Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ün kurbanı sahte müctehidler (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,582
Tepki puanı
940
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Ün kurbanı sahte müctehidler
Müslüman kesimde meşhur olmanın çeşitli yolları vardır. Adam az veya çok din ilimleri okumuştur, yine az veya çok Arapça bilmektedir. Din alimi ve fakih olabilmek için icazet almamıştır. Zaten din aliminden çok yerli/Müslüman oryantaliste benzemektedir. Lakin için için ünlü olmak, isminden bahsettirmek, nefsini tatmin etmek için yanıp tutuşmaktadır. Bunları Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesi içinde elde edebilir mi? Edemez. O halde: 1. Aykırı bir söz söyler, ortaya çarpık bir görüş atar ve kısa zamanda kâzib (yalancı) bir şöhret elde eder. Meselâ, dört mezhebin doğru olduğunu kabul ettiği bir hükmün yanlış olduğunu, yahut haram bir şeyin helâl olduğunu iddia eder. 2. İctihad yapmaya ehliyeti olmadığı halde saçma sapan ictihadlar yapar. 3. Şazz bir görüşü savunur. Bir tartışma başlatır. Epey tenkit edilir, hattâ hakarete uğrar ama şöhret şöhrettir. Ülkemizde böyle yapanların hepsi bir değildir. Namaz kılanları vardır, namazı terk edenleri vardır... Mutedil (ılımlı) bid'atçi olanı vardır, iyice zıvanadan çıkmış olanı vardır. Tarikat ve tasavvuf mensubu olan Müslümanları bid'atçi göreni vardır, müşrik ve kâfir olarak göreni vardır. Bu gibi kişileri yakan şey içlerindeki meşhur olma, benliklerini tatmin etme ateşidir. Yani ateş içtedir. Ünlü aykırılardan bazısı çok zengin olmuştur. Hem ün, hem servet... Oh ne güzel... Güzel ve iyi değil, çok çirkin, çok kötü. İleride Dâr-ı Ceza'da ateş var. Hükema (bilge kişiler) "Şöhret âfettir" buyurmuşlardır. Müslümanın şöhrete ihtiyacı yoktur. Çünkü onun işi Yaratan iledir. Bir kimse meşhur olmak için yanıp tutuşuyorsa onda gizli nifak var demektir. Bid'atçi yüz binlerce dolar te'lif ücreti karşılığında bir din kitabı hazırlar. Yirmi yerine aykırı yorumlar koyar, gerisi doğrudur. İşte bu yirmi şey onu yakar. Okuyanların bir kısmını da... Hem yüz binlerce dolar kazanmıştır, hem de ününe ün katmıştır. Reklamın kötüsü olmaz. Ün ündür. Böylelerinin etrafına taraftarlar toplanır. Bir kısmı samimî akılsızlardır. Bir kısmı cinnî şeytanlara pabucu ters giydirecek insî şeytanlardır. Memlekette böyle onlarca, yüzlerce aykırı kişi zuhur eder, bunların aykırı küçük fakat militan cemaatleri oluşur... Müslümanlar arasında tartışmalar eksik olmaz. Sen bid'atçisin... Asıl bid'atçi ben değilim sensin... Onlar Müslüman değildir, müşrik ve kafirdir... İbn Teymiyye imamdır... İmam mimam değildir, gulüvve (dinde aşırılığa) sapmış bir alimdir... Cuma namazından sonra sünnet ve zuhr-i âhir kılınmaz... Hayır kılınır, kılmak gerekir... Böyle yüzlerce tartışma konusu... Müslümanlar birbirleriyle çekişirken bu ün ve (bazısı) servet meraklıları ellerini sevinçle ovuştururlar. Oh ün ne güzel şey, oh servet ne tatlı... Böylece ülkedeki İslâmî birlik parçalanır, birbirleriyle kardeş olan mü'minler çarpışır, kafirlerin "böl, parçala ve hükm et" planı gerçekleşir. Sahte müctehidlerin ünleri arttıkça artar. Sevenleri ve sövenleri çoğalır. Köy mollası olacak halleri yokken üstad olurlar. Kimisi iyice zengin olur. Te'lif ücretleri, paralı konferanslar, dinsiz medyadan alınan yüklü maaşlar. Bahçe içinde Şeddadî kâşâneler. Bir sürü de musibet ve belâ gelir başlarına. Şöhret âfettir sözü boş laf değildir. Mücerrebtir (tecrübe edilmiştir). Sahte müctehidlikte, aykırı fikir, inanç ve görüşlerde, bid'atleri doğru göstermekte, tarikat ve tasavvuf Müslümanlarını kâfir ilan etmekte, şu Necd'linin propagandasını yapmakta çok menfaatler vardır ama asıl selâmet Ehl-i Sünnettedir.
Farsça beyit tercümesi:

"Denizde çok menfaatler vardır ama
Sen selâmet istiyorsan o kenardadır."
Türkçe beyit:
"Bevval-i çeh-i Zemzem'i lânet ile anar halk Sen Kâbe gibi kendini hürmetle benam et"
(İkinci yazı) TÜRKİYE'NİN ÇİMENTOSU İSLÂM
TÜRKİYE'deki çeşitli etnik unsurları bir arada tutan İslâm dini idi. İslâm ırkçı bir din değildir. Ülkemizdeki Müslümanların ana kimliği İslâmdır. Türklük, Kürtlük, Arnavutluk, Boşnaklık, Lazlık, Çerkeslik, Abazalık, Pomaklık, Zazalık, Araplık ve diğer etnik kimlikler alt-kimliktir. Din faktörünü yıkar veya zayıflatırsanız birlik bozulur; dağılma, çözülme, bölünme, parçalanma başlar. Nitekim öyle oldu. Bundan 40-50 sene önce Kürtlerin yaşadığı bölgede ulemanın, fukahanın, tarikat şeyhlerinin büyük tesiri, nüfuzu, ağırlığı vardı. Derin devlet resmî ideoloji bunları ezdi. Manzara ortadadır: Artık Kürt nüfusu hocalar, şeyhler temsil etmiyor. Kürtler arasında Ehl-i Sünnet dışı bid'at cereyanları da yayılmıştır. Aktivist İslâmî ideolojiler, radikal Müslümanlık, mezhepsizlik... Bundan 20 yıl kadar önce bir kitap fuarında üç doğulu Müslüman genç ile karşılaşmıştım. Benimle hiç iyi konuşmamışlardı. Son derece öfkeliydiler. "Sen kim oluyorsun ki, Ali Şeriati'nin aleyhinde yazıyorsun!.." demişlerdi. Konu şuydu: Ali Şeriati İslâm Şinasî kitabında "Allah gerçek bir Janus'tur" diyerekYüce rabbimizi iki çehreli bir Roma putuna benzetmişti. Ben de tenkit etmiştim. Kızgın gençlere: Ama o, Allah'ı birRoma putuna benzetiyor... cevabını verdiğimde, "O bir mücahiddir, şehid olmuştur, sen onu tenkit edemezsin" demekte ısrar etmişlerdi. Düşünebiliyor musunuz? Adam Allah'ı bir puta teşbih ediyor, ben tenkit ediyorum ve haksız oluyorum. İşte bir kısım radikal Müslümanların Tevhid anlayışı böyledir. Türkiye'nin bütünlüğünü korumak istiyorsak, bu ülkedeki çeşitli etnik unsurların barış, mutabakat, kardeşlik havası içinde yaşamalarını istiyorsak İslâm'a sarılmamız gerekir. İslâm'a sarılmak laf ile olmaz. Gerçek icazetli ulema olması gerekir. Gerçek icazetli şeyhler olması gerekir. Bunları yetiştirecek medreseler ve tekkeler olması gerekir. Bugünkü düzen, sistem ve resmî ideoloji ile buraya kadar geldik. Sistem, düzen ve ideoloji devam ederse Türkiye'nin batması, parçalanması önlenemez. Ankara'da bazıları İslâm ile resmi ideolojiyi uzlaştırmaya, bağdaştırmaya çalışıyor. Böyle bir şey mümkün değildir. Atatürkçüler Kürtleri yıllar boyu Atatürkçü yapmak için çalışıp çabaladılar. Sonunda ne oldu? Fiyasko. PKK'yı, Apo'yu, terörü derin devlet çıkartmıştır. Doğu ve Güneydoğu'daki terörün gölgesinde, tozu dumanı içinde yüz milyarlarca dolarlık uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapılmıştır. İngiltere'nin İskoçya kısmının kendi parlamentosu vardır. Önümüzdeki beş-on yıl içinde bağımsızlığını ilan edebilir. Bağımsız İskoçya hemen Avrupa Birliği üyesi olur ve mesele biter. Türkiye'nin durumu İngiltere'ye benzemez. Türkiye parçalanmaya, bölünmeye müsait bir ülke değildir. Türkiye'yi İslâm'dan başka hiçbir şey ayakta tutamaz.
(Üçüncü yazı)
KİTAPLARI OKUNABİLİR Mİ? SORU: Ehl-i Sünnet ve Cemaat yoluna bağlı bir Müslüman İbn Teymiye'nin kitaplarını okuyabilir mi? İcazetli alim, fakih, müfessir, muhaddis ise okuyabilir. Çünkü böyle bir kişi doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edebilir. Nitekim, Ehl-i Sünnet uleması Mutezile fırkasına bağlı olan Zemahşerî'nin tefsirini tedkik etmekte ve gerektiği zaman ondan yararlanmaktadır. Bir Müslüman, icazetli din alimi ve fakih değilse İbn Teymiye'nin kitaplarını eline almamalıdır. Çünkü bunların içinde, Ehl-i Sünnet itikadına ve fıkhına uymayan sakıncalı, münakaşalı, ayak kaydırıcı yerler vardır.
İcazetli alim ve fakih olmayan kişi bunları bilemez ve doğru yoldan çıkabilir. Nedvî'nin kitabında İbn Teymiye'ye yer vermesi ve onu uzun uzun anlatması, bu zatın tezkiyesi için yeterli değildir. Kaldı ki, Nedvî, Mevlana Celalüddin Rûmî'ye büyük yer ayırmış ve övmüştür. İbn Teymiye'yi yeren, tenkit eden ulema, fukaha ve eimmenin sayısı övenlerden kat kat fazladır. Âlet ilimlerini okumamış, 'âlî ilimleri okumamış, üstadlardan ders almamış, sonunda imtihan verip icazet almamış kimselerin tartışmalı kimselerin kitaplarını okumaları mânevî felâketlerine sebebiyet verir. Kitapları okunacak âlim, fakih kimse mi kalmadı? İbn Teymiye'nin kitaplarının okunması için çırpınan, bu uğurda büyük miktarda para harcayan taife Vehhabîlerdir. Niçin?.. İbn Teymiye'yi âlet ederek Müslümanları Vehhabî yapmak istiyorlar. Onların bu tuzaklarına düşmemeliyiz. Mehmet Şevket Eygi

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt