Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ümmi olmanın hakikati ; (1 Kullanıcı)

en-sonebi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2013
Mesajlar
1,421
Tepki puanı
11
Puanları
0
Yaş
67
Gerçek Ümmeti Muhammed Cennet ehli demektir...
 

en-sonebi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2013
Mesajlar
1,421
Tepki puanı
11
Puanları
0
Yaş
67
Müceddidi geç bu kimse Allah dostudur demekte sana göre yanlış o zaman? E ümmeti Muhammed'in tamamı cehenneme girsin demektir bu.yine çam devirdin.

Bizim örnek aldığımız Müceddidler İLMİ ile ışık saçanlardır...Gerçek Müceddidlerdir...Örneğin...Hz. Cariyeri Güzin Efendilerimiz.R.A. /Abdul kadir Geylani R.A. / Muhiddin Arabi R.A. / İmam Rabani R.A / Bahauddini Nakşibendi R.A. / Mahmudi Samini R.A. / İmam Oman Beduiddin R.A. / Mevlana Halidi Bağdad R.A. / Caferi Sadık R.A / Beyazıd-i Bestami R.A. ...... gibi....Biz bilerek öyledik...Bu Müceddidlerin izi Allah C.C. na çıkar...
 

en-sonebi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2013
Mesajlar
1,421
Tepki puanı
11
Puanları
0
Yaş
67
Açıkcası biz o izden çok istifade ettik...Onlarda bazı konularda Ümmi dirler...Örnegin Abdulkadir Geylani R.A. 'in gavsiyesi tamamen bunun ispatıdır...Soru veya arz cevap olarak Allah C.C. ile sohbeti içerir...
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
50
Selamun aleykum
evet, şimdi daha iyi anladım, yaşayan bilirmiş , yol tarif edilir ama yol tek başına gidilirmiş
bazen başa çıkamaz isek? işte orda sorup yardım alınır, kimse yolda yürümene yardımcı olamaz
''Dilini serbest bırak' oldumu bak? konuşan ben değildim, kalbim ne dediyse o , yada içimde sakladıgım ne ise o
Saflaşmak, düşünce temizligi yaşıyorsak?
Uatandım, üzüldüm Alah .cc demeye kullar içinde (olmaz herşey adap içinde) nasıl gizlemeli ateşi içinde?
sabır, çıkamaz oldum insanlar içine ...bu nefsim mi? yoksa nasıl engel olsam?
anlatmak isterim , zorla olur mu? kime nasıl bilmem? taşlar duvarlar diyemem işte...
söyledim, duydu sandım bana bağnaz dedi öfke içinde
büyüklere anlatamaz oldum, konuşamaz oldum yine kaldı saklı içimde durmuyor susumuyor Allah c.c lafzı işte
ya çocuklar? saf niyet içinde anlatsam ne olur beni anlarlar mı ? Allah c.c deyince?
tohum ekmeli , ekmeli nasıl? korkuyorum yine... ben kimim ki? bana bildirmez ise... hiç işte garibin biri
susamıyorum Allah .cc demeyince kalbim konuşmak istiyor , dinlemek istemeyen olunca , kendimi daglara, taşlara atmak istiyorum
taşlaşan kalpleri görünce, öyle zor bir yerdeyim ki... sussam içim yanıyor, konuşsam yeryüzü dar geliyor , uçmak istiyorum yücelere
duramam, yerimde duramam seslenmeyince kalbe ne yerleşti göremiyorum
ayna derlerdiya harika aynamı gördüm işte mutmain kalp bu işte
Ey herşeyiveren Allah celle celalehu. sen bilirsin çaresizim işte
Aç kapyı sen'im işte... Öyle kolay mı? bilmem yokumişte konuşan kim?
sensin işte... bilemedim kadrini bağışla , affedemedim kendimi utandım gafelette olmaktan , bana verilmez dedim
uatanıyorum vereni görünce... birde harikalıklar içinde
azarlama, kendimi azarladım işte azap içindeyim Rabbimi bilince ... nasıl konuşucam bilmiyorum işte
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,539
Tepki puanı
876
Puanları
113
Yaş
65
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
Allah iman edenleri yüceltir; ilim ehlini ise kat kat yükseltir.
Mücâdele 11
De ki, hiç bilenle bilmiyen bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir.

