-Esmani-
Kayıtlı Kullanıcı
DİKKAT : BU KONUNUN SİYASETLE ALAKASI OLMAYIP SADECE ÜLKEMİZ ÜZERİNDE OYNANA OYUNLARA DİKKAT ÇEKİLMEK İSTENİLMİŞTİR...BU YÜZDEN SİYASİ AÇIKLAMA YAPMAYIN...POLİTİK VE GÜNDEME DAİR YORUM YAPIN...
BU KÖŞEYAZISI ZAMAN GAZETESİNİN YORUM SAYFASINDA 19,06,2007 TARİHİNDE YAYIMLANDI...ÜLKEMİZDE ÜZERİMİZE OYNANAN ÇİRKİN SENARYOLARI SİYASET ÇİRKEFİNE BULAŞMADAN YANSITTIĞI İÇİN BU YAZIYI PAYLAŞMAK İSTEDİM...
Ümraniye'deki bir gecekonduda ele geçirilen gizli cephaneliğin Dink, Pamuk, Mağden ve Şafak gibi yazarların davalarında çeşitli eylemler düzenleyen emekli bir astsubaya ait olduğu ortaya çıktı ve kıyamet kopmadı.
Cumhuriyet mitinglerinde Türk bayrağı sallayarak, halkının bir kısmını düşman ilan edenler arasında bulunan Kuvayı Milliye Derneği'nin kurucularından olan bu kişi, Danıştay saldırısında adı geçen emekli yüzbaşının arkadaşı çıktı ve yine olay olmadı.
Ele geçirilen bombaların Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla benzer özellik taşıdığının ortaya çıkması da 'makul çoğunluk' tarafından bir vakıa olarak ele alınmadı. Atabeyler çetesi, Sauna çetesi deşifre edildi, gizli iktidarını sürdürenler açısından bir şey olmadı. Veli Küçük'ün adı hemen her şaibenin arkasından yankılandı, Dink soruşturması kapsamında ele alındı, yine bir şey olmadı. Olayların iç yüzü, rejimi koruyan kitlelerin ilgi alanına dahil değildi.
Şemdinli'de kitapçıya bomba atanın bir asker olduğu, halk tarafından kıskıvrak yakaladığında anlaşıldı ve yine kıyamet kopmadı. Davayı araştıran savcının meslekten ihraç edilmesi çoktan unutuldu. Tıpkı Susurluk skandalında uç veren derin devletin bir postmodern darbenin arkasına gizlenerek iyice unutturulmuş olması gibi.
Cumhurbaşkanı adayının seçilmesi -bugüne dek sanki hep aynı tür bir uzlaşmayla seçilmiş gibi- eski adaylardan daha fazla oy almasına rağmen bir muhtırayla ve Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla engellendi. Ortaya çıkan belirsizliğin tüm aktörleri sorgulanamadı. Seçimlere doğru artan terörü gerekçe gösterip K.Irak'a girmemizi savunan resmî görevlilerin ABD'deki bir düşünce kuruluşunun toplantısında ortaya çıkması her fırsatta Batı karşıtlığı yapanların manşetine giremedi.
Ankara'da ve Manisa'daki şehit cenazelerine katılan hükümet üyelerine saldırıp siyasi sloganlar atanların üye olduğu kurumlar arasında mitingleri düzenleyen Atatürkçü Düşünce Derneği, İzmir Ülkü Ocakları, CHP İzmir Gençlik Kolları olduğu tespit edildi. 'Cenaze tahrikçileri'nin şehir şehir gezdiği belirlendi, protestocular arasında bazı kamu görevlilerinin ve devlet memurlarının olduğu kaydedildi. Şehit kanlarının iç siyasete alet edilmesi hiç dehşete düşürmedi K.Irak'ta belirsiz bir savaşa girmek için haykıranları.
Buldukları her yüksek tepeye bayrak dikmekte yarışanlar İzmir Limanı'nın yabancı sermayeye satılmasını emperyalizmle savaş gerekçesi olarak görüp gündemi işgal ederlerken asıl işgalin yanı başımızda sürdüğünü, Ortadoğu'nun salt K.Irak'tan ibaret olmadığını görmediler.
