.
Bin cevr ile susdurulmak istendi; fakat,
Dünyâda bugün, bütün duyulmakda sesi...
VII
Her hâli fazîletdi, numûneydi O'nun!
Her bir sözü âteş gibi bir şeydi O'nun!
İhlâs mı, ferâgat mi, şecâat mi.. aceb,
En üstünü hasletlerinin, neydi O'nun?!.
EKREM KILIÇI
Dostuydu bütün Barla'da bağ, tarla, pınar..
Katran ve Çamın da gerçi çok hissesi var;
Bir başka şeref kazandı lâkin, kaç yıl,
Akşamları Üstâd'a refâkatle çınar...
II
Üç ayda bütün ilmini tahsîl etdi.
Artık O'na, seksen sene, Kur'ân yetdi.
Vehbiydi yazılmış yüz otuz parça eser;
Elbet de bu hâl çok ulu bir ni'metdi...
III
Hâdim idi İslâm'a her an beyni, kolu.
Her lahza tefekkür ve ibâdetle dolu.
Az yer, az uyur, az konuşur, çok düşünür..
Eshâb-ı Kirâmınkine benzerdi yolu...
IV
Sarfetdi bu hizmetde bütün ömrünü O.
Boş durmadı, za'y etmedi hiçbir günü O.
Aslâ ne kabûl etdi, ne arzû etdi;
Mevki' ve makam, mal, para, şöhret, ünü O!
V
Dünyâlığı tek elle taşınmakda idi.
Kalbiyle her an Rabb'ini anmakda idi.
Mürşidleri: Kur'ân ile Sünnet ve Kıyas..
Hep cadde-i kübrâda O, hep Hakk'da idi...
VI
Zindanlar olurdu, sanki, cennet köşesi;
Cânîleri etmedeydi islâh, nefesi.
Bin cevr ile susdurulmak istendi; fakat,
Dünyâda bugün, bütün duyulmakda sesi...
VII
Her hâli fazîletdi, numûneydi O'nun!
Her bir sözü âteş gibi bir şeydi O'nun!
İhlâs mı, ferâgat mi, şecâat mi.. aceb,
En üstünü hasletlerinin, neydi O'nun?!.
Ekrem Kılıç-Tefekkür Dergisi
Yazar: Ekrem Kılıç
Okunma: 206
Kategori: Şiirler | 23-Mart-2010