Zümer 9
Allahü teâlâdan en çok korkanlar, âlimlerdir.

Fâtır 28
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
İlim Çin’de de olsa, alınız!

Hikmet,
[fen ve sanat] müminin kayıp malıdır. Nerede bulursa alsın!
Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeye çalışınız!

Bir âlim, bir yerden geçse, onun hürmetine, oradaki kabristandan 40 gün azap kaldırılır.
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
50
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
Allah iman edenleri yüceltir; ilim ehlini ise kat kat yükseltir.
Mücâdele 11
De ki, hiç bilenle bilmiyen bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir.

Zümer 9
Allahü teâlâdan en çok korkanlar, âlimlerdir.

Fâtır 28
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
İlim Çin’de de olsa, alınız!

Hikmet,
[fen ve sanat] müminin kayıp malıdır. Nerede bulursa alsın!
Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeye çalışınız!

Bir âlim, bir yerden geçse, onun hürmetine, oradaki kabristandan 40 gün azap kaldırılır.
Allah razı olsun
Sizin de güzel paylaşımlarınızdan hep istifade ettik ...
Allah c.c size dünyada ve ahirette güzellikler versin
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
50
Yıllar evvel içimi yakan hadiseyi anlatmak istiyorum ...
Çok severdim veli hikayelerini Allah .cc biliyor ya onlar gibi yanmak isterdim
birgün yine huşuyla bir hocayı dinliyordum umudum vardı Hak aşıkları gibi olmak ... ne dedi??
Yunus birbaşkaydı , o zamanlar bir başkaydı tabi ki şimdi nerde onlar gibi olmak??? onlar büyüktü (haşa) büyük olan Allah.cc) ydu
içim yandı umudum kapandı olamazmışım hak aşıgı, bu yol yokmuş artık , onlar büyükmüş , bize olmazmış
Davacıyım bu sözleri diyenden cahildim ne bileyim ...? O hocaydı!!! çek çek elini yüreğimden nasıl kıyarsın ? kalbime nasıl parçaladın?!
nasıl umudu yok ettin yazık hocalıgına!!! hoca değil çoban bile olamazsın!!!!
şimdi bugüne gelelim adım attıgımda tüm defterleri sildim, tüm bildiklerimi attım kenara
''Rabbim .cc sana geliyorum herşeye ragmen dedim .. buyur dedi inanamadım
Nasıl olur ? çarşaflı değilim? günahkarım ama tövbeliyim .. yolunu isterim eee buyur dedim
Tamam dedim yola çıktım ... harika . harika Allah c.c. Peki engel niye??? anlamadım???
hani severlerdi Allah c.c nu ... yobaz olacaksın ! niye yahu !? ben Rabbime gitmek istiyorum
delisin öyle bir yol yok! ama ulaşmışlar ? olmaz onlar sapıtmışlar! efendim Mevlana mı?? (haşa) öyle Şems?? dinsiz
sufiler dinsiz (haşa) kim dinler bu sözleri ? hadi ordan densiz ... ben onları sevdim , öğrenmek istedim
sonra , sonra??? harika, harikalar diyarı gerçek bütün denenler şeytanın sözleri
Hak gerçek, bu yol gerçek ... kimseyi zorla bu yoldan ayırmayın yoksa adınız yazılır şeytan !
Hak yoluna kim engel koyar ? korkmadan izinli ya...
davet edenler? onlar cennetin güzelleri ... ah seyretsek ... zikirlere Allah c.c nun vasıflarına çagıranlara selam olsun
selam olsun Hak dostlarına
bu son sözüm olsun
veda dostlar melissa adı son bulsun ...sevdim bu adı çünkü kokusu ile arıları çagıran
Melissa Allah c.c seni korusun sevmiştim seni annesi terketmiş öksüz bir kız çocugu iidi biraz özürlü , herkes dışlıyordu
sevmiyordu benim gibi... ben sevdim , Allah c.c için
 

en-sonebi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2013
Mesajlar
1,421
Tepki puanı
11
Puanları
0
Yaş
67
Duygulu yazınıza teşekkürler...
Bakın kısa ve açıkca yazayım...