Ahmet Kaya tişörtü giydikleri için linç girişiminden son anda kurtulanları duyunca yer yerinden oynamadığı gibi, bu linç kültürünü meşru hale getirircesine, halkı 'kitlesel refleks'e çağıran bir e-bildiri daha yayınlandı. E-bildirileri kaleme alanların kullandığı 'bozuk Türkçe' güçlü ve tam bağımsız Türkiye isteyenleri pek endişelendirmedi.
Bugün kitapçıların best seller raflarında Erdoğan çiftini ve Abdullah Gül'ü Davut yıldızı içine alanlar karşısında zımni bir suskunluk oluştu. Her vesileyle "Yahudi düşmanlığı yapılıyor" diye ayağa kalkanlar şimdi bu antisemit uygulama karşısında ortalıkta görünmedikleri gibi, mitinglerde yabancı azınlıklara karşı atılan sloganları da sorgulamadılar. Türklük yemini ederek Türk kanı dışında bir başka kan taşıyanlara karşı silahlı örgüt kuranlar ile miting düzenleyen dernekler arasındaki bağ pek sorgulanmadı.
Mitinglerini düzenleyen akademisyenlerden birinin intihal vakası yüzünden üniversiteden uzaklaştırılmış olması, bir diğerinin kurduğu kanalın sermayesinin tartışmalı oluşu, kapatılan Nokta dergisinin belgelediği gibi çeşitli STK'ların TSK güdümlü olması şeriat korkusu nedeniyle meydanlara akın edenlerin gündeminde bomba etkisi yaratmadı. Bu kitleler askerin siyasete karışmasını çeşitli korkuları canlı tutulduğu sürece onaylamaya devam etti.
Bu ilgisizlik, duyarsızlık ve vicdansızlık yüzünden meşrulaşmıyor mu zaten bu vesayet düzeni?
19 Haziran 2007, Salı
BU HABERLERE İLAVETEN BENDE EKLEMEK İSTİYORUM...
DANIŞTAY SALDIRISINDA AVUKAT ALPARSLAN ARSLANIN XRAY CİHAZINDAN GEÇİRİLMEMESİNİN,SİLAHLA DANIŞTAY BİNASINA GİRMESİNİN,O GÜN 14 KAMERANIN BİRDEN TESADÜFEN BOZUK OLUŞUNUN,ALPARSLAN ARSLANIN EYLEM ÖNCESİ CAMİYE GİTTİĞİ YALANININ,BAŞÖRTÜSÜ NEDENİYLE O EYLEMİ İŞLEDİĞİ YALANININ ORTAYA ÇIKMASINA RAĞMEN ÇİRKEF BASINDA KIYAMET KOPMADI...
DANIŞTAY BİNASININ GÜVENLİĞİNİN OYAKIN SORUMLULUĞUNDA OLMASINA RAĞMEN ADIM ADIM SUİKASTA DAVETİYE ÇIKARILMASI VE DELİLLERİN YOK EDİLMESİDE KIYAMETİ KOPARAMADI...
VE DÜZMECE SENARYOLARA RAĞMEN BAKANLARIN ( HANGİ PARTİ VE FİKİRDE OLURSA OLSUN) CENAZE TÖRENİNDE AŞAĞILANMASINA VE KÜFREDİLMESİNE RAĞMEN KIYAMET KOPMADI...
ERDEMİRİN SATIŞINA KARŞI ÇIKAN VE BUNU ÜLKE ŞEREFİNİN ,ÇIKARLARININ PEŞKEK ÇEKİLMESİ OLARAK ADLANDIRAN GRUBUN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPAN OYAKIN ,OYAKBANKIN TAMAMINI YABANCIYA SATMASINADA SES ÇIKARTILMADI...
BAĞCILARDA LİSEDE NAMAZ KILINMASI HABERLERİ KARŞISINDA KIYAMETİ KOPARAN SATILIK BASIN,YİNE AYNI OLAYIN DÜZMECE OLDUĞU ZAMAN GAZETESİ TARAFINDAN DELİLLERİYLE İSBATLANINCADA SES ÇIKARMADI...
BUNLARIN TAMAMINA SESSİZ KALMAYAN VE MANŞETTEN DELİLLERİYLE ORTAYA KOYAN BİRKAÇ GAZETEDEN BİRİ OLAN ZAMAN GAZETESİNE VE ÇALIŞANLARINA TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM...
BU KÖŞEYAZISI ZAMAN GAZETESİNİN YORUM SAYFASINDA 19,06,2007 TARİHİNDE YAYIMLANDI...ÜLKEMİZDE ÜZERİMİZE OYNANAN ÇİRKİN SENARYOLARI SİYASET ÇİRKEFİNE BULAŞMADAN YANSITTIĞI İÇİN BU YAZIYI PAYLAŞMAK İSTEDİM...
Ümraniye'deki bir gecekonduda ele geçirilen gizli cephaneliğin Dink, Pamuk, Mağden ve Şafak gibi yazarların davalarında çeşitli eylemler düzenleyen emekli bir astsubaya ait olduğu ortaya çıktı ve kıyamet kopmadı.
Cumhuriyet mitinglerinde Türk bayrağı sallayarak, halkının bir kısmını düşman ilan edenler arasında bulunan Kuvayı Milliye Derneği'nin kurucularından olan bu kişi, Danıştay saldırısında adı geçen emekli yüzbaşının arkadaşı çıktı ve yine olay olmadı.
Ele geçirilen bombaların Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla benzer özellik taşıdığının ortaya çıkması da 'makul çoğunluk' tarafından bir vakıa olarak ele alınmadı. Atabeyler çetesi, Sauna çetesi deşifre edildi, gizli iktidarını sürdürenler açısından bir şey olmadı. Veli Küçük'ün adı hemen her şaibenin arkasından yankılandı, Dink soruşturması kapsamında ele alındı, yine bir şey olmadı. Olayların iç yüzü, rejimi koruyan kitlelerin ilgi alanına dahil değildi.
Şemdinli'de kitapçıya bomba atanın bir asker olduğu, halk tarafından kıskıvrak yakaladığında anlaşıldı ve yine kıyamet kopmadı. Davayı araştıran savcının meslekten ihraç edilmesi çoktan unutuldu. Tıpkı Susurluk skandalında uç veren derin devletin bir postmodern darbenin arkasına gizlenerek iyice unutturulmuş olması gibi.
Cumhurbaşkanı adayının seçilmesi -bugüne dek sanki hep aynı tür bir uzlaşmayla seçilmiş gibi- eski adaylardan daha fazla oy almasına rağmen bir muhtırayla ve Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla engellendi. Ortaya çıkan belirsizliğin tüm aktörleri sorgulanamadı. Seçimlere doğru artan terörü gerekçe gösterip K.Irak'a girmemizi savunan resmî görevlilerin ABD'deki bir düşünce kuruluşunun toplantısında ortaya çıkması her fırsatta Batı karşıtlığı yapanların manşetine giremedi.
Ankara'da ve Manisa'daki şehit cenazelerine katılan hükümet üyelerine saldırıp siyasi sloganlar atanların üye olduğu kurumlar arasında mitingleri düzenleyen Atatürkçü Düşünce Derneği, İzmir Ülkü Ocakları, CHP İzmir Gençlik Kolları olduğu tespit edildi. 'Cenaze tahrikçileri'nin şehir şehir gezdiği belirlendi, protestocular arasında bazı kamu görevlilerinin ve devlet memurlarının olduğu kaydedildi. Şehit kanlarının iç siyasete alet edilmesi hiç dehşete düşürmedi K.Irak'ta belirsiz bir savaşa girmek için haykıranları.
Buldukları her yüksek tepeye bayrak dikmekte yarışanlar İzmir Limanı'nın yabancı sermayeye satılmasını emperyalizmle savaş gerekçesi olarak görüp gündemi işgal ederlerken asıl işgalin yanı başımızda sürdüğünü, Ortadoğu'nun salt K.Irak'tan ibaret olmadığını görmediler.
Ahmet Kaya tişörtü giydikleri için linç girişiminden son anda kurtulanları duyunca yer yerinden oynamadığı gibi, bu linç kültürünü meşru hale getirircesine, halkı 'kitlesel refleks'e çağıran bir e-bildiri daha yayınlandı. E-bildirileri kaleme alanların kullandığı 'bozuk Türkçe' güçlü ve tam bağımsız Türkiye isteyenleri pek endişelendirmedi.
