Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ucb (1 Kullanıcı)

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
U C B

Kötü huyların ondördüncüsü ucbdur. Ucb, yaptığı ibâdetleri, iyilikleri beğenerek, bunlarla övünmektir. Yaptığı ibâdetlerin, iyiliklerin kıymetini bilerek, bunların elden gitmesini düşünerek korkmak, üzülmek ucb olmaz. Yâhut, bunların Allahü teâlâdan gelen nîmetler olduğunu düşünerek, sevinmek de, ucb olmaz. Bunların Allahü teâlâdan gelen nîmetler olduğunu düşünmiyerek kendi yaptığını, kazandığını sanarak sevinmek, kendini beğenmek, ucb olur. Ucbun zıddına (Minnet) denir. Minnet, nîmete kendi eliyle, kendi çalışmasıyla kavuşmadığını, Allahü teâlânın lutfü ve ihsânı olduğunu düşünmektir. Böyle düşünmek, ucb tehlikesi olduğu zaman farz olur. Diğer zamanlarda ise müstehabdır. İnsanı ucba sürükliyen sebeplerin başında cehâlet ve gaflet gelmektedir.

Bu ucbdan kurtulmak için, her şeyin Allahü teâlânın dilemesi ile ve yaratması ile meydana geldiğini ve akıl, ilim, ibâdet etmek, mâl ve mevkı' gibi kıymetli nîmetlerin, Allahü teâlânın lutfü ve ihsânı olduklarını düşünmek lâzımdır. (Ni'met), insana faydalı olan, tatlı gelen şey demektir. Bütün nîmetleri gönderen Allahü teâlâdır. Ondan başka yaratıcı ve gönderici yoktur. Eshâb-ı kirâmdan bazıları, Huneyn gazâsında, askerin çokluğunu görerek, artık biz hiç mağlup olmayız dedi. Bu sözler Resûlullahın mübârek kulağına gelince, üzüldü. Bunun için, harbin başlangıcında nusret-i ilâhî yetişmeyip, mağlubiyet başladı. Sonra, Cenâb-ı Hak merhamet ederek, zafer nasip eyledi. Dâvüd aleyhisselâm, duâ ederken, (Yâ Rabbî! Evlatlarımdan birkaçının namaz kılmadığı hiçbir gece yoktur ve oruç tutmadığı hiçbir gün geçmemiştir) demişti. Buna karşılık Allahü teâlâ, (Ben dilemeseydim, kuvvet ve imkân vermeseydim, bunların hiçbiri yapılamazdı) buyurdu. Dâvüd aleyhisselâmın bu sözü gayret-i ilâhiyyeye dokundu, tarih kitaplarında yazılı olan sıkıntıların başına gelmesine sebep oldu. Kibre sebep olan şeyleri yukarda bildirmiştik. Bunlar ucba da sebep olurlar. Allahü teâlânın nîmetlerine Şükretmek de, büyük bir nîmettir.

Ucbun zararları, âfetleri çoktur: Kibre sebep olur. Günahları unutmaya sebep olur. Günah kalbi karartır. Günahlarını düşünen kimse, ibâdetlerini büyük görmez. İbâdet yapmanın da, Allahü teâlânın lutfu, ihsânı olduğunu düşünür. Ucb sahibi, Allahü teâlânın mekrini ve azâbını da unutur. Başkalarından istifâde etmekten mahrum kalır. Kimse ile meşveret etmez, danışmaz.

Hadis-i şerifte, (Üç şey, insanı felakete sürükler: Buhl, hevâ ve ucb). Buhl sahibi, yâni hasîs kimse, Allaha karşı ve kullara karşı olan hakları ve vazîfeleri ödemekten mahrum olur. Hevâsına, yâni nefsinin arzularına uyan ve ucb sahibi olan, yâni nefsini beğenen kimse, muhakkak helâka, felakete düçâr olur.
İmâm-ı Muhammed Gazâlî buyurdu ki, (Bütün kötülüklerin başı, kaynağı üçtür: Haset, riyâ, ucb. Kalbini bunlardan temizlemeye çalış!) Ucb sahibi, hep ben, ben der. Toplantılarda baş tarafta bulunmak ister. Her sözünün kabûl olunmasını ister.

Hadis-i şerifte, (Günah işlemezseniz, daha büyük günaha yakalanmanızdan korkarım. O da, ucbdur) buyuruldu. Günah işliyenin boynu bükük olur. Tevbe edebilir. Ucb sahibi, ilmi ile, ameli ile mağrur olur. Egoist olur. Tevbe etmesi güç olur. Günah işliyenlerin iniltileri, Allahü teâlâya, tesbîh çekenlerin övünmesinden iyi gelir. Ucbun en kötüsü, hatâlarını, nefsinin hevâsını beğenmektir. Hep nefsine uyar. Nasihat kabûl etmez. Başkalarını câhil sanır. Hâlbuki, kendisi çok câhildir. Bid'at sahipleri, mezhepsizler böyledirler. Bozuk, sapık îtikatlarını ve amellerini, doğru ve iyi bilip, bunlara sarılmışlardır. Böyle ucbun ilâcı çok güçtür. Mâide sûresinin, (Kendinize bakınız. Kendiniz doğru yolda oldukca, başkalarının sapıtması size zarar vermez!) meâlindeki yüzsekizinci âyet-i kerimesinin mânasını Resûlullahdan sordular. Cevabında, (İslâmiyetin emirlerini bildiriniz ve yasak ettiklerini anlatınız! Bir kimse ucb eder, sizi dinlemezse, kendi hâlinizi islâh ediniz) buyurdu. Ucb hastalarının ilâcını hazırlıyan âlimler, Ehl-i sünnet âlimleridir. Fakat bu hastalar hastalıklarını bilmedikleri, kendilerini sıhhatli sandıkları için, bu tabîblerin nasihatlerini, ilimlerini kabûl etmezler, felakette kalırlar. Hâlbuki bu âlimler, Resûlullahdan aldıkları ilâcları, hiç değiştirmeden, bozmadan sunmaktadırlar. Câhiller, ahmaklar, bu ilâcları, onların yaptıklarını sanır. Kendilerinin hak yolda bulunduklarına inanarak, kendilerini beğenirler.

05-slm Ahlk

....................................

İKİNCİ BÖLÜM"Ucub" | ihya.info
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
................................ B)
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
İNSANIN UCBUNA YOL AÇAN ŞEYLER

8- İsabetsiz ve yanlış görüşleriyle ucublanmaktır.

Resuli Ekrem bu gibilerin son zamanda çoğalacağını ve geçmiş ümmetlerin bu sebeple helak olduklarını haber vermiştir. Zira onlar fırkalara ayrıldı, her fırka kendi görüşünü beğendi. Bütün bid’at sahipleri ve sapıklar kendi adamlarını beğendi, bid’atleri tasvip ettiler. Bid’at ile böbürlenmek, şehvetin arzularını hak ve hakikat sanarak güzel görmektir.

Ucbun bu nevinin tedavisi, diğerlerinden daha zordur. Zira hatalı görüşe sahip olan, görüşünün hata olduğunu bilemez. Çünkü hatasını bilse, ondan dönerdi. Bilinmeyen hastalığın tedavisi de zordur. Cehalet de bilinmeyen bir hastalık olduğu için, onun da tedavisi zordur. Çünkü bilen bir kimse, bilmeyen bilmeyen bir kimseye kusurunu söyler ve onu düzeltir. Fakat bilmediği halde bilmez olduğunu bilmeyenlere söz anlatmak zordur.
Çünkü o, laf dinlemez. Kendini helak edecek bir belaya mubteladır. Buna rağmen o, bunu nimet sanır. Artık bunun tedavisi mümkün olur mu?

Bunun tedavisi, daima kendini hatada görmeğe çalışmak, kendini beğenmemek; ancak kitab, sünnet ve sahih akla müstenid olanı kabul etmektir. İnsan, şer’in ve aklın delillerini ve şartlarını, mugalata edecek yerlerini ancak iyi bir düşünce, tam akıl ve ciddi sa’y u gayretle bilebilir. Bununla bereber bazı hususlarda da galat edebilir.

En doğrusu, kendisini ömrü boyunca ilme bağlayan kimse, mezhepler ile uğraşmayıp Allahü tealanın bir olup, ortağı ve dengi olmadığına, benzeri bulunmadığına, işitici ve görücü olduğuna, Resulünün aleyhisselam bütün haber verdiklerinde doğru olduğuna inanmalı; selefin yolunda yürümeli, üzerinde fazla bulup teferruata dalmadan kitap ve sünnete iman etmelidir. Günahlardan kaçınarak, ibadete devam etmek ve müslümanlara şefkat etmek üzere takva ile meşgul olmalıdır.

Şayet böyle sathi ma’lumatla mezheplere, bid’atlere ve akaidde taassuba saplanırsa, anlamadığı yerde helake gider. İşte ilimden başka bir şey ile meşgul olacak kimsenin din namına yapacağı budur. Fakat tamamen kendisini ilme veren ve ömrü boyunca ilimle meşgul olacak olan kimse için, ilk ve en önemli olanı, delil ve delilin şartlarını bilmektir. Bu da çok uzun sürer. Bu yoldan yakin ve marifete kavuşmak cidden zordur. Buna ancak, Allah’ın nuru ile te’yid edilmiş kuvvetli kimseler erişebilir. Böyle bir adam ise ender bulunur. Allahü tealadan sapıklıktan korunmamız için yardım diler ve cehaletin hayallerine uymaktan O’na sığınırız.


MUGÂLATA:
Hatâlı ve yanlış söz, karşısındakini yanıltmak için söz söylemek veya bu sûretle söylenen söz.


Laf ile müslümanlık olmaz. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına ehemmiyet vermeyenin imanı gider.



 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt