mutluluk yolcusu
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 13 Eki 2008
- Mesajlar
- 21
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
1.VÜCUDUMUZ FİZİK VÜCUT
HİCR / 26 - Ve le kad halaknel insâne min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin).
Andolsun ki; Biz insanı, “hamein mesnûn olan salsalinden” (standart insan şekli verilmiş ve organik dönüşüme uğramış salsalinden) yarattık.
2.VÜCUDUMUZ NEFSİMİZ
ŞEMS / 7 - Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Yemin ederim ki; o nefs, sevva edildi (7 kademede)
EN'AM / 98 - Ve huvellezî enşeekum min nefsin vâhıdetin fe mustekarrun ve mustevda’(mustevdaun), kad fassalnal âyâti li kavmin yefkahûn(yefkahûne).
Sizi bir tek nefsten (Âdem (A.S)’dan) yaratan ve böylece (sizin için) kararlı bir kalma yeri (fizik vücudumuz için yeryüzü: dünya), bir de emanet kalma yeri (nefsimiz için cennet ve cehenneme gitmeden önce geçici olarak beklenilen yer; berzah âlemi) dizayn eden O’dur. Fıkıh eden bir toplum için, âyetleri ayrı ayrı detayları ile açıkladık.
3.VÜCUDUMUZ RUHUMUZ
SECDE / 9 - Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(efidete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).
Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve onu (onun nefsinin kalbine) sem’î (kalbin işitme hassası), basar (kalbin görme hassası) ve fuad (kalbin idrak etme hassası) hassalarına (sahip) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
Öyleyse halk edilen, yaratılan bir fizik vücudumuz, sevva edilen, dizayn edilen bir nefsimiz ve üfürülen bir ruhumuzla biz insanlar üç tane vücudun sahibiyiz
FİZİK VÜCUDUMUZ ALLAHA KUL OLACAĞINA DAİR ALLAHA AHD VERMİŞTİR.
YASİN / 60 - E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).
Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki; o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.
YASİN / 61 - Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.
NEFSİMİZ ALLAHA TESLİM OLACAĞINA DAİR YEMİN VERMİŞTİR.
MUDESSİR / 38 - Kullu nefsin bimâ kesebet rehîneh(rehînetun).
Bütün nefsler, iktisap ettikleri dereceler itibariyle rehinedirler.
MUDESSİR / 39 - İllâ ashâbel yemîn(yemîni).
Yemin sahipleri (yeminlerini yerine getiren nefsler) hariç.
MUDESSİR / 40 - Fî cennât(cennâtin), yetesâelûn(yetesâelûne).
Onlar cennette olacaklar. Birbirlerine sorarlar.
ŞEMS / 9 - Kad efleha men zekkâhâ.
Andolsun ki; nefsini tezkiye eden, felâha erer (cennete girer).
RUHUMUZ ALLAHA ULAŞACAĞINA DAİRMİSAK VERMİŞTİR.
RAD / 20 - Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).
Onlar, Allah’ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini,
nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah’a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.
RAD / 21 - Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb (hisâbi)
Ve onlar Allah’ın (ölümden evvel), Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O’na (Allah’a) ulaştırırlar. Ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.
A'RAF / 172 - Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne
Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”
Bundan sonra Allahû Tealâ Maide-7 de nefslerimizden YEMİN istiyor, ruhlarımızdan MİSAK istiyor, fizik vücutlarımızdan AHD istiyor ve bize soruyor:
Sözlerimi işittiniz mi? Biz de cevap veriyoruz: İşittik.
Allahû Tealâ buyuruyor:
Öyleyse itaat edin.
MAİDE / 7 - Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).
Allah’ın, sizin üzerinizdeki ni’metini ve “işittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misakinizi (Allah’a külliyen teslim olma misakinizi hatırlayın) hatırlayın. Allah’a karşı takva sahibi olun. Çünkü; O, göğüslerde (sinelerde) olanı bilir.
Ve YEMİN veriyor nefslerimiz, MİSAK veriyor ruhlarımız, AHD veriyor fizik vücutlarımız. Ve böylece Allahû Tealâ’nın huzurunda biz Allah’a üç ayrı vücudumuzla YEMİN, MİSAK ve AHD veriyoruz. Allahû Tealâ da bunları üzerimize farz kıldığını söylüyor. Bizi bu verdiğiniz YEMİNlerle bağladığını söylüyor. Bu, üç YEMİNimiz için de birinci farzdır.
HİCR / 26 - Ve le kad halaknel insâne min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin).
Andolsun ki; Biz insanı, “hamein mesnûn olan salsalinden” (standart insan şekli verilmiş ve organik dönüşüme uğramış salsalinden) yarattık.
2.VÜCUDUMUZ NEFSİMİZ
ŞEMS / 7 - Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Yemin ederim ki; o nefs, sevva edildi (7 kademede)
EN'AM / 98 - Ve huvellezî enşeekum min nefsin vâhıdetin fe mustekarrun ve mustevda’(mustevdaun), kad fassalnal âyâti li kavmin yefkahûn(yefkahûne).
Sizi bir tek nefsten (Âdem (A.S)’dan) yaratan ve böylece (sizin için) kararlı bir kalma yeri (fizik vücudumuz için yeryüzü: dünya), bir de emanet kalma yeri (nefsimiz için cennet ve cehenneme gitmeden önce geçici olarak beklenilen yer; berzah âlemi) dizayn eden O’dur. Fıkıh eden bir toplum için, âyetleri ayrı ayrı detayları ile açıkladık.
3.VÜCUDUMUZ RUHUMUZ
SECDE / 9 - Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(efidete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).
Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve onu (onun nefsinin kalbine) sem’î (kalbin işitme hassası), basar (kalbin görme hassası) ve fuad (kalbin idrak etme hassası) hassalarına (sahip) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
Öyleyse halk edilen, yaratılan bir fizik vücudumuz, sevva edilen, dizayn edilen bir nefsimiz ve üfürülen bir ruhumuzla biz insanlar üç tane vücudun sahibiyiz
FİZİK VÜCUDUMUZ ALLAHA KUL OLACAĞINA DAİR ALLAHA AHD VERMİŞTİR.
YASİN / 60 - E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).
Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki; o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.
YASİN / 61 - Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.
NEFSİMİZ ALLAHA TESLİM OLACAĞINA DAİR YEMİN VERMİŞTİR.
MUDESSİR / 38 - Kullu nefsin bimâ kesebet rehîneh(rehînetun).
Bütün nefsler, iktisap ettikleri dereceler itibariyle rehinedirler.
MUDESSİR / 39 - İllâ ashâbel yemîn(yemîni).
Yemin sahipleri (yeminlerini yerine getiren nefsler) hariç.
MUDESSİR / 40 - Fî cennât(cennâtin), yetesâelûn(yetesâelûne).
Onlar cennette olacaklar. Birbirlerine sorarlar.
ŞEMS / 9 - Kad efleha men zekkâhâ.
Andolsun ki; nefsini tezkiye eden, felâha erer (cennete girer).
RUHUMUZ ALLAHA ULAŞACAĞINA DAİRMİSAK VERMİŞTİR.
RAD / 20 - Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).
Onlar, Allah’ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini,
nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah’a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.
RAD / 21 - Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb (hisâbi)
Ve onlar Allah’ın (ölümden evvel), Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O’na (Allah’a) ulaştırırlar. Ve Rab’lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.
A'RAF / 172 - Ve iz ehaze rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne
Ve kıyâmet günü, gerçekten biz bundan gâfildik (gâfilleriz) dersiniz diye (dememeniz için), senin Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini aldığı zaman onları, nefsleri üzerine şahit tuttu. (Allahû Tealâ şöyle buyurdu): “Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” Dediler ki: “Evet, (Sen, bizim Rabbimizsin), biz şahit olduk.”
Bundan sonra Allahû Tealâ Maide-7 de nefslerimizden YEMİN istiyor, ruhlarımızdan MİSAK istiyor, fizik vücutlarımızdan AHD istiyor ve bize soruyor:
Sözlerimi işittiniz mi? Biz de cevap veriyoruz: İşittik.
Allahû Tealâ buyuruyor:
Öyleyse itaat edin.
MAİDE / 7 - Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe), innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).
Allah’ın, sizin üzerinizdeki ni’metini ve “işittik ve itaat ettik” dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misakinizi (Allah’a külliyen teslim olma misakinizi hatırlayın) hatırlayın. Allah’a karşı takva sahibi olun. Çünkü; O, göğüslerde (sinelerde) olanı bilir.
Ve YEMİN veriyor nefslerimiz, MİSAK veriyor ruhlarımız, AHD veriyor fizik vücutlarımız. Ve böylece Allahû Tealâ’nın huzurunda biz Allah’a üç ayrı vücudumuzla YEMİN, MİSAK ve AHD veriyoruz. Allahû Tealâ da bunları üzerimize farz kıldığını söylüyor. Bizi bu verdiğiniz YEMİNlerle bağladığını söylüyor. Bu, üç YEMİNimiz için de birinci farzdır.