Bugün kitapçıların best seller raflarında Erdoğan çiftini ve Abdullah Gül'ü Davut yıldızı içine alanlar karşısında zımni bir suskunluk oluştu. Her vesileyle "Yahudi düşmanlığı yapılıyor" diye ayağa kalkanlar şimdi bu antisemit uygulama karşısında ortalıkta görünmedikleri gibi, mitinglerde yabancı azınlıklara karşı atılan sloganları da sorgulamadılar. Türklük yemini ederek Türk kanı dışında bir başka kan taşıyanlara karşı silahlı örgüt kuranlar ile miting düzenleyen dernekler arasındaki bağ pek sorgulanmadı.
Mitinglerini düzenleyen akademisyenlerden birinin intihal vakası yüzünden üniversiteden uzaklaştırılmış olması, bir diğerinin kurduğu kanalın sermayesinin tartışmalı oluşu, kapatılan Nokta dergisinin belgelediği gibi çeşitli STK'ların TSK güdümlü olması şeriat korkusu nedeniyle meydanlara akın edenlerin gündeminde bomba etkisi yaratmadı. Bu kitleler askerin siyasete karışmasını çeşitli korkuları canlı tutulduğu sürece onaylamaya devam etti.
Bu ilgisizlik, duyarsızlık ve vicdansızlık yüzünden meşrulaşmıyor mu zaten bu vesayet düzeni?
19 Haziran 2007, Salı
BU HABERLERE İLAVETEN BENDE EKLEMEK İSTİYORUM...
DANIŞTAY SALDIRISINDA AVUKAT ALPARSLAN ARSLANIN XRAY CİHAZINDAN GEÇİRİLMEMESİNİN,SİLAHLA DANIŞTAY BİNASINA GİRMESİNİN,O GÜN 14 KAMERANIN BİRDEN TESADÜFEN BOZUK OLUŞUNUN,ALPARSLAN ARSLANIN EYLEM ÖNCESİ CAMİYE GİTTİĞİ YALANININ,BAŞÖRTÜSÜ NEDENİYLE O EYLEMİ İŞLEDİĞİ YALANININ ORTAYA ÇIKMASINA RAĞMEN ÇİRKEF BASINDA KIYAMET KOPMADI...
DANIŞTAY BİNASININ GÜVENLİĞİNİN OYAKIN SORUMLULUĞUNDA OLMASINA RAĞMEN ADIM ADIM SUİKASTA DAVETİYE ÇIKARILMASI VE DELİLLERİN YOK EDİLMESİDE KIYAMETİ KOPARAMADI...
VE DÜZMECE SENARYOLARA RAĞMEN BAKANLARIN ( HANGİ PARTİ VE FİKİRDE OLURSA OLSUN) CENAZE TÖRENİNDE AŞAĞILANMASINA VE KÜFREDİLMESİNE RAĞMEN KIYAMET KOPMADI...
ERDEMİRİN SATIŞINA KARŞI ÇIKAN VE BUNU ÜLKE ŞEREFİNİN ,ÇIKARLARININ PEŞKEK ÇEKİLMESİ OLARAK ADLANDIRAN GRUBUN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPAN OYAKIN ,OYAKBANKIN TAMAMINI YABANCIYA SATMASINADA SES ÇIKARTILMADI...
BAĞCILARDA LİSEDE NAMAZ KILINMASI HABERLERİ KARŞISINDA KIYAMETİ KOPARAN SATILIK BASIN,YİNE AYNI OLAYIN DÜZMECE OLDUĞU ZAMAN GAZETESİ TARAFINDAN DELİLLERİYLE İSBATLANINCADA SES ÇIKARMADI...
BUNLARIN TAMAMINA SESSİZ KALMAYAN VE MANŞETTEN DELİLLERİYLE ORTAYA KOYAN BİRKAÇ GAZETEDEN BİRİ OLAN ZAMAN GAZETESİNE VE ÇALIŞANLARINA TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM...