titretttinhoca
Yasaklı Kullanıcı
- Katılım
- 8 Ocak 2009
- Mesajlar
- 298
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 87
Şöyle bir soru soruyorlar ve diyorlar ki; "Olayların içinde kaybolup gidiyoruz. Bu hengame içerisinde kendimizi fark edemiyoruz. İnsanın yaratılış gayesi nedir? Bu varlık alemi içerisindeki konumu, kıymeti, değeri nedir?
Bu konuyu şöyle ele alalım."İnsan olarak ne için yaşıyoruz?", "niçin varız?" sorularını sorduğumuz zaman, karşınıza çıkan, önümüze gelen netice şudur: Bir mevki sahibi, bir rütbe sahibi olmak için yaşıyoruz. Güçlü olmak için yaşıyoruz. İnanan da, inanmayan da bu kulvarda koşuyor. En yakınlarımızdan en uzakta olana aynı soruyu tevcih ettiğinizde, sözde, az sonra izah edeceğim konuları içeren cevaplar veriyor ama, haline, yaşantı tarzına baktığınız zaman hiç de öyle değildir. Zengin olmak, yükselmek, çok şey elde etmek, herkesin üzerine çıkmak istediği görülüyor. Bütün bunlar kötü şeyler mi? Bir maksat, bir gaye olmazsa boş şeyler. Ama ifade etmeye çalışacağımız gibi bir gaye olursa çok şeydir.
Şimdi maalesef gayesiz bir büyüme, gayesiz bir yükselme, ihtiras, yani nefsani bir duygu içerisinde olduğu için yükselme de yükselemiyor, arzu ettiği zenginliği de elde edemiyor.
Günümüzün insanı, yani uzaktakiler değil, bizler, başıboş bir hayat tarzı içerisinde günümüzü gün ediyoruz. Başıboş bir hayat yaşıyoruz. Halbuki Cenab–ı Vacibu’l Vücud Hazretleri, Kur’an’da; "Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?" (Mü’minûn, 23/115) buyurmaktadır.
Âyetten de anlaşılacağı üzere, dünyadaki bütün canlılar içinde vazife ve sorumluluk taşıyan yegâne varlık insandır. Esasen insan hayatını anlamlı kılan, ona değer katan temel özellik, insanın bir vazife ve sorumluluk varlığı oluşudur. Bu sebeple, vazifelerini ihmal eden ve sorumsuz bir hayat yaşayan insanlar, gerçek anlamda insanlık değerini yitirmiş olurlar. Bu dünyada bir kısım insanlar, insanlığının gereği olan vazifeleri ihmal etmiş ve bunların sorumluluğundan kurtulmuş olabilirler. Ancak, bu âyet açıkça gösteriyor ki, ilâhî sorumluluktan kurtulmak ve Allah’ın huzurunda hesap vermekten kaçmak hiç kimse için mümkün değildir.
http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=7002948&tarih=2007-02-19
Bu konuyu şöyle ele alalım."İnsan olarak ne için yaşıyoruz?", "niçin varız?" sorularını sorduğumuz zaman, karşınıza çıkan, önümüze gelen netice şudur: Bir mevki sahibi, bir rütbe sahibi olmak için yaşıyoruz. Güçlü olmak için yaşıyoruz. İnanan da, inanmayan da bu kulvarda koşuyor. En yakınlarımızdan en uzakta olana aynı soruyu tevcih ettiğinizde, sözde, az sonra izah edeceğim konuları içeren cevaplar veriyor ama, haline, yaşantı tarzına baktığınız zaman hiç de öyle değildir. Zengin olmak, yükselmek, çok şey elde etmek, herkesin üzerine çıkmak istediği görülüyor. Bütün bunlar kötü şeyler mi? Bir maksat, bir gaye olmazsa boş şeyler. Ama ifade etmeye çalışacağımız gibi bir gaye olursa çok şeydir.
Şimdi maalesef gayesiz bir büyüme, gayesiz bir yükselme, ihtiras, yani nefsani bir duygu içerisinde olduğu için yükselme de yükselemiyor, arzu ettiği zenginliği de elde edemiyor.
Günümüzün insanı, yani uzaktakiler değil, bizler, başıboş bir hayat tarzı içerisinde günümüzü gün ediyoruz. Başıboş bir hayat yaşıyoruz. Halbuki Cenab–ı Vacibu’l Vücud Hazretleri, Kur’an’da; "Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?" (Mü’minûn, 23/115) buyurmaktadır.
Âyetten de anlaşılacağı üzere, dünyadaki bütün canlılar içinde vazife ve sorumluluk taşıyan yegâne varlık insandır. Esasen insan hayatını anlamlı kılan, ona değer katan temel özellik, insanın bir vazife ve sorumluluk varlığı oluşudur. Bu sebeple, vazifelerini ihmal eden ve sorumsuz bir hayat yaşayan insanlar, gerçek anlamda insanlık değerini yitirmiş olurlar. Bu dünyada bir kısım insanlar, insanlığının gereği olan vazifeleri ihmal etmiş ve bunların sorumluluğundan kurtulmuş olabilirler. Ancak, bu âyet açıkça gösteriyor ki, ilâhî sorumluluktan kurtulmak ve Allah’ın huzurunda hesap vermekten kaçmak hiç kimse için mümkün değildir.
http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=7002948&tarih=2007-02-19