Herşey doğru...her şey hak...yazamadığımız ..anlatamadığımız...hazır olmadığımız için... tutukluk var...

Bilin ki...

Allah C.C. HAK ve gerçek...
Severse akan sular durur...seyredersiniz Cemali...İçersiniz sözü...


Yedi gün.... yirmi dört saat...

Benliğe girme ancak...

Kendini çekerse kalırsın...


ÇIPLAK...
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
50
Selamun aleykum
Şimdi daha iyi anlıyorum ama okuyamıyorum , hayır hayır ondan değil! acıdan , yüreğim acıyor yanıyor
hem pişmanlık , hem sevinç var , hem korku ...korkutan ayetlere hiçmi bakmasam dayanılacak gibi değil , nasıl rahat okuyormusuz
Oraya gitsem mi gitmesem mi diye düşünüyordum, gitmeli ne derlerse desinler ,
içime sıgmıyor , evde bağıramıyorum , orda rahatlamalı ...
hala içim yanıyor çünkü kendimi tuttum , çıktım dışarı pişmanım dursaydım da haykırsaydım ama
çocuklar var korkuyorlar normal ağlama dedi sümeyye ağlama .. birdaha nasıl dayanılır onlara
sohbetler çocuklar olmasın , ordada seslenemem Allah c.c diye...ne duysam Allah c.c diye bagırasım var Tamam bu gecer inşallah..
sabır gönül sabır hakikatın yolu ne güzel ..
Kur-an gerçek Resul Muhammed aleyhiselam gerçek ... bu yol gerçek ...
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,042
Puanları
113
Yaş
42
Konu bağlamından saptırılarak izah edilmeye çalışılmış malesef. şöyleki Kuranda Ümmi kelimesi birkaç farklı manada kullanılmış.Bu manalardan bir taneside ayette efendimizede sıfat olarak izafe edilen ''okuma yazma bilmemek'' tir. fakat bu mananın kullanıldığı ayetleri görmezden gelip farklı manalarda kullanılan ayetleri buraya alarak konuyu efendimizin ümmi olmayışına ıspat getirilmeye yada ummiliğin anlatılan manada olmadığı ıspatlanmaya çalışılmış.Konu aşağıdaki makalede okunduğunda daha iyi anlaşılacaktır.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,042
Puanları
113
Yaş
42
Sözlükte “kastetmek” anlamındaki “emm” kökünden veya “anne” anlamına gelen ümm ya da “topluluk, millet” gibi mânaları ifade eden ümmet kelimesine nisbetle elde edilen ümmî “okuma yazma bilmeyen, tahsil görmemiş; az konuşan, konuşurken hata yapan kimse” demektir. Ümme nisbeti halinde “annesinden doğduğu gibi kalmış, tabiatı bozulmamış, sonradan okuma yazma öğrenmemiş” anlamına gelirken ümmete nisbeti durumunda bağlı bulunduğu topluluğa mensup, onların özelliklerini taşıyan, bilgi ve becerilerini bu çerçevede kazanmış kimseyi anlatır. Dilciler kelimenin bu mânaları kazanmasını, Arap toplumunun Kur’an’ın nâzil olduğu dönemde genelde okuma yazma bilmeyenlerden meydana gelmesiyle açıklamaktadır. Bu ikisi kadar güçlü olmamakla birlikte ümmînin Mekke için söylenen “ümmü’l-kurâ” (şehirlerin anası/esası) terkibine nisbetle kullanıldığını söyleyenler de vardır (el-Müfredât, “emm” md.; Lisânü’l-ʿArab, “emm” md.). Kelimenin ayrıca “emm” masdarına nisbetinden de söz edilmekte ve A‘râf sûresinin 157. âyetindeki “ümmî” kelimesinin kırâat-i aşere imamlarından Ya‘kūb el-Hadramî tarafından “emmî” şeklinde okunuşunun bunu teyit ettiği belirtilmektedir (Ebû Hayyân, IV, 403). Bu durumda söz konusu âyet, “Hz. Muhammed her bir fert için maksuttur” anlamına gelmektedir. Sözlük anlamı terkedilerek kelimenin böyle bir mânaya hamledilmesini destekleyen bir delil bulunmadığı, ayrıca âyet ve hadislerde geçtiği yerlerde kelimeye “maksut” anlamı verilmesinin mümkün olmayacağı gerekçesiyle bu görüş eleştirilmiştir (Bâcî, neşredenin girişi, s. 30-31). Ümmî Kur’an’da altı yerde geçmektedir. Bunların ikisinde (el-A‘râf 7/157-158) tekil olarak ve Hz. Peygamber’in bir vasfı şeklinde kullanılırken diğer yerlerde çoğul haliyle “ümmiyyûn” şeklinde zikredilmiştir. Diğer dört yerden birinde (el-Bakara 2/78) yahudilerden bir topluluk, üçünde de (Âl-i İmrân 3/20, 75; el-Cum‘a 62/2) Araplar kastedilmiştir. Üç âyetin birinde (Âl-i İmrân 3/75) yahudilerin bu kelimeyi Ehl-i kitap’tan olmayan Araplar için kullandıkları görülmektedir. Ümmî hadislerde de “yazı yazmayı bilmeyen, tahsil görmemiş kimse” anlamında geçer. Bunlardan birinde Hz. Peygamber, “Biz ümmî bir topluluğuz, yazı yazmayız ve hesap yapmayız” demiştir (Müsned, II, 43, 56, 122, 129; Buhârî, “Ṣavm”, 13; Müslim, “Ṣıyâm”, 15).

