HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
ÜMMET MECLİSİ
MADDE - 101: Görüşleriyle müslümanları temsil eden, halifenin başvuracağı şahıslara Ümmet Meclisi denir. İslâm hükümlerinin kötü uygulanmasını veya yöneticilerin zulmünü şikayet için gayri müslimler de Ümmet Meclisine üye olabilirler.
MADDE - 102: Ümmet Meclisi seçimle oluşur.
MADDE - 103: Hilâfet Devleti’nin tabiiyetini taşıyan herkes, erkek olsun, kadın olsun, müslüman olsun, gayri müslim olsun, akil ve baliğ olunca Ümmet Meclisine üye olmak hakkına sahiptir. Şu var ki gayri müslimlerin ümmet meclisindeki üyeliği, İslâm’ın kötü tatbik edilmesi yahut yöneticilerin zulmüne ait şikayetleri göstermekle sınırlıdır.
MADDE - 104: Şura, mutlak şekilde görüş almaktır. Meşveret ise, bağlayıcı görüş almaktır. Teşr'i (şer’î hükmü çıkartma ve benimseme işi), tarif, gerçekleri ortaya çıkartma gibi fikri hususlar, fenni ve ilmi hususlar meşveretten değildir. Fakat bunlardan başka hususlar meşveret konusuna girer.
MADDE - 105: Şura, sadece müslümanların hakkıdır. Bu sahada gayri müslimlerin hakkı yoktur. Fakat fıkir belirtmek nıüslim ve gayri müslim tebadan herkes için caizdir.
MADDE - 106: Şura konusuna giren ve meşveret türünden olan meseleler çoğunluk yöntemiyle kabul edilir. Fakat verilen kararın yanlış veya doğru oluşuna bakılmaz. Şura konusuna giren fakat meşveretten olmayan diğer hususlarda, çoğunluğa veya azınlığa bakmaksızın doğruluk aranır.
MADDE - 107: Ümmet Meclisinin şu dört yetkisi vardır:
Birincisi: a-) İç işlerinde meşveret kelimesinin intibak ettiği mefhum içine girecek her şeyde Ümmet Meclisinin görüşünü almak gerekir. Şöyle ki; yönetim, öğretim, sağlık, iktisadi ve bunlara benzer işlerde görüş alınır. Bu hususlardaki meclisin görüşü bağlayıcıdır. Meşveret kelimesinin intibak ettiği mefhum dışında kalacak şeylerde de Ümmet Meclisinin görüşünü almak gereklidir. Fakat, ordu dış siyaset ve maliyede Ümmet Meclisin görüşünü almak gerekmez.
b-) Dahili, harici, mali, askeri, bilfiil devlette meydana gelen bütün işlerde hesap sormak, Ümmet Meclisinin hakkıdır ve aldığı karar şeriata aykırı olmadıkça uyulması mecburidir. Şeriat cihetinde Ümmet Meclisiyle yöneticiler bir iş hakkında ihtilafa düşerlerse Mezalim mahkemesine başvurulur.
İkincisi: Ümmet Meclisi valilerle muavinler için hoşnutsuzluk göstermek hakkına sahiptir. Aynı zamanda bu hususta görüşü bağlayıcıdır. Halife derhal onları görevden almak mecburiyetindedir.
Üçüncüsü: Halife, anayasa ve kanunlarla ilgili olarak benimsemek istediği hükümleri Ümmet Meclisine gösterir. Bu meclisteki müslüman üyeler bu hükümleri tartışıp görüş bildirmek hakkına sahiptirler. Bu husustaki görüşleri halifeyi bağlayıcı değildir.
Dördüncüsü: Halifelik için adayların sayısını sınırlandırma hakkı, Ümmet Meclisindeki üyelerden yalnız müslümanlara aittir. Bu husuta görüşleri bağlayıcıdır. Onların gösterdiklerinden başkası aday kabul edilmez.
İÇTİMAİ NİZAM
MADDE - 108: Kadında asıl olan anne ve evin terbiyecisi olmaktır. Kadın korunması gereken bir namustur.
MADDE - 109: Asıl olan, kadınların erkeklerden ayrılmasıdır. Alış veriş gibi şeriatın müsaade ettiği ihtiyaçlar veya hac gibi kendisi için müsaade edilmiş toplantılar haricinde kadınlar erkekler ile bir arada bulunmazlar.
MADDE - 110: Erkeklere verilen haklar kadınlara da verilir. Erkeklere yüklenen yükümlülük kadınlara da yüklenir. Ancak İslâmiyetin kadın ve erkeklere şer’î delillerle tahsis ettiği haklar müstesnadır. Kadın da ticaret, ziraat ve sanayi işlerine katılmak muamelat ve akitlerde bulunmak hakkına sahiptir. Her nevi mülke sahip olur. Kendi başına veya başkasıyla malını çoğaltabilir. Hayat işlerinin hepsine bizzat katılabilir.
MADDE - 111: Kadın, devlet memurluğuna tayin edilir. Ümmet Meclisine üye seçmesi ve bu meclise kendisinin üye seçilmesi halife seçimine katılması ve ona biat etmesi caizdir.
MADDE - 112: Kadın, yönetici yetkisine sahip değildir. Halife olamaz. Vali ve amil olamaz. Yönetimden sayılan herhangi bir işi de üstlenemez.
MADDE - 113: Kadın, genel ve özel hayatta yaşar. Genel hayatta açık saçık olmamak yalnız el ve yüzü görünmek şartıyla, kadınlarla, mahrem erkeklerle ve yabancı erkeklerle bir arada bulunabilir. Özel hayatta ise ancak kadınlarla ve mahremleriyle bir arada bulunabilir. Fakat yabancı erkeklerle bir arada bulunamaz. Her iki halde de kadın bütün şer’î hükümlere bağlıdır.
MADDE - 114: Mahrem olmayanlarla halvet (yabancı erkeklerle baş başa olması) men edilir. Yabancıların önünde teberrüc etmesi haram olan ziynetlerini göstermesi ve avret mahallerini açığa vurması yasaktır.
MADDE - 115: Kadın ve erkeğin ahlak açısından tehlikeli, toplumu ifsad edici herhangi biri işte çalışmaları men edilir.
MADDE - 116: Evlilik hayatı itminan/huzur hayatıdır. Karı ve kocanın yaşayışı dostluk yaşayışıdır. Erkeğin kadın üzerindeki otoritesi gözetme otoritesidir. İktidar otoritesi değildir. Kocaya itaat kadın üzerine farzdır. Yaşadığı çevreye göre kadının nafakasını temin etmek de erkeğe farzdır.
MADDE - 117: Ev işlerini karı koca tam bir yardımlaşma ile idare ederler, erkek ev haricinde olan bütün işlere bakar. Kadın da gücü yettiği kadar ev içindeki işlerini yapar. Kadının yapamayacağı işleri karşılayabilecek kadar hizmetçi bulundurmak erkeğin borcudur.
MADDE - 118: Çocuğa bakmak kadının borcudur ve onun hakkıdır. Çocuk bakıma muhtaç olduğu müddetçe kadın ister müslüman olsun ister gayri müslim olsun, aynı mecburiyetle bakma hakkına sahiptir. Çocuk kadının bakımına ihtiyaç göstermeyecek çağa gelince, vaziyete bakılır; veli ve çocuğa bakan kadından her ikisi de müslüman ise, çocuk istediği kimse ile oturmakta serbest bırakılır. Ve çocuk ister kadın olsun ister erkek olsun seçtiği kişiye verilir. Çocuğun erkek veya kız oluşunda bir fark yoktur. Fakat ikisinden biri yani çocuğa bakanla veliden herhangi biri gayri müslim ise çocuğa tercih hakkı bırakılmaz, ancak bunlar içinde müslüman olana verilir.
MADDE - 101: Görüşleriyle müslümanları temsil eden, halifenin başvuracağı şahıslara Ümmet Meclisi denir. İslâm hükümlerinin kötü uygulanmasını veya yöneticilerin zulmünü şikayet için gayri müslimler de Ümmet Meclisine üye olabilirler.
MADDE - 102: Ümmet Meclisi seçimle oluşur.
MADDE - 103: Hilâfet Devleti’nin tabiiyetini taşıyan herkes, erkek olsun, kadın olsun, müslüman olsun, gayri müslim olsun, akil ve baliğ olunca Ümmet Meclisine üye olmak hakkına sahiptir. Şu var ki gayri müslimlerin ümmet meclisindeki üyeliği, İslâm’ın kötü tatbik edilmesi yahut yöneticilerin zulmüne ait şikayetleri göstermekle sınırlıdır.
MADDE - 104: Şura, mutlak şekilde görüş almaktır. Meşveret ise, bağlayıcı görüş almaktır. Teşr'i (şer’î hükmü çıkartma ve benimseme işi), tarif, gerçekleri ortaya çıkartma gibi fikri hususlar, fenni ve ilmi hususlar meşveretten değildir. Fakat bunlardan başka hususlar meşveret konusuna girer.
MADDE - 105: Şura, sadece müslümanların hakkıdır. Bu sahada gayri müslimlerin hakkı yoktur. Fakat fıkir belirtmek nıüslim ve gayri müslim tebadan herkes için caizdir.
MADDE - 106: Şura konusuna giren ve meşveret türünden olan meseleler çoğunluk yöntemiyle kabul edilir. Fakat verilen kararın yanlış veya doğru oluşuna bakılmaz. Şura konusuna giren fakat meşveretten olmayan diğer hususlarda, çoğunluğa veya azınlığa bakmaksızın doğruluk aranır.
MADDE - 107: Ümmet Meclisinin şu dört yetkisi vardır:
Birincisi: a-) İç işlerinde meşveret kelimesinin intibak ettiği mefhum içine girecek her şeyde Ümmet Meclisinin görüşünü almak gerekir. Şöyle ki; yönetim, öğretim, sağlık, iktisadi ve bunlara benzer işlerde görüş alınır. Bu hususlardaki meclisin görüşü bağlayıcıdır. Meşveret kelimesinin intibak ettiği mefhum dışında kalacak şeylerde de Ümmet Meclisinin görüşünü almak gereklidir. Fakat, ordu dış siyaset ve maliyede Ümmet Meclisin görüşünü almak gerekmez.
b-) Dahili, harici, mali, askeri, bilfiil devlette meydana gelen bütün işlerde hesap sormak, Ümmet Meclisinin hakkıdır ve aldığı karar şeriata aykırı olmadıkça uyulması mecburidir. Şeriat cihetinde Ümmet Meclisiyle yöneticiler bir iş hakkında ihtilafa düşerlerse Mezalim mahkemesine başvurulur.
İkincisi: Ümmet Meclisi valilerle muavinler için hoşnutsuzluk göstermek hakkına sahiptir. Aynı zamanda bu hususta görüşü bağlayıcıdır. Halife derhal onları görevden almak mecburiyetindedir.
Üçüncüsü: Halife, anayasa ve kanunlarla ilgili olarak benimsemek istediği hükümleri Ümmet Meclisine gösterir. Bu meclisteki müslüman üyeler bu hükümleri tartışıp görüş bildirmek hakkına sahiptirler. Bu husustaki görüşleri halifeyi bağlayıcı değildir.
Dördüncüsü: Halifelik için adayların sayısını sınırlandırma hakkı, Ümmet Meclisindeki üyelerden yalnız müslümanlara aittir. Bu husuta görüşleri bağlayıcıdır. Onların gösterdiklerinden başkası aday kabul edilmez.
İÇTİMAİ NİZAM
MADDE - 108: Kadında asıl olan anne ve evin terbiyecisi olmaktır. Kadın korunması gereken bir namustur.
MADDE - 109: Asıl olan, kadınların erkeklerden ayrılmasıdır. Alış veriş gibi şeriatın müsaade ettiği ihtiyaçlar veya hac gibi kendisi için müsaade edilmiş toplantılar haricinde kadınlar erkekler ile bir arada bulunmazlar.
MADDE - 110: Erkeklere verilen haklar kadınlara da verilir. Erkeklere yüklenen yükümlülük kadınlara da yüklenir. Ancak İslâmiyetin kadın ve erkeklere şer’î delillerle tahsis ettiği haklar müstesnadır. Kadın da ticaret, ziraat ve sanayi işlerine katılmak muamelat ve akitlerde bulunmak hakkına sahiptir. Her nevi mülke sahip olur. Kendi başına veya başkasıyla malını çoğaltabilir. Hayat işlerinin hepsine bizzat katılabilir.
MADDE - 111: Kadın, devlet memurluğuna tayin edilir. Ümmet Meclisine üye seçmesi ve bu meclise kendisinin üye seçilmesi halife seçimine katılması ve ona biat etmesi caizdir.
MADDE - 112: Kadın, yönetici yetkisine sahip değildir. Halife olamaz. Vali ve amil olamaz. Yönetimden sayılan herhangi bir işi de üstlenemez.
MADDE - 113: Kadın, genel ve özel hayatta yaşar. Genel hayatta açık saçık olmamak yalnız el ve yüzü görünmek şartıyla, kadınlarla, mahrem erkeklerle ve yabancı erkeklerle bir arada bulunabilir. Özel hayatta ise ancak kadınlarla ve mahremleriyle bir arada bulunabilir. Fakat yabancı erkeklerle bir arada bulunamaz. Her iki halde de kadın bütün şer’î hükümlere bağlıdır.
MADDE - 114: Mahrem olmayanlarla halvet (yabancı erkeklerle baş başa olması) men edilir. Yabancıların önünde teberrüc etmesi haram olan ziynetlerini göstermesi ve avret mahallerini açığa vurması yasaktır.
MADDE - 115: Kadın ve erkeğin ahlak açısından tehlikeli, toplumu ifsad edici herhangi biri işte çalışmaları men edilir.
MADDE - 116: Evlilik hayatı itminan/huzur hayatıdır. Karı ve kocanın yaşayışı dostluk yaşayışıdır. Erkeğin kadın üzerindeki otoritesi gözetme otoritesidir. İktidar otoritesi değildir. Kocaya itaat kadın üzerine farzdır. Yaşadığı çevreye göre kadının nafakasını temin etmek de erkeğe farzdır.
MADDE - 117: Ev işlerini karı koca tam bir yardımlaşma ile idare ederler, erkek ev haricinde olan bütün işlere bakar. Kadın da gücü yettiği kadar ev içindeki işlerini yapar. Kadının yapamayacağı işleri karşılayabilecek kadar hizmetçi bulundurmak erkeğin borcudur.
MADDE - 118: Çocuğa bakmak kadının borcudur ve onun hakkıdır. Çocuk bakıma muhtaç olduğu müddetçe kadın ister müslüman olsun ister gayri müslim olsun, aynı mecburiyetle bakma hakkına sahiptir. Çocuk kadının bakımına ihtiyaç göstermeyecek çağa gelince, vaziyete bakılır; veli ve çocuğa bakan kadından her ikisi de müslüman ise, çocuk istediği kimse ile oturmakta serbest bırakılır. Ve çocuk ister kadın olsun ister erkek olsun seçtiği kişiye verilir. Çocuğun erkek veya kız oluşunda bir fark yoktur. Fakat ikisinden biri yani çocuğa bakanla veliden herhangi biri gayri müslim ise çocuğa tercih hakkı bırakılmaz, ancak bunlar içinde müslüman olana verilir.