Müfessirler, ümmî kelimesini Kur’an’da geçtiği yerlerin çoğunda sözlük anlamına uygun biçimde tefsir etmişlerdir. Nitekim Taberî, İbn Abbas’tan gelen ve Bakara sûresinin 78. âyetindeki ümmiyyûnu “Allah’ın gönderdiği elçiyi ve kitabı tasdik etmeyip kendi elleriyle kitap yazan, sonra da bunun Allah’tan geldiğini iddia eden kimseler” şeklinde açıklayan rivayeti kelimenin Arapça’daki kullanımına aykırı olduğu gerekçesiyle tenkit eder (Câmiʿu’l-beyân, I, 528). Ancak kelimenin çoğul şekliyle kullanıldığı âyetlerde lugat mânasıyla irtibatlı daha özel anlamlarda tefsir edildiği de görülmektedir. Meselâ Bakara sûresindeki ümmiyyûn (2/78) “yahudiler içinde okuyup yazması yetersiz, Tevrat’ı okuyup anlayacak kadar bilgisi bulunmayanlar” (Zemahşerî, I, 158), Âl-i İmrân sûresinde ise “Ehl-i kitabın mukabili olarak ilâhî bir kitabı bulunmayan müşrik Araplar” diye yorumlanmıştır (a.g.e., I, 341, 367).

Hz. Peygamber’in ümmîliğinin kelimenin “okuma yazma bilmeme, eğitim almamış olma” biçimindeki anlamına uygunluğu konusunda müfessirler arasında görüş ayrılığı yoktur. Tahsil görmemiş bir ümmî iken Kur’an gibi bir kitap getirmiş olması onun bir mûcizesi kabul edilir (Fahreddin er-Râzî, XV, 20; Bursevî, III, 251). Bu sebeple başkaları için bir eksiklik sayılan ümmîliğin Resûl-i Ekrem için bir meziyet kabul edildiği vurgulanır. Mutasavvıflar içinde Resûlullah’ın ümmîliğine farklı anlam yükleyenler vardır. Meselâ İsmâil Hakkı Bursevî, A‘râf sûresinin 157. âyeti çerçevesinde kelimenin sözlük anlamını zikrettikten sonra mutasavvıfların itibar ettiği bazı rivayetlere dayanarak Hz. Peygamber’in ümmî oluşuna “mevcûdatın aslı” (ümmü’l-mevcûdât) şeklinde işârî bir mâna da vermektedir (Rûḥu’l-beyân, III, 255). Öte yandan Resûl-i Ekrem’in nübüvvetten önce ya da sonra okuma yazma bilip bilmediği hususu tartışılmıştır. İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu, onun nübüvvetten önce bir kitaptan okumadığı gibi yazmadığını da ifade eden âyetten hareketle (el-Ankebût 29/48) Resûlullah’ın hayatı boyunca okuyup yazmadığını söylemektedir. Buna karşılık nübüvvetten sonra onun bir miktar okuduğu ve yazdığı şeklinde görüşler de vardır. Ebü’l-Velîd el-Bâcî, Hudeybiye Antlaşması’yla ilgili rivayetlerde (Buhârî, “Ṣulḥ”, 6; “Meġāzî”, 43) Hz. Peygamber’in bu antlaşmada yer alan bir ifadeyi bizzat yazarak düzelttiği yolundaki ifadeye dayanıp onun yazabildiğini belirtmektedir. Ancak bu yazma öğrenime bağlı değildir ve onun nübüvvetini gösteren mûcizelerden biridir, ayrıca ümmîlik vasfını da ortadan kaldırmaz (Taḥḳīḳu’l-meẕheb, s. 218-221; ayrıca bk. Kettânî, I, 249-253).

Batılı araştırmacılar, ümmînin okuma yazma bilmeyen kimseyi ifade etmediği hususunda genelde görüş birliği içindedir. Onlar, ilk defa Medine döneminde ortaya çıktığını söyledikleri ümmî kelimesine ümmetin İbrânîce’deki kullanımından hareketle “putperest, kutsal bir kitabı olmayan kimse” gibi anlamlar yüklemiştir. Horovitz, Hz. Muhammed ve kavmi hakkında Cum‘a sûresinde zikredilen “ümmiyyîn” kelimesini “putperestler arasından ve putperestler için bir peygamber” diye yorumlamış, bu bağlamda İbrânîce’de yahudi olmayanları ifade etmek üzere kullanılan “dünya milletleri” (ummōt hā-‘olām) terkibine dikkat çekerek Hz. Muhammed’in kendisini yahudilere “yahudi olmayanlara gönderilmiş peygamber” (nebı’e ummōt hā-‘olām) şeklinde takdim ettiğini ileri sürmüştür (Koranische Untersuchungen, s. 52). Onun bu anlayışını benimseyen Paret ise Hz. Muhammed’in kendisinin putperest ve putperestlere gönderilmiş peygamber olmasını bir saygısızlık diye görmediğini belirtmiş, bu kelimenin İbrânîce’deki sınırlarını tam bilmediği için kendini böyle nitelemiş olabileceğini söylemiştir. Ayrıca A‘râf sûresinin 156. âyeti, Muhammed ümmetinden övgüyle söz eden Âl-i İmrân sûresinin 104 ve 110. âyetleriyle mukayese edildiğinde ümmî (ümmet) kelimesinin bir anlam değişikliği kazanabileceğini iddia ederek tamamen spekülasyona dayalı fikirler ortaya koymuş (Enzyklopaedie des Islam, IV, 1101), ümmîyi Kur’an’da geçtiği bütün yerlerde putperest (heiden) kelimesiyle karşılamıştır (Der Koran, s. 19, 44, 49, 121, 394). Paret’in bu yaklaşımı, Arapça inen Kur’an’ı bu dildeki kullanımları dikkate almadan yahudi terimleriyle açıklamış olması bakımından eleştirilmiştir (DMİ, II, 645-648; Bâcî, neşredenin girişi, s. 37-41). Netice itibariyle şarkiyatçıların, ümmîye “okur yazar olmayan” mânasının -Kur’an’ın Hz. Peygamber’in sözü değil Allah kelâmı oluşunu temellendirmek amacıyla- müslüman âlimler tarafından sonraki dönemlerde yüklendiği görüşünü benimsediği anlaşılmaktadır.

Şarkiyatçılar ayrıca ümmînin Medine döneminde karşılaşılan bir kelime olduğunu söylüyorsa da kaynaklara göre Hz. Peygamber’i bu vasıfla tanıtan iki âyetin yer aldığı A‘râf sûresi Mekke devrinde indiği gibi onu bütün insanlığa müjdeleyici ve uyarıcı bir peygamber şeklinde niteleyen âyetin yer aldığı sûrenin de (Sebe’ 34/28) Mekke döneminin ikinci yarısında indiği bilinmektedir. Dolayısıyla gerek kelimenin Medine devrinde ortaya çıktığı, gerekse Hz. Muhammed’in kendini sadece Araplar’a gönderilmiş bir peygamber olarak nitelediği iddiasının dikkate alınmaya değer bir dayanağı yoktur. Âl-i İmrân sûresinin 20. âyetinde ilâhî bir kitabı bulunmayan müşrik Araplar’dan ümmîler diye söz edilmesi okuma yazma bilmemenin Araplar’ın öne çıkan özelliği olması sebebiyledir; zira Cum‘a sûresinin 2. âyetinde ve yukarıda işaret edilen hadisteki kullanımlar da bu anlamı teyit etmektedir. Ayrıca Bakara sûresinin 78. âyetinde Ehl-i kitap’tan bir topluluğun “kitabı bilmeyen ümmîler” şeklinde nitelendirilmesi kelimeye “müşrik” anlamının verilmesinin isabetsizliğini göstermektedir. Diğer taraftan tevhid dinini bütün insanlara tebliğ etmekle görevlendirildiğini söyleyen bir peygamberin kendini putperest olarak nitelediğini ya da başka bir dinin kavramlarıyla tanıtmaya kalkıştığını düşünmenin kabul edilebilir bir yanı yoktur.
Ümmî ayrıca divan edebiyatında -tahsil görmüş ya da görmemiş olsun- bazı şairlerin şiirlerini Allah’tan aldıkları ilhamla söylediklerini ifade etmek üzere mahlas olarak da kullanılmıştır.
BİBLİYOGRAFYA
Müsned, II, 43, 56, 122, 129.
Mukātil b. Süleyman, Tefsîru Muḳātil b. Süleymân (nşr. Abdullah Mahmûd Şehhâte), Kahire 1979-88, I, 118, 285; II, 67; IV, 325.
Taberî, Câmiʿu’l-beyân (nşr. Sıdkī Cemîl el-Attâr), Beyrut 1415/1995, I, 528; III, 291-292, 431-433; VI, 112-113; XIV, 119-120.
Bâcî, Taḥḳīḳu’l-meẕheb (nşr. Ebû Abdurrahman b. Akīl ez-Zâhirî), Riyad 1403/1983, s. 218-240, ayrıca bk. neşredenin girişi, s. 30-41.
Zemahşerî, el-Keşşâf (nşr. M. Abdüsselâm Şâhin), Beyrut 1415/1995, I, 158, 341, 367.
Fahreddin er-Râzî, Mefâtîḥu’l-ġayb, Beyrut 1411/1990, XV, 20.
Ebû Hayyân el-Endelüsî, el-Baḥrü’l-muḥîṭ, [baskı yeri yok] 1403/1983 (Dârü’l-fikr), IV, 403.
İsmâil Hakkı Bursevî, Rûḥu’l-beyân, İstanbul 1389/1969, III, 251, 255.
Th. Nöldeke, Geschichte des Qorāns (nşr. Fr. Schwally), Leipzig 1909, I, 11-17.
Köprülü, İlk Mutasavvıflar, s. 303-307.
J. Horovitz, Koranische Untersuchungen, Berlin-Leipzig 1926, s. 51-53.
Abdülhay el-Kettânî, et-Terâtîbü’l-idâriyye (Özel), I, 249-253.
R. Paret, Der Koran: Übersetzung, Stuttgart 1996, s. 19, 44, 49, 121, 394.
a.mlf., “Ummī”, Enzyklopaedie des Islam, Leiden 1934, IV, 1100-1101.
I. Goldfeld, “The Illiterate Prophet (Nabī Ummī): An Inquiry into the Development of a Dogma in Islamic Tradition”, Isl., LVII (1980), s. 58, 67.
S. Günther, “Muhammad, the Illiterate Prophet: An Islamic Creed in the Qur’an and Qur’anic Exegesis”, Journal of Qur’anic Studies, IV/1, London 2002, s. 16.
Ahmed M. Şâkir, “Taʿlîḳ ʿalâ maḳāl ümmî”, DMİ, II, 645-648.
Nihad M. Çetin, “Ümmî”, İA, XIII, 104-106.
TDV
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,142
Tepki puanı
7,440
Puanları
163
Yaş
52
Konum
Alanya
Açıklayıcı makale için teşekkürler Yusuf kardeşim ?
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt